• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

24. Sultan Birinci Mahmud

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
414px-Mahmud1.jpg


Tughra_of_Mahmud_I.JPG


Saltanatı 30 Eylül 1730- 13 Aralık 1754
Padişahlık Sırası 24
Doğum Tarihi 2 Ağustos 1696
Ölüm Tarihi 13 Aralık 1754 (58 yaşında)
Önce III. Ahmet
Sonra III. Osman
Soyu Osmanlı Hanedanı
Babası II. Mustafa
Annesi Saliha Sultan
Dini İslam

I. Mahmut yirmi dördüncü Osmanlı padişahıdır. 1696'da Edirne Sarayı'nda dünyaya geldi. II. Mustafa'nın oğlu ve III. Ahmet'in yeğenidir.

İlk yılları

Okul çağına geldiği zaman babasının hocası Şeyhülislam Feyzullah Efendi'den dersler aldı. Şehzadeliğinde yüksek fen ve din ilimlerini öğrenerek yetişti. Babasının tahttan indirilmesinden sonra padişah olan amcası III. Ahmet de, şehzade Mahmut'un yetiştirilmesine itina gösterdi. Nihayet III. Ahmet'in Patrona Halil İsyanı'yla saltanattan indirilmesi üzerine, 30 Eylül 1730'da tahta çıktı. III. Ahmet saltanattan çekilirken yeğenine nasihatlar etti ve tavsiyelerde bulundu.

444px-Patrona_khalil_calkoen.jpeg

Patrona Halil

Patrona Halil İsyanı'nın bastırılması
Sultan I. Mahmud, padişahlığının ilk günlerinde, kendisini tahta çıkaran isyancıların isteklerini yerine getirmek zorunda kaldı. Sultan III. Ahmed devrinde yapılmış olan köşk ve konakların çoğu isyancıların istekleri sonucu yakılıp yıkıldı. Devlet adamları ve memurlar isyancıların düşünceleri doğrultusunda atandı.

İsyancıların önderi konumundaki Patrona Halil de Sultan Birinci Mahmud'a olan bağlılığını bildirmiş olmakla birlikte, devlet işlerine müdahale etmekten vazgeçmiyordu. Bu müdahale öyle bir aşamaya geldi ki, Patrona Halil Sultan Birinci Mahmud'dan kendisini yeniçeri ağalığına getirmesini ve Rusya'ya karşı savaş açmasını istedi. 15 Kasım 1730 günü tören yapılacağı bahanesiyle saraya çağrılan Patrona Halil ve yandaşları yakalanarak öldürüldü.

Patrona Halil yandaşları öldürülme korkusuyla tekrar ayaklandılar. Sultan Birinci Mahmud, Sancak-ı Şerif çıkarttı ve halktan ayaklanmanın bastırılması için yardım istedi. İsyanlardan bıkmış olan halk, padişaha yardımcı olarak ayaklanmanın 28 Ocak 1731 tarihinde kısa sürede bastırılmasını sağladı.

İran Savaşları
Osmanlı kuvvetleri İran seraskeri Ahmet Paşa ile Erzurum valisi ve Revan seraskeri Hekimoğlu Ali Paşa kumandası altında iki koldan harekete geçti. 30 Temmuz 1731'de Kirmanşah alındı. 15 Eylül'de Kurican sahrasında İran kuvvetleri bozguna uğratıldı. Urmiye ve Tebriz ele geçirildi. İran şahının sulh istemesi üzerine Ocak 1732'de Ahmet Paşa Antlaşması imzalandı. Buna göre Aras nehri iki devlet arasında hudut kabul edilirken, Revan, Gence, Nahcivan, Bitlis, Şirvan ve Dağıstan Osmanlılara, Tebriz, Kirmanşah, Hemedan, Luristan ve Erdelan eyaletleri ise İran'a bırakıldı. Sözkonusu Antlaşma Osmanlı Devleti'nin memnun etmedi ve Sadrazam azledildi. Dolayısıyla, kırılgan bir barış ortamı oluştu. İran da kaybettiği Kafkasya topraklarını geri almak için fırsat kollamaya başladı. 1733'te İran'da iktidarı ele geçiren Nadir Şah, Osmanlıların eline geçen bölgeleri almak için tekrar savaş açtı. 1735'te Arpaçay'da yapılan muharebeyi Osmanlılar kaybetti. Gence, Tiflis ve Revan İran'ın eline geçti.

Rusya ve Avusturya ile Savaşlar

794px-Territorial_changes_of_the_Ottoman_Empire_1739.jpg

1739'da Osmanlı Devleti

Osmanlı Devleti'nin doğuda İran ile mücadelesini fırsat bilen Avusturya ve Rusya da iki cepheden harekete geçmişti. Azak kalesini ele geçiren Ruslar, Osmanlı kuvvetlerinin toparlanmasına meydan vermeden Gözleve, Kılburun ve Urkapı'yı da işgal ettiler. 12 Temmuz 1737'de harekete geçen Avusturya ordusu ise, Bosna, Sırbistan ve Eflak'a girdi. Bu mağlubiyetler üzerine I. Mahmut sadarete getirdiği Muhsinzade Abdullah Paşa'yı Rusya üzerine, Hekimoğlu Ali Paşa'yı da Avusturya üzerine sefere memur etti. Muhsinzade süratli bir hareketle Özi ve Kılburun kalelerini ele geçirirken, Hekimoğlu Ali Paşa ise Banyaluka'yı kuşatan Avusturya kuuuvvetlerine büyük bir darbe indirdi. Yapılan savaşta Avusturya kuvvetlerinin asker zayiatı 60 bin idi. Hekimoğlu Ali Paşa'nın bu zaferi İstanbul'da büyük bir sevince yol açtı. Avusturya ve Rusya barış istemek zorunda kaldı. Nihayet 18 Eylül 1739'de yapılan Belgrad Antlaşması'yla Avusturya ile Tuna ve Sava nehirleri hudut kesildi. Rusya ise Azak denizinde donanma bulunduramayacaktı.

Kapitülasyonlar
Osmanlı Devleti Atlas Okyanusu ticareti karşısında gerileyen Akdeniz ticaretini canlı tutmak amacıyla Kanuni Sultan Süleyman devrinde 1536 yılında müttefiki Fransa'ya ticaret ve gümrük kolaylıkları sağlamıştı. Tek taraflı olarak verilen bu ayrıcalıklar süresi bittiğinde uzatılmak suretiyle sürdürülüyordu. Rusya ve Avusturya ile imzalanan Belgrad Anlaşmalarında arabuluculuk ve kolaylaştırıcı rol üstlenen Fransa'ya bu kapitülasyonlar 1740 yılında imzalanan bir anlaşmayla sürekli olarak verildi.

XIX. Yüzyıldan itibaren birçok ülkeye teşmil edilen ve Osmanlı Devleti'nin ekonomisine zarar vermeye başlayan kapitülasyonlar 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Anlaşması ile kaldırıldı.

İran ile yeniden savaş
Avrupa devletleriyle anlaşmalar sağlayan I. Mahmut, yeniden İran üzerine döndü. Nadir Şah, bu vaziyet karşısında Osmanlılarla baş edemeyeceğini anlayınca, Kasr-ı Şirin Antlaşması maddeleri üzerinden anlaşma teklifinde bulundu ve bu istek kabul edildi (1746).

Islahatlar
I. Mahmut, Lale Devri'nde (1718-1730) büyük bir hız kazanan Osmanlı reform hareketinin Patrona Halil İsyanı ile kesintiye uğradığı bir siyasi ortamda tahta geçti. Amcası III. Ahmet'in başlattığı reform politikasını daha çekingen bir üslupla da olsa sürdürmeye gayret etti. İsyandan sonra duraksayan matbaacılık hamlesinin yeniden canlandırılmasına izin verdi. Başta Ayasofya kütüphanesi olmak üzere kütüphaneler kurdu. Daha sonra Nuruosmaniye Camii adını alan camiin Avrupa mimarisi tarzında inşa edilmesi için Simon Kalfa adlı Ermeni mimarı görevlendirdi ise de, daha sonra gelen tepkiler üzerine bu projeden vazgeçti.

1729 yılında Osmanlı Devleti'nin hizmetine giren Humbaracı Ahmet Paşa'nın öncülüğünde Humbaracı Ocağı büyük bir gelişme sağladı ve gerek Avusturya'ya gerekse Rusya'ya karşı kazanılan başarılarda önemli pay sahibi oldu.

Mimari eserler
Birinci Mahmud döneminin en büyük eseri Hekimoğlu Ali Paşa Camii ve Külliyesi oldu. Tophane'de inşa edilen Birinci Mahmud Çeşmesi, Halep'te yapılan Osman Paşa Külliyesi, Kahire'deki Habbaniye Sultan Birinci Mahmud Tekkesi ve Sebili, Erzurum'daki Vezir İbrahim Paşa Camii, Cağaloğlu'ndaki Hacı Beşir Ağa Külliyesi ve Şumnu'da inşa edilen Şerif Halil Paşa Camii dönemin diğer önemli mimari eserleridir.

Ölümü
Zor bir dönemde padişah olmasına rağmen ülke içinde ve dışında huzuru sağlayan, Osmanlı Devleti'nin gerileme sürecini bir süreliğine de olsa yavaşlatmayı başaran I. Mahmut, 13 Aralık 1754'te hastalığına rağmen çıktığı Cuma namazından dönerken, Demirkapı'da at sırtında vefat etti. Yeni Cami Turhan Valde Sultan Türbesi'nde babası Sultan II. Mustafa'nın yanına gömüldü.

Kişiliği
Devrinin vakanüvislerince zeki, anlayışlı, hamiyetli, lütufkâr ve merhametli bir zat olarak tanıtılan I. Mahmut, hadiseleri sonuna kadar takip eder, devlet işlerinde istişarede bulunur, acele etmez ve telaş göstermezdi. Yeniliği sever ve memleketi bu yoldan yükseltmeye gayret ederdi. İlim, sanat, edebiyat meclislerindeki sohbetlere katılır ve Sebkatî mahlası ile şiirler yazardı. Devrinde ilim, kültür ve sanat sahalarında kıymetli eserler yazıldı. Beşiktaş'ta Arap İskelesi Camii, Rumeli Hisarı'nda İskele Camii ve Yıldıztepe mescitleri yaptırdığı bazı eserlerdir.

Ailesi

Eşleri


1. Hace Ayşe Sultan
2. Hace Verd-i Naz Sultan
3. Hatice Rami Sultan
4. Hatem Sultan
5. Raziye Sultan
 
Konya'da bulunan Şeyh Bedrettin'in evlatları hakkındaki kanunnamesi

300px-Tughra_of_Mahmud_I.JPG


Osmanlıca Orjinali

Mahmut Bin Mustafa Kanunname-i Kebir’i



Badr-ı mükerrem müsşir-i müfahham nizam-ü-l âlem Elcumhur bil fikr-issakip mütemmimi mebham-ül-enam bil rey s-saip mümehhidi bünyan-üd-devle velikbal mesnedüerkân-üs-saade veliclâl el mahfufu bi-sunufu avatıf ülmelik elâla Karaman valisi vezirim (Belgenin aslında vezirin adı yazılmamıştır) Paşa edam-allahü teâlaiclâlüh-u ve kıdvet-ün nuvvap-elmüteşerriin Bozkır kazasında nâib-üşşer olan mevlâna zide ilmehu tevkii refii humayun vasıl olıcak malûm ola ki sen ki mevlânayı mumaileyh İbrahim zide ilmehusin süddei saadetime mektup gönderüp Beyşehri Sancağında Bozkır Nahiyesinde Karyei Karacaardıç Cemaatından şurefai meşayıha yirmi bir nefer meskurdan merhum Seyyid Bedrettin evlâdından olan merhum Şeyh Ali Semerkandi kuddese celâlehu seyyidi ve sadattan olduklarına binaen selâtını maziyeden ve Hüdavendigârdan ellerinde cemi rüsumattan ve tekâlif-i urfiyeden emin olmalarına ahkâm-ı şerifeleri olmağın ellerinde olan kadimi beratta, bağlarından ve kovanlarından öşür ve asiyablarından resim alınmamak üzere defteri cedide muaf kayıt olundu. Reayay-ı karye-i mezbure kırk nefer ve adet zemin ve hasılât-ı öşr-ü gallat kendüm ve şair ve resi çift ve bennâk ve cebe yekün maağayrü-ha 2 bin 400 akça yazu ile defteri mufassalda muharir kalemi ile tahrir olunduğu defteri Hakanide mukayyet ve hın-i tahrirde Seyyid Bedrettin evlâdından olanlar yedinde bulunan beradda bağlardan öşürü ve asiyablardan resim mutalebe olunmayup müdahale olunmak icab etmez iken ahardan Seyyid Halil nam kimesne zuhur ve şırrete sülûk ve ben mütevelli oldum yedimde ilâm vardır ol yerlerden öşür ve asiyablarından resim alırım deyü hılâf-ı defter-i hakan-ı ve muğayır-ı kanun füzul-i müdahale ve teaddiden hali olmağla müteveffa-i evlâdından olanlara mezburun zahir olan müdahalesi men ve def olunmak babında vakı hali emri şerifim verilmek ricasına inayet ve defter hane-i aliyemde mahfuz defter’i mufassa muracıat olundukta vech-i meşruh ve mukayyed ve kanunu sual olundukta Bozkır nahiyesine tabi Karacaardıç Karyesinin tahtında cemaat-ı şurefa-i meşayıha yirmi yer merhum Seyyid Bedrettin evladından olup kadimi beratta bağlarından ve kovanlarından öşür ve asiyablarından resim alınmaya deyu muharrir kalemiyle tahrir olunmağla bu suretle evlâttan olanların kadimi beratta bağlarından ve kovanlarından ve asiyablarından resim mutalebesi hılâf-ı defter-i hakan-ı ve mugayır-ı kanun olduğu divan-ı humayunum kaleminden derkâr olunmağla defter-i hakan-ı mucibince Kanun üzere amel olunmak emrim olmuştur. Buyurdu ki hükmü şerifim vusul buldukta bu babta sadır olan emrim üzere amel dahi hususu mezbure tamam mukayyid olup göresiz Bunlar Seyyid Bedrettin evlâdından ve tasarruflarından olan yerlerinde bağlar ve asiyablar hın-ı tahrirde Seyyid Bedrettin evlâdından olanlar yedinde bulunan yerlerinde bağlardan ve asiyablardan ise ol yerlerinde bağlardan öşür ve asiyablardan resim mutalebesi ile teadni ve rencide ve remide ettirmeyüp men ve def eyleyesiz Minbad defter-i Hakaniy-e ve emr-i humayunuma muğayir kimesneye işittirmeyüp hususi mezbur için bir dahi emrim varmalu eylemeyesiz şöyle bilesiz ve âlamet-i şerife itimad kılasız tahriren fi evahir-i

Cemaziyelevvel Sene Seba ve Settin ve mie ve elf 1167

Bimahrusai

Kostantiniyye​


Türkçe metin


Mustafa oğlu Mahmut'un Ulu (veya Büyük) Yasa Kitabı

Dünyanın düzenini anlatan muhterem insan; halkın fikirleri ile tamamlayan; devletin yapısını ve geleceğini, mevki ve esaslarını düzenlemek, huzur ortamını sağlamak için etrafı sevgiler, iyilikler sınıflandırmış, kuşatmıştır. Karaman Valisi Vezirim (Allah huzurunda (katında) iyi olsun, yüksek makamda olsun.) O, naib yetiştiren bir okulun şeriat işleriyle ilgilenirdi. Bozkır’da vekil olan Mevlâna, Padişah’ın nişanlı buyruğuna, nişan memurluğu yapan ve Padişahı hükümsüz bırakmaya vasıl olacak, malumdur ki, yukarıda adı geçen İbrahim saadet kapısına mektup gönderip Beyşehir’de Bozkır Kasabası’nda Karacaardıç halkından Peygamber soyundan olan Şeyhlere yirmi bir askerin adı geçmiş, rahmetli Seyit Bedrettin’in oğlu rahmetli Şeyh Ali Semerkandi mukaddes efendilerden olduklarından dolayı, geçmiş Sultanlardan ve Hüdavendigar’dan ellerinde gümrük iadesi ve eskiden alınan geleneksel vergiden emin olmalarına kutsal emirleri ellerinde olan eski fermanda bağlardan ve kovanlardan öşür ve su değirmenlerinden resim alınmamak üzere yeni deftere kaydedilirken; bağışlanmış olarak kaydedilmiştir. Adı geçen bütün köy halkı 40 kişinin yerleri ve mahsullerinin hasılatını kendim, sair ve resim, kazanç vergisi ve toplam zırh ve diğerleri ile beraber iki bin dört yüz akçe yazıya geçirildiği zaman hakanın defterine kaydeden kayıt memuru, kaydettiği zaman Seyit Bedrettin’in evlatlarından olanlar, bulunan beratta; bağlardan öşür ve su değirmenlerinden resim talep edilmemiş ve müdahale gerekmezken önceden Seyit Halil isminden bir kimsenin ortaya çıkması ve kötü yola girmesi ile ben onun yerine geçtim. Oralarda öşür ve su değirmenlerinden resim alırım, diyerek tapu ve kadastronun zıddı ve kanun dışıdır. Boş bir uğraş ve düşmanlıktan başka bir şey değildir. Vefasız evlatlarından olanlara yukarıda adı geçen ve yardımcı olmak için müdahale etmek isteyen zatın bu isteği reddedilmiştir. Bu durumun reddedilmesi durumun emrine verilmek istenmesine dikkat edildi ve kutsal evde saklanmış ve bu deftere uzunu uzun yazılmış, uzun bir şekilde açıklanmıştır. Kaydeden Kanuni durumu öğrendikten sonra Bozkır’a bağlı Karacaardıç Köyü’nün Şeyhleri’ne yirmi yer, merhum Seyit Bedrettin’in evlatlarındandır. Eski fermanda, bağlarından ve kovanlarından öşür ve su değirmenlerinden resim almasın diye bildirilmişti. Bundan dolayı evlattan olanların eski fermanda bağlarından ve kovanlarından ve su değirmenlerinden resim talep edilmesi tapu ve kadastroda yer almadığı ve kanunlara uymadığı, Padişahın huzurunda bilinen ve tapu ve kadastroda gerekli olan kanunlar çerçevesinde uygulanması emredilmiştir.

Emredildi ki, verilen hüküm ulaştığı zaman, bu hususta çıkan emrim üzerine işlerde de adı geçen kişi kaydedilmiştir. Bunlar Seyyid Bedrettin’in çocuklarından ve kendilerinden olan yerlerde bağlar ve su değirmenleri, yazıda geçtiği gibi Seyit Bedrettin’in evlatlarından elinde bulunan yerlerden, bağlardan ve su değirmenlerinden ise, o yerlerde bağlardan öşür ve su değirmenlerinden resim talep edilmesi, onları üzmüş fakat korkutmamış, bundan böyle tapu ve kadastroda ve Padişah’ın emrine uymayan kimselere görev verilmeyecek, bu hususlar adı geçen kişi için bir daha bir emir ile iletilsin ve bundan böyle bilesiniz ki, kutsal işaretlere itimat edip uyasınız. Sonları yazı ile yazılmak suretiyle.

Sene 1753

İstanbul​
 
Geri
Top