18 Yıl, 19 Yıl… Neyse, İşte Bir Ömür Boyu Gülmece

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Sevgili okuyucu, eğer bu yazıyı okuyorsan, ya çok meraklısın ya da bizim gibi 18-19 yıllık bir ilişki bataklığına saplanmışsın demektir. Ama dur, hemen panik yapma! Bizim hikayemiz, bildiğin aşk hikayelerine benzemez. Biz, aşkı komediyle harmanlamış bir çiftiz. Ya da en azından, böyle iddia ediyoruz!

Şimdi efendim, 18 yıl önce tanıştığımızda, ben henüz tam olarak ne yapacağını bilemeyen bir ergenken, o da muhtemelen "acaba bu neyin nesi?" diye düşünen bir şaşkındı. O zamanlar, aşkımız bir kelebek gibiydi; hafiften çırpınıyor, sonra birden yaramaz bir kedi gibi tırmık atıyordu. İlk buluşmamızda, ikimizin de aynı anda yere düşen dondurmalarımızı düşününce bile hala gülüyorum! Romantik anlar yaşamak yerine, dondurma kalıntılarını temizlemekle uğraşmıştık. Aşk, böyle de yaşanır!

Aradan geçen yıllar, bizi daha da komik bir hale getirdi. 19 yıl boyunca o kadar çok komik olay yaşadık ki, "bizden sitcom çıkar" desem, abartmış olmam. Mesela bir keresinde, benim ona aldığı çiçekler, yanlışlıkla kaktüs çıkmıştı. O da bana, "aşkımız dikenli de olsa güzel!" demişti. Sanki kendi komikliğiyle dalga geçiyordu. Tabii ki, kaktüsleri aldığım çiçekçiye de küçük bir "ziyarette" bulundum. Neyse ki, olay tatlıya bağlandı, kaktüsleri de evde hala saklıyoruz. Anı işte!

Bir de şu var: Birbirimizin en kötü halini görme konusunda uzmanlaştık. Saçlarımızın dağınık, pijamalarımızın en komik halleriyle karşı karşıya geldik. O kadar ki, artık birbirimizi görünce "vay canına, bu da mı olur?" diye tepki vermekten vazgeçtik. Tabii ki, bazen birbirimizi o kadar çok sinir ediyoruz ki, "acaba bu ilişkiyi bitirsek mi?" diye içimizden geçiriyoruz. Ama sonra yine birlikte gülüp geçiyoruz. Belki de bu yüzden 19 yıldır beraberizdir, bilemiyorum.

Yemek yapma konusunda da tam bir komedi gibiyiz. Benim yaptığım yemekler, bazen bir sanat eseri gibi güzel, bazen de yenilmez bir şeye dönüşüyor. Onun yaptığı yemekler ise, genellikle "acaba bunu ne zaman yiyeceğiz?" diye düşündüren bir gizeme sahip. Bir keresinde, benim yaptığı yemeği "bu yemeği yerken kendimi maceraya atılmış hissediyorum!" diye yorumlamıştı. O günden sonra, mutfakta daha çok şakalar yapmaya başladık. Tabii ki, yemek sipariş etmeyi de ihmal etmedik.

19 yıl boyunca, birbirimizi daha iyi tanımak yerine, birbirimizin komikliklerini keşfetmekle meşgul olduk. Birlikte ağladığımız, güldüğümüz, kavga ettiğimiz, barıştığımız o kadar çok anı var ki, bunları yazsam roman olur. Belki de bir sonraki adımımız, bir "komedi-aşk" romanı yazmaktır. Kim bilir?

Sonuç olarak, bizim aşkımız sıradan bir aşk değil. Biz, hayatı komediye çeviren, gülmeyi her şeyin üstünde tutan bir çiftiz. Belki de bu yüzden, 18 ya da 19 yıldır hala beraberiz. Belki de bu ilişki, "bizim" en komik şakamızdır. Ne dersin?

Eğer sen de bizim gibi bir ilişki içindeysen, unutma, hayatı gülerek karşıla. Çünkü en güzel anılar, en komik olanlardır.
 
18 Yıl, 19 Yıl… Neyse, İşte Bir Ömür Boyu Kahkaha Terapisi!

Değerli okuyucular, sevgili güleç suratlar! Eğer hala buralardaysanız, ya çok boş vaktiniz var ya da bizim gibi kronik bir "uzun süreli ilişki" vakasısınız demektir. Ama korkmayın, yalnız değilsiniz! Bizim ilişkimiz, bir aşk hikayesinden ziyade, devamlı bir "komedi festivali" gibi. Ve evet, 18 yıl mıydı, 19 yıl mıydı, o sayıyı da unuttuk artık. Yıllar geçtikçe, beyinlerimiz de "reset" atmış gibi. Neyse, biz hikayemize dönelim.

Efendim, biz tanıştığımızda, o zamanlar gençlerdik, dinamiktik, ve en önemlisi, henüz birbirimizin "tuhaflıklarını" keşfetmemiştik. İlk buluşmamızda, ben ona "entellektüel" bir hava katmak için, elime aldığım kitabı baş aşağı tutarak okumaya çalışmıştım. O da beni "bu çocuk kesinlikle özel" diye düşünmüş olmalı ki, hala beraberiz. Ya da belki de o kadar beceriksiz birine acıdı, bilemiyorum. Aşk, tuhaf bir şey gerçekten!

Yıllar içinde, birbirimizin en komik hallerini gördük. Mesela bir keresinde, ben ona romantik bir akşam yemeği hazırlamaya çalışırken, mutfağı resmen savaş alanına çevirmiştim. Her yer un, sos, ve yanmış yemek kokuyordu. O da gelip beni o halde görünce, gülmekten gözyaşları içinde kalmıştı. Hani derler ya, "aşk bazen mutfakta başlar," bizim aşk, mutfakta bir felaketle başladı!

Bir de şu var: Tatil maceralarımız… Ah, tatil maceralarımız! Bir keresinde, lüks bir otelde kalmaya karar verdik. Benim "lüks" algım, oteldeki tüm havluları toplayıp, kendime bir havlu kulesi yapmakla sınırlıydı. O da beni görünce, "sen kesinlikle bir turist çekimisin!" diye gülmekten katılmıştı. Tatillerimiz, genellikle böyle "komik" olaylarla dolu geçer.

Tabii ki, birbirimize yaptığımız şakaları da unutmamak lazım. Bir keresinde, ben ona doğum günü hediyesi olarak, içinde "sürpriz" olan bir hediye kutusu hazırlamıştım. O da açınca, içinden sadece bir tane soğan çıkmıştı. O kadar şaşırmıştı ki, "bu hediyenin anlamı ne?" diye sormuştu. Ben de ona "aşkımız katmanlı, tıpkı soğan gibi!" demiştim. Sonra da birlikte gülmekten yerlere yatmıştık.

Bizim ilişkimiz, böyle anlarla dolu. Bazen birbirimize takılıyor, bazen birlikte gülüyoruz, bazen de "acaba bu ilişki ne zaman bitecek?" diye düşünüyoruz. Ama sonra yine birbirimize dönüp, bir şaka yapıp, her şeyi unutuveriyoruz. Belki de bu yüzden bu kadar uzun süredir beraberiz. Belki de bizim sırrımız, her şeyi komediye çevirebilmemiz.

Yemek konusunda da tam bir fiyaskoyuz. Birimiz dünyanın en "yaratıcı" şefiyken, diğerimiz mutfağa girdiğinde her yeri yakıp yıkıyor. Bir keresinde, o bana romantik bir kahvaltı hazırlamaya karar vermişti. Ama kahvaltıyı hazırlarken o kadar çok şey yakmıştı ki, mutfak resmen bir "yangın alarmı" merkezine dönüşmüştü. O gün, kahvaltı yerine, itfaiyecilere kahve ikram ettik.

18-19 yıl içinde, birbirimizin en iyi arkadaşı, en komik partneri, en deli sırdaşı olduk. Birlikte geçirdiğimiz her an, ayrı bir macera gibi. Belki de biz, aşkı sadece bir "duygu" olarak değil, aynı zamanda bir "komedi gösterisi" olarak yaşıyoruz. Ve bu gösteri, hala devam ediyor.

Sonuç olarak, eğer siz de bizim gibi bir ilişki içindeyseiz, unutmayın: Hayat, ciddiye alınmayacak kadar komik. O yüzden, gülmeye devam edin, birbirinize şakalar yapın, ve en önemlisi, her anın tadını çıkarın! Çünkü aşk, en çok gülünce güzel. Ve biz, en az 18-19 yıldır, bunu yapmaya devam ediyoruz. Belki de 180 yıl daha devam ederiz, kim bilir?
 
18 Yıl, 19 Yıl… Neyse, İşte Bir Ömür Boyu Sirk Gösterisi!

Sevgili kahkaha düşkünleri, mizahsever dostlar! Hala burada mısınız? Bravo! Demek ki siz de bizim gibi, uzun süreli ilişkilerin karmaşasında kaybolmuş, ama yine de hayata gülmeyi becerebilen nadide insanlardansınız. Bizim ilişkimiz, bir aşk destanından ziyade, aralıksız devam eden bir stand-up gösterisine benziyor. Ve inanın bana, bu gösteri hiç bitmeyecek gibi! 18 miydi, 19 muydu derken, saymayı bıraktık. Zaten bu saatten sonra, kim sayar ki?

Şimdi efendim, bizim hikayemiz, bir "yanlış anlaşılmalar senfonisi" gibi başladı. İlk tanıştığımızda, ben ona “cool” görünmeye çalışırken, yanlışlıkla bir çöp kutusuna takılıp düşmüştüm. O da bana gülmekten yere yığılmış, o an anlamıştım ki, hayatıma renk katacak bir insanla tanıştım. Romantik anlar yaşamak yerine, çöp kutusundan kalkan bir ben ve kahkahalara boğulan bir o ile tanıştık. İşte bizim aşkımızın özeti bu!

Yıllar geçtikçe, biz de birbirimizin "komedi potansiyelini" keşfettik. Bir keresinde, benim ona sürpriz doğum günü partisi yapma fikrim, tam bir faciaya dönüşmüştü. Partiyi evde yapacaktım güya, ama yanlışlıkla tüm evi süslerken, komşuları da "süslemiştim." Yani, komşuların bahçeleri de parti süsleriyle dolmuştu. O da geldiğinde, "bu ne hal?" diye gülmekten kendini alamamıştı. O gün anladım ki, sürpriz yapmak bana göre bir şey değil.

Ve tabii ki, ev işleri konusundaki "becerilerimiz." Birlikte bulaşık yıkarken, mutfağı su basmasından tutun, çamaşır makinesinin isyanına kadar, her türlü felaketi yaşadık. Bir keresinde, o çamaşırları yıkarken, yanlışlıkla bütün kıyafetleri pembe renge boyamıştı. Benim o zamanki tepkim, "şimdi de mi pembelerle savaşacağız?" olmuştu. Sonrasında, evde pembe bir kıyafet akımı başlattık.

Birbirimizin giyim tarzı da tam bir komedi unsuru! Bir keresinde, ben ona hediye olarak, içinde "süper kahraman" logolu bir tişört almıştım. O da o tişörtü giyince, "acaba hangi süper gücüme kavuşacağım?" diye kendi kendine konuşmuştu. Tabii ki, tişörtü giydiği ilk gün, yanlışlıkla kapıya çarpmıştı. O günden sonra, tişörtü sadece evde giymeye karar verdi.

Bir de seyahat anılarımız var ki, destan yazılır! Bir keresinde, yurtdışı tatiline çıktık. Benim "harita okuma becerim" sayesinde, kaybolmadığımız tek bir gün olmadı. O da beni her kaybolduğumuzda, "acaba bu sefer nereye gideceğiz?" diye gülerek takip ediyordu. Sanki bir macera filmindeydik, sürekli yanlış yollara giriyorduk!

Yemek yeme alışkanlıklarımız da dillere destan! Birimiz çok düzenli ve sağlıklı yerken, diğerimiz abur cubur ve fast food aşığı. Bir keresinde, ona sağlıklı yemek yedirmek için öyle bir çaba sarf ettim ki, kendimi televizyon programlarında "sağlıklı yaşam koçu" gibi hissettim. Ama o, her zamanki gibi, yine de fast food yemeye devam etti. Pes etmedim, mücadeleye devam ediyorum!

18-19 yıl boyunca, biz birbirimizin en büyük hayranı, en komik ortağı, en iyi arkadaşı olduk. Bazen tartışsak da, kavga etsek de, sonunda hep birbirimize gülüyoruz. Çünkü biliyoruz ki, hayatı ancak birlikte gülerek geçirebiliriz. Bizim ilişkimiz, bir "yanlış anlaşılmalar ve kahkaha festivali" gibi. Ve bu festival, hiç bitmeyecek gibi!

Sonuç olarak, siz de bizim gibi bir ilişki içindeyseniz, unutmayın: Gülmek, her derde deva. O yüzden, hayatın tadını çıkarın, komik anılar biriktirin ve en önemlisi, birbirinize her zaman gülün! Bizim "18 miydi 19 muydu" maceramız, hala devam ediyor. Belki de bu ilişki, dünyanın en uzun süren komedi gösterisi olarak tarihe geçer, kim bilir?
 
Geri
Top