Evet, 31 Aralık 2024... Yılın son demli çayı, takvim yaprağının son gözyaşı, bir dönemin kapanışı ve yeni bir maceranın ilk saniyeleri!
Ama ne maceraymış be! Sanki bir lunapark trenindeydik, bir yukarı bir aşağı, bazen kahkahalarla bazen de "Acaba ne zaman ineceğiz?" bakışlarıyla dolu.
2024'e veda ederken, birazcık kederlenmek serbest. Sonuçta bir yıl boyunca hayatımıza renk kattı, bazen pastel bazen fosforlu, bazen de simsiyah... Ne de olsa hepimiz renk körü değiliz! Belki de bu yıl, hayatımızın "Acaba bu neydi?" adlı bölümüydü. Tam anlam veremediğimiz olaylar, "Keşke bunu yapmasaydım" dediğimiz anlar ve "İyi ki yapmışım!" diye zıpladığımız çılgınlıklar...
Hatırlıyor musunuz o "Yeni yıla bomba gibi gireceğim!" nidalarını? Evet, o bomba bazen su balonu gibi patladı, bazen de havai fişek gibi gökyüzünü aydınlattı. Bazen de sadece "puf" diye sönüp gitti, ne diyelim, hayat işte! Ama en azından bu kez, "Bomba patladı mı?" diye merak etmek zorunda kalmayacağız. Çünkü artık biliyoruz, o bomba sadece zihinsel bir egzersizdi.
2024'te kimler "Yok artık!" dediyse, ellerini havaya kaldırsın! Kimler "Bu da mı benim başıma gelecekti?" diye fısıldadıysa, derin bir nefes alsın. Kimler "Hayatımın en kötü günüydü!" dediyse, unutmayın, en kötüsü bitti, artık daha iyisi gelir! Ve kimler "Hayatımın en güzel anlarıydı!" dedi ise, o anları kalbinin en güzel köşesinde saklasın! Çünkü 2024, hepimize farklı farklı hatıralar bıraktı.
Şimdi, 2024'e el sallama zamanı. Ama sakın arkana bakma! Çünkü 2025, şimdiden kapının önünde, "Hadi artık, benim de bir şansım olsun!" diye bekliyor. Yeni yıl, yeni umutlar, yeni hayaller, yeni maceralar demek. Belki bu sefer o "bomba" gerçekten de patlar ve gökyüzünü rengarenk boyar!
O zaman ne diyoruz? 2024, sen bir garip yıl oldun ama yine de seni sevgiyle uğurluyoruz. Bize öğrettiklerin, güldürdüklerin, ağlattıkların, şaşırttıkların için teşekkürler! Unutulmayacaksın, en azından bir dahaki 31 Aralık'a kadar... Ve 2025, hoş geldin! Hadi bakalım, sen de bize ne sürprizler hazırladın, çok merak ediyoruz!
"...bazen de o kadar anlamsız sahneler olur ki, "Bu film nerede çekildi acaba? Çernobil'de mi?" diye düşünürsünüz. Bazen de birdenbire müzik girer ve siz kendinizi birden bire karaoke yaparken bulursunuz, komşu teyzeler de balkondan size eşlik eder. Tabii ki hepsi yanlış notalarla!
Bazen filmin ortasında birdenbire alt yazı çıkar, ama alt yazı tamamen farklı bir dilde yazar ve siz ne olup bittiğini anlamaya çalışırken, bir anda ekrana kedi videoları gelmeye başlar. Kedi videoları derken, bildiğiniz kediler değil, uzaylı kediler. Üç gözlü, antenli, miyav yerine "bip bop" sesi çıkaran cinsten!
Filmin en heyecanlı yerinde elektrikler kesilir, tam kahraman kötü adamla dövüşecekken, ekranda sadece karıncaların yürüdüğünü görürsünüz. Sonra birden, "Teknik bir arıza oldu, lütfen bekleyiniz" yazısı belirir. Ve siz, o beklerken bir yandan da popcorn yerken bulursunuz kendinizi. Ama popcornlar da tuzlu değil, tatlıdır. Şekerli patlamış mısır mı olur demeyin, bu hayatın filmi, her şey olur!
Bazen de filmin başrol oyuncusu birdenbire rolünü unutur ve kamera arkasına bakarak "Yönetmen, senaryoyu değiştirsek mi?" diye sorar. Yönetmen de ona sadece omuz silkerek cevap verir. Sonra filmin müziği değişir, daha önce hiç duymadığınız bir türde, belki de flütle rap karışımı bir şeyler.
Filmin içinde birden bir reklam girer, ama reklam da ne reklam! Kendinizi alakasız bir ürünün tanıtımında bulursunuz. Mesela, "Daha önce hiç üç ayaklı hamamböceği gördünüz mü? O zaman bu ürünü kaçırmayın!" diye bağıran bir ses duyarsınız.
Bazen de o kadar absürt olaylar olur ki, kendi kendinize "Yok artık, bu kadar da olmaz!" dersiniz. Ama sonra bakarsınız ki olur, hem de en alasından! Belki de bir gün başınıza gökten şemsiye yağar, belki de bir sincapla kahve içersiniz. Kim bilir, bu hayatın filminde her şey mümkün!
Ama unutmayın, komedi filmlerinin en güzel yanı, her şeye rağmen gülmeyi başarabilmektir. O yüzden, ne kadar saçma olaylar yaşasanız da, ne kadar zor durumlarla karşılaşsanız da, gülümsemeyi unutmayın. Çünkü bu filmin yönetmeni, senaryoyu yazan, başrol oyuncusu sensin. Ve hayatın filmi, en çok senin kahkahalarınla güzelleşir! Şimdi, popcornları kap ve bu komedi filmini izlemeye devam et!"
Ama ne maceraymış be! Sanki bir lunapark trenindeydik, bir yukarı bir aşağı, bazen kahkahalarla bazen de "Acaba ne zaman ineceğiz?" bakışlarıyla dolu.
2024'e veda ederken, birazcık kederlenmek serbest. Sonuçta bir yıl boyunca hayatımıza renk kattı, bazen pastel bazen fosforlu, bazen de simsiyah... Ne de olsa hepimiz renk körü değiliz! Belki de bu yıl, hayatımızın "Acaba bu neydi?" adlı bölümüydü. Tam anlam veremediğimiz olaylar, "Keşke bunu yapmasaydım" dediğimiz anlar ve "İyi ki yapmışım!" diye zıpladığımız çılgınlıklar...
Hatırlıyor musunuz o "Yeni yıla bomba gibi gireceğim!" nidalarını? Evet, o bomba bazen su balonu gibi patladı, bazen de havai fişek gibi gökyüzünü aydınlattı. Bazen de sadece "puf" diye sönüp gitti, ne diyelim, hayat işte! Ama en azından bu kez, "Bomba patladı mı?" diye merak etmek zorunda kalmayacağız. Çünkü artık biliyoruz, o bomba sadece zihinsel bir egzersizdi.
2024'te kimler "Yok artık!" dediyse, ellerini havaya kaldırsın! Kimler "Bu da mı benim başıma gelecekti?" diye fısıldadıysa, derin bir nefes alsın. Kimler "Hayatımın en kötü günüydü!" dediyse, unutmayın, en kötüsü bitti, artık daha iyisi gelir! Ve kimler "Hayatımın en güzel anlarıydı!" dedi ise, o anları kalbinin en güzel köşesinde saklasın! Çünkü 2024, hepimize farklı farklı hatıralar bıraktı.
Şimdi, 2024'e el sallama zamanı. Ama sakın arkana bakma! Çünkü 2025, şimdiden kapının önünde, "Hadi artık, benim de bir şansım olsun!" diye bekliyor. Yeni yıl, yeni umutlar, yeni hayaller, yeni maceralar demek. Belki bu sefer o "bomba" gerçekten de patlar ve gökyüzünü rengarenk boyar!
O zaman ne diyoruz? 2024, sen bir garip yıl oldun ama yine de seni sevgiyle uğurluyoruz. Bize öğrettiklerin, güldürdüklerin, ağlattıkların, şaşırttıkların için teşekkürler! Unutulmayacaksın, en azından bir dahaki 31 Aralık'a kadar... Ve 2025, hoş geldin! Hadi bakalım, sen de bize ne sürprizler hazırladın, çok merak ediyoruz!
"...bazen de o kadar anlamsız sahneler olur ki, "Bu film nerede çekildi acaba? Çernobil'de mi?" diye düşünürsünüz. Bazen de birdenbire müzik girer ve siz kendinizi birden bire karaoke yaparken bulursunuz, komşu teyzeler de balkondan size eşlik eder. Tabii ki hepsi yanlış notalarla!
Bazen filmin ortasında birdenbire alt yazı çıkar, ama alt yazı tamamen farklı bir dilde yazar ve siz ne olup bittiğini anlamaya çalışırken, bir anda ekrana kedi videoları gelmeye başlar. Kedi videoları derken, bildiğiniz kediler değil, uzaylı kediler. Üç gözlü, antenli, miyav yerine "bip bop" sesi çıkaran cinsten!
Filmin en heyecanlı yerinde elektrikler kesilir, tam kahraman kötü adamla dövüşecekken, ekranda sadece karıncaların yürüdüğünü görürsünüz. Sonra birden, "Teknik bir arıza oldu, lütfen bekleyiniz" yazısı belirir. Ve siz, o beklerken bir yandan da popcorn yerken bulursunuz kendinizi. Ama popcornlar da tuzlu değil, tatlıdır. Şekerli patlamış mısır mı olur demeyin, bu hayatın filmi, her şey olur!
Bazen de filmin başrol oyuncusu birdenbire rolünü unutur ve kamera arkasına bakarak "Yönetmen, senaryoyu değiştirsek mi?" diye sorar. Yönetmen de ona sadece omuz silkerek cevap verir. Sonra filmin müziği değişir, daha önce hiç duymadığınız bir türde, belki de flütle rap karışımı bir şeyler.
Filmin içinde birden bir reklam girer, ama reklam da ne reklam! Kendinizi alakasız bir ürünün tanıtımında bulursunuz. Mesela, "Daha önce hiç üç ayaklı hamamböceği gördünüz mü? O zaman bu ürünü kaçırmayın!" diye bağıran bir ses duyarsınız.
Bazen de o kadar absürt olaylar olur ki, kendi kendinize "Yok artık, bu kadar da olmaz!" dersiniz. Ama sonra bakarsınız ki olur, hem de en alasından! Belki de bir gün başınıza gökten şemsiye yağar, belki de bir sincapla kahve içersiniz. Kim bilir, bu hayatın filminde her şey mümkün!
Ama unutmayın, komedi filmlerinin en güzel yanı, her şeye rağmen gülmeyi başarabilmektir. O yüzden, ne kadar saçma olaylar yaşasanız da, ne kadar zor durumlarla karşılaşsanız da, gülümsemeyi unutmayın. Çünkü bu filmin yönetmeni, senaryoyu yazan, başrol oyuncusu sensin. Ve hayatın filmi, en çok senin kahkahalarınla güzelleşir! Şimdi, popcornları kap ve bu komedi filmini izlemeye devam et!"