10 yaş ve üzeri çocuklar için uzun, komik bir "Nohut Burun" hikayesi:

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Nohut Burunlu Neşeli Naci

Naci, diğer çocuklardan biraz farklıydı. En belirgin özelliği ise burnuydu. Burnuna "nohut burun" diyorlardı. Çünkü burnu, tam da kocaman bir nohut tanesi gibi yuvarlak ve hafif çıkıktı. Bu durum, Naci’yi bazen üzse de o genelde neşeli ve haylaz bir çocuktu.

Naci’nin nohut burnu, ona türlü maceralar yaşatıyordu. Bir gün, okulda saklambaç oynarken, Naci’nin burnu, saklandığı ağacın kovuğuna sıkışmıştı. Tüm sınıf kahkahalarla gülmüştü. O kadar çok gülmüşlerdi ki, öğretmenleri bile gülmekten kendini alamamıştı. Naci, o gün biraz utanmış olsa da, arkadaşlarının gülüşüne dayanamayıp o da katılmıştı kahkahalara.

Başka bir gün, Naci ve arkadaşları, okulun bahçesinde futbol oynuyorlardı. Naci, topa kafa vurduğunda top, burnuna çarpıp havalanarak tam da okulun çatısına gitmişti. O gün, tüm okul, çatıda kalan topu konuşmuştu. Naci ise bir yandan burnunun beceriksizliğine gülerken, diğer yandan da bu durumdan gurur duyuyordu. Sonuçta, sıradan bir çocuğun burnu, topu çatıya gönderemezdi!

Naci’nin nohut burnu, bazen de işe yarıyordu. Bir keresinde, mahallenin kedisi Mırmır, yaşlı teyzenin bahçesine düşmüştü. Bahçenin duvarı çok yüksek olduğundan hiç kimse Mırmır’ı oradan çıkaramıyordu. Naci, hemen atılmıştı. Küçük burnunu duvardaki küçük bir deliğe sokarak içeriye seslenmişti. Mırmır, bu sesi duyunca hemen deliğin yanına gelmiş ve Naci onu oradan çekip kurtarmıştı. O günden sonra, Mırmır, Naci’nin en yakın arkadaşı olmuştu.

Yaz tatilinde, Naci ailesiyle birlikte deniz kenarına gitmişti. Orada, kumdan kaleler yaparken, nohut burnunu adeta bir kepçe gibi kullanıyordu. Kumu burnuyla iterek kalelere şekil veriyordu. Diğer çocuklar, Naci’nin bu yöntemine çok şaşırmıştı. Bir anda, Naci kumdan kale yapma yarışmasının en gözde ismi olmuştu.

Naci’nin nohut burnu, bazen ona zorluklar yaşatsa da, o her zaman pozitif kalmayı başarıyordu. Çünkü o, burnunun farklılığını bir kusur değil, bir özellik olarak görüyordu. Naci, burnuyla dalga geçenlere bile gülerek cevap veriyordu.

Bir gün, okulda bir yetenek gösterisi düzenlendi. Naci, sahneye çıktığında, kalabalığın gülüşmelerini duydu. Ama Naci, hiç istifini bozmadı. Burnunu kullanarak bir dizi komik taklitler yaptı. Nohut burnuyla maymun, kuş, hatta bir fil bile taklit edebiliyordu! İzleyiciler kahkahalara boğulmuştu. O gün, Naci, sadece okulun en komik çocuğu değil, aynı zamanda en çok sevilen çocuğu da olmuştu.

Naci, o günden sonra nohut burnuyla barışmıştı. Hatta, burnunu bir süper güç gibi görmeye başlamıştı. Çünkü o biliyordu ki, farklılıklar insanı özel yapardı. Ve Naci, nohut burnuyla özel bir çocuktu. Neşeli, haylaz ve her zaman güler yüzlü Naci, nohut burnuyla dünyayı eğlendirmeye devam etti. Onun maceraları hiç bitmedi ve her zaman kahkahalarla doluydu. Çünkü Nohut Burunlu Naci, hayatı bir oyun gibi yaşamayı çok iyi biliyordu.
 
Nohut Burunlu Naci ve Kayıp Dondurma Kamyonu

Naci’nin nohut burnu yine başındaydı! Bu seferki macera, yazın en sıcak günlerinden birinde, dondurma kamyonunun ortadan kaybolmasıyla başladı. Tüm mahalle, dondurma sesini duymayı beklerken, ortalık sessizliğe gömülmüştü. Naci, bu işe bir el atmaya karar verdi.

Naci, en yakın arkadaşları olan Ayşe ve Ali ile birlikte bir dedektiflik bürosu kurdu. Büronun adı, tabii ki "Nohut Burunlu Dedektifler"di. Büronun logosu ise Naci’nin burnunun karikatürüydü. İlk iş olarak, dondurma kamyonunun en son görüldüğü yere gitmeye karar verdiler.

En son dondurma kamyonu, mahallenin en kalabalık sokağında görülmüştü. Ancak ortalıkta ne kamyon ne de bir iz vardı. Naci, nohut burnunu kullanarak etrafı koklamaya başladı. Bir anda burnuna tatlı bir dondurma kokusu geldi. Kokunun geldiği yöne doğru ilerlemeye başladılar.

Kokuyu takip ederlerken, kendilerini mahallenin eski ve terk edilmiş lunaparkında buldular. Lunaparkın içindeki atlıkarınca dönüyordu. Ama bu normal bir dönüş değildi. Atlıkarınca, dondurma gibi kokuyordu ve içinde bir sürü dondurma vardı! Bir de bakmışlar ki atlıkarınca aslında dondurma kamyonuydu.

Dondurma kamyonunu kaçıran, lunaparkın bakıcısı olan Bayan Pıt Pıt’tı. Bayan Pıt Pıt, dondurmalara bayılıyordu ve tüm dondurmaları tek başına yiyip bitirme planları yapıyordu. Naci, Ayşe ve Ali, Bayan Pıt Pıt’ı ikna etmek için türlü komik yollar denediler. Naci, nohut burnunu kullanarak dondurma taklidi yaptı. Ayşe, dondurma şarkıları söyledi. Ali ise dondurma şeklinde dans etti.

Bayan Pıt Pıt, bu komik gösteriye gülmekten kendini alamadı. Sonunda, dondurmaları paylaşmaya razı oldu. Ama bir şartı vardı: Dondurmaları yiyebilmek için önce bir oyun oynamak gerekiyordu.

Oyun, "Nohut Burunla Dondurma Yakalama" oyunu idi. Bayan Pıt Pıt, dondurmaları havaya atıyor, Naci de burnunu kullanarak dondurmaları yakalamaya çalışıyordu. Tabii ki, Naci'nin nohut burnu bu iş için yaratılmıştı. Dondurmaları tek tek yakaladı ve tüm mahalle çocuklarına ikram ettiler.

O gün, tüm mahalle çocukları dondurmaya doydu. Naci, nohut burnu sayesinde sadece dondurma kamyonunu bulmakla kalmamış, aynı zamanda mahallenin kahramanı da olmuştu. Bayan Pıt Pıt bile, artık dondurmaları paylaşmayı öğrenmişti.

Ama macera burada bitmedi. Dondurma kamyonunun kaybolmasından sonra, mahallede türlü tuhaflıklar yaşanmaya başlamıştı. Bir gün, tüm mahallenin ayakkabıları kaybolmuştu. Başka bir gün, tüm ağaçlar pembe renge boyanmıştı. Bir başka gün ise tüm saatler geri gitmeye başlamıştı.

Naci ve "Nohut Burunlu Dedektifler", bu gizemleri çözmek için işe koyuldular. Naci, nohut burnunu kullanarak olay yerlerindeki ipuçlarını koklamaya başladı. Her ipucu onları, mahallenin en gizemli yerlerine götürüyordu.

Ayakkabıların kaybolduğu gün, Naci burnuyla ayakkabı kokusunu takip etti. Kokuyu takip ederken, kendilerini mahallenin gizli tünelinde buldular. Tünelin içinde, ayakkabıları giymiş bir grup kedi vardı. Kediler, ayakkabıları kendilerine yuva yapmışlardı.

Ağaçların pembe renge boyandığı gün, Naci burnuyla boya kokusunu takip etti. Kokuyu takip ederken, kendilerini mahallenin ressamı olan Bayan Fırça'nın bahçesinde buldular. Bayan Fırça, yeni bir boya denemesi yaparken yanlışlıkla tüm ağaçları pembe renge boyamıştı.

Saatlerin geri gitmeye başladığı gün, Naci burnuyla saat kokusunu takip etti. Kokuyu takip ederken, kendilerini mahallenin saat tamircisi Bay Zaman’ın dükkanında buldular. Bay Zaman, tamir ettiği saatlerin ayarlarını karıştırmıştı.

Naci ve "Nohut Burunlu Dedektifler", bu tuhaf olayları çözerek mahalle halkına yardım ettiler. Naci, her zaman olduğu gibi, nohut burnuyla yine harikalar yaratmıştı. O, burnunun farklılığını bir engel olarak değil, tam tersine bir süper güç olarak görüyordu.

Naci, bu maceraların sonunda, hayatın ne kadar eğlenceli ve tuhaf olabileceğini bir kez daha anlamıştı. Nohut burnu, ona sadece macera yaşatmakla kalmıyor, aynı zamanda onu özel ve farklı kılıyordu. Ve Naci, nohut burnuyla yaşamaya, gülmeye ve dünyayı eğlendirmeye devam etti. Çünkü o, nohut burunlu, neşeli ve haylaz bir kahramandı!
 
Nohut Burunlu Naci ve Zıpır Uzaylılar

Yine bir yaz günü, Naci, Ayşe ve Ali, mahallenin parkında oturmuş, kendi aralarında sohbet ediyorlardı. O sırada, gökyüzünde garip bir ışık belirdi. Işık giderek büyüdü ve sonunda parkın ortasına, kocaman, parlak bir disk şeklinde indi. Diskten, garip sesler ve renkler çıkarıyordu.

Naci, nohut burnunu heyecanla kıpırdatarak, "Uzaylılar!" diye bağırdı. Ayşe ve Ali de merakla diske doğru yaklaştılar. Diskten, üç tane küçük, zıpır uzaylı çıktı. Bu uzaylıların adları, Zıpzıp, Zıpır ve Zıpzıpır'dı. Zıpzıp, pembe renkte ve antenliydi. Zıpır, mavi renkte ve üç gözlüydü. Zıpzıpır ise yeşil renkte ve kocaman kulaklıydı.

Uzaylılar, garip sesler çıkararak etraflarına bakınıyorlardı. Naci, nohut burnunu kullanarak uzaylıların dilini anlamaya çalıştı. Ve anladı! Uzaylılar, dünya gezegenine yanlışlıkla gelmişlerdi ve evlerine dönmek için yardım istiyorlardı.

Naci, Ayşe ve Ali, uzaylılara yardım etmeye karar verdiler. İlk iş olarak, uzaylıların gemilerini tamir etmeleri gerekiyordu. Naci, nohut burnunu kullanarak geminin hasarlı parçalarını buldu. Parçaları tamir etmek için garip aletler gerekiyordu. Bu aletleri bulmak için de, mahalledeki hurdacıya gittiler.

Hurdacı, yaşlı ve huysuz Bay Tekerlek, uzaylılara ve Naci’ye şaşkınlıkla baktı. Naci, nohut burnuyla Bay Tekerlek’e tatlı kokular gönderdi ve onu ikna etmeyi başardı. Bay Tekerlek, onlara gerekli aletleri verdi. Ama bir şartı vardı: Naci, nohut burnuyla ona komik bir masal anlatacaktı.

Naci, nohut burnunu kullanarak öyle komik sesler ve hareketler yaptı ki, Bay Tekerlek kahkahalardan yere yığıldı. Sonunda, gerekli aletleri alıp, uzaylıların gemisini tamir etmeye başladılar.

Gemi tamir edilirken, uzaylılar da dünyaya alışmaya çalışıyorlardı. Zıpzıp, Naci'nin nohut burnuna hayran kaldı ve burnuyla oynamak istedi. Zıpır, Ali'nin saçlarını çok sevdi ve saçlarını uzaylı anteni gibi kullanmaya başladı. Zıpzıpır ise Ayşe'nin kıyafetlerini çok beğendi ve kıyafetlerini giymeye çalıştı.

Uzaylılar, dünyada o kadar çok eğlendiler ki, gitmek istemiyorlardı. Ama Naci, biliyordu ki onların evlerine dönmeleri gerekiyordu. Sonunda, gemi tamir edildi ve uzaylılar gitmeye hazırdılar.

Uzaylılar, Naci, Ayşe ve Ali'ye veda ederken, onlara özel bir hediye verdiler. Bu hediye, uzaylıların özel dondurmasıydı. Bu dondurma, yenildiğinde tüm insanları havaya uçurabiliyordu. Uzaylılar, dondurmayı sadece çok özel durumlarda kullanmalarını söylediler.

Uzaylılar gittikten sonra, Naci, Ayşe ve Ali, uzaylı dondurmasını yemek için sabırsızlanıyorlardı. Ama önce bir plan yaptılar. Uzaylı dondurmasını, okulun müdürü Bayan Ciddi'yi şaşırtmak için kullanmaya karar verdiler.

Ertesi gün, okulda tören vardı. Bayan Ciddi, kürsüye çıkıp sıkıcı bir konuşma yapmaya başlamıştı. Naci, Ayşe ve Ali, uzaylı dondurmalarını yiyerek görünmez oldular. Ardından, Bayan Ciddi’nin saçını karıştırmaya, gözlüğünü düşürmeye, hatta konuşurken sesini değiştirmeye başladılar. Bayan Ciddi ne olduğunu anlayamadan, tüm okul kahkahalarla gülmeye başladı.

O gün, okulda unutulmaz bir gün yaşandı. Naci, nohut burnu sayesinde uzaylılarla tanışmış, onların gemisini tamir etmiş ve okulu kahkahalara boğmuştu. Naci, nohut burnunun sadece komik olmadığını, aynı zamanda çok işe yaradığını bir kez daha kanıtlamıştı.

Naci, nohut burnuyla, uzaylılarla arkadaş olmuş, gizemleri çözmüş ve herkesi güldürmüştü. Onun maceraları hiç bitmiyordu. Naci, nohut burnuyla dünyayı eğlendirmeye, kahkahalarla doldurmaya ve hayatı bir oyun gibi yaşamaya devam etti. Çünkü o, nohut burunlu, neşeli, haylaz ve dünyanın en komik kahramanıydı!
 
Geri
Top