ADLİ TIP
::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::
Adlî tıp, yaralanmaların ya da ölümün kesin sebebini ortaya çıkarma amacını güden tıbbî ve ilmi araştırmaları konu edinen bir tıp dalıdır. Bu konunun ayrıntıları kanunlarla düzenlenmiştir. Memleketimizde bu tür incelemeleri adlî tıp dalında uzman olmuş kimseler yürütür. Adlî tıp uzmanının bulunmadığı yerlerde bu işlemleri hükümet tabipleri yürütürler.
Gerçeklerin araştırılması
Otopsi (ya da bazen tıpta kullanılan adiyle post mortem) yapmak, vücutta bulunan alkol miktarını bulmak, alınmış olan ilâç ya da uyuşturucu madde miktarını incelemek ve diğer laboratuvar incelemelerini yapmak adlî tıp uzmanının görevleri arasındadır. Bu laboratuvar araştırmalarına paralel olarak polis de bazı incelemeleri yürütür. Parmak izinin alınması, ateşli silâhların incelenmesi, tanıkların ifadesinin alınması gibi incelemeler polis tarafından gerçekleştirilir.
Bazı olaylarda adlî tıp uzmanı daha işin başında ölümün tabiî bir ölüm olduğunu anlar ve savcı kovuşturma açılmasını gereksiz bulabilir.Hastane ve benzeri sağlık kurumlarında ölenlerin gömülme iznini o kurumun müdür ya da baştabibi verir ve bu belgeler resmî tabiplerce onaylanır. Gerekli izin için muayeneyi yapan hekim, ölümün tabiî bir sebebe bağlı olmadığı kanaatine ulaşırsa, durumu kovuşturma yapılması için savcılığa bildirir. Kovuşturmanın en önemli bölümü ölünün otopsisidir. Otopsi bittikten sonra adlî tıp uzmanı, ölümün sebebi hakkında kanısını belirten, ayrıntılı bir rapor düzenler.
Adlî tıp uzmanı, çoğu defa ölümün sebebini bulmakta güçlük çekmez. Otopsi süresince yaptığı gözlemler, onu sonuca ulaştırır. Bazen de ölünün dokularından alınmış parçaların mikroskopla incelenmesi, ya da bunlara bazı kimyasal testlerin uygulanması gerekir.
Ölümün kesin sebebinin ortaya çıkarılması, bazen ölenin hayat sigortasını yapmış olan şirket tarafından da istenir. Otopsinin bilim açısından da önemi büyüktür. Otopsi sonucu ortaya çıkacak olan bilgiler, belirli bir ölüm sebebinin ne gibi tedbirler alınarak azaltılabileceğini öğretebilir. Anestezi verilirken, elektrikli makinelerle çalışırken, ilâçların kullanılması ya da zehirlenme sonucu görülen ölüm*lerde otopsinin sağlayacağı bilgiler, bu kazaların önlenmesi için nelerin yapılması gerektiğini ortaya koyar.
Trafik ve uçak kazalarında yolcuların taşıt aracındaki yerleştirilişlerinin kazada can kaybı üzerindeki rolü de bu tür incelemeler sonunda öğ*renilmiştir.
Bir otomobil kazası sırasında meydana gelen ölüm olayının, kazanın mı, yoksa kazadan hemen önce ortaya çıkan bir kalp krizinin mi sonucu oldu*ğu sorusu, adlî tıbbın cevaplandıracağı önemli sorulardandır. Bunun gibi, yolda ezilmiş olarak bulunan birine vurup kaçan bir otomobil, polisin şüphesini çeken arabalarda ve ceset üzerinde yapılan incelemelerle ortaya çıkarılabilir.
Adlî tıp uzmanının vermiş olduğu rapor, otopsi sırasında bulunmuş kanıtlara dayandığı halde, bunların yorumu adlî tıp uzmanının şahsî görüşüne de yer verilmesini gerekli kılmaktadır. Bu sebeple yorum hakkında daha ayrıntılı açıklama yapılması ihtiyacı belirirse, adlî tıp uzmanı, mahkemeye tanık olarak çağrılabilir. Adlî tıp uzmanının mahkemede yaptığı açıklamalar bazen sanığın temize çıkarılması yolunu da açabilir.
Ölüm Anı:
Adli tıp uzmanlarına düşen en önemli görevlerden biri de, özellikle cinayetlerde ölümün gerçekleştiği zamanı kesinlikle ortaya koymaktır. Bu bilginin edinilmesi, polisin şüphelendiği kimselerin sayısını azalttığı gibi, cinayeti işlemekle suçlanan bir kimsenin o anda başka bir yerde bulunduğunu ispat ederek kendini kurtarabilmesi imkanı da sağlar.
Çok tecrübeli bir adlî tıp uzmanı bile çok kere cinayetin işlendiği saati kesin bir sayı ile değil de yaklaşık olarak belirtir. Bu yargı belirli tıbbî ölçülere dayanır. Ölüm zamanının bulunması için yararlanılan ipuçlarından biri cesedin soğuma süresidir. Bu süre belirlenirken cesedin bulunduğu çevrenin sıcaklığını da hesaba katmak gerekir.
Kimlik Konusu:
Adlî tıp uzmanının aydınlatması gereken önemli konular arasında, bazen ölen kimsenin kimliğinin anlaşılması . meselesi bulunur, Özellikle denizden çıkan cesetler ve içine kapanık, tek başına yaşayan kimselerin ölümleri gibi durumlarda kimlik sorunu söz konusu olur.
Ölenin parmak izlerinin polis dosyalarındaki parmak izleriyle karşılaştırılması, ölünün dişlerinin o yöredeki dişçiler tarafından incelenmesi bu konuda yardımcı ipuçları sağlayabilir.
Ölenin vücudunda bulunabilecek dövmeler, yara izleri, başka belirli işaretler de kimliğinin saptanmasında işe yarayabilir. Bu gibi ipuçlarının da işe yaramadığı durumlarda ölü, kimliği belirsiz bir kimse olarak kayıtlara geçer.
Düşük sonucu ölümler de adlî tıp uzmanının çalışma alanı içine girer. Kanun dışı düşük olayları çok kere genç bir kadının aniden ölmesinin şüpheye yol açması sonucunda yapılan otopsi ile aydınlanır.
Düşük, tıbbî sebeplerle resmî hastanelerde yapıldığı zaman bile, hasta ölebilir. Bazen hastalar kendiliğinden oluşmuş düşükler sonucu da hayatlarını kaybedebilirler. Bu durumların, kanun dışı yöntemlerle yapılmış olan düşüklerden ayrımını adlî tıp uzmanı yapar.
Ustaca yapılmış olan bir otopsi başka önemli sonuçlara da yol açabilir. Meselâ, ölmüş olan kişinin kanında aşırı miktarda alkol olup olmadığı; havagazı musluğu açılmış olan bir evde bulunan bir cesedin bir gerçek intihar olayının sonucu olup olmadığı sorularının da cevabını otopsi verir.
Zaman zaman gazetelerde yeni doğmuş bir çocuk cesedinin bulunduğu haberi yer alır. Bu ceset, çok kere bir su birikintisinde ya da çalılık içinde bulunur. Çok defa çocuğun anasının kim olduğunu belirtecek bir bulgu ya da bir ipucu bulunmaz. Annenin bulunması halinde bile onu suçlamak her zaman kolay olmamaktadır. Bunun için çocuğun ölü doğup doğmadığı ya da doğduktan sonra ölüp ölmediği konusunun aydınlatılması, ayrıca ölüm sebebinin de anlaşılması gerekir.
Altı aylıktan küçük çocuklarda görülen anî boğulma olayları da adlî tıp uzmanının çalışma alanı içindedir. Bu dönemdeki bir çocuk, yüzünü yastığa yapıştıran bir hareket yaptıktan sonra durumunu değiştirmeyip ölebilir. Aynı sonuç, bebekle yatağa yatmış olan annenin düşüncesizliğinin sonucu olabilir; çocuğun üstüne yaslanan anne bilmeden onu boğabilir. Bu kazaların önlenmesi için beşiklerde yastık kullanılmaması doğru olur.
İntihar Olayları:
Adlî tıp uzmanı sık sık karbon monoksit zehirlenmesi olaylarıyla karşılaşır. Karbon monoksit, man*galdan, ya da başka yerde yanan kömürden yayılan renksiz, kokusuz ama çok zehirli bir gazdır. Solunulduğunda, kandaki hemoglobinle birleşip karboksihemoglobin meydana gelir. Ortaya çıkan bu madde, parlak kiraz renginde olduğundan karbon monoksit soluyarak ölmüş kimselerin vücutlarının bazı alanları özel bir pembe renk alır. Kanın kimyasal yöntemlerle incelenmesi bu belirtinin karboksihemoglobinin varlığından ileri geldiğini kesinlikle doğrular.
Havagazı zehirlenmeleri, çalışan bir arabanın egzoz borusundan uzatılmış olan bir borunun pencereleri kapalı otomobilin içine ulaştırılması ile meydana gelen zehirlenmeler de bu tür zehirlenmeler*dir.
Bir odada ya da işyerinde bulunan, kötü gazların dışarı atılmasını sağlayan borunun, bir kuşun yuva yapması ya da başka nesnelerin buraya dolması sonucu tıkanması da bu tip zehirlenmelere yol açabilir.
İntihar için kullanılan yollar arasında fazla miktarlarda uyku ilâçlarının alınması da vardır. Midede ve ölünün kanında fazla miktarda uyku ilâ*cı ana maddesinin bulunması durumu aydınlatır.
Adlî tıp, ayrıca bir sanığın ceza hukuku açısından sorumluluğa sahip olup olmadığını aydınlatmak işini de yüklenebilir. Sanığın aklî dengesinin, suç işlediği sırada sorumlu sayılmasını gerektirecek bir durumda olup olmadığının bilinmesi verilecek karar açısından çok önemlidir.