Bildirildiğine göre, Musa (aleyhisselam) Allah-u Zülcelal'e: "Ya Rabbi! Senin sevdiklerini, sevmediklerinden nasıl ayırt edeceğim?" diye sordu. Allah-u Zülcelal: "Ey Musa! Ben sevdiklerime iki alamet bağışlarım." buyurdu.
Musa aleyhisselam: "Ya Rabbi! Bu alametler nedir?" deyince, Allah-u Zülcelal şöyle buyurdu: "Ey Musa! Birinci alamet olarak, ona beni zikretmeyi ilham ederim de böylece göklerde ve yeryüzünde onu anarım. İkinci alamet olarak da onu haramlardan ve gazabımdan uzak tutarım ki, azabıma ve belama çarpılmasın. Buna karşılık nefret ettiğim kula da iki alamet veririm. Birinci alamet olarak beni zikretmeyi unuttururum. İkinci alamet olarak da onu nefsinin arzuları ile baş başa bırakırım ki, haramlarıma düşerek gazabıma uğrasın da azabıma ve belalarıma çarpılsın."
Allah-u Zülcelal insanı düzelttiği zaman her şey kolay olur. Nasıl ki; bir suyun önünü açtığımız zaman hiç bir engele takılmadan rahat rahat akarsa, bizim halimiz de böyledir.
Fakat, ilk önce Allah-u Zülcelal'e bizi düzeltmesi için yalvaracağız. Sonra da O'nun bizden istediklerini yapmaya gayret edeceğiz ki, Allah-u Zülcelal de: "Benim kulum hem samimidir, hem de gayretlidir, nefsi istemediği halde birşeyler yapmaya gayret ediyor." buyurarak bize düzelmeyi nasip etsin, inşa.
O (celle celaluhu) düzelmeyi nasip ettikten sonra da nasıl önü açılan su rahat rahat akıyorsa, bizde o şekilde Allah-u Zülcelal'in yolunda ilerleriz. Bunun aksi ise (neuzübillah) büyük bir perişanlıktır.
İnsan Allah-u Zülcelal'e karşı doğru olmalıdır. Biz öldükten sonra ayaklarımızı dosdoğru uzatacağız ama iş işten geçmiş olacak. Halbuki bizim, şimdi doğru olmamız gerekiyor. Allah'a karşı doğru olmak da nefsi tanımakla ve kendini bilmekle mümkündür.
S. Muhammed Konyevi (ks)'nin sohbetinden alıntıdır.
Musa aleyhisselam: "Ya Rabbi! Bu alametler nedir?" deyince, Allah-u Zülcelal şöyle buyurdu: "Ey Musa! Birinci alamet olarak, ona beni zikretmeyi ilham ederim de böylece göklerde ve yeryüzünde onu anarım. İkinci alamet olarak da onu haramlardan ve gazabımdan uzak tutarım ki, azabıma ve belama çarpılmasın. Buna karşılık nefret ettiğim kula da iki alamet veririm. Birinci alamet olarak beni zikretmeyi unuttururum. İkinci alamet olarak da onu nefsinin arzuları ile baş başa bırakırım ki, haramlarıma düşerek gazabıma uğrasın da azabıma ve belalarıma çarpılsın."
Allah-u Zülcelal insanı düzelttiği zaman her şey kolay olur. Nasıl ki; bir suyun önünü açtığımız zaman hiç bir engele takılmadan rahat rahat akarsa, bizim halimiz de böyledir.
Fakat, ilk önce Allah-u Zülcelal'e bizi düzeltmesi için yalvaracağız. Sonra da O'nun bizden istediklerini yapmaya gayret edeceğiz ki, Allah-u Zülcelal de: "Benim kulum hem samimidir, hem de gayretlidir, nefsi istemediği halde birşeyler yapmaya gayret ediyor." buyurarak bize düzelmeyi nasip etsin, inşa.
O (celle celaluhu) düzelmeyi nasip ettikten sonra da nasıl önü açılan su rahat rahat akıyorsa, bizde o şekilde Allah-u Zülcelal'in yolunda ilerleriz. Bunun aksi ise (neuzübillah) büyük bir perişanlıktır.
İnsan Allah-u Zülcelal'e karşı doğru olmalıdır. Biz öldükten sonra ayaklarımızı dosdoğru uzatacağız ama iş işten geçmiş olacak. Halbuki bizim, şimdi doğru olmamız gerekiyor. Allah'a karşı doğru olmak da nefsi tanımakla ve kendini bilmekle mümkündür.
S. Muhammed Konyevi (ks)'nin sohbetinden alıntıdır.