Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitir*dikten (1932) sonra, D Grubu res*samlarına katılan (1934) Ahmet Hak*kı Anlı, uzun bir süre ortaokul ve li*selerde öğretmenlik yaptı. 1955'te Paris'e yerleşti. 1955-1962 yılları arasında Fransa'da, İsviçre'de, İtal*ya'da ve Almanya'da resimlerini sergiledi; ayrıca Yeni Zelanda'da (1954), İsviçre'de (1954) ve Paris'te düzenlenen uluslararası sergilere, Venedik (1956) ve Bordeaux (1958) ikiyıldabir sergilerine katıldı. Son yıllarda daha çok Fransa'da (Paris) ve İsviçre'de sergiler açtı.Türkiye ile bağlantısı uzun süre ke*silen Ahmet Hakkı Anlı, uzun bir aradan sonra 1978 Kasımında İstan*bul'da Aydın Cumalı Sanat Galeri*si'nde, 1981 yılında da İstanbul Bedri Rahmi Galerisi'nde ve Ankare Vakko'da iki ayrı sergi açmıştır.
SANAT ANLAYIŞI
Anlı'nın D Grubu dönemine bağlı ilk çalışmaları daha çok kübist ve konstrüktivist anlayışı yansıtır (bu dönem resimlerinde Picasso ve Metzinger'in etkileri ağır basar. Bir ara soyut resme yönelen, ama çok geçmeden bu alandan uzakla*şan Anlı'ya göre, biçim ve renkle oynama özgürlüğüne kavuşan non-figüratif ressam, doğayla ilişkisini bütünüyle kesmiş sayılmaz. Bununla birlikte sanatçı, doğada bulunan herhangi hazır bir uyumu değiştir*meden tuvaline aktaran kişi de de*ğildir. Yalnızca, doğayı kendi kültür ve sanat anlayışına, duygularına göre özümleyen kişiye sanatçı denir
Anlı'nın bir bölümünü Türkiye'de de sergilediği son resimleri, anlatımcı bir leke düzeni içinde figürün soyu*ta dönüştüğü ya da soyut biçimlerin figürü anımsattığı bir anlayışa dayanmaktadır. Cinsel konuların, ikili figür ilişkilerinin ya da tek figüre bağlı çıplak konusunun çok sık gö*rüldüğü bu resimlerde, yalın biçim anlayışı, tek ya da iki renge indirgenmiş bir kompozisyon düzeniyle birlikte düşünülmüştür. Anlı'nın ya*pıtları evrensel sayılabilecek bir re*sim diliyle bağlantılıdır; söz konusu dilin temelinde, çağdaş sanat paza*rına, etkin bir sanatçı yorumuyla katılabilme kaygılarının da önemli payı vardır. Değişik dönemlerde, değişik anlayış ve eğilimleri içeren çalışmaları, genellikle bu kaygının ürünü olmuştur
SANAT ANLAYIŞI
Anlı'nın D Grubu dönemine bağlı ilk çalışmaları daha çok kübist ve konstrüktivist anlayışı yansıtır (bu dönem resimlerinde Picasso ve Metzinger'in etkileri ağır basar. Bir ara soyut resme yönelen, ama çok geçmeden bu alandan uzakla*şan Anlı'ya göre, biçim ve renkle oynama özgürlüğüne kavuşan non-figüratif ressam, doğayla ilişkisini bütünüyle kesmiş sayılmaz. Bununla birlikte sanatçı, doğada bulunan herhangi hazır bir uyumu değiştir*meden tuvaline aktaran kişi de de*ğildir. Yalnızca, doğayı kendi kültür ve sanat anlayışına, duygularına göre özümleyen kişiye sanatçı denir
Anlı'nın bir bölümünü Türkiye'de de sergilediği son resimleri, anlatımcı bir leke düzeni içinde figürün soyu*ta dönüştüğü ya da soyut biçimlerin figürü anımsattığı bir anlayışa dayanmaktadır. Cinsel konuların, ikili figür ilişkilerinin ya da tek figüre bağlı çıplak konusunun çok sık gö*rüldüğü bu resimlerde, yalın biçim anlayışı, tek ya da iki renge indirgenmiş bir kompozisyon düzeniyle birlikte düşünülmüştür. Anlı'nın ya*pıtları evrensel sayılabilecek bir re*sim diliyle bağlantılıdır; söz konusu dilin temelinde, çağdaş sanat paza*rına, etkin bir sanatçı yorumuyla katılabilme kaygılarının da önemli payı vardır. Değişik dönemlerde, değişik anlayış ve eğilimleri içeren çalışmaları, genellikle bu kaygının ürünü olmuştur