Sağlık Bakanı Recep Akdağ, İstanbul'daki medya kuruluşlarının yöneticileriyle biraraya geldi. Gündem domuz gribiydi ve Akdağ merak edilenler konularla ilgili açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, domuz gribi salgını sürecine ilişkin bilgilendirme ve değerlendirmelerde bulunmak üzere İstanbul'daki medya kuruluşlarının yöneticileriyle Hyatt Regency Otel'de bir araya geldi.
H1N1 virüsünün yayılmasıyla ilgili basınla ortak bir çalışma yapmak istediklerini belirten Akdağ, hastalığa karşı farkındalığın artırılm
ası ve gereksiz bir panik havası oluşmaması gerektiğini dile getirdi.
Hastalığın hızlı geliştiğini, bulaşıcılığının fazla olduğunu, ama genellikle hafif seyrettiğini anlatan Akdağ, ''Genellikle hafif seyreden böyle bir hastalığa karşı tüm dünya neden böylesine dikkatli bir biçimde davranma ihtiyacı duyuyor? Dünya Sağlık Örgütü niçin tüm ülkeleri ciddi biçimde uyardı ve uyarmaya devam ediyor? Niçin ülkeler bir pandemi planı yapıyor?. Türkiye bu konuda öncü bir ülke.
Türkiye 2004 yılından bu yana bir salgın planı yaptı ve bu plan çerçevesinde bugüne kadar geldi. Çünkü hızlı seyreden bu hastalık, toplumda milyonlarca kişiyi hastalandırabileceği için az sayıda da olsa riskli kişilerde, çocuklarda, akciğer, kalp hastalığı ve böbrek hastalığı olan kişilerde ağır bir hastalığa, öldürücü bir tabloya yol açabiliyor. Onun için hem dikkatli olmak lazım, hem de toplumun, kendisini nasıl koruyacağını bilmesi lazım. Bireylerin biraz farklı yaşamaya alışması lazım. Nasıl farklı yaşamak? Ellerimiz, bulaşma ihtimali olan yerlere dokunduğunda, yıkayacağız. Sabunla yıkayacağız. Kendimizi, çocuklarımızı korumaya çalışacağız'' dedi.
''HALKIN KAFASINDAKİ SORU İŞARETLERİ''
Bakanlığın, uygun gördüğü biçimde tüm dünyada olduğu gibi risk gruplarının aşılanması için de insanları doğru bilgilendireceğini belirten Akdağ, özellikle son zamanlarda bazı siyasilerin ve bilim çevrelerinin şahsi görüşlerini, bütün kurumsal görüşlerin üstünde lanse ederek, halkın kafasında bazı soru işaretleri yarattığını söyledi.
Halkın kafasındaki soru işaretlerini hep birlikte ortadan kaldıracaklarını kaydeden Akdağ, ''Biz bu aşıları bir sigorta olarak düşünüyoruz. Sağlıklı, erişkin yaş gruplarına zaten aşı yapmayacağız. Bu gruptakilerin aşılanmasını, biz onları korumak için istiyoruz. Zorla bir aşı yapacak değiliz. Özellikle çocuklar için ailelerin izinlerini de alacağız. Bu tartışmalar olduğu için, hatta yazılı izinlerini de alacağız. Aileleri çok iyi biçimde bilgilendireceğiz. Burada basının da desteğini istiyoruz. Şeffaf şekilde, basın aracılığıyla halkımızı bilgilendirmeye devam edeceğiz'' dedi.
ABD VE AVRUPA'DAKİ UYGULAMALAR
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Akdağ, ''Avrupa'da ve ABD'de aşının yapılmadığı, sadece Türkiye'de uygulanacağı yönünde bilgiler var. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?'' sorusunu şöyle yanıtladı:
''Tabii ki bu bilgiler doğru bilgiler değil. Birçok Avrupalı ülke, neredeyse tamamı bu aşıyı temin etme konusunda bağlantılarını yapmış durumda.
Hatta bizim düşündüğümüz grupların üstünde bütün halka aşı yapmayı düşünen ve hazırlıklarını bu şekilde yapıp satın almalarını buna göre yürüten ülkeler de var. ABD asgari 160 milyon kişiyi aşılama hususunda bir plan yapmış durumda ve aşılamalar ABD'de, İsveç'te, diğer bazı Avrupa ülkelerinde başladı. Türkiye'de henüz aşılanmaya başlanılmadı. Bu aşıyı 100 milyonlarca insana, belki milyarı geçen insana dünyanın gelişmiş ülkeleri yapacak. Aşıyı elde etmek, halkına bu aşıyı yapmak aslında bir ayrıcalık. Türk halkı da bu ayrıcalığa sahip halklardan biri olacak.''
Akdağ, ''Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun, okulların kapanmasına dair Sağlık Bakanlığı'nın bir telkini olursa bu yönde adım atacağız'' dediğini belirten bir gazetecinin ''İstanbul'da, Diyarbakır'da, Ankara'da bu yönde bir tedbir düşünülüyor mu?'' sorusu üzerine şunları söyledi:
''Bu dinamik bir süreç. Yine bilimsel kurumların tespitiyle gerçekleşecek. Bir okulun kapanması kararı verilmesi mümkün. Bir sınıfın tatil edilmesi kararı verilmesi mümkün veya öğrencilerin bir yüzdesinin gelemeyeceğinin anlaşılması durumunda, derslerin diğer yayın araçlarıyla verilmesi kararı mümkündür.
Diyarbakır'da da böyle yaptık. Bunların hepsini önceden çalışmıştık, çünkü biliyorsunuz ki hastalığın toplumda en hızlı yayılması için en uygun kişiler çocuklar. Çocuklar hastalığı hızlı biçimde yayabiliyorlar. Tekrar ifade edeyim; hastalık büyük çoğunlukla hafif geçiriliyor. Tabii o azınlığın içinde hastalananlar bizim çocuklarımız olacak. Onlar için çok dikkatli olmak zorundayız. Yani biraz zamana bağlı verilen kararlarla gerçekleşecek bir şey. Bilim kurumlarının kararlarına göre hareket edeceğiz. Gerekirse okul kapanmalar da olacak.''
ALINAN AŞILARIN YETERLİLİĞİ
''İlk aşılama ne zaman olacak?'', ''Alınan aşılar yeterli olacak mı?'', ''Yetmezse aşıların tekrar temini konusunda zorluk çekilir mi?'' şeklindeki sorular üzerine Akdağ, bilimsel kurumların uygun gördüğü aşı planlamasına göre, şu anda yapılan anlaşmaların yeterli aşıyı almaya imkan sağladığını belirterek, 43 milyon ton aşı konusunda sözleşme yapıldığını kaydetti.
Bu aşıların her ay belli miktarlarda gelmek suretiyle mart ayının sonuna kadar hepsinin Türkiye'ye ulaşacağını ifade eden Akdağ, ''Aralık ayının sonuna kadar toplam aşının yüzde 40'ına yakını elimize geçmiş oluyor. Öncelikle bunlar sağlık çalışanlarına, çocuklara, hamilelere, ağır hastalara, ağır hastalığı olanlara yapılacak. Okullarda aşıları biz yapacağız. Diğer hastalığı olan vatandaşların sağlık ocaklarına, sağlık merkezlerine gelerek aşılarını yaptırmalarını bekleyeceğiz, ama elimizdeki hastalık verileri çerçevesinde gerekirse hastaların evlerine gideceğiz. Sonuçta gönüllü olarak aşılama yapacağız. Kimseye zorla aşı yapmayacağız'' dedi.
Akdağ, virüsün hangi bölgelerde daha çok ilerleyebileceğine yönelik soru üzerine de ''Hiçbir bölgenin bundan salim kalması mümkün değil. Her bölgeye yayılacak. Bizim bütün gayretimiz, kişisel ve toplumsal temizlik tedbirleriyle, aşılamayla virüsün yayılmasını mümkün olduğunca azaltmaktır'' dedi.
Virüsün hızlı yayılması durumunda yoğun bakım ünitelerin yeterli olup olmayacağı da sorulan Akdağ, şöyle konuştu:
''En ciddi senaryolar için hazırlıklıyız. Şu anda özel sektör imkanlarıyla birlikte yoğun bakım yataklarımız yeterli, ancak bu arada 600 yoğun bakım yatağı da oluşturuyoruz. Çünkü özellikle kamunun elindeki yoğun bakım yataklarının daha güçlü olmasını sadece bu durum için değil, vatandaşların ileride alacağı hizmetler için daha uygun görüyoruz. Tüm bu hesaplamalar hastalığın ağır geçebileceği düşüncesiyle yapılmıştır. Tabii bu 600 rakamı, geçen yıllarda eklediğimiz yoğun bakım yatakların sayısına ekleyeceğimiz sayıdır. Son yıllarda Türkiye'de yoğun bakım yatakları sayısını binlerce artırdık.''
''Cumhurbaşkanı, Başbakan ve siz aşı olacak mısınız?'' sorusunu da Bakan Akdağ, ''Ben de sağlık çalışanıyım. Sağlık çalışanlarını ne zaman aşılarlarsa, beni de gelip o zaman aşılarlar'' diye yanıtladı.
Akdağ, bir gazetecinin, ''böyle durumlarda okulların tatil edilmesinin çözüm olarak görülmesinin ne zaman bırakılacağı'' sorusuna, ''Çok güzel bir soru. Bazı ülkeler tatil ediyor, bazı ülkeler etmiyor. Avustralya tatil yapmadı, ama ABD tatil yaptı. Bu hususta konjonktürel olarak o sürece göre bilim kurulları ne önerirse onu yapacağız'' diye yanıt verdi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, domuz gribi salgını sürecine ilişkin bilgilendirme ve değerlendirmelerde bulunmak üzere İstanbul'daki medya kuruluşlarının yöneticileriyle Hyatt Regency Otel'de bir araya geldi.
H1N1 virüsünün yayılmasıyla ilgili basınla ortak bir çalışma yapmak istediklerini belirten Akdağ, hastalığa karşı farkındalığın artırılm
ası ve gereksiz bir panik havası oluşmaması gerektiğini dile getirdi.
Hastalığın hızlı geliştiğini, bulaşıcılığının fazla olduğunu, ama genellikle hafif seyrettiğini anlatan Akdağ, ''Genellikle hafif seyreden böyle bir hastalığa karşı tüm dünya neden böylesine dikkatli bir biçimde davranma ihtiyacı duyuyor? Dünya Sağlık Örgütü niçin tüm ülkeleri ciddi biçimde uyardı ve uyarmaya devam ediyor? Niçin ülkeler bir pandemi planı yapıyor?. Türkiye bu konuda öncü bir ülke.
Türkiye 2004 yılından bu yana bir salgın planı yaptı ve bu plan çerçevesinde bugüne kadar geldi. Çünkü hızlı seyreden bu hastalık, toplumda milyonlarca kişiyi hastalandırabileceği için az sayıda da olsa riskli kişilerde, çocuklarda, akciğer, kalp hastalığı ve böbrek hastalığı olan kişilerde ağır bir hastalığa, öldürücü bir tabloya yol açabiliyor. Onun için hem dikkatli olmak lazım, hem de toplumun, kendisini nasıl koruyacağını bilmesi lazım. Bireylerin biraz farklı yaşamaya alışması lazım. Nasıl farklı yaşamak? Ellerimiz, bulaşma ihtimali olan yerlere dokunduğunda, yıkayacağız. Sabunla yıkayacağız. Kendimizi, çocuklarımızı korumaya çalışacağız'' dedi.
''HALKIN KAFASINDAKİ SORU İŞARETLERİ''
Bakanlığın, uygun gördüğü biçimde tüm dünyada olduğu gibi risk gruplarının aşılanması için de insanları doğru bilgilendireceğini belirten Akdağ, özellikle son zamanlarda bazı siyasilerin ve bilim çevrelerinin şahsi görüşlerini, bütün kurumsal görüşlerin üstünde lanse ederek, halkın kafasında bazı soru işaretleri yarattığını söyledi.
Halkın kafasındaki soru işaretlerini hep birlikte ortadan kaldıracaklarını kaydeden Akdağ, ''Biz bu aşıları bir sigorta olarak düşünüyoruz. Sağlıklı, erişkin yaş gruplarına zaten aşı yapmayacağız. Bu gruptakilerin aşılanmasını, biz onları korumak için istiyoruz. Zorla bir aşı yapacak değiliz. Özellikle çocuklar için ailelerin izinlerini de alacağız. Bu tartışmalar olduğu için, hatta yazılı izinlerini de alacağız. Aileleri çok iyi biçimde bilgilendireceğiz. Burada basının da desteğini istiyoruz. Şeffaf şekilde, basın aracılığıyla halkımızı bilgilendirmeye devam edeceğiz'' dedi.
ABD VE AVRUPA'DAKİ UYGULAMALAR
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Akdağ, ''Avrupa'da ve ABD'de aşının yapılmadığı, sadece Türkiye'de uygulanacağı yönünde bilgiler var. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?'' sorusunu şöyle yanıtladı:
''Tabii ki bu bilgiler doğru bilgiler değil. Birçok Avrupalı ülke, neredeyse tamamı bu aşıyı temin etme konusunda bağlantılarını yapmış durumda.
Hatta bizim düşündüğümüz grupların üstünde bütün halka aşı yapmayı düşünen ve hazırlıklarını bu şekilde yapıp satın almalarını buna göre yürüten ülkeler de var. ABD asgari 160 milyon kişiyi aşılama hususunda bir plan yapmış durumda ve aşılamalar ABD'de, İsveç'te, diğer bazı Avrupa ülkelerinde başladı. Türkiye'de henüz aşılanmaya başlanılmadı. Bu aşıyı 100 milyonlarca insana, belki milyarı geçen insana dünyanın gelişmiş ülkeleri yapacak. Aşıyı elde etmek, halkına bu aşıyı yapmak aslında bir ayrıcalık. Türk halkı da bu ayrıcalığa sahip halklardan biri olacak.''
Akdağ, ''Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun, okulların kapanmasına dair Sağlık Bakanlığı'nın bir telkini olursa bu yönde adım atacağız'' dediğini belirten bir gazetecinin ''İstanbul'da, Diyarbakır'da, Ankara'da bu yönde bir tedbir düşünülüyor mu?'' sorusu üzerine şunları söyledi:
''Bu dinamik bir süreç. Yine bilimsel kurumların tespitiyle gerçekleşecek. Bir okulun kapanması kararı verilmesi mümkün. Bir sınıfın tatil edilmesi kararı verilmesi mümkün veya öğrencilerin bir yüzdesinin gelemeyeceğinin anlaşılması durumunda, derslerin diğer yayın araçlarıyla verilmesi kararı mümkündür.
Diyarbakır'da da böyle yaptık. Bunların hepsini önceden çalışmıştık, çünkü biliyorsunuz ki hastalığın toplumda en hızlı yayılması için en uygun kişiler çocuklar. Çocuklar hastalığı hızlı biçimde yayabiliyorlar. Tekrar ifade edeyim; hastalık büyük çoğunlukla hafif geçiriliyor. Tabii o azınlığın içinde hastalananlar bizim çocuklarımız olacak. Onlar için çok dikkatli olmak zorundayız. Yani biraz zamana bağlı verilen kararlarla gerçekleşecek bir şey. Bilim kurumlarının kararlarına göre hareket edeceğiz. Gerekirse okul kapanmalar da olacak.''
ALINAN AŞILARIN YETERLİLİĞİ
''İlk aşılama ne zaman olacak?'', ''Alınan aşılar yeterli olacak mı?'', ''Yetmezse aşıların tekrar temini konusunda zorluk çekilir mi?'' şeklindeki sorular üzerine Akdağ, bilimsel kurumların uygun gördüğü aşı planlamasına göre, şu anda yapılan anlaşmaların yeterli aşıyı almaya imkan sağladığını belirterek, 43 milyon ton aşı konusunda sözleşme yapıldığını kaydetti.
Bu aşıların her ay belli miktarlarda gelmek suretiyle mart ayının sonuna kadar hepsinin Türkiye'ye ulaşacağını ifade eden Akdağ, ''Aralık ayının sonuna kadar toplam aşının yüzde 40'ına yakını elimize geçmiş oluyor. Öncelikle bunlar sağlık çalışanlarına, çocuklara, hamilelere, ağır hastalara, ağır hastalığı olanlara yapılacak. Okullarda aşıları biz yapacağız. Diğer hastalığı olan vatandaşların sağlık ocaklarına, sağlık merkezlerine gelerek aşılarını yaptırmalarını bekleyeceğiz, ama elimizdeki hastalık verileri çerçevesinde gerekirse hastaların evlerine gideceğiz. Sonuçta gönüllü olarak aşılama yapacağız. Kimseye zorla aşı yapmayacağız'' dedi.
Akdağ, virüsün hangi bölgelerde daha çok ilerleyebileceğine yönelik soru üzerine de ''Hiçbir bölgenin bundan salim kalması mümkün değil. Her bölgeye yayılacak. Bizim bütün gayretimiz, kişisel ve toplumsal temizlik tedbirleriyle, aşılamayla virüsün yayılmasını mümkün olduğunca azaltmaktır'' dedi.
Virüsün hızlı yayılması durumunda yoğun bakım ünitelerin yeterli olup olmayacağı da sorulan Akdağ, şöyle konuştu:
''En ciddi senaryolar için hazırlıklıyız. Şu anda özel sektör imkanlarıyla birlikte yoğun bakım yataklarımız yeterli, ancak bu arada 600 yoğun bakım yatağı da oluşturuyoruz. Çünkü özellikle kamunun elindeki yoğun bakım yataklarının daha güçlü olmasını sadece bu durum için değil, vatandaşların ileride alacağı hizmetler için daha uygun görüyoruz. Tüm bu hesaplamalar hastalığın ağır geçebileceği düşüncesiyle yapılmıştır. Tabii bu 600 rakamı, geçen yıllarda eklediğimiz yoğun bakım yatakların sayısına ekleyeceğimiz sayıdır. Son yıllarda Türkiye'de yoğun bakım yatakları sayısını binlerce artırdık.''
''Cumhurbaşkanı, Başbakan ve siz aşı olacak mısınız?'' sorusunu da Bakan Akdağ, ''Ben de sağlık çalışanıyım. Sağlık çalışanlarını ne zaman aşılarlarsa, beni de gelip o zaman aşılarlar'' diye yanıtladı.
Akdağ, bir gazetecinin, ''böyle durumlarda okulların tatil edilmesinin çözüm olarak görülmesinin ne zaman bırakılacağı'' sorusuna, ''Çok güzel bir soru. Bazı ülkeler tatil ediyor, bazı ülkeler etmiyor. Avustralya tatil yapmadı, ama ABD tatil yaptı. Bu hususta konjonktürel olarak o sürece göre bilim kurulları ne önerirse onu yapacağız'' diye yanıt verdi.