İstanbul'da bir Fransız kolejinde (Assomption) orta öğrenim gören Agop Arad, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ne girerek önce Nazmi Ziya Güran ve ibrahim Çallı'nın, daha sonra da Leopold Levy'nin atölyelerinde çalıştı. Resim çalışma*larını Paris'te Frochot Akademisi'nde sürdürdü. 28 Mart 1940'ta İs*tanbul Gazeteciler Cemiyeti'nin Bey*oğlu Lokali'nde Liman Resim Sergisi adıyla ilk toplu sergilerini düzenle*yen "Yeniler grubu"na katıldı ve grubun sanat görüşünü paylaştı. Sonra gazetecilik mesleğine atıldı; ama resim çalışmalarını da sürdürüp, yapıtlarını çeşitli sergilerde sundu.
İSTANBUL YAŞAMINI YORUMLAYAN BİR RESSAM
Bir ressam-gazeteci olan Agop Arad'ın sanatı, kısa süren soyut ni*telikli resimleri göz önünde tutul*mazsa, aşağı yukarı bütün akade*mik eğilimlerin dışında kalmış, gü*cünü kişisel gözlem ve deney biri*kimlerinden almıştır. Fransa'da ya*nında çalıştığı jean Metzinger, kübist eğilimi açısından Agop Arad'ı pek etkilememiş, ilk resim bilgileri*ni aldığı izlenimci atölyelerin de, sa*natına yönlendirici bir katkısı olma*mıştır. Yalnızca, 1940 kuşağı res*samlarına kişiliklerini bulma yolun*da belli bir yön çizmiş olan Leopold Levy'nin önerilerinden esinlendiği söylenebilir. Bu arada özellikle Ye*niler grubunun toplumsal kaynaklı bir resim yaratma yolundaki çaba*ları, sanatçının kişiliği üstünde olumkı etkiler yaratmış ve onu doğa-insan gerçekliğinin yansıdığı İstanbul yaşamını yorumlamaya yö*neltmiştir. Agop Arad'ın bu tür resimleri, öğrendiği bütün teknik bilgi*leri ve sanatsal eğilimleri bir yana bırakarak, içinden geldiği gibi resim yapmaya yönelen yapmacıksız res*samları (bu arada da naif ressam*ları) akla getirir. Gerçekten sanatçı*nın İstanbul'un gündelik yaşamını yansıtan çalışmaları, doğrudan doğ*ruya gözlem yeteneğine dayanır. Gördüğünü, katışıksız renklerle ve herhangi bir abartmaya yer verme*den tuvale aktarma kaygısı, Agop Arad'ın sanatına, halk resimlerine özgü bir nitelik de kazandırmıştır. İstanbul'un orta sınıf halkının, çalı*şan ve üreten kesimin çevreyle bü*tünleşen yaşamını, parklardaki pa*zar gezintilerini, bu insanların doğal davranışlarıyla kolayca özdeşleşen bir alçakgönüllülük içinde veren sa*natçı, sanatın insan ve toplum hiz*metindeki yönünü, olanca diriliği ve yöreye bağh önyargısız duyarlığı doğrultusunda yansıtır. Bu yönüyle, toplum ve yöre gerçeklerinden hare*ket eden ve büyük bölümü 1940 ku*şağı sanatçıları arasında yer alan ressamlar topluluğunun ortak eği*limlerine bağlanabilir.
İSTANBUL YAŞAMINI YORUMLAYAN BİR RESSAM
Bir ressam-gazeteci olan Agop Arad'ın sanatı, kısa süren soyut ni*telikli resimleri göz önünde tutul*mazsa, aşağı yukarı bütün akade*mik eğilimlerin dışında kalmış, gü*cünü kişisel gözlem ve deney biri*kimlerinden almıştır. Fransa'da ya*nında çalıştığı jean Metzinger, kübist eğilimi açısından Agop Arad'ı pek etkilememiş, ilk resim bilgileri*ni aldığı izlenimci atölyelerin de, sa*natına yönlendirici bir katkısı olma*mıştır. Yalnızca, 1940 kuşağı res*samlarına kişiliklerini bulma yolun*da belli bir yön çizmiş olan Leopold Levy'nin önerilerinden esinlendiği söylenebilir. Bu arada özellikle Ye*niler grubunun toplumsal kaynaklı bir resim yaratma yolundaki çaba*ları, sanatçının kişiliği üstünde olumkı etkiler yaratmış ve onu doğa-insan gerçekliğinin yansıdığı İstanbul yaşamını yorumlamaya yö*neltmiştir. Agop Arad'ın bu tür resimleri, öğrendiği bütün teknik bilgi*leri ve sanatsal eğilimleri bir yana bırakarak, içinden geldiği gibi resim yapmaya yönelen yapmacıksız res*samları (bu arada da naif ressam*ları) akla getirir. Gerçekten sanatçı*nın İstanbul'un gündelik yaşamını yansıtan çalışmaları, doğrudan doğ*ruya gözlem yeteneğine dayanır. Gördüğünü, katışıksız renklerle ve herhangi bir abartmaya yer verme*den tuvale aktarma kaygısı, Agop Arad'ın sanatına, halk resimlerine özgü bir nitelik de kazandırmıştır. İstanbul'un orta sınıf halkının, çalı*şan ve üreten kesimin çevreyle bü*tünleşen yaşamını, parklardaki pa*zar gezintilerini, bu insanların doğal davranışlarıyla kolayca özdeşleşen bir alçakgönüllülük içinde veren sa*natçı, sanatın insan ve toplum hiz*metindeki yönünü, olanca diriliği ve yöreye bağh önyargısız duyarlığı doğrultusunda yansıtır. Bu yönüyle, toplum ve yöre gerçeklerinden hare*ket eden ve büyük bölümü 1940 ku*şağı sanatçıları arasında yer alan ressamlar topluluğunun ortak eği*limlerine bağlanabilir.