• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

anneler ve kızları

mavigece

Üye
Sabah bulaşık yıkarken ellerimin annemin ellerine ne kadar benzediğini
fark ettim.
Benzemekten de öte; tıpatıp aynısı olmuşlar..
Ergenlik çağlarımda (hakikaten çekilmez bir yeniyetmeydim) annemin
ellerine sinir olurdum.
Ya da şöyle diyelim: Sinir olduğum bir milyon sekiz yüz kırk altı şeyden
biri de annemin elleriydi.
Kadıncağızın beni sinir etmek için ellerine özel olarak yaptığı bir şey de
yoktu.
Uzun kırmızıya boyanmış cadı tırnakları falan veya lime lime olmuş tırnak
etleri gibi bir durum da yoktu.
Sadece şekilsizdi. Yani güzel değildi. Ve ben buna sinir olurdum.
'Hah' dedim kendi kendime 'şimdi senin de bir sıpan olsaydı o da sinir
olacaktı ellerine. Yeterince güzel değilmiş diye..'
Şimdi ise o eller biraz daha elimin içinde kalsın diye ne numaralar
çekiyorum...
Yok üşüdüm, tutsana elimi, yok kremi fazla sürdüm, alsana birazını,
tırnakların uzamış, törpüleyeyim mi..

Aslında düşününce, eller dışında da anneme her geçen gün daha çok
benziyorum.
Eskiden çok umurumda olmazdı şimdi evde ufacık bir dağınıklık olsa
sıkılıyorum.
Sabah kalkar kalkmaz temizlik yapmaya başlıyorum.
Hesapça çay demleninceye kadarki vakti değerlendirmiş olacağım.
Çay zift oluyor, ben hâlâ bir yerleri siliyorum.

Aynı annem gibi ben de masa örtülerini düzeltmeden yanlarından geçmiyor,
hoh yapıp silmeden aynalara bakmıyor, yerden gübür toplamadan
ilerleyemiyorum artık.

Aynı onun gibi sabah kalkınca uzun uzun camdan dışarıya bakmadan güne de
başlayamıyorum.
Esnafla iki kelimenin beli kırmazsam aynı onun gibi eksik iş yapmış
sayıyorum kendimi.

Daha az süsleniyor ama tıpkı onun gibi daha çok bakım yapıyorum.
Eskiden tek bir nemlendiriciyi üç kereden fazla kullanamayan ben artık
her gün sabah akşam sürüyorum.
Üstelik fındık tanesi kadar miktar, oldu artik ceviz tanesi kadar! Rimel
ise kurumak üzere..

Bu kadarla kalsa yine iyi.. Arkadaşlarımdan çok bitkilerimle konuşmama
ne diyorsunuz?
Ya da yalnızsam on iki dedi mi en şahane filmi bile seyrediyor olsam
kapatıp cup yatağa giriyor olmama?
Veya çantamda vızıldayan bir çocuğa verilmek üzere BONBON taşımaya
başlamama?

Ben de şaşırıyorum ama gerçek.
Annemde dalga geçtiğim ne kadar şey varsa hepsini ben de yapıyorum
artik!...

Tek kaygım şu: Bir gün ben de YOĞURT KAPLARINI biriktirmeye başlayacak
mıyım acaba?
Aklımın almadığı tek şey bu. Bütün dolap içleri yıkanmış, kurulanmış
yoğurt kaplarıyla dolu.
Hepsi küçük kuleler şeklinde üst üste dizilmiş, kuzu kuzu bekliyorlar. .

Kapakları da elbette mevcut.
Onlarca değil yüzlerce!

Ne diyeyim...
Bir gün elimdeki yoğurt kabını deterjanlarken anlarım herhalde kap
biriktirmenin esbab-ı mucibesini.. .

***

Bu yazıyı geçen sene yine bu günlerde yazmıştım..
'Anneler günü' vesilesiyle biraz değiştirerek yeniden yayınlamak
istedim..
Çünkü hatırlatmak istedim ki annelerimizde kızdığımız, kırıldığımız,
dalga geçtiğimiz, hafife aldığımız,
lüzumsuz gördüğümüz, saçma bulduğumuz ne kadar huy, alışkanlık, arzu,
istek varsa
bir gün hepsini kendimiz de edineceğiz . şakanızı, siteminizi yaparken
bunu unutmayın istedim.
Üstelik bazen sadece alışkanlıklar değil bahtlar da annelerden kızlara
miras kalabiliyor.
İyi veya kötü..

Onları eleştirirken, yargılarken bunu da düşünün istedim..

Çünkü..

Ben..

Artık..

Yoğurt kaplarını biriktirmeye başladım..

alıntı
 
Çok hoşmuş...
Bende anneme benzemek istiyorumm ama benzeyemiyorumm babamaa benziyormuşum onun gibi tembelmişim annem öle diyo:D
 
Geri
Top