Antik geleneğe göre gladyatörler, yasal olarak ölümü hak etmiş görülen, hayatta kalma şansı tamamen arenadaki dövüş becerisine bağlı, dövüş zamanlarının dışında kendileri için hazırlanmış olan, oldukça sıkı ve bir o kadar da kötü koşullardaki hücrelerinde yaşamak zorunda bırakılan kimselerdi. Roma dünyasının erken dönem gladyatörleri, yasal olarak ad ludos, yani kılıçtan geçirilme cezasına çarptırılmış ve bu nedenle hayatı uğruna belli sayıda dövüşü halka açık bir meydanda veya arenada yapmak zorunda olan kişilerdi. Esas itibarıyla verilen cezanın en ağır biçimde ifası olarak görülmesi gereken gladyatörlük müessesesi, giderek bu amacından sapmış ve bu işi bir tür meslek haline getiren profesyonel kimselerin eline geçmiştir. Başlangıçta sadece ağır suçlular, savaş esirleri ve asi kölelerden oluşan bu gruba, sonraları özgür vatandaşlar, soylular, atlı sınıfından kimseler ve hatta Senatus mensuplarının da katılmış olduğu görülmektedir.
Didaktik tarzda kaleme aldığımız bu makale, antik dünyanın en fazla nefret uyandıran fakat seyir ve eğlence açısından en çok aranan oyununa ve oyuncularına ilişkin temel bilgiler vermeyi amaçlamakla birlikte, yer yer oyunların politik önemine ilişkin ayrıntıları da sunmayı hedeflemektedir. Bu özelliğiyle yazımız, gladyatörlük müessesesinin ortaya çıkışı, Roma toplumunda sevilen bir oyun haline gelişi ve ardından Hıristiyanlığın toplum üzerindeki kontrolünün yaygınlaşması ve organizasyon maliyetlerinin yükselmesine bağlı olarak, düzenlenmesi her geçen gün biraz daha zorlaşan ve nihayet, M.s. 6. yüzyıldan itibarentamamen ortadan kalkan oyunlar tarihine ilişkin, genel bir bakış sunmaktadır.
Gladyatör oyunlarının, Roma’da oldukça uzun bir geçmişe sahip olan circus oyunlarından çok sonraları ortaya çıktığı bugün için tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde anlaşılmıştır . Oyunların Roma’da ilk kez düzenlenmesi, M.ö. 264 yılındaki Q. Fulvius ve Appius Claudius’un konsüllükleri yılına rastlamaktadır. Bu organizasyonun ilk kez babalarının ölümü nedeniyle Iunius Brutus Pera’nin oğulları tarafından Roma’ya getirildiği, kaynaklar tarafından doğrulanmaktadır . Halka açık bir şekilde düzenlenen ilk gladyatör oyunlarında, sadece üç çift dövüşçünün karşılaştığı ve dövüşen çiftlerin tümünün köle olduğu anlaşılmaktadır . Oyunların, Iunius Brutus Pera’nın oğulları tarafından ilk kez, Roma’da düzenlenmiş olduğu kaydı, kökeninin Roma olduğu fikrini asla doğrulamamaktadır. Onlar da bu oyunları, muhtemelen kendi çağdaşı olan başka toplumlardan görerek Roma’ya transfer etmişlerdi . Bunun yanında, Romalıların daha erken dönemlerden itibaren ölüler için düzenledikleri cenaze merasimlerinde , insan kurban etme geleneğine sahip oldukları ve söz konusu geleneğin zamanla yumuşayarak, gladyatör oyunlarına dönüştüğünü düşünen kesimler de mevcuttur . Birçok uzmana göre, Romalıların esas geleneksel oyunu gladyatör dövüşleri değil, ludfve circus maximus’taki araba yarışlarıydı . Tertulianus’ın eserinde naklettiği gibi, Etrüsklerin ve Romalıların kendi ölülerinin acılarını dindirmeye yönelik olarak icra ettikleri insan kurban etme geleneğinin kökeninin, M.ö. 8. yüzyıllara kadar geriye gittiği tahmin edilmektedir. Aynı geleneğin, Troia önlerinde savaşan Akalı kahramanlar tarafından da bilindiği anlaşılmıştır .
Roma’da düzenlenen ilk oyunların kökeniyle ilgili tartışmalar bir yana bırakılacak olursa, bu geleneğin Romalılara, Etrüskler yoluyla geçmiş olduğu fikri akla yakın görünmektedir . Kostümlerinden hareketle, Romalı olmadıkları açıkça anlaşılan arenadaki ilk dövüşçülerin , bugün için Etrüsk kökenli oldukları artık kabul görmektedir . Etrüskler’in, gladyatör dövüşlerini dini bir ritüel şeklinde yaptıkları ve bu yolla kaybettikleri savaşçılarının ruhlarını teskin ettiklerine inandıkları düşünülmektedir . Aynı geleneğin, sonraları yarımadanın büyük bir bölümünde hâkimiyet tesis etmiş olan Romalılar tarafından da benimsendiği, birçok varlıklı Romalının ölümünden sonra kendileri için düzenlenecek törenlerde gladyatör dövüşleri tertip edilmesini vasiyet etmesi ve bunun için yüksek miktarlarda paralar ayırmasıyla da açık bir şekilde anlaşılmaktadır . Çoğu zaman ayrılan paranın, ölen kişinin istemiş olduğu gladyatör dövüşleri için yetersiz kaldığı durumlar da olabilmekteydi. Kardeşinin ölümünün ardından bıraktığı vasiyeti gereğince yapılmasını arzu ettiği cenaze töreni için ayrılan paranın yetersiz kaldığı bir durumda meşhur Scipio Aemilianus’un devriye girerek azımsanmayacak bir para yardımıyla destek vermesi, bu durumu yeterince açıklamaktadır.
Damaskus’lu Nikolaos tarafından aktarılan oyunların kökeninin Etrüskler olduğu fikri, Etruria’da açılan ve M.ö. 3. yüzyıla ait olduğu anlaşılan sayısız mezar kabartmalarıyla da doğrulanmaktadır . Kül kavanozları üzerindeki tasvirler yoluyla ilk dövüşçü grubunun bustuarii adıyla bilinen gladyatörler olduğu ortaya konmuştur . Aynı şekilde Campania’da bulunan mezar resimlerinde de Etruria’dakine benzer şekilde, M.ö. 4. yüzyıla ait olduğu anlaşılan gladyatör sahnelerine rastlanmıştır. Campania bölgesinde M.ö. 4. yüzyılın ilk çeyreğine kadar siyasal hükümranlığını sürdüren Etrüskler, buradaki gladyatör oyunlarının da mucidi olarak kabul edilmektedir . Tarihi kayıtlar yoluyla da oyunların kökeninin Etrüskler olduğu güçlü bir şekilde iddia edilmektedir.
Alalia Deniz Savaşı’nda ele geçirilen Kartacalı ve Yunanlı savaşçıların, Caere (Cerveteri) halkı tarafından acımasızca taşlanarak öldürülmesi ve aynı şekilde M.ö. 358 yılında tutsak alınan 307 Romalı savaşçının forum Tarquinii de kılıçtan geçirilmesi, Etrüskler’deki insan kurban etme geleneğinin uzun bir tarihi geçmişe sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Fakat daha sonraları esir alınan kişiler doğrudan kılıçtan geçirilmek yerine, arenalarda hayatları uğruna birbirleriyle eşleştirilerek, savaşmak zorunda bırakılmışlardır. Etrüsklere ait olduğu bilinen birçok örf, adet ve uygulamada olduğu gibi gladyatör oyunlarının da Romalılar tarafından aynen benimsendiği görülmektedir. İşte o andan itibaren ortaya, yüzyıllar boyunca sürecek ve bütün Akdeniz Dünyasına (İspanya, Afrika, Yunanistan, Anadolu) yayılacak olan yeni bir gösteri ve eğlence türü çıkmıştır. Etrüskler’in ölü kültü anlayışından kaynaklanan bir gösteri türü olarak kabul edebileceğimiz gladyatör oyunları, İmparatorluk Çağı’yla birlikte sadece soylu Romalıların cenaze defin işlemleri sırasında yapılan rutin bir gösteri niteliğinden sıyrılarak, tüm Akdeniz dünyası halkının en fazla rağbet gösterdiği çılgın bir ölüm şovunadönüşmüştür . Gladyatör oyunları Roma halkı için düzenlenen yegâne organizasyon olmayıp, bunun yanında atlı araba yarışları, vahşi hayvanlarla yapılan dövüşler gibi, birçok heyecan verici organizasyonlar da mevcuttu. Bütün bu oyunlar, Roma’daki forum, amfitiyatro, circus maximus ve collesium’da halka açık bir şekilde ve belli bir plan çerçevesinde icra edilmekteydi. Roma’daki sıradan halk, oldukça erken bir dönemden itibaren belli yerlerdeki gösteri merkezlerinde düzenlenen oyunlara büyük ilgi göstermiş, bu durum giderek artan oranda tüm İmparatorluk Çağı boyunca devam etmiş ve sayıları yüz binleri bulan sıradan seyirciyi bu tür gösteri merkezlerine çekmiştir. Nasıl ki Makedonya Kralı B. İskender, Pers İmparatorluğu üzerine düzenlediği fetih hareketiyle, Doğu’da büyük bir hellenizasyon sürecini başlattıysa ; Romanın askeri açıdan Doğuda yapmış olduğu fetihlerin de, bu bölgelerde büyük bir romanizasyon hareketine neden olduğu tarihi bir gerçektir. Yaşanan uzun romanizasyon sürecinin sonucu olarak sayısız Roma anlayışının yanında gladyatör oyunlarının da Doğu toplumları tarafından beğenilerek izlenen bir etkinlik haline dönüştüğü, özellikle yazıtlar yoluyla ispatlanmıştır.
Roma’da, özellikle M.ö. 3. yüzyılın sonlarından itibaren sıkça düzenlenmeye başlanan gladyatör oyunları, daha çok politik ve mali açıdan güçlü ailelerin tekelindeydi . İlki M.ö. 264 yılında Roma’da düzenlenen oyunların peşinden, çok geçmeden diğerleri de gelmiştir. Ünlü Roma’lı politikacı M. Aemilius Lepidus’un cenazesi onuruna M.ö. 216′da düzenlenen oyunlarda, tam tamına 22 çift gladyatörün dövüştürüldüğü bilinmektedir . Romanın tanınmış ailelerinden olan ve Cornelius sülalesine mensup genç Scipio’nun, ölen babası anısına İspanya’daki Cartahago Nova’da M.ö. 206 yılında bir munus düzenlediği ve burada isteyen kılıç dövüşçülerinin bir plan dâhilinde arenaya çıkabildikleri kaydedilmektedir . Bunun ardından M.ö. 200 yılında M. Valerius Laevinus’un ölümü münasebetiyle, Roma’da düzenlenen oyunlarda 25 çift gladyatörün , M.ö. 183 yılında P. Licinius için düzenlenen oyunlarda 60 çift gladyatörün ve son olarak ünlü Romalı Komutan Titus Flamininus’un babası onuruna M.ö. 174 yılında tertip ettirmiş olduğu oyunlarda, 36 çift gladyatörün üç gün boyunca dövüştürüldüğü, kaynaklar tarafından kaydedilmiştir.
Burada genel hatlarıyla ifade etmeye çalıştığımız, tanınmış ve zengin Roma vatandaşlarının organize etmiş oldukları gladyatör oyunlarının, giderek Roma halkı tarafından oldukça beğenilen ve yoğun ilgi gösterilen bir eğlence türüne dönüştüğü anlaşılmaktadır. Roma’daki ayak takımının gladyatör oyunlarına göstermiş olduğu yoğun ilgi, çok geçmeden Doğu’nun Helenistik kralları tarafından da fark edilmiş ve onlar da çok geçmeden bu türden oyunlar düzenlemeye başlamışlardır . Augustus Çağı, Cumhuriyet kurumlarının ayakta kalmasına rağmen, işlevsel özelliğini yitirdiği bir dönem olmayıp, genel anlamda oyunların dinsel içeriklerinde ve amaçlarında da ciddi değişmelerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Cumhuriyet Dönemi’nin sonlarından itibaren Roma toplumunda gözlenen hızlı değişim, gladyatör oyunlarının düzenlenme gerekçelerinde de önemli değişikliklere neden olmuş ve o zamana kadar cenaze törenlerinin değişmez bir parçası olarak icra edilen oyunlar, bu andan itibaren, doğum günü ve yıl dönümü kutlamaları vesilesiyle, topluma açık olarak düzenlenen bir etkinlik haline gelmiştir. Birçok özel nedene bağlı olarak icra edilebilen gladyatör oyunları, İmparatorluk Çağı boyunca özellikle, imparator ve yakınlarının halkla olan ilişkilerinde sürekli olarak ihtiyaç duydukları önemli bir politik araç olarak karşımıza çıkmaya başlamıştır.
Oyunun sonunda yenilen gladyatörün cesedi arenadan uzaklaştırılırken, yerdeki kan lekeleri görevli bir köle tarafından kumla örtülmeye çalışılmaktadır. Aynı sahne içerisinde tasvir edilen galip ve mağrur gladyatöre Romalı kadınlar tarafından gösterilen yakın ilgi dikkat çekmektedir.
Oyunların politik arenada bu şekilde önemli olmaya başlamasının ardından, Roma Senatosu’nun konuya ilişkin yeni önlemler almakta gecikmediği görülmektedir. Özellikle, oyunların ne zaman düzenleneceğine ve dövüştürülecek gladyatörlerin sayısının belirlenmesine yönelik olarak Senatus’un yeni yasalar çıkarttığı bilinmektedir. Çıkarılan yeni yasalarla Senatus, gladyatör dövüşü düzenleyen kişilere yeni yükümlülükler getirmenin yanında, onların devlet tarafından sıkı bir şekilde kontrolünü de sağlamıştır. Söz konusu yasaların en önemli amacı, sayıları gittikçe artan gladyatörlerin, Senatus’a karşı politik bir tehdit haline gelmesini önlemekti. Binaenaleyh, haris ellerde bulunabilecek önemli sayıdaki gladyatörün, Roma Senatosu’nun hükümranlık alanı için tehdit oluşturabileceği yadsınamaz bir gerçekti.
Roma’da gladyatör oyunlarının politik öneminin algılanması ve bu amaç doğrultusunda kullanılması, Cumhuriyet Dönemi’nin sonlarına rastlamaktadır. Özellikle, şehirdeki ayak takımının gladyatör oyunlarıyla hoşnut kılınarak, oylarının belirli partilere kanalize edilebilme çabası, çok geçmeden birçok Romalı kurnaz politikacı tarafından da keşfedilerek etkin bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Bu durumun ardından gladyatör oyunlarının sayılarında ve maliyetlerinde çok ciddi bir artışın yaşandığı anlaşılmaktadır. Oldukça masraflı olduğu bilinen bu sektör, ortadan kalkmaya başladığı M.s. 5. yüzyıla kadar, geliri yüksek grupların tekelindeki bir uğraş alanı olarak kalmıştır.
Roma’da Cumhuriyet Dönemi’nin sonlarına doğru gladyatör oyunlarına duyulan ilginin oldukça arttığı gerçeğini gören C. Gracchus’un, M.ö. 122′de düzenlenen oyunları, halkın teveccühünükazanmak için bir fırsat olarak değerlendirdiği bilinmektedir. Oyunların yapılması için görevlilerin özel izleme tribünleri kurdukları ve bu tribünlerin zengin vatandaşlara parasıyla satılacağını öğrenen C. Gracchus, duruma bizzat kendisi müdahale ederek, forum’da kurulan tribünleri ortadan kaldırttığı bilinmektedir. C. Gracchus’un bu hareketinin esas nedeni, Roma’daki yoksul vatandaşların da gladyatör oyunlarını izleyebilmesini sağlayarak, siyasî bir popülarite elde etmekti. Halk tribünlüğünün o yıllarda öneminin artmış olması ve bu göreve gelmenin yegâne vasıtası olarak görülen halkın, ancak bu şekilde elde edilebileceği gerçeğini anlayan C. Gracchus, bu yolu erken keşfetmiş bir politikacı olarak karşımıza çıkmaktadır. Roma Senatosunun, gladyatör oyunlarını askerî öneminden dolayı resmi olarak tanıdığını da burada vurgulamak gerekmektedir. Gladyatör okulunda ders veren bazı kılıç ustalarının, Konsül P. Rutilius Rufus’un komuta ettiği Roma legionlarına dövüş eğitimi verdiği kaynaklar yoluyla aktarılmasına rağmen, böyle bir uygulamanın Roma ordusu için süreklilik arz etmediğini ve bu durumun esas nedeninin o andaki stratejik zorunluluktan kaynaklanmış olduğunu burada vurgulamak gerekmektedir . Muhtemelen ordunun ağır hezimetini unutturmak için aceleyle silah altına alınan ve silah eğitimi bulunmayan Romalı acemi erlerin kılıç kullanma konusundaki becerilerinin telafisine yönelik ve bir defaya mahsus uygulama olduğu kabul edilmelidir.
Bunun yanında gladyatörleri bir tür özel muhafız gibi gören politikacılar da mevcuttu . Catilina, Crassus, Caesar, Antonius gibi Cumhuriyet Dönemi’nin önemli politikacılarının, gladyatör birlikleriyle olan yakın ilişkilerinin temelinde yatan esas neden, hedefledikleri politikaların gerçekleştirilmesinde karşılaşacakları engelleri ancak bu yolla çözebileceklerine inanmış olmalarıydı. Catilina Tertibi’nin (M.ö. 21 Ocak 63) yılında Cicero tarafından ortaya çıkarılmasıyla birlikte, Senatus’un, Capua’da bulunan ve Catilina’ya bağlı oldukları anlaşılan gladyatör birliklerinin devlet kontrolü altına alındığını bilmekteyiz.
Şatafatlı ve acımasız gladyatör oyunları düzenleyerek siyasî rakiplerine meydan okuyan ve bu yolla halkın teveccühünü kazanmayı amaçlayan Romalı politikacıların başında, Iulius Caesar gelmekteydi. Caesar, Romalı politikacı ve komutanlar arasında, gladyatör oyunlarıyla uğraşmaktan en fazla zevk alan ve oyunlarla en fazla ilgilenen kişi olarak göze çarpmaktadır. Caesar, halka inmenin en hızlı ve en pratik yolunun oyunlar olduğunu anlayan ve bu durumu kendi lehine kullanan Cumhuriyet Dönemi’nin ender politikacıları arasında sayılmaktadır. Daha politik kariyerinin başında sayılacak bir konumdayken, tek başına veya görevde bulunduğu arkadaşlarıyla birlikte halka gladyatör oyunları düzenlediği bilinmektedir . Onun, sekiz yıl önce ölmüş olan kızının onuruna, M.ö. 65 yılında verdiği ve oldukça yüksek sayıda kılıç dövüşçüsünü satın alarak, halka çok özel bir gladyatör gösterisi düzenleme girişimi, ne Roma Senatosu’nun ne de onun politik rakiplerinin dikkatinden kaçmış ve bu tarihten itibaren dövüştürülecekgladyatörlerin sayılarına resmi olarak bir sınırlama getirilmiştir . Caesar’ ın, her fırsatta Roma halkına tiyatro, sirk oyunları, çok sayıda atletin katıldığı spor karşılaşmaları ve silahlı dans gibi gösterilerin yanında; çok sayıda vahşi hayvanın arenada kılıçtan geçirildiği ve sayısız gladyatörün hayatları uğruna dövüştükleri oyunları da düzenlediği bilinmektedir . Caesar, halka sadece gladyatör ve vahşi hayvanların kullanıldığı oyunlar düzenlemekle kalmamış, aynı zamanda bu tür oyunlar için gerekli olan mekânların yapılmasına da öncülük etmiştir . Caesar’ ın gladyatörlere olan ilgisinin esas nedeni, onların askerî eğitime yapmış oldukları katkıyı daha o yıllarda anlamış olması ve bu yolla kendini, Roma’daki politik rakiplerine karşı daha güvende hissetmesinden kaynaklanmaktaydı. Roma Senatosu başta olmak kaydıyla, devrin önemli komutan ve politikacıları tarafından kuşku ve korkuyla izlenen Caesar’ın gladyatörlere olan yakınlığının, uzun yıllar Gallia’da Roma legionlarına başarıyla komuta ettiği hatırlanırsa, tamamen askerî eğitime verdiği önemden kaynaklandığı ileri sürülebilir. Sonuç olarak Caesar, gladyatör oyunlarının askeri ve politik önemini kavrayan en önemli Cumhuriyet Dönemi devlet adamı olarak burada özellikle vurgulanmalıdır.
Daha önce de ifade ettiğimiz üzere, ölü gömme merasimi dolayısıyla yapılan gladyatör oyunlarına yüklenen dinsel anlamın giderek politik zemine kayması, arenanın işlevini de önemli ölçüde değiştirmeye başlamıştır. Cumhuriyet Dönemi’nde daha çok zengin Romalı aileler, Konsüller, Praetorler, Diktatörler ve benzeri yüksek dereceli memurlar tarafından organize edilen gladyatör gösterileri, İmparatorluk Dönemi’nde Kayserlerin tekeline geçmiş ve halkla imparator arasındakiiletişimi sağlayan en önemli politik aktivite olarak karşımıza çıkmaktadır. İmparatorluk öncesi dönemde Senatus ve diğer icra kurumları arasında bölüşülen Roma’nın yönetimi, İmparatorluk Dönemi’nde, sadece imparator tarafından ve mutlak hâkim sıfatıyla yürütülmeye başlanmıştır. Bu durum, oyunların daha büyük bir hami tarafından ve daha şatafatlı bir tarzda düzenlenmesine sebep olmuştur.
M.ö. 1. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Roma’daki siyasî gelişmelere paralel olarak, gladyatörlerin hem politik hem de askerî önemlerinin arttığı gözlenmektedir. Romalılar daha erken dönemlerde, gladyatör oyunlarının askeri önemini fark etmişlerdi. Belki de, ancak bu şekilde mevcut Romalılık ve savaşçı ruhlarını muhafaza edeceklerine inanmaktaydılar. Devrin önemli yazar ve devlet adamlarından biri olan Cicero ve diğer birçok Romalının üzerine basa basa vurguladığı Romalılık erdeminin (virtus) ve savaşçı ruhunun, belki de ancak bu yolla korunabileceğine inanılmaktaydı. Bu dönem yazarlarının birçoğu, çıplak yapılan ve daha efemine bir yapı arz eden yunan sporlarını değil; Romalı gençleri beden ve zihinsel olarak daha iyi savaşçı ve daha erdemli vatandaş haline getireceği düşünülen gladyatör oyunlarını tercih ettiği bilinmektedir. Çünkü onlar, Yunanlı sporcuların çıplak olarak yaptıkları ve yalnız sportif başarıya endeksli uğraş olarak gördükleri müsabakaları, Romalı gençleri efemine edeceği ve savaşa olan isteklerini azaltacağını savunarak, gençlerin negatif Yunan etkisinden korunmasının zorunlu olduğunu belirtmekteydiler.
Caesar’ın M.ö. 44 Mart’ında Senatus’ta Cumhuriyetçiler tarafından öldürülmesinin ardından, Roma uzun süren bir iç savaş dönemine girmiş ve bunun sonucunda hem rejim hem de halkın beklentilerinde önemli değişimler yaşanmıştır. Daha önce Senatus egemenliğindeki diğer yürütme organlarıyla yönetilen Roma, uzun süren iç savaşlar döneminin ardından, tedricî olarak Princeps’in istekleri doğrultusunda yönetilmeye başlayan bir İmparatorluk şeklini almıştır. Bu gerçek, halk tarafından çok sevilen gladyatör oyunlarının kaderi üzerinde de etkili olmuş ve bu döneme kadar aktif olarak gladyatör oyunları düzenleyen zengin ve soylu aktörlerin yerini, büyük oranda Princeps’in aldığı görülmektedir. Her alanda Princeps lehine görülen monopollaşma süreci, gladyatör oyunları düzenleme konusunda da yaşanmış ve oyunlar düzenleme ayrıcalığı giderek Princeps’in tekelindeki bir organizasyona dönüşmüştür. Bu noktadan sonra Roma halkını hoşnut kılma görevi tamamıyla olmasa bile, önemli ölçüde Princeps’in uhdesinde toplanmıştır.
Roma’da iç savaşlar döneminin sona erdirilmesinde başrol oynayan Octavianus/Augustus’un (M.ö. 27-M.s. 14) uzun süren idaresi döneminde, halkın hoşnut kılınması için gladyatör oyunları tertip etmeninönemini anlamakta gecikmediği görülmektedir. Augustus’la birlikte sıradan halk gladyatör oyunlarını, kendileri için yaşamsal öneme sahip ekmek ihtiyacının yanında, en önemli gereksinim olarak görmeye başlamışlardır. Bu aşamadan sonra panem et circences (ekmek ve oyun) , Roma halkının olmazsa olmazını işaret eden bir ifade olarak ortaya çıkmış ve değişmeden Hıristiyanlığın toplum üzerindeki etkisinin arttığı geç antik dönemlere kadar devam etmiştir. İmparatorların gladyatör veya diğer benzer gösterileri sevip sevmemeleri sıradan halk için pek de önemli değildi. Bu nedenle İmparatorluk Dönemi’nde halk, oyunları imparatorlardan beklenen en temel hak olarak görmeye başlamıştır. Roma İmparatorluk Çağı’nın ilk temsilcisi olan Augustus, halkın bu talebinin yönetim politikası açısından ne denli önemli olduğunu anlamış ve idaresi döneminde halk için sayısız gladyatör oyunu, vahşi hayvan dövüşü ve atletik yarışmalar düzenleme konusunda hiçbir malî yükümlülükten kaçınmamıştır . Augustus’un, Roma halkı için düzenlettiği oyunların sayısı, büyüklüğü ve görkemi, kendinden öncekilerle kıyaslanamayacak derecede büyük bir öneme sahiptir . Bu gerçek Augustus’un, kendi politikalarını ayrıntılı bir şekilde anlattığı Monumentum Ancyranum (Ankara Anıtı) adlı eserinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu eserde Augustus, üç kez kendi adına, beş kez oğulları ve torunları adına gladyatör oyunu düzenlettirdiğini ve bu oyunlarda on bin kadar insanın arenada dövüştüğünü, büyük bir övünçle anlatmaktadır. Bu kadar çok sayıda gladyatörün kendisi ve yakınları onuruna düzenlenen oyunlarda dövüştürülmesi, Afrika’dan getirtilen sayısız vahşi hayvanın arenalardaki gösterilerde boğazlanması ve tüm bu işler için harcanan büyük paralar göz önüne getirilince, Augustus’un oyunlar ve gösteriler düzenlemesinin arkasındaki esas nedenin, politik olduğu kolayca anlaşılabilmektedir. Kendinden önceki dönemde senatörlerin ve atlı sınıfına mensup kişilerin gladyatör olarak arenaya çıkması, Senatus kararıyla yasaklanmış olmasına rağmen, Augustus’un buna bir keresindeizin verdiği bilinmektedir . Augustus’un, sayısız gladyatör gösterileri düzenletmiş olmasına rağmen, bunların sayılarının sınırlandırılmasına ve devlet kontrolünde gerçekleştirilmesine özen gösterdiği bilinmektedir.
Augustus’un halefi Tiberius (M.s. 14-34) döneminde, gladyatör oyunlarının politik önemi bilinmesine rağmen, bu işler için yapılan harcamalara ve kullanılacak dövüşçülerin sayılarına önemli sınırlamalar getirildiği anlaşılmaktadır . Bu durum genel olarak İmparatorluk Çağı’ndaki politikalar gereği, öncelikle özel gladyatör dövüşçülerinin sayılarının sınırlandırılması ve bunların devlet tarafından kontrolünün sağlanması açısından başvurulan bir önlem olarak görülmelidir.
Didaktik tarzda kaleme aldığımız bu makale, antik dünyanın en fazla nefret uyandıran fakat seyir ve eğlence açısından en çok aranan oyununa ve oyuncularına ilişkin temel bilgiler vermeyi amaçlamakla birlikte, yer yer oyunların politik önemine ilişkin ayrıntıları da sunmayı hedeflemektedir. Bu özelliğiyle yazımız, gladyatörlük müessesesinin ortaya çıkışı, Roma toplumunda sevilen bir oyun haline gelişi ve ardından Hıristiyanlığın toplum üzerindeki kontrolünün yaygınlaşması ve organizasyon maliyetlerinin yükselmesine bağlı olarak, düzenlenmesi her geçen gün biraz daha zorlaşan ve nihayet, M.s. 6. yüzyıldan itibarentamamen ortadan kalkan oyunlar tarihine ilişkin, genel bir bakış sunmaktadır.
a. Oyunlarının Kökeni
Latincede gladius sözcüğü kılıç anlamına gelmekte olup, onu ustalıkla kullanan profesyonel dövüşçüler, gladiator olarak adlandırılmaktaydı. Gladiator kelimesinin karşılığı, Yunancada monomachos veya hoplomachos kelimeleriyle ifade edilen gladiator, tüm batı dillerine olduğu gibi Türkçeye de, Latinceden transfer edilmiştir.Gladyatör oyunlarının, Roma’da oldukça uzun bir geçmişe sahip olan circus oyunlarından çok sonraları ortaya çıktığı bugün için tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde anlaşılmıştır . Oyunların Roma’da ilk kez düzenlenmesi, M.ö. 264 yılındaki Q. Fulvius ve Appius Claudius’un konsüllükleri yılına rastlamaktadır. Bu organizasyonun ilk kez babalarının ölümü nedeniyle Iunius Brutus Pera’nin oğulları tarafından Roma’ya getirildiği, kaynaklar tarafından doğrulanmaktadır . Halka açık bir şekilde düzenlenen ilk gladyatör oyunlarında, sadece üç çift dövüşçünün karşılaştığı ve dövüşen çiftlerin tümünün köle olduğu anlaşılmaktadır . Oyunların, Iunius Brutus Pera’nın oğulları tarafından ilk kez, Roma’da düzenlenmiş olduğu kaydı, kökeninin Roma olduğu fikrini asla doğrulamamaktadır. Onlar da bu oyunları, muhtemelen kendi çağdaşı olan başka toplumlardan görerek Roma’ya transfer etmişlerdi . Bunun yanında, Romalıların daha erken dönemlerden itibaren ölüler için düzenledikleri cenaze merasimlerinde , insan kurban etme geleneğine sahip oldukları ve söz konusu geleneğin zamanla yumuşayarak, gladyatör oyunlarına dönüştüğünü düşünen kesimler de mevcuttur . Birçok uzmana göre, Romalıların esas geleneksel oyunu gladyatör dövüşleri değil, ludfve circus maximus’taki araba yarışlarıydı . Tertulianus’ın eserinde naklettiği gibi, Etrüsklerin ve Romalıların kendi ölülerinin acılarını dindirmeye yönelik olarak icra ettikleri insan kurban etme geleneğinin kökeninin, M.ö. 8. yüzyıllara kadar geriye gittiği tahmin edilmektedir. Aynı geleneğin, Troia önlerinde savaşan Akalı kahramanlar tarafından da bilindiği anlaşılmıştır .
Roma’da düzenlenen ilk oyunların kökeniyle ilgili tartışmalar bir yana bırakılacak olursa, bu geleneğin Romalılara, Etrüskler yoluyla geçmiş olduğu fikri akla yakın görünmektedir . Kostümlerinden hareketle, Romalı olmadıkları açıkça anlaşılan arenadaki ilk dövüşçülerin , bugün için Etrüsk kökenli oldukları artık kabul görmektedir . Etrüskler’in, gladyatör dövüşlerini dini bir ritüel şeklinde yaptıkları ve bu yolla kaybettikleri savaşçılarının ruhlarını teskin ettiklerine inandıkları düşünülmektedir . Aynı geleneğin, sonraları yarımadanın büyük bir bölümünde hâkimiyet tesis etmiş olan Romalılar tarafından da benimsendiği, birçok varlıklı Romalının ölümünden sonra kendileri için düzenlenecek törenlerde gladyatör dövüşleri tertip edilmesini vasiyet etmesi ve bunun için yüksek miktarlarda paralar ayırmasıyla da açık bir şekilde anlaşılmaktadır . Çoğu zaman ayrılan paranın, ölen kişinin istemiş olduğu gladyatör dövüşleri için yetersiz kaldığı durumlar da olabilmekteydi. Kardeşinin ölümünün ardından bıraktığı vasiyeti gereğince yapılmasını arzu ettiği cenaze töreni için ayrılan paranın yetersiz kaldığı bir durumda meşhur Scipio Aemilianus’un devriye girerek azımsanmayacak bir para yardımıyla destek vermesi, bu durumu yeterince açıklamaktadır.
Damaskus’lu Nikolaos tarafından aktarılan oyunların kökeninin Etrüskler olduğu fikri, Etruria’da açılan ve M.ö. 3. yüzyıla ait olduğu anlaşılan sayısız mezar kabartmalarıyla da doğrulanmaktadır . Kül kavanozları üzerindeki tasvirler yoluyla ilk dövüşçü grubunun bustuarii adıyla bilinen gladyatörler olduğu ortaya konmuştur . Aynı şekilde Campania’da bulunan mezar resimlerinde de Etruria’dakine benzer şekilde, M.ö. 4. yüzyıla ait olduğu anlaşılan gladyatör sahnelerine rastlanmıştır. Campania bölgesinde M.ö. 4. yüzyılın ilk çeyreğine kadar siyasal hükümranlığını sürdüren Etrüskler, buradaki gladyatör oyunlarının da mucidi olarak kabul edilmektedir . Tarihi kayıtlar yoluyla da oyunların kökeninin Etrüskler olduğu güçlü bir şekilde iddia edilmektedir.
Alalia Deniz Savaşı’nda ele geçirilen Kartacalı ve Yunanlı savaşçıların, Caere (Cerveteri) halkı tarafından acımasızca taşlanarak öldürülmesi ve aynı şekilde M.ö. 358 yılında tutsak alınan 307 Romalı savaşçının forum Tarquinii de kılıçtan geçirilmesi, Etrüskler’deki insan kurban etme geleneğinin uzun bir tarihi geçmişe sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Fakat daha sonraları esir alınan kişiler doğrudan kılıçtan geçirilmek yerine, arenalarda hayatları uğruna birbirleriyle eşleştirilerek, savaşmak zorunda bırakılmışlardır. Etrüsklere ait olduğu bilinen birçok örf, adet ve uygulamada olduğu gibi gladyatör oyunlarının da Romalılar tarafından aynen benimsendiği görülmektedir. İşte o andan itibaren ortaya, yüzyıllar boyunca sürecek ve bütün Akdeniz Dünyasına (İspanya, Afrika, Yunanistan, Anadolu) yayılacak olan yeni bir gösteri ve eğlence türü çıkmıştır. Etrüskler’in ölü kültü anlayışından kaynaklanan bir gösteri türü olarak kabul edebileceğimiz gladyatör oyunları, İmparatorluk Çağı’yla birlikte sadece soylu Romalıların cenaze defin işlemleri sırasında yapılan rutin bir gösteri niteliğinden sıyrılarak, tüm Akdeniz dünyası halkının en fazla rağbet gösterdiği çılgın bir ölüm şovunadönüşmüştür . Gladyatör oyunları Roma halkı için düzenlenen yegâne organizasyon olmayıp, bunun yanında atlı araba yarışları, vahşi hayvanlarla yapılan dövüşler gibi, birçok heyecan verici organizasyonlar da mevcuttu. Bütün bu oyunlar, Roma’daki forum, amfitiyatro, circus maximus ve collesium’da halka açık bir şekilde ve belli bir plan çerçevesinde icra edilmekteydi. Roma’daki sıradan halk, oldukça erken bir dönemden itibaren belli yerlerdeki gösteri merkezlerinde düzenlenen oyunlara büyük ilgi göstermiş, bu durum giderek artan oranda tüm İmparatorluk Çağı boyunca devam etmiş ve sayıları yüz binleri bulan sıradan seyirciyi bu tür gösteri merkezlerine çekmiştir. Nasıl ki Makedonya Kralı B. İskender, Pers İmparatorluğu üzerine düzenlediği fetih hareketiyle, Doğu’da büyük bir hellenizasyon sürecini başlattıysa ; Romanın askeri açıdan Doğuda yapmış olduğu fetihlerin de, bu bölgelerde büyük bir romanizasyon hareketine neden olduğu tarihi bir gerçektir. Yaşanan uzun romanizasyon sürecinin sonucu olarak sayısız Roma anlayışının yanında gladyatör oyunlarının da Doğu toplumları tarafından beğenilerek izlenen bir etkinlik haline dönüştüğü, özellikle yazıtlar yoluyla ispatlanmıştır.
b. Cenaze Ritüelinden Gösteri Oyununa
Yukarıda kökenine ilişkin ayrıntı verdiğimiz gladyatör oyunlarının ortaya çıkışının, ölü kültüyle ilişkili olduğu kabul edilmekte ve Roma Cumhuriyet Dönemi’nin sonlarından itibaren esas düzenleniş amacından saparak, tamamıyla profan bir eğlence ve gösteri organizasyonu haline geldiği anlaşılmaktadır . Bu yönüyle oyunlar, zaman içinde sadece salt ortaya çıkış amacından uzaklaşmakla kalmayıp; aynı zamanda önemli bir politik işlev vasıtası haline de dönüşmüştür. Başlangıçta kendi yakınlarının cenazeleri dolayısıyla düzenledikleri gladyatör oyunlarında birbirleriyle boy ölçüşen Roma aristokrasisi, Cumhuriyet Dönemi’nin sonlarına doğru oyunları, tamamen politik bir gövde gösterisinedönüştürmüştür. Romanın aristokrat aileleri arasında erken dönemlerden itibaren başlayan gladyatör oyunu tertip etme yarışı, devrin Romalı yazarlarının da dikkatinden kaçmamıştır. Romalılar için gladyatör oyunu tertiplemek, ölen şahsın şatafatını ve zenginliğini kamuoyuna ifade etmenin ve onun anısını sürekli kılmanın en kestirme yoluydu. Bu gerçek, o dönemden kaynaklara yansıdığı şekliyle, öncelikle kazandığı paralarla sınıf atlamış sonradan görme Roma vatandaşlarının vasiyetnamelerinden açık bir şekilde anlaşılmaktadır . Sadece ölen şahsın değil, aynı zamanda ayak takımının beklentilerinin de gladyatör oyunları tertip edilmesinde önemli bir etken olduğu bilinmektedir. Bu dönemde Roma’daki ayak takımının, sadece cenazeleri münasebetiyle aristokrat aile üyelerinden değil; aynı zamanda Konsüllük, Praetörlük veya Aedillik gibi önemli makamlara seçilen kişilerden de gladyatör oyunları veya yemekli şölenler talep ettikleri anlaşılmaktadır.Roma’da, özellikle M.ö. 3. yüzyılın sonlarından itibaren sıkça düzenlenmeye başlanan gladyatör oyunları, daha çok politik ve mali açıdan güçlü ailelerin tekelindeydi . İlki M.ö. 264 yılında Roma’da düzenlenen oyunların peşinden, çok geçmeden diğerleri de gelmiştir. Ünlü Roma’lı politikacı M. Aemilius Lepidus’un cenazesi onuruna M.ö. 216′da düzenlenen oyunlarda, tam tamına 22 çift gladyatörün dövüştürüldüğü bilinmektedir . Romanın tanınmış ailelerinden olan ve Cornelius sülalesine mensup genç Scipio’nun, ölen babası anısına İspanya’daki Cartahago Nova’da M.ö. 206 yılında bir munus düzenlediği ve burada isteyen kılıç dövüşçülerinin bir plan dâhilinde arenaya çıkabildikleri kaydedilmektedir . Bunun ardından M.ö. 200 yılında M. Valerius Laevinus’un ölümü münasebetiyle, Roma’da düzenlenen oyunlarda 25 çift gladyatörün , M.ö. 183 yılında P. Licinius için düzenlenen oyunlarda 60 çift gladyatörün ve son olarak ünlü Romalı Komutan Titus Flamininus’un babası onuruna M.ö. 174 yılında tertip ettirmiş olduğu oyunlarda, 36 çift gladyatörün üç gün boyunca dövüştürüldüğü, kaynaklar tarafından kaydedilmiştir.
Burada genel hatlarıyla ifade etmeye çalıştığımız, tanınmış ve zengin Roma vatandaşlarının organize etmiş oldukları gladyatör oyunlarının, giderek Roma halkı tarafından oldukça beğenilen ve yoğun ilgi gösterilen bir eğlence türüne dönüştüğü anlaşılmaktadır. Roma’daki ayak takımının gladyatör oyunlarına göstermiş olduğu yoğun ilgi, çok geçmeden Doğu’nun Helenistik kralları tarafından da fark edilmiş ve onlar da çok geçmeden bu türden oyunlar düzenlemeye başlamışlardır . Augustus Çağı, Cumhuriyet kurumlarının ayakta kalmasına rağmen, işlevsel özelliğini yitirdiği bir dönem olmayıp, genel anlamda oyunların dinsel içeriklerinde ve amaçlarında da ciddi değişmelerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Cumhuriyet Dönemi’nin sonlarından itibaren Roma toplumunda gözlenen hızlı değişim, gladyatör oyunlarının düzenlenme gerekçelerinde de önemli değişikliklere neden olmuş ve o zamana kadar cenaze törenlerinin değişmez bir parçası olarak icra edilen oyunlar, bu andan itibaren, doğum günü ve yıl dönümü kutlamaları vesilesiyle, topluma açık olarak düzenlenen bir etkinlik haline gelmiştir. Birçok özel nedene bağlı olarak icra edilebilen gladyatör oyunları, İmparatorluk Çağı boyunca özellikle, imparator ve yakınlarının halkla olan ilişkilerinde sürekli olarak ihtiyaç duydukları önemli bir politik araç olarak karşımıza çıkmaya başlamıştır.
c. Politik ve Askeri Açıdan Gladyatör Oyunları
Kamuya açık tüm eğlence ve gösteri etkinliklerinin, köken olarak dinî karakter taşısalar bile, çok geçmeden belli bir profanizasyona uğradıkları ve giderek ortaya çıkış amaçlarından saparak bambaşka bir yapıya büründükleri, herkesin aşina olduğu bir durumdur. Aynı durumun gladyatör oyunları için de söz konusu olduğunu savunmak mümkündür. Burada vurgulanması ve üzerinde durulması gereken esas nokta, gladyatör oyunlarının başlangıçta sadece cenaze merasimlerinde uygulanan bir tür ritüel olduğu, mevcut siyasal gelişmelere paralel olarak deformasyona uğradığı ve giderek bazı kişilerin politik rekabet için kullandıkları bir reklam aracı haline geldiği gerçeğidir. Daha önce kendi aile üyelerinin cenazesi dolayısıyla düzenledikleri gladyatör oyunlarını, bundan böyle siyasî rakiplerine gözdağı vermek için politik bir şova dönüştüren Romalı aristokrat aileler, Cumhuriyet Dönemi’nin sonlarına doğru oyunları, gerçek dinî çizgisinden politik yörüngeye çekmeyi başarmışlardır.Oyunun sonunda yenilen gladyatörün cesedi arenadan uzaklaştırılırken, yerdeki kan lekeleri görevli bir köle tarafından kumla örtülmeye çalışılmaktadır. Aynı sahne içerisinde tasvir edilen galip ve mağrur gladyatöre Romalı kadınlar tarafından gösterilen yakın ilgi dikkat çekmektedir.
Oyunların politik arenada bu şekilde önemli olmaya başlamasının ardından, Roma Senatosu’nun konuya ilişkin yeni önlemler almakta gecikmediği görülmektedir. Özellikle, oyunların ne zaman düzenleneceğine ve dövüştürülecek gladyatörlerin sayısının belirlenmesine yönelik olarak Senatus’un yeni yasalar çıkarttığı bilinmektedir. Çıkarılan yeni yasalarla Senatus, gladyatör dövüşü düzenleyen kişilere yeni yükümlülükler getirmenin yanında, onların devlet tarafından sıkı bir şekilde kontrolünü de sağlamıştır. Söz konusu yasaların en önemli amacı, sayıları gittikçe artan gladyatörlerin, Senatus’a karşı politik bir tehdit haline gelmesini önlemekti. Binaenaleyh, haris ellerde bulunabilecek önemli sayıdaki gladyatörün, Roma Senatosu’nun hükümranlık alanı için tehdit oluşturabileceği yadsınamaz bir gerçekti.
Roma’da gladyatör oyunlarının politik öneminin algılanması ve bu amaç doğrultusunda kullanılması, Cumhuriyet Dönemi’nin sonlarına rastlamaktadır. Özellikle, şehirdeki ayak takımının gladyatör oyunlarıyla hoşnut kılınarak, oylarının belirli partilere kanalize edilebilme çabası, çok geçmeden birçok Romalı kurnaz politikacı tarafından da keşfedilerek etkin bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Bu durumun ardından gladyatör oyunlarının sayılarında ve maliyetlerinde çok ciddi bir artışın yaşandığı anlaşılmaktadır. Oldukça masraflı olduğu bilinen bu sektör, ortadan kalkmaya başladığı M.s. 5. yüzyıla kadar, geliri yüksek grupların tekelindeki bir uğraş alanı olarak kalmıştır.
Roma’da Cumhuriyet Dönemi’nin sonlarına doğru gladyatör oyunlarına duyulan ilginin oldukça arttığı gerçeğini gören C. Gracchus’un, M.ö. 122′de düzenlenen oyunları, halkın teveccühünükazanmak için bir fırsat olarak değerlendirdiği bilinmektedir. Oyunların yapılması için görevlilerin özel izleme tribünleri kurdukları ve bu tribünlerin zengin vatandaşlara parasıyla satılacağını öğrenen C. Gracchus, duruma bizzat kendisi müdahale ederek, forum’da kurulan tribünleri ortadan kaldırttığı bilinmektedir. C. Gracchus’un bu hareketinin esas nedeni, Roma’daki yoksul vatandaşların da gladyatör oyunlarını izleyebilmesini sağlayarak, siyasî bir popülarite elde etmekti. Halk tribünlüğünün o yıllarda öneminin artmış olması ve bu göreve gelmenin yegâne vasıtası olarak görülen halkın, ancak bu şekilde elde edilebileceği gerçeğini anlayan C. Gracchus, bu yolu erken keşfetmiş bir politikacı olarak karşımıza çıkmaktadır. Roma Senatosunun, gladyatör oyunlarını askerî öneminden dolayı resmi olarak tanıdığını da burada vurgulamak gerekmektedir. Gladyatör okulunda ders veren bazı kılıç ustalarının, Konsül P. Rutilius Rufus’un komuta ettiği Roma legionlarına dövüş eğitimi verdiği kaynaklar yoluyla aktarılmasına rağmen, böyle bir uygulamanın Roma ordusu için süreklilik arz etmediğini ve bu durumun esas nedeninin o andaki stratejik zorunluluktan kaynaklanmış olduğunu burada vurgulamak gerekmektedir . Muhtemelen ordunun ağır hezimetini unutturmak için aceleyle silah altına alınan ve silah eğitimi bulunmayan Romalı acemi erlerin kılıç kullanma konusundaki becerilerinin telafisine yönelik ve bir defaya mahsus uygulama olduğu kabul edilmelidir.
Bunun yanında gladyatörleri bir tür özel muhafız gibi gören politikacılar da mevcuttu . Catilina, Crassus, Caesar, Antonius gibi Cumhuriyet Dönemi’nin önemli politikacılarının, gladyatör birlikleriyle olan yakın ilişkilerinin temelinde yatan esas neden, hedefledikleri politikaların gerçekleştirilmesinde karşılaşacakları engelleri ancak bu yolla çözebileceklerine inanmış olmalarıydı. Catilina Tertibi’nin (M.ö. 21 Ocak 63) yılında Cicero tarafından ortaya çıkarılmasıyla birlikte, Senatus’un, Capua’da bulunan ve Catilina’ya bağlı oldukları anlaşılan gladyatör birliklerinin devlet kontrolü altına alındığını bilmekteyiz.
Şatafatlı ve acımasız gladyatör oyunları düzenleyerek siyasî rakiplerine meydan okuyan ve bu yolla halkın teveccühünü kazanmayı amaçlayan Romalı politikacıların başında, Iulius Caesar gelmekteydi. Caesar, Romalı politikacı ve komutanlar arasında, gladyatör oyunlarıyla uğraşmaktan en fazla zevk alan ve oyunlarla en fazla ilgilenen kişi olarak göze çarpmaktadır. Caesar, halka inmenin en hızlı ve en pratik yolunun oyunlar olduğunu anlayan ve bu durumu kendi lehine kullanan Cumhuriyet Dönemi’nin ender politikacıları arasında sayılmaktadır. Daha politik kariyerinin başında sayılacak bir konumdayken, tek başına veya görevde bulunduğu arkadaşlarıyla birlikte halka gladyatör oyunları düzenlediği bilinmektedir . Onun, sekiz yıl önce ölmüş olan kızının onuruna, M.ö. 65 yılında verdiği ve oldukça yüksek sayıda kılıç dövüşçüsünü satın alarak, halka çok özel bir gladyatör gösterisi düzenleme girişimi, ne Roma Senatosu’nun ne de onun politik rakiplerinin dikkatinden kaçmış ve bu tarihten itibaren dövüştürülecekgladyatörlerin sayılarına resmi olarak bir sınırlama getirilmiştir . Caesar’ ın, her fırsatta Roma halkına tiyatro, sirk oyunları, çok sayıda atletin katıldığı spor karşılaşmaları ve silahlı dans gibi gösterilerin yanında; çok sayıda vahşi hayvanın arenada kılıçtan geçirildiği ve sayısız gladyatörün hayatları uğruna dövüştükleri oyunları da düzenlediği bilinmektedir . Caesar, halka sadece gladyatör ve vahşi hayvanların kullanıldığı oyunlar düzenlemekle kalmamış, aynı zamanda bu tür oyunlar için gerekli olan mekânların yapılmasına da öncülük etmiştir . Caesar’ ın gladyatörlere olan ilgisinin esas nedeni, onların askerî eğitime yapmış oldukları katkıyı daha o yıllarda anlamış olması ve bu yolla kendini, Roma’daki politik rakiplerine karşı daha güvende hissetmesinden kaynaklanmaktaydı. Roma Senatosu başta olmak kaydıyla, devrin önemli komutan ve politikacıları tarafından kuşku ve korkuyla izlenen Caesar’ın gladyatörlere olan yakınlığının, uzun yıllar Gallia’da Roma legionlarına başarıyla komuta ettiği hatırlanırsa, tamamen askerî eğitime verdiği önemden kaynaklandığı ileri sürülebilir. Sonuç olarak Caesar, gladyatör oyunlarının askeri ve politik önemini kavrayan en önemli Cumhuriyet Dönemi devlet adamı olarak burada özellikle vurgulanmalıdır.
Daha önce de ifade ettiğimiz üzere, ölü gömme merasimi dolayısıyla yapılan gladyatör oyunlarına yüklenen dinsel anlamın giderek politik zemine kayması, arenanın işlevini de önemli ölçüde değiştirmeye başlamıştır. Cumhuriyet Dönemi’nde daha çok zengin Romalı aileler, Konsüller, Praetorler, Diktatörler ve benzeri yüksek dereceli memurlar tarafından organize edilen gladyatör gösterileri, İmparatorluk Dönemi’nde Kayserlerin tekeline geçmiş ve halkla imparator arasındakiiletişimi sağlayan en önemli politik aktivite olarak karşımıza çıkmaktadır. İmparatorluk öncesi dönemde Senatus ve diğer icra kurumları arasında bölüşülen Roma’nın yönetimi, İmparatorluk Dönemi’nde, sadece imparator tarafından ve mutlak hâkim sıfatıyla yürütülmeye başlanmıştır. Bu durum, oyunların daha büyük bir hami tarafından ve daha şatafatlı bir tarzda düzenlenmesine sebep olmuştur.
M.ö. 1. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Roma’daki siyasî gelişmelere paralel olarak, gladyatörlerin hem politik hem de askerî önemlerinin arttığı gözlenmektedir. Romalılar daha erken dönemlerde, gladyatör oyunlarının askeri önemini fark etmişlerdi. Belki de, ancak bu şekilde mevcut Romalılık ve savaşçı ruhlarını muhafaza edeceklerine inanmaktaydılar. Devrin önemli yazar ve devlet adamlarından biri olan Cicero ve diğer birçok Romalının üzerine basa basa vurguladığı Romalılık erdeminin (virtus) ve savaşçı ruhunun, belki de ancak bu yolla korunabileceğine inanılmaktaydı. Bu dönem yazarlarının birçoğu, çıplak yapılan ve daha efemine bir yapı arz eden yunan sporlarını değil; Romalı gençleri beden ve zihinsel olarak daha iyi savaşçı ve daha erdemli vatandaş haline getireceği düşünülen gladyatör oyunlarını tercih ettiği bilinmektedir. Çünkü onlar, Yunanlı sporcuların çıplak olarak yaptıkları ve yalnız sportif başarıya endeksli uğraş olarak gördükleri müsabakaları, Romalı gençleri efemine edeceği ve savaşa olan isteklerini azaltacağını savunarak, gençlerin negatif Yunan etkisinden korunmasının zorunlu olduğunu belirtmekteydiler.
Caesar’ın M.ö. 44 Mart’ında Senatus’ta Cumhuriyetçiler tarafından öldürülmesinin ardından, Roma uzun süren bir iç savaş dönemine girmiş ve bunun sonucunda hem rejim hem de halkın beklentilerinde önemli değişimler yaşanmıştır. Daha önce Senatus egemenliğindeki diğer yürütme organlarıyla yönetilen Roma, uzun süren iç savaşlar döneminin ardından, tedricî olarak Princeps’in istekleri doğrultusunda yönetilmeye başlayan bir İmparatorluk şeklini almıştır. Bu gerçek, halk tarafından çok sevilen gladyatör oyunlarının kaderi üzerinde de etkili olmuş ve bu döneme kadar aktif olarak gladyatör oyunları düzenleyen zengin ve soylu aktörlerin yerini, büyük oranda Princeps’in aldığı görülmektedir. Her alanda Princeps lehine görülen monopollaşma süreci, gladyatör oyunları düzenleme konusunda da yaşanmış ve oyunlar düzenleme ayrıcalığı giderek Princeps’in tekelindeki bir organizasyona dönüşmüştür. Bu noktadan sonra Roma halkını hoşnut kılma görevi tamamıyla olmasa bile, önemli ölçüde Princeps’in uhdesinde toplanmıştır.
Roma’da iç savaşlar döneminin sona erdirilmesinde başrol oynayan Octavianus/Augustus’un (M.ö. 27-M.s. 14) uzun süren idaresi döneminde, halkın hoşnut kılınması için gladyatör oyunları tertip etmeninönemini anlamakta gecikmediği görülmektedir. Augustus’la birlikte sıradan halk gladyatör oyunlarını, kendileri için yaşamsal öneme sahip ekmek ihtiyacının yanında, en önemli gereksinim olarak görmeye başlamışlardır. Bu aşamadan sonra panem et circences (ekmek ve oyun) , Roma halkının olmazsa olmazını işaret eden bir ifade olarak ortaya çıkmış ve değişmeden Hıristiyanlığın toplum üzerindeki etkisinin arttığı geç antik dönemlere kadar devam etmiştir. İmparatorların gladyatör veya diğer benzer gösterileri sevip sevmemeleri sıradan halk için pek de önemli değildi. Bu nedenle İmparatorluk Dönemi’nde halk, oyunları imparatorlardan beklenen en temel hak olarak görmeye başlamıştır. Roma İmparatorluk Çağı’nın ilk temsilcisi olan Augustus, halkın bu talebinin yönetim politikası açısından ne denli önemli olduğunu anlamış ve idaresi döneminde halk için sayısız gladyatör oyunu, vahşi hayvan dövüşü ve atletik yarışmalar düzenleme konusunda hiçbir malî yükümlülükten kaçınmamıştır . Augustus’un, Roma halkı için düzenlettiği oyunların sayısı, büyüklüğü ve görkemi, kendinden öncekilerle kıyaslanamayacak derecede büyük bir öneme sahiptir . Bu gerçek Augustus’un, kendi politikalarını ayrıntılı bir şekilde anlattığı Monumentum Ancyranum (Ankara Anıtı) adlı eserinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu eserde Augustus, üç kez kendi adına, beş kez oğulları ve torunları adına gladyatör oyunu düzenlettirdiğini ve bu oyunlarda on bin kadar insanın arenada dövüştüğünü, büyük bir övünçle anlatmaktadır. Bu kadar çok sayıda gladyatörün kendisi ve yakınları onuruna düzenlenen oyunlarda dövüştürülmesi, Afrika’dan getirtilen sayısız vahşi hayvanın arenalardaki gösterilerde boğazlanması ve tüm bu işler için harcanan büyük paralar göz önüne getirilince, Augustus’un oyunlar ve gösteriler düzenlemesinin arkasındaki esas nedenin, politik olduğu kolayca anlaşılabilmektedir. Kendinden önceki dönemde senatörlerin ve atlı sınıfına mensup kişilerin gladyatör olarak arenaya çıkması, Senatus kararıyla yasaklanmış olmasına rağmen, Augustus’un buna bir keresindeizin verdiği bilinmektedir . Augustus’un, sayısız gladyatör gösterileri düzenletmiş olmasına rağmen, bunların sayılarının sınırlandırılmasına ve devlet kontrolünde gerçekleştirilmesine özen gösterdiği bilinmektedir.
Augustus’un halefi Tiberius (M.s. 14-34) döneminde, gladyatör oyunlarının politik önemi bilinmesine rağmen, bu işler için yapılan harcamalara ve kullanılacak dövüşçülerin sayılarına önemli sınırlamalar getirildiği anlaşılmaktadır . Bu durum genel olarak İmparatorluk Çağı’ndaki politikalar gereği, öncelikle özel gladyatör dövüşçülerinin sayılarının sınırlandırılması ve bunların devlet tarafından kontrolünün sağlanması açısından başvurulan bir önlem olarak görülmelidir.