ABD antlaşmaları

Suskun

V.I.P
V.I.P
  • Alaska'nın satın alımı
  • ANZUS
  • Berlin Konferansı
  • Cenevre Protokolü
  • Gent Antlaşması
  • Kellogg-Briand Paktı
  • Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması
  • San Francisco Barış Antlaşması
  • Trablus Antlaşması
  • Tunus Antlaşması
  • Washington Denizcilik Antlaşması

Alaska'nın satın alımı​

Alaska'nın satın alımı, ABD'nin Alaska topraklarını Rus İmparatorluğu'ndan 1867'de 7,2 milyon dolara almasını ifade eder. Alınan toprakların toplam büyüklüğü 1.518.800 km²'dir.

Genelde ABD kamuoyunda bu alım olumlu karşılanmıştır. Başta New York Tribune'den Horace Greeley olmak üzere olumsuz duygulara sahip olanlar da vardır.

ANZUS​

Australia, New Zealand, United States Security Treaty, ANZUS ya da ANZUS Paktı, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın bu iki devletle Eylül 1951'de imzaladığı bir güvenlik antlaşmasıdır.

İmzacı devletlerin adlarının baş harfleri dolayısıyla Anzus Paktı adını alan bu antlaşmaya göre; taraflar Büyük Okyanus bölgesinde herhangi bir saldırıya uğramaları halinde birbirlerine yardım edeceklerdi.

Amerika Birleşik Devletleri Anzus Paktı'nı imzalamadan kısa bir süre önce 31 Ağustos 1951'de Filipinler Cumhuriyeti ile de, karşılıklı savunma antlaşması adını alan bir ittifak antlaşması imzaladı. Bu ittifak gereğince, yine taraflar Büyük Okyanus'ta bir saldırıya uğramaları halinde birbirlerine yardım edeceklerdi.

Berlin Konferansı​

Berlin Batı Afrika Konferansı, Afrika'nın Kongo Havzası'na ilişkin egemenlik haklarının tartışılması ve bir sonuca bağlanması için düzenlenen uluslararası bir konferanstır. Portekizin önerisi üzerine, 15 Kasım 1884-26 Şubat 1885 tarihlerinde düzenlenen konferansa İngiltere, Fransa, Avusturya, Almanya, İtalya, Rusya, Portekiz, İspanya, ABD, İsveç, Norveç, Danimarka, Belçika ve Osmanlı İmparatorluğu katılmıştır. Konferans başlanlığını Almanya şansölyesi (başbakan) Otto von Bismarck yapmıştır.

1870li yıllara gelindiğinde Afrikadaki sömürgecilik yayılması, kaşiflerin gezilerine dayanıyordu ve bir anlamda sözlü işgal ilkesi geçerliydi. Kaşiflerin keşfettikleri geniş araziler, adına çalıştıkları, tarafından finanse edildikleri hükümete ait sayılıyordu. Sömürge yönetimlerini kurmakta olan ülkeler, bu şekilde askeri-siyasi olmayan tarzda sömürge alanlarını genişletmekteydiler. Bu durumu, kendi sömürge bölgeleri açısından tehdit olarak algılayan Portekiz, sömürge yayılmacılığının kurallara bağlanmasını istemiştir. Konferans sonunda oluşan sonuç belgesi, fiili işgal ilkesini benimsemiştir. Bunun anlamı, herhangi bir bölge üzerinde hak iddia edebilmenin, o bölgede askeri bir hakimiyet kurmaya dayandırılmasıdır.

Konferans, sömürgeci yönetimlerin dünyanın değişik bölgelerini hızla işgal etmelerinin önünü açmıştır. Bu nedenle konferans, sömürgecilik tarihinin önemli kilometre taşlarından biridir.

Cenevre Protokolü​

Boğucu, Zehirleyici ve Benzer Gazların ve Bakteriyolojik Araçların Savaşta Kullanımının Yasaklanmasına İliskin Protokol (daha genel bilinen adıyla Cenevre Protokolü), biyolojik ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan antlaşmadır. Protokol 17 Haziran 1925'te Cenevre'de imzalandı ve 8 Şubat 1928'de yürürlüğe girdi.

Protokol kimyasal ve biyolojik silahların kullanımını yasaklıyordu ancak üretimi, depolanması ya da transferi ile ilgili bir şey söylemiyordu. Sonraki antlaşmalar (1972 Biyolojik Silahlar Konvansiyonu ve 1993 Kimyasal Silahlar Konvansiyonu) bu durumları da kapsayacak şekilde oluşturuldu.

Birçok ülke ön koşul olarak Cenevre Protokolü'nde taraf olduklarında, kullanmama yükümlülüğünün sadece sözleşmeye taraf olan diğer ülkeler arasında olması ve yasaklanmış silahların kendilerine karşı kullanılması durumunda bu yükümlülklerin ortadan kalkması talebinde bulundu.

Tarihi​

Genel olarak bir savaşta ilk kez gaz kullananın Alman Ordusu olduğu düşünülse de bu tür silahları ilk konuşlandıran Fransız Ordusu'dur. Savaşın ilk ayında Ağustos 1914'te Fransızlar, Almanların üstüne gözyaşı bombaları (xsil bromit) attı. Kimyasal silahlar Alman İmparatorluğu tarafından 1915'te Ypres, Belçika'da klor gazı saldığında ilk kez kullanıldı. Versay Antlaşması Almanya'nın kimyasal silah üretmesini ve ithal etmesini yasaklayan önlemler içerir. Benzer antlaşmalarla Birinci Avusturya Cumhuriyeti ve Bulgaristan Krallığı ve Macaristan Krallığı da kimyasal silahlardan men edildi.
 

Gent Antlaşması​

Gent Antlaşması, 24 Aralık 1814'te Gent'te (günümüzde Belçika, dönemde Birinci Fransa İmparatorluğu ve Hollanda Birleşik Krallığı arasında belirsiz) imzalanan ve ABD ile Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı arasındaki 1812 Savaşı'nı sona erdiren barış antlaşmasıdır. Antlaşma genel olarak iki ülke arasındaki ilişkileri status quo ante bellum durumuna getirdi. Dönemdeki zor ve uzun süren iletişim şartlarından dolayı, barış antlaşmasının ABD'ye ulaşması haftalar aldı ve onaylanana kadar geçen süre içinde 8 Ocak 1815'te New Orleans Savaşı yapıldı.

Antlaşma​

24 Aralık 1814'te, Britanya ve Amerikan müzakere ekipleri kendi hükümetleri tarafından onaylanmak üzere 1812 Savaşı'nın sonra ermesi için belgeleri imzaladılar.] Antlaşma tüm esirlerin serbest bırakılması ve tüm savaş sahaları ve teknelerinin geri iade edilmesini kapsamaktadır. ABD'ye iade edilen topraklar yaklaşık olarak 40,000 km2 olmakla beraber, Maine'deki Michigan Gölü ve Superior Gölü ile Pasifik Okyanusu kıyılarını kapsar. Amerikan kontrolündeki Üst Kanada (günümüzdeki Ontario) Britanya kontrolüne geçti. Antlaşma aslında savaş öncesi duruma göre önemli bir değişiklik sağlamamıştır, ancak Britanya savaş süresince kendi bölgesine kaçmış olan siyahi kölelere özgürlük tanıyacağını kabul etti. Gerçekte, bir kaç yıl sonra Britanya bunların yerine Birleşik Devletler'e 350,000$ ödedi.

Ohio ve Michigan bir Hint bir tampon bölge oluşturmak için Britanya önerisi, Hint Koalisyonu sonrası dağıldı ve iptal edildi.

Kellogg-Briand Paktı​

Kellogg-Briand Paktı (ya da Paris Paktı) savaşın ulusal poltika olarak kullanılmasını yasaklayan bir uluslararası antlaşmadır.

Türkiye'nin Tutumu​

Türkiye’nin milletlerarası işbirliği ve kollektif barış çabalarına katılması, 1928 de silahsızlanma konferansının hazırlık komisyonu çalışmalarına davet edilmesiyle başlamıştır. Bu komisyon çalışmaları sırasında Sovyet Rusya Dışişleri Bakanı Litvinov, “Türkiye Cumhuriyetinin dünya siyasetinde oynamakta olduğu mühim rol ve coğrafya vaziyetine binaen,” Türkiye’nin de davet edilmesini istemiş ve bu teklif kabul edilerek, 1928 Mart'ında Türkiye'de komisyon çalışmalarına davet edilmiştir. Komisyonda Sovyetler bütün silahların ilgasını teklif ettiği zaman, bu teklifi destekleyenlerden biri de Türkiye olmuştur. 1932 Şubatında toplanan Silahsızlanma Konferansında da Sovyetler gene ve tam silahsızlanma üzerinde ısrar ettikleri zaman da, bu teklifi destekleyen tek devlet yine Türkiye olmuştur.

Briand-Kellogg Paktı meselesinde de aynı şey olmuştur. Savaşı kanun dışı ilan eden bu Paktın ilk imzasına davet edilmediklerinden ötürü Sovyetler bunu, kendilerini çember içine almak için Batılıların bir kombinezonu olarak görmekle beraber, sonradan Fransa tarafından katılmaya davet edilince, bir yandan bu daveti kabul etmişler ve öte yandan da, “barışın korunmasıyla samimiyetle ilgilenen” Türkiye, Afganistan ve Çin Cumhuriyetinin davet edilmemiş olmasından ötürü üzüntülerini bildirmişlerdir. Bunun üzerine 1928 Eylül ayında Türkiye de davet edilmiş ve 1929 Ocak ayında Türkiye de katılmıştır.

Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması​

The North American Free Trade Agreement (NAFTA), Türkiye'de Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması olarak bilinen anlaşmadır. Bu anlaşmanın tarafları Kanada, ABD ve Meksika'dır. 1 Ocak 1994'te yürürlüğe giren NAFTA kapsamında, söz konusu üç ülke arasındaki ticaret ve yatırımlar liberalize edilmiş, ilk kez yabancı şirketlere, anlaşma ülkelerini uluslararası tahkim kurullarında tek taraflı olarak dava etme hakkı tanınmıştır.

1994-2001 yıllarında yatırımcıların ABD, Kanada ve Meksika hükümetlerine karşı açtığı yüzlerce tahkim davası bulunmakta olup; bu davaların hemen hepsinde yatırımcılar kazanmış, devletler ise kaybetmiştir.

San Francisco Barış Antlaşması​

II. Dünya Savaşının ardından Müttefik Kuvvetler ile Japonya arasında 8 Eylül 1951’de San Francisco Kaliforniya’da imzalanan antlaşma. 49 ülke arasında imzalanmış ve 28 Nisan 1952 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Antlaşmayla II. Dünya Savaşı resmen sona ermiş, Japonya’nın emperyalist bir güç olarak konumu lağvedilmiştir. Ayrıca antlaşmayla Japonya’nın elindeki müttefik savaş esirlerinin maruz kaldıkları insan hakları ihlallerinden dolayı tazmin edilmeleri karara bağlanmıştır. Bu antlaşmayla beraber Japonya’nın ABD ile ikili ilişkileri yeni bir aşamaya geçmiş ve modern Japonya tarihi bu doğrultuda şekillenmiştir.

İmzacı ülkeler​

İmzacı ülkeler şöyledir: Arjantin, Avustralya, Belçika, Bolivya, Brezilya, Kamboçya, Kanada, Kolombiya Şili, Kosta Rika, Küba, Çekoslovakya, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, Mısır, El Salvador, Etiyopya, Fransa, Yunanistan, Guatemala, Haiti, Honduras, Endonezya, İran, Irak, Japonya, Laos, Lübnan, Liberya, Lüksemburg, Meksika, Hollanda, Yeni Zelanda, Nikaragua, Norveç, Pakistan, Panama, Paraguay, Peru, Filipinler, Polonya, Suudi Arabistan, Sovyetler Birliği, Sri Lanka, Güney Afrika, Suriye, Türkiye, İngiltere, ABD, Uruguay, Venezuela, Vietnam.

Burma, Hindistan ve Yugoslavya ise çağrılı olmalarına rağmen katılmazlar.Çin İç Savaşı yeni sonuçlandığı için ve Tayvan ile Çin Halk Cumhuriyetinin hangisinin yasal temsiliyet sahibi olduğu konusunda uluslararası kamuoyu nezdinde belirsizlik olduğu için iki ülke de antlaşmaya çağrılmamıştır. Kuzey Kore de çağrılmayan ülkeler arasındadır. İtalya ise Haziran 1945’de anti-faşist Badoglio hükümeti Japonya’ya savaş ilan etmesine rağmen davet edilmeyecektir. Savaş zamanında bağımsız bir ülke olarak var olmayan ancak sonradan bağımsızlığını kazanan ve Japon işgaline karşı savaşan Pakistan da katılacaktır.

Sovyetler Birliğinin muhalefeti​

Sovyetler Birliği Konferansa katılır ve Sovyet delegasyonu Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrey Gromiko liderliğinde görüşmelerde yer alır. Konferansın başından itibaren Sovyetler Birliği özellikle ABD ve İngiltere tarafından hazırlanan antlaşma taslağına muhalefet ederler. Sovyetler Birliği temsilcisi Gromyko 8 Eylül 1951 günü uzun bir yazılı açıklama yaparak antlaşmaya karşı olma sebeplerini açıklar. Buna göre;

Anlaşma Japonya’da militarizmin yeniden yükselmesine karşı bir önlem içermemekte
Japon saldırganlığının en büyük mağduru olan komünist Çin Halk Cumhuriyeti konferansa davet edilmemekte
II. Dünya Savaşının yükünün büyük kısmını çeken Sovyet Birliğinin anlaşma taslağının hazırlanması sürecine dahil edilmemesi
Anlaşmaya göre Japonya neredeyse bir Amerikan üssü olması ve Sovyetler Birliğine karşı kışkırtılması
Anlaşmanın daha önce müttefikler tarafından kendi aralarında yapılan protokole aykırı olarak ayrı bir barış anlaşması olması
Anlaşmanın Çin Halk Cumhuriyeti’nin aleyhine ve Tayvan lehine hükümler içeriyor olması
Anlaşmaya göre birçok Japon adasının ABD ile ilgisi olmamasına rağmen ABD’ye devredilmesi
Anlaşmanın Yalta Konferansı hükümlerini çiğneyecek şekilde Güney Sahalin ve Kuril Adalarındaki Sovyet egemenliğini tanımaması
olarak sıralanabilir

İmza süreci​

Konferans sürecine katılan 52 ülkeden 49’u anlaşmayı imzalayacak; Çekoslovakya, Polonya ve Sovyetler Birliği imzalamayacaktır. Kolombiya, Endonezya ve Lüksemburg ise anlaşmayı imzalasalar da onaylamayacaklardır. Anlaşmaya davet edilmeyen Tayvan 28 Nisan 1952’de Japonya ile ayrı bir barış anlaşması imzalayacaktır.

Japonya’nın denizaşırı sömürgelerinin durumu​

Antlaşmaya göre Japonya; Kore, Tayvan, Hong kong, Kuril Adaları, Pescadores ve Spratly Adaları, Antarktika ve Sahalin Adalarındaki haklarından feragat etmektedir.

Antlaşmanın 3.maddesi gereğince Bonin ve Ryukyu takım adalarının denetimi ABD’ye geçmiştir. Takım adalara dahil olan kentler arasında Okinawa da bulunmaktadır.

Antlaşmanın 11.maddesi gereğince Japonya, Uzak Doğu Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi ve diğer mahkemelerin kararlarını kabul etmeyi taahhüt etmekte ve Japon vatandaşlarıyla ilgili verilen kararları uygulamayı kabul etmektedir.

Antlaşmaya göre savaş esirleri ülkelerine dönecek, ülke Birleşmiş Milletler Antlaşması izinde gelecekte askeri saldırgan politikaları reddetmekte ve sadece savunma amaçlı bir ordu barındıracaktır.

Sovyetler Birliği antlaşmayı imzalamayacak, Japonya ile 1956 yılında savaş halini ortadan kaldıran ortak bir bildiri imzalansa da barış antlaşması imzalanmayacaktır. Antlaşma Sovyetler Birliğinin 1991 yılında dağılmasından sonra Rusya ile de imzalanmayacak ve toprak talepleri sorunu devam edecektir.

Müttefik devlet mensuplarının savaş esirlerinin tazmini​

Japonya’nın denizaşırı malvarlığının devri
Antlaşmanın 14.maddesi uyarınca Japonya’nın ada haricindeki sahip olduğu firma, kurum ve özel kişilere ait tüm varlıklara Müttefiklerce el konmuştur. Bu kapsamda Çin Halk Cumhuriyeti Mançurya ve Moğolistan’daki demiryolu ve madenlere el koyacaktır. Japonya’nın; Kore, Tayvan ve Çin’de el konulan varlıklarının toplam değeri 25 milyar dolar mertebesindedir.
Savaş esirlerinin tazmini

Antlaşmanın 16.maddesine göre Japonya savaş sırasında esir ettiği Müttefik personelinin maruz kaldığı zorlukları tazmin etmek amacıyla Kızıl Haç örgütüne 4,5 milyon pound ödeme yapacaktır.
Japon işgalindeki Müttefik topraklarının durumu

Antlaşmanın 14.maddesine göre Japon işgali altında bulunan ve bu yüzden maddi hasara uğrayan kentler için tamir bedeli ödemekle mükellef olan Japonya, Burma, Filipinler, Endonezya ve Vietnam’a toplamda 1 milyar doların üzerinde ödeme yapar. Bu tazminat kapsamındaki en son ödeme Filipinler’e 22 Temmuz 1976’da yapılacaktır.
 

Trablus Antlaşması​

Trablus Antlaşması veya ABD - Osmanlı Sözleşmesi, 4 Kasım 1796'te ABD ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan antlaşmadır.

Tarihçe​

1783 yılında, Avrupa standartlarına göre mütevazı da olsa, yeni bir denizci devlet olan ABD, denizlerde tek başına bayrak gezdirmeye başladı. 25 Temmuz 1785'te, Atlas Okyanusu'nda Cadiz açıklarında, bu yeni bayrağı taşıyan ilk gemi Cezayir açıklarında Osmanlı gemileri tarafından ele geçirildi. Bu gemi, Boston limanına bağlı, Kaptan Isaak Stevens'in idaresindeki Maria idi. Arkasından, Philadelphia limanına bağlı, Kaptan O'Brien'in Dauphin'i de aynı akibete uğradı. 1793 Ekim ve Kasım aylarında 11 ABD gemisi daha Osmanlıların eline geçti. Amerikan Kongresi, 27 Mart 1794 yılında, Osmanlı denizcilerine karşı koyacak güçte savaş gemileri inşa edilmesi veya satın alınması için, Başkan George Washington'a 700.000 altına yakın harcama yetkisi verdi.
Önemi

5 Eylül 1795'te ABD bu tehdide karşı bir anlaşma yapmayı kabul etti. Bu anlaşmaya göre ABD, Cezayir'deki esirlerin iadesi ve gerek Atlas Okyanusu'nda, gerekse Akdeniz'de ABD sancağı taşıyan hiçbir tekneye dokunulmaması karşılığında, 642.000 altın ve yılda 12.000 Osmanlı altını (21.600 dolar) ödeyecekti. Dili Türkçe olan ve 22 maddeden oluşan anlaşmaya, Amerika Birleşik Devletleri adına Joseph Donaldson ve Osmanlı İmparatorluğu adına Cezayir Beylerbeyi Cezayirli Hasan Paşa nam-ı diğer Hasan Dayı imza koydular. Bu, ABD'nin iki asrı aşkın tarihinde, yabancı bir dille imzalanan tek anlaşması olduğu gibi, yabancı bir devlete vergi ödenmesini kabul eden tek ABD belgesidir. ABD, 22 maddelik bu antlaşmaya 1818 yılına kadar bağlı kalıp vergi ödemiştir.

Tunus Antlaşması​

Tunus Antlaşması, 28 Ağustos 1797 ile Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı Tunus şehri ile ABD arasında imzalanan barış antlaşması. Antlaşmadan bir yazı: Amerika Birleşik Devletleri ve muhteşem Paşa, Bey, Tunus ve ayrıca daha fazla artırmak kalıcı bir dostluk arasında kalıcı ve sürekli bir barış olmak. Tunus Antlaşması, Trablus Antlaşmasından daha yüksek maliyetli antlaşmadır.

Washington Deniz Antlaşması​

Washington Deniz Antlaşması veya Beş Güç Antlaşması, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri, Japon İmparatorluğu, Üçüncü Fransa Cumhuriyeti ve İtalya Krallığı devletleri arasında donanma hakkında Washington Konferansı'nda imzalanmış bir antlaşmadır. İmza tarihi 6 Şubat 1922'dir. Silahlanma yarışını I. Dünya Savaşı'ndan sonra durdurmak amacını taşımaktadır.

1930 ve 1936 yıllarında Londra'da yapılan konferanslar ile antlaşmanın bazı şartları değiştirilmiştir. Antlaşmayı II. Dünya Savaşı öncesinde bozan ilk devlet Japon İmparatorluğu olmuştur, İtalya ise gizli bir şekilde bozmuştur. Nazi Almanyası, bu donanma antlaşmalarında yer almamıştı ve donanması Versay Antlaşması ile kısıtlanmıştı. Fakat II. Dünya Savaşı öncesinde o da kısıtlamayı çiğnedi. Böylece Washington Denizcilik Antlaşması'nın geçerliliği kalmadı.
 
Geri
Top