Divriği Şifahanesi ( 1228 – 1129 ), Divriği – Sivas
Mengücek Oğulları Beyliği döneminde ( 1288-1229) Ahmet Şah’ın eşi ve Erzincan Beyi Fahreddin Behramşah’ın kızı Turan Melek tarafından inşa ettirilmiş bir sanat şaheseridir. Mimarı Ahlatlı Muğis oğlu Hürrem Şah’tır. BM ve UNESCO tarafındanda 1985 yılında “Korunması gerekli Dünya Mirası” listesine alınmıştır.
Böylesine mükemmel, üç boyutlu ve detaylı geometrik desenler ve bitkisel bezemelerin hiçbir yerde olmadığı, sanat tarihçileri ve mimarlar tarafından kabul edilmektedir. Kapı ve duvarlara işlenen tüm motifler asimetriktir ve her karede binlerce taş işlemeli motif bulunur.
Amasya Şifahanesi – Bimarhane ( 1308 – 1309 ). Amasya
Anadolu Selçukluları’nın yıkılmasından sonra Amasya’yı hakimiyeti altına alan İlhanlı hükümdarı Olcayto ( Müslüman olduktan sonra adı Muhammed Hüdabende olmuştur) ve eşi İlduç (Yıldız) Hatun adına köleleri Amber Bin Abdullah tarafından yaptırılmıştır.
Revaklı avlusu, iki eyvanı ile klasik Selçuklu medrese planının bir benzeridir. En önemli özelliklerinden biri, anıtsal taç kapı kemerinin kilit taşındaki bağdaş kurmuş insan figürüdür. Amasyalı bir hekim olan, 1386 doğumlu Sabuncuoğlu Şerafeddin bu darüşşifada 14 yıl hekimlik yapmıştır.burada “Cerrahiye-i al Haniye” isimli tıbbi minyatürlerle bezeli bir kitap yazarak dönemin padişahı Fatih Sultan Mehmet’e sunmuştur. 1873 yılına dek hekim yetiştiren bu öğretim kurumu Tanzimat ile birlikte, önemini yitirmiş, önce ipek böceği kozalarının yeri olmuş, sonra da depoya dönüşmüştür. 1999 yılından bu yana Belediye Konservatuarı olarak kullanılmaktadır.
İzzettin Keykavus Şifahanesi ( 1218 – 1219 ), Sivas
Selçuklu Sultanı I. İzzettin Keykavus tarafından yaptırılmıştır. En büyük Selçuklu şifahanesidir. Aynı zamanda medrese olarak kullanılan şifahanede göz, dahiliye, cilt ve ruh hastalıkları tedavi edilmiş, hekimler yetiştirilmiştir.
Şifahane ve Keykuvas’un türbesi çini süslemeleri ve taş işçiliğiyle ünlüdür. Türbe cephesinin çini süslemeleri Marendli Ahmet’in eseridir.
Allianoi ( M.S. yy. ), Yortanlı – İzmir
Bergama’nın 18 km kuzeydoğusunda kurulmuş ve M.S. 2. yüzyıla büyük gelişme göstermiş olan Allianoi sağlık tanrısı Asklepios’un yurdu olarak bilinir. Topraklarından 45 derece sıcaklığında kültürlü su çıkan bu şifa merkezi, yıllarca hidroterapi merkezi olarak hizmet vermiştir. Antik yazarlardan P. Aelius Aristides’in Hieroi Logoi ( Kutsal Anlatılar ) eski çağ tıbbının en önemli kaynaklarından biri olan eserinde Allianoi anılmaktadır.
1998 yılından bu yana da Paşa Ilıcası merkez olmak üzere Yortanlı Barajı gölet alanı içinde kalacak olan Allianoi’de kurtarma kazı çalışmaları devam etmektedir.
Asklepion ( M.Ö. 4.yy.), Bergama – İzmir
M.Ö. 4’üncü yüzyıla uzanan geçmişiyle Asklepion Sağlık Kenti, Yunan mitolojisinde Apollon’un oğlu olarak geçen ve yılanlı bir asası olan sağlık tanrısı Asklepieos’a adanarak yapılmıştır. M.S. 5. yüzyıla kadar, ünlü bir tedavi merkezi olarak etkinliğini sürdürmüştür. Askplepion’un bugün Viran Kapı adıyla anılan giriş kapısının üzerinde, “ölümün girmesi yasaktır” yazdığı ve girişte muayene edilenlerden tedavisi mümkün olmayan ölümcül hastaların içeri alınmadığı bilinir. İçeri alınan hastalar, 650 metre uzunluğundaki kutsal yoldan yürür, bugün bile içilebilen şifalı sudan içer ve bununla yıkanır, daha sonra hastalığın tedavisine başlanırdı.
Buluntulardan, ameliyatların da yapıldığı anlaşılan Asklepion’da ilaçla, bitkilerle, müzikle, su, çamur ve güneş banyolarıyla tedavi uygulanırdı. Galenos gibi ünlü hekimlerin yetiştirildiği bilinen Asklepion’da tıbbın simgesi yılanlı sütun da bulunmaktadır. Asklepion’da ayrıca, günümüzde de kullanılan 3500 kişilik bir tiyatro mevcuttur.
Pervane Bey Şifahanesi ( 1277 ), Tokat
Tokat, Selçuklu vezirlerinden Muinüd-din Süleyman Pervane Bey tarafından 1277’de yaptırılmıştır. Uzun yıllar medrese ve daha sonra da darüşşifa olarak hizmet vermiştir. Kırkkızlar medresesi olarak da anıt iki katlı, iki eyvanlı, üç taraftan revaklı, ortası avlulu tipik Selçuklu medrese planıdır. Revaklar zemin katta devşirme sütunlarla, üst katta dikdörtgen taş ayaklarla taşınmaktadır. Eyvan kemerleri turkuaz, patlıcan moru ve lacivert çinilerle bezelidir.
Doğu cephesindeki anıtsal taç kapı, bitkisel ve geometrik kademeli kırmızı, beyaz bordürlerle çevrilidir ve mukarnas üzerinde iki yanda pencere yer almaktadır. Kitabe yeri boş bırakılmıştır. Yıllarca tıp eğitimi veren darüşşifa 1976-1982 yılları arasında yapılan bir onarımla Tokat Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Kuzeyindeki alan içerisinde yapılan kazılarla Selçuklu zaviyesinin temelleri açığa çıkarılmıştır.
Mengücek Oğulları Beyliği döneminde ( 1288-1229) Ahmet Şah’ın eşi ve Erzincan Beyi Fahreddin Behramşah’ın kızı Turan Melek tarafından inşa ettirilmiş bir sanat şaheseridir. Mimarı Ahlatlı Muğis oğlu Hürrem Şah’tır. BM ve UNESCO tarafındanda 1985 yılında “Korunması gerekli Dünya Mirası” listesine alınmıştır.
Böylesine mükemmel, üç boyutlu ve detaylı geometrik desenler ve bitkisel bezemelerin hiçbir yerde olmadığı, sanat tarihçileri ve mimarlar tarafından kabul edilmektedir. Kapı ve duvarlara işlenen tüm motifler asimetriktir ve her karede binlerce taş işlemeli motif bulunur.
Amasya Şifahanesi – Bimarhane ( 1308 – 1309 ). Amasya
Anadolu Selçukluları’nın yıkılmasından sonra Amasya’yı hakimiyeti altına alan İlhanlı hükümdarı Olcayto ( Müslüman olduktan sonra adı Muhammed Hüdabende olmuştur) ve eşi İlduç (Yıldız) Hatun adına köleleri Amber Bin Abdullah tarafından yaptırılmıştır.
Revaklı avlusu, iki eyvanı ile klasik Selçuklu medrese planının bir benzeridir. En önemli özelliklerinden biri, anıtsal taç kapı kemerinin kilit taşındaki bağdaş kurmuş insan figürüdür. Amasyalı bir hekim olan, 1386 doğumlu Sabuncuoğlu Şerafeddin bu darüşşifada 14 yıl hekimlik yapmıştır.burada “Cerrahiye-i al Haniye” isimli tıbbi minyatürlerle bezeli bir kitap yazarak dönemin padişahı Fatih Sultan Mehmet’e sunmuştur. 1873 yılına dek hekim yetiştiren bu öğretim kurumu Tanzimat ile birlikte, önemini yitirmiş, önce ipek böceği kozalarının yeri olmuş, sonra da depoya dönüşmüştür. 1999 yılından bu yana Belediye Konservatuarı olarak kullanılmaktadır.
İzzettin Keykavus Şifahanesi ( 1218 – 1219 ), Sivas
Selçuklu Sultanı I. İzzettin Keykavus tarafından yaptırılmıştır. En büyük Selçuklu şifahanesidir. Aynı zamanda medrese olarak kullanılan şifahanede göz, dahiliye, cilt ve ruh hastalıkları tedavi edilmiş, hekimler yetiştirilmiştir.
Şifahane ve Keykuvas’un türbesi çini süslemeleri ve taş işçiliğiyle ünlüdür. Türbe cephesinin çini süslemeleri Marendli Ahmet’in eseridir.
Allianoi ( M.S. yy. ), Yortanlı – İzmir
Bergama’nın 18 km kuzeydoğusunda kurulmuş ve M.S. 2. yüzyıla büyük gelişme göstermiş olan Allianoi sağlık tanrısı Asklepios’un yurdu olarak bilinir. Topraklarından 45 derece sıcaklığında kültürlü su çıkan bu şifa merkezi, yıllarca hidroterapi merkezi olarak hizmet vermiştir. Antik yazarlardan P. Aelius Aristides’in Hieroi Logoi ( Kutsal Anlatılar ) eski çağ tıbbının en önemli kaynaklarından biri olan eserinde Allianoi anılmaktadır.
1998 yılından bu yana da Paşa Ilıcası merkez olmak üzere Yortanlı Barajı gölet alanı içinde kalacak olan Allianoi’de kurtarma kazı çalışmaları devam etmektedir.
Asklepion ( M.Ö. 4.yy.), Bergama – İzmir
M.Ö. 4’üncü yüzyıla uzanan geçmişiyle Asklepion Sağlık Kenti, Yunan mitolojisinde Apollon’un oğlu olarak geçen ve yılanlı bir asası olan sağlık tanrısı Asklepieos’a adanarak yapılmıştır. M.S. 5. yüzyıla kadar, ünlü bir tedavi merkezi olarak etkinliğini sürdürmüştür. Askplepion’un bugün Viran Kapı adıyla anılan giriş kapısının üzerinde, “ölümün girmesi yasaktır” yazdığı ve girişte muayene edilenlerden tedavisi mümkün olmayan ölümcül hastaların içeri alınmadığı bilinir. İçeri alınan hastalar, 650 metre uzunluğundaki kutsal yoldan yürür, bugün bile içilebilen şifalı sudan içer ve bununla yıkanır, daha sonra hastalığın tedavisine başlanırdı.
Buluntulardan, ameliyatların da yapıldığı anlaşılan Asklepion’da ilaçla, bitkilerle, müzikle, su, çamur ve güneş banyolarıyla tedavi uygulanırdı. Galenos gibi ünlü hekimlerin yetiştirildiği bilinen Asklepion’da tıbbın simgesi yılanlı sütun da bulunmaktadır. Asklepion’da ayrıca, günümüzde de kullanılan 3500 kişilik bir tiyatro mevcuttur.
Pervane Bey Şifahanesi ( 1277 ), Tokat
Tokat, Selçuklu vezirlerinden Muinüd-din Süleyman Pervane Bey tarafından 1277’de yaptırılmıştır. Uzun yıllar medrese ve daha sonra da darüşşifa olarak hizmet vermiştir. Kırkkızlar medresesi olarak da anıt iki katlı, iki eyvanlı, üç taraftan revaklı, ortası avlulu tipik Selçuklu medrese planıdır. Revaklar zemin katta devşirme sütunlarla, üst katta dikdörtgen taş ayaklarla taşınmaktadır. Eyvan kemerleri turkuaz, patlıcan moru ve lacivert çinilerle bezelidir.
Doğu cephesindeki anıtsal taç kapı, bitkisel ve geometrik kademeli kırmızı, beyaz bordürlerle çevrilidir ve mukarnas üzerinde iki yanda pencere yer almaktadır. Kitabe yeri boş bırakılmıştır. Yıllarca tıp eğitimi veren darüşşifa 1976-1982 yılları arasında yapılan bir onarımla Tokat Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Kuzeyindeki alan içerisinde yapılan kazılarla Selçuklu zaviyesinin temelleri açığa çıkarılmıştır.