12 Yıl Sonra İş Değiştirme Kararı: Bir Varoluş Krizi ve Kahve Makinesiyle Olan İlişkimin Sonu
12 yıl boyunca aynı şirkette çalıştıktan sonra, bir sabah uyandım ve kahve makinesine bakarak dedim ki: "Artık yeter. Seninle yollarımızı ayırıyoruz."
Evet, kahve makinesiyle aramdaki ilişki, işimden daha sağlamdı. O bana her sabah "tık tık" sesiyle "Günaydın, yine mi geldin?" diye sorardı. Ben de ona "Evet, çünkü krediler, faturalar ve hayatın acımasız gerçekleri beni burada tutuyor." diye iç çekerdim.
Ama 12 yıl sonra, bir şey değişti. Belki de ofis bitkisinin bile benden önce terfi aldığını görmekti. Ya da her hafta yapılan "motivasyon toplantılarında" patronun "Takım olalım!" derken, aslında "Bana daha çok çalışın!" demek istediğini fark etmemdi.
"Sevgili Patron, 12 yıldır buradaydım. Artık gitme vakti. PS: Ofis bitkisini de alıyorum, siz ona iyi bakamadınız."
Şimdi yeni bir başlangıç yapıyorum. Belki freelance çalışacağım, belke bir kafe açacağım, belki de dağlara çekilip keçi güdeceğim. Önemli olan, artık o kahve makinesine "Görüşürüz" diyebilmem.
Sonuç: Hayat çok kısa. 12 yıl aynı yerde çalıştıysanız ve içinizde bir şeyler ölüyorsa, belki de değişim vakti gelmiştir. Ya da en azından kahve makinesini değiştirin. O bile moralinizi düzeltir.
Not: İlk iş günümde yeni ofisin kahve makinesi bana "Merhaba" dedi. Sanırım bu sefer gerçek aşk!

12 yıl boyunca aynı şirkette çalıştıktan sonra, bir sabah uyandım ve kahve makinesine bakarak dedim ki: "Artık yeter. Seninle yollarımızı ayırıyoruz."
Evet, kahve makinesiyle aramdaki ilişki, işimden daha sağlamdı. O bana her sabah "tık tık" sesiyle "Günaydın, yine mi geldin?" diye sorardı. Ben de ona "Evet, çünkü krediler, faturalar ve hayatın acımasız gerçekleri beni burada tutuyor." diye iç çekerdim.
Ama 12 yıl sonra, bir şey değişti. Belki de ofis bitkisinin bile benden önce terfi aldığını görmekti. Ya da her hafta yapılan "motivasyon toplantılarında" patronun "Takım olalım!" derken, aslında "Bana daha çok çalışın!" demek istediğini fark etmemdi.
İş Değiştirme Kararımın Bilimsel (!) Analizi
- Ofisteki Sandalye: 12 yıldır aynı sandalyede oturuyordum. Artık kıçımın şeklini almıştı. Yeni bir işte yepyeni bir sandalyenin beni beklediğini hayal ettim. Belki de ergonomik bir şey!
- E-postalar: Her sabah 50 e-posta. 45’i "FW: FW: FW: ACİL BAK!" diye başlıyordu. Gerçekten acil miydi? Hayır. Sadece birileri "ACİL" yazınca kendini önemli hissediyordu.
- Mesai Kültürü: "18:00’de çıkıyoruz" demek, aslında "En erken 19:30’da çıkıyoruz" demekti. Ve tabii ki "Ücretli mesai" değil, "Gönüllü kölelik" programıydı.
- Yıllık İzin: Her yıl 14 gün izin hakkım vardı, ama almaya kalktığımda "Ama şu proje bitmek üzere!" diyen bir ses çıkardı. 12 yılda toplam 3 kez izin kullanabilmiştim.
Yeni İş Arayışı: Macera Başlıyor
LinkedIn profilimi güncelledim. "12 yıllık deneyim, takım oyuncusu, çok yönlü..." yazdım. Aslında gerçek şuydu:- Takım oyuncusu: Herkesin işini ben yapıyorum.
- Çok yönlü: Kahve yapmayı, fotokopi çekmeyi ve patronun köpeğini gezmeyi biliyorum.
- "Maaş beklentiniz?"
Ben: "Enflasyonun üstünde bir şey."
O: "Yani 0,5 zam?"
Sonunda Özgürlük! (Belki)
Nihayet istifa mektubumu yazdım:"Sevgili Patron, 12 yıldır buradaydım. Artık gitme vakti. PS: Ofis bitkisini de alıyorum, siz ona iyi bakamadınız."
Şimdi yeni bir başlangıç yapıyorum. Belki freelance çalışacağım, belke bir kafe açacağım, belki de dağlara çekilip keçi güdeceğim. Önemli olan, artık o kahve makinesine "Görüşürüz" diyebilmem.
Sonuç: Hayat çok kısa. 12 yıl aynı yerde çalıştıysanız ve içinizde bir şeyler ölüyorsa, belki de değişim vakti gelmiştir. Ya da en azından kahve makinesini değiştirin. O bile moralinizi düzeltir.

Not: İlk iş günümde yeni ofisin kahve makinesi bana "Merhaba" dedi. Sanırım bu sefer gerçek aşk!

