• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Aile İçi İletişimde Altın Kurallar

arz-ı hal

şşşşştttttttt
Özel üye
Aile İçi İletişimde Altın Kurallar


Günlük sosyal hayatın, insanlar, gruplar ve toplumlar arası ilişkilerin temelini iletişim kavramıoluşturmaktadır. İletişimi kısaca “bilgi üretme, aktarmave anlamlandırma süreci” olaraktanımlanmaktadır. Bu tanımdan yola çıkarak iki insanın karşılıklı konuşmasını iletişim sayabileceğimiz gibi, arıların bal bulunanbir bölgeyi birbirlerine haber vermelerini de iletişim olarak kabul edebiliriz.
Genel anlamda iletişimingerçekleşmesi için iki sistemin varlığı ve bu sistemler arasındabir alışveriş şart koşulmaktadır.Bu sistemler iki insan, iki hayvanyahut iki makine olabileceği gibi,bir insan, bir hayvan veya bir insan bir makine de olabilir.
Yukarıda bahsedilen alışveriş kavramından da anlaşılacağıüzere, iletişimde bilgi akışının ikiyönlü olması beklenir. Sibernetikte tek yönlü bilgi akışına “Enformasyon”, karşılıklı bilgi alışverişine ise “Komünikasyon” ya dailetişim adı verilir. (Akman, 1982)
Tüm bu açıklamalar dikkatealındığında, insanlar arası konuşmalara iletişim denemeyeceğianlaşılmaktadır. Örneğin ana-babalar ya da amirler, çocuklarına memurlarına sadece emirlerverir, karşı tarafın tepkileri dikkate alınmıyorsa bunun adına iletişim denemez. Bu durum tekyönlü bir bilgi akışı ve anlamlandırma süreci olduğu için “Enformasyon” olarak adlandırılır.
Şu aşamada iletişim kavramını oluşturan bütünün parçalarını açıklamanın yerinde olacağını düşünüyorum. Bunlardan ilki,birbiriyle ilişkili olma kavramıdır.İletişimde yalnız mesaj alışverişi yeterli değildir. Mesajların birbiriyle ilişkili olması da gereklidir.İkinci kavramı alışveriştir. Bu bağlamda aile içi temel iletişim kurallarını maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:
1- Orta nokta kuralı: Tarafların beklentileri, fiziksel, ruhsal veduygusal ihtiyaçları konuşuldu-ğunda; her iki taraf birer adımatarak orta noktada buluşup uzlaşmaya çalışırlar.
2- İyi zan kuralı: Eşinizin sinirli, kızgın, öfkeli veya ilgisiz tavırlarında iyi zanlı yaklaşın. Eşinizi yanlış anlayabileceğinizi, siziincitmek amacı ile yapmadığını öncelikle düşünün. Olumsuz senaryolara inanmak, analitik düşünce yeteneğini bozduğu için,kişiyi yanlış yargılara götürür.
3- Kendini gerçekleştirenön kabul kuralı: Bir insan, diğerinsanın kendisi hakkında kötü düşündüğüne inanırsa farkında olmadan beden dili ile bunuyansıtır. Karşı taraf olumsuzluğuhisseder ve savunma işine girer.Karşılıklı negatif etkileşim ve yersiz düşmanlık duyguları oluşur.Bunun çaresi diyalogu sabırladevam ettirmektir.
4- Saldırı hakkı tanımak: Birinsan her zaman neşeli, mutlu olması hoş olurdu ama, bu mümkün değildir. Eşinizin sinirliolmasının nedeni sizinle hiç ilgiliolmayabilir. Ona saldırı hakkı tanımak gibi güzel bir armağan verirseniz fırtınaya fırsat vermezsiniz.
5- Kendinizi kanıtlamanızgerekmez: Her anlaşmazlık genelde tarafların güç mücadelesine dönüşüyor. Kendi kimliğini,özgürlüğünü ispat etmek için fırsat olarak görülür. Bu düşünce tarzı karşılıklı duygusal enerjileri savunmaya harcamaya iter. Sürekli gerilim hali devam eder.Böyle durumlar çok az sevgi sağlar ve ilişkileri sağlamlaştırmaz. Kendine güvenen insan, kendisini ispata ihtiyaç hissetmez. Başarıları kendini kanıtlamaya yeter.
6- Aykırı duygulara sahip olma hakkı tanımak: Duygular genelde ak ve kara şeklinde değildir, gri tonları daha fazladır.İnsan duygu yapısı çeşitli duyguların karışımından oluşur. şuansevgi hissetmediğimiz kişi veolay tekrar sevmeyeceğimiz anlamına gelmez. Sevgi değişkendir, bırakalım karşımızdaki olaylarda farklı duygular gösterebilsin.
7- Avukat gibi değil, hakimgibi olmalı: Bir şeyler ters gittiğinde hata nerede objektifliği ilehareket etmek. Benim “Eşimhaksız da olsam beni desteklemeli” düşüncesini sorgulamakgerekir. Bazen kol kırılır yen içinde kalır ama bu hatayı onaylamak şeklinde olmamalıdır.
8- Ayda bir oturum yapmak: Evlilik anlaşmaya varma sanatıdır. Bunun için gündemlioturumların ihtiyaç sıklığına göre yapılması çok işe yarar.
9- Eşini değiştirmeye çalış-mamak: Evlilik sorunlarındanönemli bir kısmı kişi kendisi hak-kında düşünmez, eşi hakkındadüşünür. Onun ruhunu bilekontrol etmek ister. Başkalarınınolmalarını istediği gibi olmadık-larına sinirlenmek yanlıştır. Çünkü; sen kendin bile olmak istediğin gibi olamıyorsun.
10- Sosyal baskı ve yasaklara sağlıklı tepki: Bastırılmış duygu, duygusal yoksunluk psikolojik hasar oluşturur. Bastırılmışduygular, yeni tecrübeler, kendini kanıtlamaya, sevilme, övülmearayışlara itebilir. Doygunluk vehaz için haklı ve mantıklı tepkiler verip veremediğinizi kontroledin.
11- Boşanma tehdidine dikkat: Şok konuşmalar yapmak,evliliği test etmek tehlikeli yöntemlerdir. Güven ve sevgiyi arttırmaz. Egonuzu tatmin çabasın-dan başka bir şey değildir. Kazananı olmayan bir uygulamadır.
12- Farklı düşünmeyi sağlamak: Sorun olduğunda verdiğimiz tepki karşımızdakini düşünmeye sevk ediyorsa başardınızdemektir.
13- Kontrol duygusunu hesaba katmak: Karşınızdaki kişiyekontrolü kaybediyor hissiniuyandırırsanız ilişki zarar görür.Kazan kazan ilişkisi için iki tarafta kontrol bende diyebilmelidir.
14- Fırtınalara fırsat verin:“Bu adam beni deli etti “ diyorsanız, bırakın fırtına essin, arkasından sağanak yağış gelsin,sonradan çiçekler açacaktır.
15- İzle bekle yöntemi: Sabırlı olmak diğer bütün erdemle-rin geliştiği temel erdemdir. Sabır ve zaman duygusu birbiri ileilişkilidir. Hayatın kalıcı zevkleri beklemeyi bilenlere verilir. Meditatif bir eylem olan sabır, sadecekatlanmak anlamına gelmez. İnsan kendisini bir zevkten mahrum bırakıyorsa, mantıklı bir nedeni olmalıdır. Aktif sabır dediği-mizde de kişi hareket halindebekler. Ümidini kaybetmez, sürekli fikir üretir. Kesinlikle sabırhaklı ve mantıklı olmalıdır. Kişiliği ezdirmek, hakkını aramamaksabır değil pasifliktir. Girişimciliğiyok eder. Aktif sabır ise, sessizama soylu bir davranıştır. ”Seninyaptığını onaylamıyorum amaevliliğimiz için bu yaptıklarınakatlanıyorum“ diyebilen insan,karşı tarafın kendisini suçlu his-setmesine neden olur ve sonucayaklaşır.
16- “Ah Olsaydı“ sendro-muna dikkat: Bu sendrom, dahaçok şeye sahip almayı teşvikeden, kapitale dayalı sistemin birsonucudur. Beklenti düzeyiniyükseltir. Çok şeye sahip olduğuhalde mutlu olamayan insanlarçoğalır. Sahip olduğu şeyin değerini bilen ama çoğu hedefleyen insan tehlikeden kurtulur.Yetinme duygusu yani kanaat,tembelliğe itmemeli ama nankörlük gibi bir çirkin özellik evliliğe çok zarar verir. Daha iyiyi is-terken sahip olduğu şeylerin farkına varmayan insana nankördenir. Doyumsuz eşler ciddi evlilik sorunlarına neden olurlar.
17- Şefkatin önemi: Sevgi-den farklı bir duygudur. Şefkat,karşılıksız sevgi olarak da söylenebilir. Annenin çocuğuna verdiği en önemli hediyedir. Ruhsalbir enerjidir ve verdiği kimseyide vereni de iyi hissettirir, şefkatşefkati doğurur. Vicdana gidenduygudur, iç sesi, içteki uyarı sistemini harekete geçirir. Bu duyguya sahip kişi bilerek kötülükyapmaz. Şefkatli kişilerin iyi eş ol-maları daha kolaydır. Yumuşakve sıcak kalpli insanları kim sevmez ki. Şefkatli insan, aynı zamanda bağışlayıcı da olur, affetmeyi başarır.
18- Olgun savunma mekanizmaları:Bunları bilmekte vesorunlu kişilik tiplerini tanımaktayarar vardır.
Sublimasyon (Yüceltme):İççatışma yaşayan kişi yüce değerlere sarılarak ego doyumunusağlar.
Alturizm: İç çatışmadan fedakârlık yaparak çıkmayı başarmaktır.
Assetizm: İç çatışma durumunda zevke değer vermemeyi,zevki ertelemeyi başarmaktır.
Antisipasyon: Sezinleme veönsezi özellikleri ile sorunu önceden çözümlemeyi başarmaktır.
Supresyon: İç çatışma yaşandığında sorunu çözüp bilinçaltının derinliklerine gömmeyibaşarmaktır.
Bilinçli ebeveyn olmak.
Her şeye sahip olduğu haldemutsuz olan çocuklarda ne gibieğitim hataları yapılıyor? Çocuğun asıl ihtiyacı nedir? Çocuğunuz için her şey daha iyi olsunderken doyumsuz bir çocuk muyetiştiriyoruz?
Bütün bu soruların cevaplarında formül, sevgi ve disiplininbirlikte ve dengeli verilebilme uygulamasıdır. Anne-baba merkezli aile derken çocuk merkezliaile olmak, çocuğu evin küçükhükümdarı da olması mümkün.Onun iyiliği ve mutluluğu içinarzularını erteleyebilmeyi ve evhayatını kurallı ortam yapmayı başarmalıyız. Ama çocuğumuzakızarken bile severek kızmalıyız. Onun kişiliğine saygı gösterelim,büyük insan gibi dinleyelim,ama büyük insan davranışı beklemeyelim.
Bilinçli ilişkinin genel kurallarına ilâve olarak şunlar söylenebilir.
1- Önce çocuğunu tanı: Çocuğun psikososyal gelişimindeher yılın farklı özellikleri vardır.Her evreyi bilmek, çocuğunuzun ruhsal ve fiziksel güvenliği,ihtiyaçları ve sınırlarına göre davranmayı sağlar. Çocuğunuza taşıyamayacağı psikolojik yük yük-lememiş ve onu yaralamamışolursunuz.
2- Müsamahada ölçülü veanlayışlı olmak.
3- Çocuğun birey olmasınafırsat vermek: Çocuk bizim çocuğumuz ama bize ait değildir.Onu ayrı bir insan olarak düşünmeliyiz. Çocuğun anne- babadan sağlıklı ayrışması gerekir.
4- Etkin dinlemenin önemini bilin: Çocuk konuşmasını bitirinceye kadar dinlenmeli, sözükesilmemeli, göz teması kurarak konuşulmalı. Baş sallamak, onayişaretleri, sorular sormak gerekir.
5- Aile içi oturumlar yapın: Beraber zaman geçirmek çokyararlıdır. Karşılıklı birbirlerininsevinç ve üzüntülerinden haberdar olunur, hayat paylaşılır.Amaç mutlu çocuk yetiştirmekdeğil, çocuğu hayat hazırlamaktır. Beraber zaman geçirmek bunun için önemlidir. Zamanın süresinden çok nitelikli olması faydalıdır.
6- Ödüller ve cezalar: Evinkurallı ortamı olması gerekir. Birfutbol maçında bile kurallara uymayanlar kart görür. Aile sosyalbir anlaşma demektir. Akıllı, uslu,çalışkan olduğunda çaba ve dav-ranışı ödüllendirilmeli. Kişiliğini övmek doğru değildir, çabalarıövülmelidir. Çocuğun davranışlarının sorumluluğunu üstlenebilmesi ve sosyal beceriler kazanabilmesi sınırları bilmesine bağlıdır. Sınırları aşarsa hataya orantılı bir bedel ödemelidir.
7- Olaylar üzerinde konu-şun: Birlikte yaşanan üzüntülü vesevinçli olaylar üzerinde sohbetetmek, çocukta aidiyet ve bağlılık duyguları uyandırır. Çocukböylece ailenin yaşam biçimi vedeğer ölçülerini benimser. Yoksakonferans, vaaz tarzı yaklaşımların hiç faydası olmaz. Monologdeğil diyalog gerekir. İki taraftakonuyu bilmelidir.
8- Arkadaşlarını tanımak: 3 yaşından itibaren arkadaş çocukiçin önemli olmaya başlar. Haya-tı oyun içinde ve arkadaşlar ara-sında öğrenir. Arkadaşları kötülenmemeli, mümkün olduğuncaeve çağrılıp, olaylar üzerinde konuşmaya çalışılmalıdır. Arkadaşını küçük düşürücü yaklaşımlarçocuğunuzu gizli saklı iş yapmaya iter.
9- Sorumluluk verin: Bağımsızlık kazanacağı ev işleri, alışverişler, küçük başarıların tadınıona tattırın. “Onun yapacağı işten ne olur” demeyin. Bırakınyetenekleri gelişsin.
10- Yuva sıcaklığını hissettirin: Beklemediği bir anda çocuğa gülümsemek onda güven vebağlılık duygusu uyandırır. Korktuğu, heyecanlandığı anda elinitutmak hafızasında olumlu izlerbırakır. Bedensel dokunmalarçocuğa güven verir. Sevgininegemen olduğu ev modelindeanne babanın otoritesi azalmaz,tam tersi çocuğun büyükleresaygısı daha da artar. Anne vebabanın sevgisini kaybetmemekiçin iyi şeyler yapmaya çalışır. Kişiliğine değer verilen, sığınacakyuvası olan çocuk hayatta dahabaşarılı olur.
11- Davranış diline dikkat: Özellikle ergenlikten önce çocuklar sorunlarını sözdili ile anla-tamazlar. Sinirlilik, aşırı hareketlilik, altını ıslatma, kavgacılık, yalancılık, iştahsızlık, uykusuzluk,kıskançlık, korkaklık, okul başarısızlığı, kekemelik, bedensel yakınmalar birer işaret olabilir. Gizli depresyonun söz dili ile anlatılamaması tedavi gerektirir.
12- Örnek olunduğunuunutmamak: Çocuğun “annem babam gibi olmak istiyorum” diyebilmesini sağlayabiliyor muyuz? Özdeşim modeliolarak ne kadar doğru davranı-yoruz? Çocuk, sözlere değil davranışlara bakarak yaşadıklarınıöğrenir.
13- Çözüme odaklaşmak: Sorunla karşılaşınca telâşlanmakyerine çözüm odaklı düşünmeyi başarmalı, emretmek yerine fikir vermek gerekir. Büyüğün hayat tecrübesi çocuk için bir

Kaynak:Kurani Terbiye
 
Geri
Top