Adnan Özer, Türk şairdir.
Doğum: 1957
Adnan Özer, Meryem Hanım ile İsmail Özer'in oğlu olarak Tekirdağ'da doğdu. İlkokulu Silivri'nin Küçüksinekli köyünde, ortaokul ve liseyi Batman'da bitirdi (1974). İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulunundan mezun oldu (1991). Bir süre Nokta dergisinde çalıştı. Arkadaşlarıyla birlikte Yeni Türkü, Üç Çiçek, Stüdyo lmge, Fanatik, Düşler, Düşler Öyküler dergilerini çıkardı, Era Yayınlarını kurdu ve yönetti. Gendaş Yayınları'nda ve 1999'da çıkmaya başlayan aylık kültür ve edebiyat dergisi E'de genel yayın yönetmeni, Everest Yayınları'nda editör olarak çalıştı.
Şair, "Trakya Efsaneleri" dosyasıyla 1980 Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Kültür Şenliği Şiir Yarışması birincilik ödülünü; Zaman Haritası kitabı ile 1992 Cemal Süreya Şiir Ödülü'nü, Yol Şarkıları adlı kitabıyla 2016 yılı Fazıl Hüsnü Dağlarca Şiir Ödülü'nü kazandı. Şiirlerinden seçmeler Makedonca, Rumence ve İspanyolca çevrilerek kitap halinde yayımlandı. Türkiye Yazarlar Sendikası üyesi olan Adnan Özer, Edebiyat ve İlim Eserleri Sahipleri Meslek Birliği adlı kuruluşun başkanıdır. Hâlen İstanbul'da yaşayan ve bir çocuk babası olan Adnan Özer, şiir yazmaya, çeşitli dillerden eserler tercüme etmeye devam etmektedir.
Adnan Özer'in "Savaşçının Tolgasındaki Kuş" adlı ilk şiiri, 1977 yılında İlerici Yurtsever Gençlik dergisinde çıktı. Şiir, yazı ve çevirileri daha sonra şiirleri Sanat Emeği, Türk Dili, Yeni Türkü, Yusufçuk, Yazko Edebiyat, Üç Çiçek, İmge, Yönelişler, Poetika, Sanat Olayı, Varlık, Milliyet Sanat, Fanatik, Gösteri, Düşler dergileriyle Cumhuriyet Kitap eki ve Radikal gazetesinde yayımlandı. Adnan Özer, özellikle Yeni Türkü (1978) ve Sanat Emeği (1979) dergilerinde çıkan şiirleriyle adını duyurmaya başladı. Şiirlerinde folklora, sufiliğe, geleneksel hayatın sembollerine yaslanarak kentli insanın yaşama biçimini sorguladı. Şiirleri, Trakya folklorundan, türkülerden, ağıtlardan esinler taşıyan yeni bir ses olarak değerlendirildi.
Adnan Özer bugüne kadar sekiz şiir kitabı yayımladı. Özer, ilk şiir kitabı Nar'ı 1979 yılında çıkardı. Bu kitabı sırasıyla Ateşli Kaval (1981), Çıngırağın Ölümü (1982), Rüzgâr Durdurma Takvimi (1985), Zaman Haritası (1991), Veda Şiirleri (1999), Rüzgâr Durdurma Takvimi (2001) adlı kitapları takip etti. Şair, son kitabından on beş yıl sonra yayımladığı Yol Şarkıları (2016) adlı kitabı ile yeniden dikkatleri üzerine çekti.
Özer'in şiirleri; tarihî ve mistik öğeler üzerine kurulan, temelinde insan olan ve daima doğayı yücelten bir şiirdir. Onun şiirlerinde yerli ve evrensel kültürlerin birleşimini özgün bir şekilde gerçekleştirdiği görülür. Bu şiir dünyasının bir diğer özelliği âhenkli, isyankâr ve çoğu zaman coşkulu bir dille karşımıza çıkmasıdır. İlk kitabından itibaren göçmenlik temasının Özer'in şiirlerinde önemli bir yer tuttuğu görülür. Son şiir kitabı Yol Şarkıları da yol, yolculuk ve göçmenlik temaları etrafında şekillenmiştir. Adnan Özer, kendisiyle yapılan bir söyleşide yol ve yolculuk temaları etrafında şekillenen bu kitabı hakkında şu yorumları yapar: "Bir 'göçmenlik' kitabı yapayım demiştim. Az çok oldu sanki, yani 'göçmenlik' teması işlendi. Bu şiirlerin yazılışı bir on beş yıllık süreç. Birkaç yıldır da 'mülteci' trajedisi yaşanıyor. Benim göçmenlik sızım bu noktada lüks kaçar. Dolayısıyla 'göç' temasından biraz endişe duymadım değil. Ama sonra, baktım ilk kitabımdan beri bende bu tema var, o zaman bu şiirleri böylece yayınlamaya cesaret ettim... Göçmenlik duygusu bitecek gibi değil. Onun şartları mülksüzlüğü getirdi bir de. Göçmenler arasında kendilerini yerleşik hissedenler yok mu, var elbet ama bizim ailecek serüvenimiz buna pek elvermedi. Asıl önemlisi, şimdi itiraf edeyim, ülke tahayyülü. Evet, göçmensin, bulduğunla yetineceksin, lakin bende böyle olmadı. Burada doğdum, ama bilincime işleyen bir şey vardı; doğduğum evin bazı kısımları daha bitmemişti. Onu tamamlamaya çalışıyorum; kerpiçtir, kiremittir diye yazmalarım hep bundan. Bu, ülke tahayyülümde bir mikrokozmos. İlk şiirlerimde de bunun bir izlek olduğunu biliyordum, biliyordum ama o zamanlar heyecan vardı ve ben onu kesemezdim, kıyamazdım. İşin içinde bir kimlik mücadelesi de vardı, haliyle. Yıllar sonra döndüm, nostaljinin de nostaljisine, ve çerçevelemeye çalıştım... Göç hissi... Bu göç hissi bitsin istedim, istiyorum." (Çopur 2016).
Adnan Özer, temelde sosyalist dünya görüşüne bağlı olan halkçı bir şiir ortaya koyar. Şiirlerindeki kültürel tabanı, Yunan mitolojisinden Anadolu efsanelerine, masallarına, türkülerine uzanan bir halk kültürü oluşturur. Birkaç arkadaşıyla 1980'lerin başındaki çıkışlarını 'biz, halk kültürü ve imgelerini, basmalarımızdaki kır çiçeklerinde görselleştirip sembolik bir çıkış yapmayı düşündük' diyerek özetleyen Özer, 70'li yıllardaki kavgacı ve militan şiirden ayrılır. Bir ucuyla 'burjuva kozmopolitizmine, aristokratik bohemizme ve politik ajitasyona' bağlı olduğunu düşündüğü solcu şiire itiraz eden Özer, taşrayı, kırsalı ve halkı, her zaman hayatın gerçek doğuranı ve besleyeni olarak görmektedir. (Narlı 2011: 365).
Adnan Özer kendisiyle yapılan bir söyleşide şiir dünyası hakkındaki düşüncelerini şu cümlelerle ifade eder: "Önceleri derin türküyü aradım. Bu 'âşık tarzı'nın üzerine, bir de doğa mistisizmini benimsedim. Sonra akademik dönem diyeceğim bir dönem oldu. Had safhada bireysel bir şairim, ama bireyselliğim halka zaten fedadır. Halkın içinden gelen biri olarak yüksek şiir sanatına soyunmam yadırgandı. Ama ben bu yoldan dönemem. Uzun lafın kısası, şiir edebiyatının tehlikeye girdiği bir dönemde kendi kavmimin otantiğinden bir şeyler bırakırsam o yeter." (Özkırımlı 2004:1042).
Adnan Özer, 1980 kuşağı şiirinin önemli temsilcilerinden biri olarak ön plana çıkmaktadır. 80 kuşağı şairleri içerisinde ise Tuğrul Tanyol, Haydar Ergülen, Osman Hakan A., İhsan Deniz, Ahmet Erhan, Metin Celâl, Metin Cengiz, Seyhan Özçelik, Ali Günvar, Hüseyin Atlansoy, Arif Ay, Vural Bahadır Bayrıl gibi isimlerle birlikte bir yandan modernist anlayışla öte yandan da geleneğin içselleştirilmesini önemseyen bir bakışla poetikasına yön veren şairlerden biridir. O, son dönem Türk şiirinde 1980 Kuşağı'nın oluşumunda, farklı şiir görüşleri ve anlayışlarının buluşmasında öncü bir şair olarak atak, yenilikçi ve zenginleştirici bir görev üstlenmiştir. Adnan Özer, kurduğu yayınevleri ve çıkardığı dergilerle kendi kuşağı içinde bir edebiyat çevresinin oluşmasına katkıda bulunan bir isim olmuştur.
80 kuşağının önemli şairlerinden Adnan Özer, yalnızca şair olarak değil yayıncı, editör, mütercim kimlikleri ile de ön plana çıkan çok yönlü bir edebiyatçıdır. Özer, özellikle İspanyol edebiyatından yaptığı çevirilerle edebiyatımızda önemli bir boşluğu doldurmuştur. Cervantes, Pablo Neruda, Octavio Paz, Federico Garcia Lorca, Carmen Rico-Godoy, Vigo Carmen Vazquez, Ruben Dario, Ernesto Che Guevara eserlerini dilimize kazandırdığı belli başlı isimlerdir. Çeşitli şiir antolojileri de hazırlayan Adnan Özer, Küçük İstasyon (1991) adlı bir çocuk kitabına imza atmış; İstanbul ile ilgili hatıralarını ise 2009 yılında Benim Taşlıtarlam adlı kitabında yayımlamıştır.
Kaynakça
Çopur, Yusuf (2016). "Adnan Özer'le Söyleşi", Star Kitap eki, Haziran 2016.
Koşar, Emel (2017). "Üç Çiçek, Poetika ve Şiir Atı'yla Türk Şiirinde 1980 Kuşağı", Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, C. 2, S.1, Haziran 2017: 71-80.
Narlı, Mehmet (2011). "1980-2000 Arası Türk Şiiri", Tanzimat'tan Bugüne Yeni Türk Edebiyatı: Şiir Çözümlemeleri içinde, ss. 363-371, İstanbul. Kesit Yay.
Necatigil, Behçet (1999). Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü, 18. baskı, s. 298, İstanbul: Varlık Yay.
Özkırımlı, Atilla (2004). Türk Edebiyatı Tarihi, C.2, s. 1042, İstanbul: İnkılâp Yay.
Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi (2007), "Adnan Özer" maddesi, C. 7: 212, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yay.
Yalçın, Murat (Ed., 2010). Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, C.2: 826-827, İstanbul: Yapı Kredi Yay.
Doğum: 1957
Adnan Özer, Meryem Hanım ile İsmail Özer'in oğlu olarak Tekirdağ'da doğdu. İlkokulu Silivri'nin Küçüksinekli köyünde, ortaokul ve liseyi Batman'da bitirdi (1974). İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulunundan mezun oldu (1991). Bir süre Nokta dergisinde çalıştı. Arkadaşlarıyla birlikte Yeni Türkü, Üç Çiçek, Stüdyo lmge, Fanatik, Düşler, Düşler Öyküler dergilerini çıkardı, Era Yayınlarını kurdu ve yönetti. Gendaş Yayınları'nda ve 1999'da çıkmaya başlayan aylık kültür ve edebiyat dergisi E'de genel yayın yönetmeni, Everest Yayınları'nda editör olarak çalıştı.
Şair, "Trakya Efsaneleri" dosyasıyla 1980 Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Kültür Şenliği Şiir Yarışması birincilik ödülünü; Zaman Haritası kitabı ile 1992 Cemal Süreya Şiir Ödülü'nü, Yol Şarkıları adlı kitabıyla 2016 yılı Fazıl Hüsnü Dağlarca Şiir Ödülü'nü kazandı. Şiirlerinden seçmeler Makedonca, Rumence ve İspanyolca çevrilerek kitap halinde yayımlandı. Türkiye Yazarlar Sendikası üyesi olan Adnan Özer, Edebiyat ve İlim Eserleri Sahipleri Meslek Birliği adlı kuruluşun başkanıdır. Hâlen İstanbul'da yaşayan ve bir çocuk babası olan Adnan Özer, şiir yazmaya, çeşitli dillerden eserler tercüme etmeye devam etmektedir.
Adnan Özer'in "Savaşçının Tolgasındaki Kuş" adlı ilk şiiri, 1977 yılında İlerici Yurtsever Gençlik dergisinde çıktı. Şiir, yazı ve çevirileri daha sonra şiirleri Sanat Emeği, Türk Dili, Yeni Türkü, Yusufçuk, Yazko Edebiyat, Üç Çiçek, İmge, Yönelişler, Poetika, Sanat Olayı, Varlık, Milliyet Sanat, Fanatik, Gösteri, Düşler dergileriyle Cumhuriyet Kitap eki ve Radikal gazetesinde yayımlandı. Adnan Özer, özellikle Yeni Türkü (1978) ve Sanat Emeği (1979) dergilerinde çıkan şiirleriyle adını duyurmaya başladı. Şiirlerinde folklora, sufiliğe, geleneksel hayatın sembollerine yaslanarak kentli insanın yaşama biçimini sorguladı. Şiirleri, Trakya folklorundan, türkülerden, ağıtlardan esinler taşıyan yeni bir ses olarak değerlendirildi.
Adnan Özer bugüne kadar sekiz şiir kitabı yayımladı. Özer, ilk şiir kitabı Nar'ı 1979 yılında çıkardı. Bu kitabı sırasıyla Ateşli Kaval (1981), Çıngırağın Ölümü (1982), Rüzgâr Durdurma Takvimi (1985), Zaman Haritası (1991), Veda Şiirleri (1999), Rüzgâr Durdurma Takvimi (2001) adlı kitapları takip etti. Şair, son kitabından on beş yıl sonra yayımladığı Yol Şarkıları (2016) adlı kitabı ile yeniden dikkatleri üzerine çekti.
Özer'in şiirleri; tarihî ve mistik öğeler üzerine kurulan, temelinde insan olan ve daima doğayı yücelten bir şiirdir. Onun şiirlerinde yerli ve evrensel kültürlerin birleşimini özgün bir şekilde gerçekleştirdiği görülür. Bu şiir dünyasının bir diğer özelliği âhenkli, isyankâr ve çoğu zaman coşkulu bir dille karşımıza çıkmasıdır. İlk kitabından itibaren göçmenlik temasının Özer'in şiirlerinde önemli bir yer tuttuğu görülür. Son şiir kitabı Yol Şarkıları da yol, yolculuk ve göçmenlik temaları etrafında şekillenmiştir. Adnan Özer, kendisiyle yapılan bir söyleşide yol ve yolculuk temaları etrafında şekillenen bu kitabı hakkında şu yorumları yapar: "Bir 'göçmenlik' kitabı yapayım demiştim. Az çok oldu sanki, yani 'göçmenlik' teması işlendi. Bu şiirlerin yazılışı bir on beş yıllık süreç. Birkaç yıldır da 'mülteci' trajedisi yaşanıyor. Benim göçmenlik sızım bu noktada lüks kaçar. Dolayısıyla 'göç' temasından biraz endişe duymadım değil. Ama sonra, baktım ilk kitabımdan beri bende bu tema var, o zaman bu şiirleri böylece yayınlamaya cesaret ettim... Göçmenlik duygusu bitecek gibi değil. Onun şartları mülksüzlüğü getirdi bir de. Göçmenler arasında kendilerini yerleşik hissedenler yok mu, var elbet ama bizim ailecek serüvenimiz buna pek elvermedi. Asıl önemlisi, şimdi itiraf edeyim, ülke tahayyülü. Evet, göçmensin, bulduğunla yetineceksin, lakin bende böyle olmadı. Burada doğdum, ama bilincime işleyen bir şey vardı; doğduğum evin bazı kısımları daha bitmemişti. Onu tamamlamaya çalışıyorum; kerpiçtir, kiremittir diye yazmalarım hep bundan. Bu, ülke tahayyülümde bir mikrokozmos. İlk şiirlerimde de bunun bir izlek olduğunu biliyordum, biliyordum ama o zamanlar heyecan vardı ve ben onu kesemezdim, kıyamazdım. İşin içinde bir kimlik mücadelesi de vardı, haliyle. Yıllar sonra döndüm, nostaljinin de nostaljisine, ve çerçevelemeye çalıştım... Göç hissi... Bu göç hissi bitsin istedim, istiyorum." (Çopur 2016).
Adnan Özer, temelde sosyalist dünya görüşüne bağlı olan halkçı bir şiir ortaya koyar. Şiirlerindeki kültürel tabanı, Yunan mitolojisinden Anadolu efsanelerine, masallarına, türkülerine uzanan bir halk kültürü oluşturur. Birkaç arkadaşıyla 1980'lerin başındaki çıkışlarını 'biz, halk kültürü ve imgelerini, basmalarımızdaki kır çiçeklerinde görselleştirip sembolik bir çıkış yapmayı düşündük' diyerek özetleyen Özer, 70'li yıllardaki kavgacı ve militan şiirden ayrılır. Bir ucuyla 'burjuva kozmopolitizmine, aristokratik bohemizme ve politik ajitasyona' bağlı olduğunu düşündüğü solcu şiire itiraz eden Özer, taşrayı, kırsalı ve halkı, her zaman hayatın gerçek doğuranı ve besleyeni olarak görmektedir. (Narlı 2011: 365).
Adnan Özer kendisiyle yapılan bir söyleşide şiir dünyası hakkındaki düşüncelerini şu cümlelerle ifade eder: "Önceleri derin türküyü aradım. Bu 'âşık tarzı'nın üzerine, bir de doğa mistisizmini benimsedim. Sonra akademik dönem diyeceğim bir dönem oldu. Had safhada bireysel bir şairim, ama bireyselliğim halka zaten fedadır. Halkın içinden gelen biri olarak yüksek şiir sanatına soyunmam yadırgandı. Ama ben bu yoldan dönemem. Uzun lafın kısası, şiir edebiyatının tehlikeye girdiği bir dönemde kendi kavmimin otantiğinden bir şeyler bırakırsam o yeter." (Özkırımlı 2004:1042).
Adnan Özer, 1980 kuşağı şiirinin önemli temsilcilerinden biri olarak ön plana çıkmaktadır. 80 kuşağı şairleri içerisinde ise Tuğrul Tanyol, Haydar Ergülen, Osman Hakan A., İhsan Deniz, Ahmet Erhan, Metin Celâl, Metin Cengiz, Seyhan Özçelik, Ali Günvar, Hüseyin Atlansoy, Arif Ay, Vural Bahadır Bayrıl gibi isimlerle birlikte bir yandan modernist anlayışla öte yandan da geleneğin içselleştirilmesini önemseyen bir bakışla poetikasına yön veren şairlerden biridir. O, son dönem Türk şiirinde 1980 Kuşağı'nın oluşumunda, farklı şiir görüşleri ve anlayışlarının buluşmasında öncü bir şair olarak atak, yenilikçi ve zenginleştirici bir görev üstlenmiştir. Adnan Özer, kurduğu yayınevleri ve çıkardığı dergilerle kendi kuşağı içinde bir edebiyat çevresinin oluşmasına katkıda bulunan bir isim olmuştur.
80 kuşağının önemli şairlerinden Adnan Özer, yalnızca şair olarak değil yayıncı, editör, mütercim kimlikleri ile de ön plana çıkan çok yönlü bir edebiyatçıdır. Özer, özellikle İspanyol edebiyatından yaptığı çevirilerle edebiyatımızda önemli bir boşluğu doldurmuştur. Cervantes, Pablo Neruda, Octavio Paz, Federico Garcia Lorca, Carmen Rico-Godoy, Vigo Carmen Vazquez, Ruben Dario, Ernesto Che Guevara eserlerini dilimize kazandırdığı belli başlı isimlerdir. Çeşitli şiir antolojileri de hazırlayan Adnan Özer, Küçük İstasyon (1991) adlı bir çocuk kitabına imza atmış; İstanbul ile ilgili hatıralarını ise 2009 yılında Benim Taşlıtarlam adlı kitabında yayımlamıştır.
Kaynakça
Çopur, Yusuf (2016). "Adnan Özer'le Söyleşi", Star Kitap eki, Haziran 2016.
Koşar, Emel (2017). "Üç Çiçek, Poetika ve Şiir Atı'yla Türk Şiirinde 1980 Kuşağı", Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, C. 2, S.1, Haziran 2017: 71-80.
Narlı, Mehmet (2011). "1980-2000 Arası Türk Şiiri", Tanzimat'tan Bugüne Yeni Türk Edebiyatı: Şiir Çözümlemeleri içinde, ss. 363-371, İstanbul. Kesit Yay.
Necatigil, Behçet (1999). Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü, 18. baskı, s. 298, İstanbul: Varlık Yay.
Özkırımlı, Atilla (2004). Türk Edebiyatı Tarihi, C.2, s. 1042, İstanbul: İnkılâp Yay.
Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi (2007), "Adnan Özer" maddesi, C. 7: 212, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yay.
Yalçın, Murat (Ed., 2010). Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, C.2: 826-827, İstanbul: Yapı Kredi Yay.