√ Wake, düzensiz bir fiil olup (wake, woke, woken) bu dört fiil içinde en çok kullanılan fiildir. “Uyanmak” ya da “uyandırmak” anlamına gelir. “Uyanmak” anlamında çoğunlukla up ile birlikte kullanılır:
I woke up three times in the night.
Gece üç kere uyandım.
Wake up! It’s time to go to work.
Uyan! İşe gitme vakti. (Wake! … denmez.)
Could you wake me (up) at half past six?
Beni saat altı buçukta uyandırabilir misiniz?
√ Waken da, “uyanmak, uyandırmak” anlamındadır ancak daha edebi bir dildir:
The princess did not waken for a hundred years.
Prenses, yüzyıl uyanmadı.
Then the prince wakened her with a kiss.
Sonra prens, onu bir öpücükle uyandırdı.
√ Awake (awake, awoke, awoken) ve awaken da oldukça edebi kelimelerdir. Daha çok mecazi anlamda kullanılırlar:
I slowly awoke to the danger that threatened me.
Beni tehdit eden tehlikenin yavaş yavaş farkına vardım.
At first I paid little attention, but slowly my interest awoke.
Önce fazla dikkat etmedim ama (sonra) yavaş yavaş ilgi duydum.
The smell of her perfume awakened the gipsy’s desire.
Parfümünün kokusu, çingenenin arzusunu uyandırdı.
√ İngiliz İngilizcesinde teklifsiz dilde, awake ve asleep sıfatları, waking ve sleeping fiillerinden daha çok kullanılır:
Is the baby awake yet?
Bebek uyandı mı?
You were asleep at ten o’clock.
Saat 10:00’da uyuyordun.
I woke up three times in the night.
Gece üç kere uyandım.
Wake up! It’s time to go to work.
Uyan! İşe gitme vakti. (Wake! … denmez.)
Could you wake me (up) at half past six?
Beni saat altı buçukta uyandırabilir misiniz?
√ Waken da, “uyanmak, uyandırmak” anlamındadır ancak daha edebi bir dildir:
The princess did not waken for a hundred years.
Prenses, yüzyıl uyanmadı.
Then the prince wakened her with a kiss.
Sonra prens, onu bir öpücükle uyandırdı.
√ Awake (awake, awoke, awoken) ve awaken da oldukça edebi kelimelerdir. Daha çok mecazi anlamda kullanılırlar:
I slowly awoke to the danger that threatened me.
Beni tehdit eden tehlikenin yavaş yavaş farkına vardım.
At first I paid little attention, but slowly my interest awoke.
Önce fazla dikkat etmedim ama (sonra) yavaş yavaş ilgi duydum.
The smell of her perfume awakened the gipsy’s desire.
Parfümünün kokusu, çingenenin arzusunu uyandırdı.
√ İngiliz İngilizcesinde teklifsiz dilde, awake ve asleep sıfatları, waking ve sleeping fiillerinden daha çok kullanılır:
Is the baby awake yet?
Bebek uyandı mı?
You were asleep at ten o’clock.
Saat 10:00’da uyuyordun.