Aptullah Ziya Kozanoğlu (d. 16 Ocak 1906, İstanbul - ö. 23 Mart 1966 İstanbul) Türk romancı ve mimar.
Soyadı kanunundan beri çoklarımızın Kozanoğlu diye çağırmaktan hoşlandığımız Aptullah Ziya, eski rumi takvimle 1321 yılının Ocak ayının 3. günü İstanbul'un Beşiktaş semtinde doğdu.
Bu tarih, bugün 1906 Ocak ayının 16. gününe ve zodiyak takvimine göre Oğlak burcuna uyar. Onu anlatmağa romancılığı kadar ünlü, uzun boyundan başlamalıyız. Bu boy 1.85 metredir ve kilosu da yüzün üstündedir.Sesinin gürlüğü ile bilinen Davut Peygamber'i mezarından çıkartacak kadar dik olan sesiyle, kavga ediyormuş gibi lakırdıları soluk almadan sıralar ve arada bir,kelime parçalarını da yutuverdiğinden, Kozanoğlu'nu anlamak o kadar kolay olmaz.
Madde dışı olan iç alemini manevi değerleriyle anlamak için eserlerindeki kahramanlara bakmak en doğru yoldur. Kızıl Tuğ romanının yenilmez lakaplı kahramanı Otsukarcı gibi dik başlı; Savcı Bey gibi arkadaşlarının hayatını kurtarmak yolunda, kendi gözlerini verecek kadar fedakar;Turgut Reis gibi alayiş ve gösterişten kaçarak minnet etmeyen bir karakter... Fakat Sarı Benizli Adam O her güzel şeyi sever ve karşılık olarak kendi sevgisinin sıcaklığını ve kuvvetini bekler.Öylesine bekler ve sevilmeye o kadar önem verir ki, bu sevgiyi bir an için de olsa eksilmiş görünce bir çocuk gibi kırılır, küser ve kaçar.
Kozanoğlu ilk öğrenimini Nişantaşı İttihat ve Terakki,orta öğrenimini Gazi Osman Paşa'da yaptı. Oradan da Kabataş ErkekLisesi'ne geçti. Yüksek öğrenimini Mühendis Mekteb - i Alisi (Teknik Üniversite) ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde yaptı. Daha ilkokulda iken, ileride nasıl bir aksiyon adamı olacağını göstermiştir.
Gazi Osman Paşa Ortaokulunda bir öğrenci ayaklanmasına ön ayak olduğu için haftalarca izinsiz kalmış ve derslerinde kırık hiç bir notu olmadığı halde,bu gibi yaramazlıkları yüzünden okul idaresi: Bir çıkıp gitse de başımızı dinlesek ! diye kendisinden usanmış,karnesinin ahlak notu sıfıra kadar inmiştir. Mühendis Mekteb - i Alisi'nde iken de o zamanlar Mekteb - i Ali ve Darülfünun denilen Yüksek okullar Talebe Birliği'ni kurmak istemiş, bu arada 600 kişilik bir öğrenci gurubu kendi emirlerine vapur verilmediği için Büyük Ada'ya gitmek üzere olan bir vapuru işgal etmişler,henüz kuruluş halindeki Birliğin bayrağını çekmişler ve vapuru kaldırmışlar; Mühendis Mektebi Temsilcisi Aptullah Ziya bu olaydan sorumlu tutularak sorguya çekilmiş. Uzun didişmeler sonunda bekar yatılı okuduğu okulun kapısından,omuzunda yatağı ve kitapları,çıkmak zorunda kalmış; çıkarken de yaşlı gözleriyle arkasına baktığı zaman,kendileri adına uğraştığı arkadaşlarından hiç birisini bulamamıştır.Bir daha iki yıl onu bu okuldan hiç bir arkadaşı aramayacaktır.
Mühendis Mekeb - i Alisinden,beşinci sınıfa kadar gelmişken,böylece ayrıldıktan sonra Güzel Sanatlar Akademisi'nin Mimarlık bölümü'ne girdi. Burada öğrenci iken baba, akraba,eş dost,arkadaş yardımından uzak,hayatını gazetelere roman yazıp, resim yaparak kazandı.O bu ağır şartlar altında akademiyi rekor denilecek kısa bir zmanda (iki yılda) ve birincilikle bitirdi.Avrupa Müsabakasını kazandı.böyle parlak sonuç alan Aptullah Ziya'nın dönüp eski Mühendis Mektebi arkadaşlarına nasıl davranacağını merak ederseniz,onun bu davranışını da gene Ziya tarafından yazılmış olan Battal Gazi'nin portresinde bulursunuz. Yazar ve mimar olmasaydınız ne olmak isterdiniz ? diye kendisine sorulunca Kozanoğlu: << Her şey olmak isterdim, diyor. Asker olmama babam,ressam olmama Tahsin Demiray,politikacı olmama Milli Türk Talebe Birliği olaylarından sonra Mühendis Mektebi'ndeki öğretmenim Mustaf Salim İttihat ve Terakki Veznedarı Çolak Salim engel oldular. Öğretmenim, bir daha politika ve cemiyet işleriyle uğraşmayacağıma yemin ettirdi.Bunca engeli aşarak ben nasıl yazar ve inşaat müteahhiti oldum,hala şaşarım.Akademide arkadaşlar : <<Ressam olamadın,mimar olamadın,kör olası Ziya,adam olamadın ! >> diye benimle alay ederlerdi.Belki de bu alayların etkisi altında kalmış olacağım. İlk yazısı 14 yaşında iken Bizim Mecmua'da çıktı.Bu Şairle Ekmekçi adlı manzume idi.İki buçuk lira yazar hakkı almasına rağmen,kendi yazdığı manzumenin etkisi altında kalmış olacak ki, Aptullah Ziya'nın şairliği de yarım kaldı. İlk romanı Kızıl Tuğ'u,Resimli Mecmua'nın kapağına yaptığı bir resmi değerlendirmek için kendisiyle alay eden yazarlara kızarak yazdı.En beğendiği romanları,Battal Gazi Destanı ve Kızıl Kadırga'dır.Okuyucu benim gibi düşünmüyor,der. Kızıl Tuğ'u beğeniyor.Okuyucular beğendikçe de Kızıl Tuğ baskı sayısında rekoru elde tutuyor.Bir roman yazmak için en azından yüz kitap okurum.Bilgisiz,yalnız hayal gücüyle yazar olunmaz,diyor. O'nu bildik bileli Beşiktaş Kulübü ile ilgilidir. Beşiktaş'ın maçlarına yetişebilmek için tren,uçak,otomobil demez,iki eli kanda olsa koşar gelir.Bu merakın ne zaman başladığını sorduk: " - Ay bilmiyor musun ? " diye celallendi.On altı yaşıma kadar başıboş dağlarda gezdim.Hiç bir spor yapmadım.On yedi yaşımda futbola Gazi Osman Paşa Mektebi2nde başladım.bizim takım olduğu gibi Beşiktaş Kulübü'ne geçtiği zaman ben Mühendis Mektebi'nde okuyor ve yazarlıkla,ressamlığı da boş zamanlarımda yapıyordum.Mühendis Mektebi'nde voleybol, boks ve tenisle uğraştım. Bir zamanlar kaptanlığını da yaptığım takım her sene Türkiye Şampiyonluğu'nu elinde tuttu.Şimdi yalnız deniz ve otomobil sporlarıyla yetiniyorum. Kendisinin Beşiktaş'ın altın devrinde kulübün başkanı olduğunu biliyorduk.Hangi seneler Beşiktaş'a başkan oldunuz? diye sorunca,gözleri doldu." - Evet 1940'tan 1950'ye kadar Beşiktaşlılar bana başkanlık şerefini verdiler..." .Ya sonraki uğraşlarınız ? diye sorduk." - Onlar spor kulüplerini,daha doğrusu toplumu içinde yuvarlandığı uçurumdan çıkarabiliriz düşüncesiyle girişilen çabalardı.gerçek olarak spor kulüpleri de büyük politik toplumlara ayak uyduruyor.Kurtuluş umudu olmadığını görerek izzet ü ikbal ile çekildik." Gece hayatını sevmiyor.saat yirmide yatar,saat altıda kalkar.Tiyatroyu, sinemayı sever. ama matinelere gider. Bu arada bir arkadaşının aklına uyarak Arena Tiyatrosunu yapmış ve iyi işlemediğini görünce de başına geçerek İstanbul'un en değerli tiyatrosunun bir sanat mabedi haline girmesini sağlamıştır. 18 yaşında gazete ressamı ve karikatüristi olmuş;Çocuk ve mizah gazetelerine resimler,karikatürler,çizgi romanlar yazıp çizmiş;19 yaşınd yazar olan Aptullah ziya,24 yaşında Adana Belediyesi Fen İşleri Müdürü,25 yaşında Maarif Vekaleti İnşaat kontrol Şefi olmuş.Bu kadar genç yaşta böylesine hızla ilerlediği memuriyet hayatında kalacağını umarken onun kıymet ve kabiliyetini iyi bilen bir dostunun öğütlerinin etkisi altında bir gün önünde açılan parlak memuriyet yolunu bırakıp serbest meslek hayatına atıldı.kısa bir zamanda memleketin en büyük inşaatçılarından biri oldu. Bugünkü görünüşü ile onu alabildiğine faal bir hayatın ortasında yükselmiş görüyoruz.sporcu,ressam,karikatürist,çizgi romancı, gazeteci, yazar, mimar, mühendis, müteahhit, spor kulübü başkanı, tiyatro sahibi,organizatör olarak bir piramit gibi yükselen kişiliğinin henüz zirvesine varmış değildir.Bizim dostumuz bu değerlerine yenilerini katacak kadar gençtir ve kudrete sahiptir.Yakın dostu Rakım Çalapala,eserlerini bastığı Aptullah Ziya Kozanoğlu'nu bizlere böyle tanıtıyor. Aptullah Ziya Kozanoğlu'nun tarihi romanları başta Suat Yalaz olmak üzere tarihi macera temasında çizgi roman yapanlar için birer baş ucu kitaplarıdır.Eserlerinden Kızıltuğ (1952),Cengiz Han'ın Hazineleri - Karaoğlan (1962) ve aynı eser Karaıoğlan Geliyor adıyla 1972 yılında;Kolsuz Kahraman (1966),Battal Gazi Destanı (1971) yılında sinemaya adapte edidi.Yazarın kitap olarak basılmamış,dergilerde tefrika edilmiş eserleri vardır.78.178.83.230 03:03, 16 Aralık 2011 (UTC)
Başlıca Romanları
Kaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedi
Soyadı kanunundan beri çoklarımızın Kozanoğlu diye çağırmaktan hoşlandığımız Aptullah Ziya, eski rumi takvimle 1321 yılının Ocak ayının 3. günü İstanbul'un Beşiktaş semtinde doğdu.
Bu tarih, bugün 1906 Ocak ayının 16. gününe ve zodiyak takvimine göre Oğlak burcuna uyar. Onu anlatmağa romancılığı kadar ünlü, uzun boyundan başlamalıyız. Bu boy 1.85 metredir ve kilosu da yüzün üstündedir.Sesinin gürlüğü ile bilinen Davut Peygamber'i mezarından çıkartacak kadar dik olan sesiyle, kavga ediyormuş gibi lakırdıları soluk almadan sıralar ve arada bir,kelime parçalarını da yutuverdiğinden, Kozanoğlu'nu anlamak o kadar kolay olmaz.
Madde dışı olan iç alemini manevi değerleriyle anlamak için eserlerindeki kahramanlara bakmak en doğru yoldur. Kızıl Tuğ romanının yenilmez lakaplı kahramanı Otsukarcı gibi dik başlı; Savcı Bey gibi arkadaşlarının hayatını kurtarmak yolunda, kendi gözlerini verecek kadar fedakar;Turgut Reis gibi alayiş ve gösterişten kaçarak minnet etmeyen bir karakter... Fakat Sarı Benizli Adam O her güzel şeyi sever ve karşılık olarak kendi sevgisinin sıcaklığını ve kuvvetini bekler.Öylesine bekler ve sevilmeye o kadar önem verir ki, bu sevgiyi bir an için de olsa eksilmiş görünce bir çocuk gibi kırılır, küser ve kaçar.
Kozanoğlu ilk öğrenimini Nişantaşı İttihat ve Terakki,orta öğrenimini Gazi Osman Paşa'da yaptı. Oradan da Kabataş ErkekLisesi'ne geçti. Yüksek öğrenimini Mühendis Mekteb - i Alisi (Teknik Üniversite) ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde yaptı. Daha ilkokulda iken, ileride nasıl bir aksiyon adamı olacağını göstermiştir.
Gazi Osman Paşa Ortaokulunda bir öğrenci ayaklanmasına ön ayak olduğu için haftalarca izinsiz kalmış ve derslerinde kırık hiç bir notu olmadığı halde,bu gibi yaramazlıkları yüzünden okul idaresi: Bir çıkıp gitse de başımızı dinlesek ! diye kendisinden usanmış,karnesinin ahlak notu sıfıra kadar inmiştir. Mühendis Mekteb - i Alisi'nde iken de o zamanlar Mekteb - i Ali ve Darülfünun denilen Yüksek okullar Talebe Birliği'ni kurmak istemiş, bu arada 600 kişilik bir öğrenci gurubu kendi emirlerine vapur verilmediği için Büyük Ada'ya gitmek üzere olan bir vapuru işgal etmişler,henüz kuruluş halindeki Birliğin bayrağını çekmişler ve vapuru kaldırmışlar; Mühendis Mektebi Temsilcisi Aptullah Ziya bu olaydan sorumlu tutularak sorguya çekilmiş. Uzun didişmeler sonunda bekar yatılı okuduğu okulun kapısından,omuzunda yatağı ve kitapları,çıkmak zorunda kalmış; çıkarken de yaşlı gözleriyle arkasına baktığı zaman,kendileri adına uğraştığı arkadaşlarından hiç birisini bulamamıştır.Bir daha iki yıl onu bu okuldan hiç bir arkadaşı aramayacaktır.
Mühendis Mekeb - i Alisinden,beşinci sınıfa kadar gelmişken,böylece ayrıldıktan sonra Güzel Sanatlar Akademisi'nin Mimarlık bölümü'ne girdi. Burada öğrenci iken baba, akraba,eş dost,arkadaş yardımından uzak,hayatını gazetelere roman yazıp, resim yaparak kazandı.O bu ağır şartlar altında akademiyi rekor denilecek kısa bir zmanda (iki yılda) ve birincilikle bitirdi.Avrupa Müsabakasını kazandı.böyle parlak sonuç alan Aptullah Ziya'nın dönüp eski Mühendis Mektebi arkadaşlarına nasıl davranacağını merak ederseniz,onun bu davranışını da gene Ziya tarafından yazılmış olan Battal Gazi'nin portresinde bulursunuz. Yazar ve mimar olmasaydınız ne olmak isterdiniz ? diye kendisine sorulunca Kozanoğlu: << Her şey olmak isterdim, diyor. Asker olmama babam,ressam olmama Tahsin Demiray,politikacı olmama Milli Türk Talebe Birliği olaylarından sonra Mühendis Mektebi'ndeki öğretmenim Mustaf Salim İttihat ve Terakki Veznedarı Çolak Salim engel oldular. Öğretmenim, bir daha politika ve cemiyet işleriyle uğraşmayacağıma yemin ettirdi.Bunca engeli aşarak ben nasıl yazar ve inşaat müteahhiti oldum,hala şaşarım.Akademide arkadaşlar : <<Ressam olamadın,mimar olamadın,kör olası Ziya,adam olamadın ! >> diye benimle alay ederlerdi.Belki de bu alayların etkisi altında kalmış olacağım. İlk yazısı 14 yaşında iken Bizim Mecmua'da çıktı.Bu Şairle Ekmekçi adlı manzume idi.İki buçuk lira yazar hakkı almasına rağmen,kendi yazdığı manzumenin etkisi altında kalmış olacak ki, Aptullah Ziya'nın şairliği de yarım kaldı. İlk romanı Kızıl Tuğ'u,Resimli Mecmua'nın kapağına yaptığı bir resmi değerlendirmek için kendisiyle alay eden yazarlara kızarak yazdı.En beğendiği romanları,Battal Gazi Destanı ve Kızıl Kadırga'dır.Okuyucu benim gibi düşünmüyor,der. Kızıl Tuğ'u beğeniyor.Okuyucular beğendikçe de Kızıl Tuğ baskı sayısında rekoru elde tutuyor.Bir roman yazmak için en azından yüz kitap okurum.Bilgisiz,yalnız hayal gücüyle yazar olunmaz,diyor. O'nu bildik bileli Beşiktaş Kulübü ile ilgilidir. Beşiktaş'ın maçlarına yetişebilmek için tren,uçak,otomobil demez,iki eli kanda olsa koşar gelir.Bu merakın ne zaman başladığını sorduk: " - Ay bilmiyor musun ? " diye celallendi.On altı yaşıma kadar başıboş dağlarda gezdim.Hiç bir spor yapmadım.On yedi yaşımda futbola Gazi Osman Paşa Mektebi2nde başladım.bizim takım olduğu gibi Beşiktaş Kulübü'ne geçtiği zaman ben Mühendis Mektebi'nde okuyor ve yazarlıkla,ressamlığı da boş zamanlarımda yapıyordum.Mühendis Mektebi'nde voleybol, boks ve tenisle uğraştım. Bir zamanlar kaptanlığını da yaptığım takım her sene Türkiye Şampiyonluğu'nu elinde tuttu.Şimdi yalnız deniz ve otomobil sporlarıyla yetiniyorum. Kendisinin Beşiktaş'ın altın devrinde kulübün başkanı olduğunu biliyorduk.Hangi seneler Beşiktaş'a başkan oldunuz? diye sorunca,gözleri doldu." - Evet 1940'tan 1950'ye kadar Beşiktaşlılar bana başkanlık şerefini verdiler..." .Ya sonraki uğraşlarınız ? diye sorduk." - Onlar spor kulüplerini,daha doğrusu toplumu içinde yuvarlandığı uçurumdan çıkarabiliriz düşüncesiyle girişilen çabalardı.gerçek olarak spor kulüpleri de büyük politik toplumlara ayak uyduruyor.Kurtuluş umudu olmadığını görerek izzet ü ikbal ile çekildik." Gece hayatını sevmiyor.saat yirmide yatar,saat altıda kalkar.Tiyatroyu, sinemayı sever. ama matinelere gider. Bu arada bir arkadaşının aklına uyarak Arena Tiyatrosunu yapmış ve iyi işlemediğini görünce de başına geçerek İstanbul'un en değerli tiyatrosunun bir sanat mabedi haline girmesini sağlamıştır. 18 yaşında gazete ressamı ve karikatüristi olmuş;Çocuk ve mizah gazetelerine resimler,karikatürler,çizgi romanlar yazıp çizmiş;19 yaşınd yazar olan Aptullah ziya,24 yaşında Adana Belediyesi Fen İşleri Müdürü,25 yaşında Maarif Vekaleti İnşaat kontrol Şefi olmuş.Bu kadar genç yaşta böylesine hızla ilerlediği memuriyet hayatında kalacağını umarken onun kıymet ve kabiliyetini iyi bilen bir dostunun öğütlerinin etkisi altında bir gün önünde açılan parlak memuriyet yolunu bırakıp serbest meslek hayatına atıldı.kısa bir zamanda memleketin en büyük inşaatçılarından biri oldu. Bugünkü görünüşü ile onu alabildiğine faal bir hayatın ortasında yükselmiş görüyoruz.sporcu,ressam,karikatürist,çizgi romancı, gazeteci, yazar, mimar, mühendis, müteahhit, spor kulübü başkanı, tiyatro sahibi,organizatör olarak bir piramit gibi yükselen kişiliğinin henüz zirvesine varmış değildir.Bizim dostumuz bu değerlerine yenilerini katacak kadar gençtir ve kudrete sahiptir.Yakın dostu Rakım Çalapala,eserlerini bastığı Aptullah Ziya Kozanoğlu'nu bizlere böyle tanıtıyor. Aptullah Ziya Kozanoğlu'nun tarihi romanları başta Suat Yalaz olmak üzere tarihi macera temasında çizgi roman yapanlar için birer baş ucu kitaplarıdır.Eserlerinden Kızıltuğ (1952),Cengiz Han'ın Hazineleri - Karaoğlan (1962) ve aynı eser Karaıoğlan Geliyor adıyla 1972 yılında;Kolsuz Kahraman (1966),Battal Gazi Destanı (1971) yılında sinemaya adapte edidi.Yazarın kitap olarak basılmamış,dergilerde tefrika edilmiş eserleri vardır.78.178.83.230 03:03, 16 Aralık 2011 (UTC)
Başlıca Romanları
- Kızıltuğ (1923)
- Atlı Han (1924)
- Türk Korsanları (1926)
- Seyit Ali Reis (1927)
- Kozanoğlu (1929)
- Kolsuz Kahraman (1930)
- Savcı Bey (1931)
- Malkoçoğlu (1933)
- Patronalılar (1934)
- Battal Gazi Destanı (1937)
- Fatih Feneri (1949)
- Dağlar Delisi (1951)
- Kızıl Kadırga (1962)
- Kubilay Han'ın Gelini (1966)
- Hilah ve Haç (ilk baskısı Hilal ve Salip adıyla)(1972)
Kaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedi