• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Allah aşkına, sen neden eşeğe ters oturuyorsun?

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Karagöz, Nasrettin Hoca’nın sırtında yükselen güneşin altında tozlu yolda eşekle ters yöne doğru oturmasına hayretle bakıyordu. Gözleri fal taşı gibi açılmış, ağzı bir karış açık kalmıştı. Eşeğin kulağı neredeyse Hoca’nın burnuna değiyordu. Toz bulutu içinde, sanki bir garip rüzgar tarafından ters dönmüş, acayip bir manzara oluşturmuşlardı.

“Hoca efendi!” diye bağırdı Karagöz, sesini tozlu havaya karıştırarak, “Allah aşkına, sen neden eşeğe ters oturuyorsun? Bu ne hal, bu ne vaziyet? Aklım almıyor!”

Nasrettin Hoca, eşeğin kulağını nazikçe okşayarak, sakin ve bilge bir tavırla yanıtladı: “Karagözüm, sen benim kadar derin düşüncelere dalmış, hayata karşı bu denli felsefi bir bakış açısına sahip değilsin. Bunu anlamaman gayet normal.”

Karagöz daha da şaşırdı. “Felsefe mi? Eşekle ters oturmanın felsefesi mi olurmuş? Anlat bakalım, bu felsefenin ne tarafını anlayamadım?”

Hoca, eşeğe hafifçe vurup yoluna devam etti. “Bak Karagözüm, olay şu: Benim felsefem, her şeyin görünürde olduğu gibi olmadığını savunur. Dünyaya ters bakmak, gerçeği daha net görmeyi sağlar. Sen, eşeğin sırtına doğru oturup, sadece önündeki yolu görüyorsun. Ben ise, eşeğe ters oturmakla, hem önümdeki yolu, hem de geride bıraktığım yolu, hatta çevredeki tüm manzarayı aynı anda gözlemleme şansına sahibim.”

Karagöz, Hoca’nın sözlerine inanmamış gibiydi ama sözünü kesmeden dinliyordu.

“Ayrıca, Karagözüm,” diye devam etti Hoca, “dünyada her şeyin bir ‘tersi’ vardır. Gündüzün gecesi, mutluluğun hüznü, kahkanın gözyaşı… Ben eşeğe ters oturmakla, bu terslikleri, bu zıtlıkların bir arada var olma halini simgeleyip, hayatın iki yüzlülüğünü anlamaya çalışıyorum. Bu, derin bir meditasyon türü, bir tür felsefi yolculuktur benim için.”

Karagöz, bir süre Hoca’nın sözlerini sindirmeye çalıştı. “Peki ya güneş? Güneş seni kızartmayacak mı?”

Hoca, gülümsedi. “Güneşin de bir ters yüzü vardır Karagözüm. O da gölge. Güneşe doğru ters oturmakla, kendi gölgemi de sürekli takip etme fırsatı buluyorum. Böylece, hem kendimi, hem de zayıf yönlerimi daha iyi tanıyorum.”

“Yahu Hoca, bu işler böyle mi oluyor?” diye homurdandı Karagöz, kafası iyice karışmış bir halde. “Ben hala anlayamadım. Senin bu ters oturman bana, sadece eşeğin senden daha akıllı olduğuna işaret ediyor gibi geliyor.”

Hoca, uzun uzun bir kahkaha attı. “Belki haklısındır Karagözüm, belki de eşeğin daha akıllı olduğunu düşünmesi, benim felsefemin bir başka boyutu olabilir. Her şeyin bir açıklaması, her açıklamanın da bir ters yüzü var, unutma bunu…”

Karagöz, Hoca'nın sözlerini anlamamış olsa da, bu garip yolculuğa ve felsefeye hayran kalmıştı. Nasrettin Hoca, eşeğe ters oturmuş halde, tozlu yolda ilerlerken, Karagöz geride kalmış, Hoca’nın sözlerinin ardındaki gerçeği bulmaya çalışıyordu. Belki de gerçek, tam da bu anlaşılmazlıkta gizliydi.
 
Geri
Top