Arizona Üniversitesi’nden araştırmacılar, beyinde açlık ve tokluk kararının verildiği karmaşık yapı keşfetti.
İştahınızı kontrol edebilmek, diyet yaptığınızda canınızın hiçbir şeyi çekmemesini sağlamak ister miydiniz? Bilim insanları bu konuda önemli bir adım attı.
Arizona Üniversitesi’nden araştırmacıların hazırladığı çalışma, doktorların hastalarının iştahını düzenleyebilmesine yardımcı olmayı amaçlıyor. Anoreksik veya hastalığı nedeniyle yemek yemeyen insanların yemek yemesini, aşırı yemek yiyen insanların da daha az yemesini sağlamayı amaçlayan çalışma, beynimizin duygusal merkezi olan amigdalayı hedef alıyor.
Araştırma şu anda yalnızca farelerde yapılmış olsa da uzmanlar, bir gün açlık hissini kontrol eden nöronları açıp kapatmanın mümkün olacağını söylüyor.
Dünyadaki bütün canlı türleri, o veya bu şekilde gıda takviyesine ihtiyaç duyuyor. Yine de beslenme hakkında çok az şey biliyoruz. Dünya çapında 70 milyon insan, yani kabaca her yüz kişiden biri, bir yeme bozukluğuna sahip durumda. Teşhis koyulabilecek derecede olmayan ancak sağlıksız beslenen de çok insan var. Ayrıca, her ne kadar genetik ve çevre etmenlerinin etkisi göz ardı edilemeyecek de olsa, obezitenin de aşırı yemekle ilişkisi olduğu biliniyor.
Normalde beynimizin ihtiyaçları belirleyen kısmı hipotalamustur. Susadığımıza, acıktığımıza, uykumuzun geldiğine o karar verir. Fakat biz duygusal olarak da yemek yiyoruz. Araştırmacılar, bu durumun arkasındaki mekanizmayı incelediler. Yapılan çalışmalar sonucunda beyindeki pek çok kısmın birbiriyle iletişim halinde olduğunu ve nöronlar arasındaki akışa müdahale ederek açlığı bastırıp tetikleyebildiklerini keşfettiler. Kemogenetik susturma adı verilen bu sistemde, vücuda zarar verilmeden belli nöronların ateşlenmesi engelleniyor.
Araştırma ilk olarak fareler üzerinde yapılmış olmasına rağmen uzmanlar, aynı açlık ve iştah hissinin insanlarda da olduğunu ve aynı şekilde çalıştığını söylüyor.
İştahınızı kontrol edebilmek, diyet yaptığınızda canınızın hiçbir şeyi çekmemesini sağlamak ister miydiniz? Bilim insanları bu konuda önemli bir adım attı.
Arizona Üniversitesi’nden araştırmacıların hazırladığı çalışma, doktorların hastalarının iştahını düzenleyebilmesine yardımcı olmayı amaçlıyor. Anoreksik veya hastalığı nedeniyle yemek yemeyen insanların yemek yemesini, aşırı yemek yiyen insanların da daha az yemesini sağlamayı amaçlayan çalışma, beynimizin duygusal merkezi olan amigdalayı hedef alıyor.
Araştırma şu anda yalnızca farelerde yapılmış olsa da uzmanlar, bir gün açlık hissini kontrol eden nöronları açıp kapatmanın mümkün olacağını söylüyor.
Dünyadaki bütün canlı türleri, o veya bu şekilde gıda takviyesine ihtiyaç duyuyor. Yine de beslenme hakkında çok az şey biliyoruz. Dünya çapında 70 milyon insan, yani kabaca her yüz kişiden biri, bir yeme bozukluğuna sahip durumda. Teşhis koyulabilecek derecede olmayan ancak sağlıksız beslenen de çok insan var. Ayrıca, her ne kadar genetik ve çevre etmenlerinin etkisi göz ardı edilemeyecek de olsa, obezitenin de aşırı yemekle ilişkisi olduğu biliniyor.
Normalde beynimizin ihtiyaçları belirleyen kısmı hipotalamustur. Susadığımıza, acıktığımıza, uykumuzun geldiğine o karar verir. Fakat biz duygusal olarak da yemek yiyoruz. Araştırmacılar, bu durumun arkasındaki mekanizmayı incelediler. Yapılan çalışmalar sonucunda beyindeki pek çok kısmın birbiriyle iletişim halinde olduğunu ve nöronlar arasındaki akışa müdahale ederek açlığı bastırıp tetikleyebildiklerini keşfettiler. Kemogenetik susturma adı verilen bu sistemde, vücuda zarar verilmeden belli nöronların ateşlenmesi engelleniyor.
Araştırma ilk olarak fareler üzerinde yapılmış olmasına rağmen uzmanlar, aynı açlık ve iştah hissinin insanlarda da olduğunu ve aynı şekilde çalıştığını söylüyor.