• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Antik Yunan kentleri

Suskun

V.I.P
V.I.P
800px-AntikeGriechen1.jpg

M.Ö. 6. yy'da Akdeniz'de Antik Yunanistan (kırmızı) ve Fenike (sarı) şehirleri .

Polis (Yunanca ἡ πόλις), Eski Yunanistan'da bir şehir, veya şehir-devletti. Kelimenin bir diğer anlamı ise böyle bir şehrin vatandaşlar topluluğu idi. Klasik Atina ve aynı dönemdeki şehirler için bu terim çoğu zaman "şehir devleti" olarak çevrilir. Aynı kavramın Latincesi civitas tır.

Polis kavramının üç farklı boyutu vardı:

* Sosyal anlamda belli hakları olan vatandaşlar topluluğu.
* Mekansal olarak, şehir ve onun toprakları, onu besleyen ekosistem.
* Egemen, başka devletlerle ilişkileri olan bir devlet.



Eski Yunanlılar Atina, Isparta, Tebai'ten bahsetmezler, Atinalılar, Ispartalılar, Tebaililer derlerdi. Eski Yunalılarda bir şehri oluşturan insanlar topluluğu polis teriminin en önemli anlamı haline geldi. Polis terimi şehrin toplumsal ve idari boyutuna değinirdi. Şehrin sadece yapıları ve sahası için kullanılan terim ise ἄστυ (astü) idi.


Organizsasyon
Acropole1.jpg

Atina'nın Akropolü
800px-Agora_of_Athens.JPG

Atina'nın agorası


Şehir genelde bir tepenin üzerinde bulunan bir kale (akropol) ve bir agora (ticaret meydanı) olurdu. Yönetim de şehir merkezinde olurdu, ama vatandaşlar şehrin içinde veya ona ait civar topraklarda yaşardı. Sosyal anlamıyla polis, yönetime katılan bir vatandaşlar kuruluydu, ama idare çeşitli biçimler alabilirdi: tarihte görülme sırasına göre bunlar oligarşi, tiranlık ve demokrasi idi. Yönetim, vatandaşlar meclisi, bir konsey ve hakimlerden oluşurdu.

Bazı polislerde farklı seviyelerde vatandaşlıklar tanımlıydı. En üstte siyasî hakları olan vatandaşlar vardı. Ardından siyasî hakları olmayan vatandaşlar, en sonda da vatandaş olmayanlar gelirdi. Kadınlar, çocuklar, yabancılar ve esirler vatandaş sayılmazdı. Vatandaşlık genelde doğumdan kaynaklanırdı, farklı şehirlerin bu konuda farklı kuralları vardı. Kimisi hem anne hem babanın vatandaş olmasını şart koşar, kimi sadece birinin. Bazı şehirler anne babasından dolayı vatandaş olamayacak kişileri özel kararla vatandaş yapmayı seçebilirdi.

Tarihsel gelişim

Şehirler uzun zaman içinde, köylerin ortak bir merkez etrafında toplanmasıyla oluşmuştur. Şehirler genelde coğrafi, etnik ve dinsel olarak birbirinden ayrı düşmüş insanlardan oluşmuştu. Polislerin Bronz Çağında mevcut oldukları iddia edilmiş[2]. MÖ 8.yy'da ilk Yunan şehirleri oluşmasına rağmen, vatandaşların hak ve görevlerinin tanımlı olduğu biçimiyle polisler M.Ö. 6. yy'da belirir.

M.Ö. 8. yy'dan itibaren Yunanlılar Anadolu'ya doğru yayılmaya başladıkları zaman kurulan yeni sehirler de polis sistemi üzerine kurulu oldular. Böylece polis özelliklerine sahip yerleşim merkezleri Ön Asya'ya doğru yayıldılar.

Polis idare tarzı Büyük İskender'in Anadolu'yu fethinde önemli bir araç olmuştur. Daha evvel şehir hayatının olmadığı yerlerde kendisinin 70'i aşkın şehir kurduğu söylenir, bu yeni şehirler Yunan nüfuzunun merkezleri olur. Büyük İskender bu politikası onun halefleri tarafından da sürdürülmüştüür.

Roma döneminde imparatorlar polis sistemini teşvik etmişlerdir. Uzak bölgelerin bu şekilde kendi kendilerin yönetmeleri sayesinde imparatorluğun idaresi kolaylaşıyordu. Yunan tarzı şehirler iç politikalarını kendileri düzenliyorlar ama dış politikaları Roma imparatorunun elinde oluyor.
 
466px-Constantinople_map_German.png

Hrisopolis'in konumunu gösteren harita
Hrisopolis ya da Skutari, (Yunanca: Σκουτάρι ya da Χρυσόπολις Türkçe: Altınşehir) günümüzde İstanbul'da Üsküdar ilçesinin bulunduğu yerde kurulmuş olan eski Bizans yerleşmesidir. İstanbul Boğazı'nın doğusunda, eski Konstantinopolis şehrinin tam karşısında yer alan şehir gerek Bizans döneminde gerekse Osmanlı döneminde sahip olduğu liman nedeniyle büyük önem taşıyordu. Bu liman doldurulduğu için günümüze ulaşamadı. Bizans döneminde genellikle Hrisopolis olarak çağırılırken, Skutari adı daha sonraları ortaya çıktı. Bu ad zamanla değişerek, günümüzde kullanıldığı biçimiyle Üsküdar'a dönüştü.
 
660px-Reconstruction_Nereid_Monument_BM.jpg

Ksantos Fethiye yakınlarındaki antik kent. Fethiye - Kaş karayolunun 70 km.sinde bulunmaktadır. Antik Çağda Likya'ya başkentlik yapmıştır. Kentte ele geçen en eski kalıntılar M.Ö. 8. yüzyıla kadar gitmektedir. Pek çok tarihi olaylara ve savaşlara sahne olan kentten günümüze ulaşan kalıntılar arasında kaya mezarları, lahit mezarları ve Likya kültürüne özgü dikme mezar anıtları vardır. Likya akropolü erken dönem eserleri arasındadır. Birçok kez onarılmış tiyatro ve Erken Hıristiyanlık Döneminde yapılmış kilise görülebilecek eserler arasındadır. 1840'lı yıllarda antik kentte kazılar yapan İngiliz Fellows, "Nereidler Anıtı" ile pek çok eseri British Museum'a götürmüştür.
722px-Guardian_sphinx_BM_B290.jpg
 
Salamis (Yunanca: Σαλαμίς veya Σαλαμίνα της Κύπρου), Kıbrıs adasında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Gazimağusa şehrinin 6 km kadar kuzeyinde yer alan bir antik kenttir. Kent Trodos dağından doğan Pedios (Kanlıdere) nehrinin denize döküldüğü havzaya yakın bir yerde kurulmuştur.

19. yüzyılın sonlarında, ağaçlarla ve toprak tabakasıyla örtülmüş bir halde keşfedilmiş ve 1952-1974 yılları arasında yapılan kazılarla kentin büyük bölümü ortaya çıkarılmıştır. 1974 yılında kesilen kazı çalışmalarına 1998 yılında Ankara üniversitesi tarafından tekrar başlanmıştır.

İncil'de de adı geçen kent, havari Barnabas ve havari Paul (Pavlus)'un vaazlerine tanık olmuştur.
 

800px-Athena_temple_at_Priene.jpg

Apollo tapınağının sütunları.
800px-Priene_Theater_Apr2005.jpg

Tiyatro
800px-Priene_colline_colonne.jpg

Priene'lilerin mermer çıkardıkları tepe
450px-DSC04485a_Istanbul_-_Museo_archeol._-_Afrodite_-_sec._III-II_a.C._-_da_Priene_-_Foto_G._Dall%27Orto_28-5-2006.jpg

Priene Afroditi,İstanbul Arkeoloji Müzesi


Priene Aydın Söke'de Efese yaklaşık 100 km uzaklıkta kurulmuş bir İyon (Antik Yunan) şehridir. Şehir Menderes nehrinin 10 km kuzeyindedir. Şehir kurulduğunda deniz kıyısındaydı. Menderesin alüvyonu nedeniyle şehir şimdi kilometrelerce kara içerisindedir.

Belus'un oğlu Aegyptus yönetiminde İyonlar tarafından kurulduğu kabul edilir. Şehir sonra Lidya lı Ardys tarafından alınır. M.Ö. 6. yüzyılın ortalarında şehrin "Bilge"si Bias yönetiminde, şehir tekrar canlandı ve zenginleşti. M.Ö. 545 yılında Pers Kralı Cyrus (Kurash) tarafından ele geçirildi. Şehir Perslere karşı İyon Başkaldırısı na (M.Ö. 499) 12 gemi ile katildi. Komşusu Samos (Sisam) ile ortaya çıkan anlaşmazlıklar ve Büyük İskender in ölümünün ardından çıkan karışıklar dolayısıyla şehir güçsüzleşti. Roma 155 yılında şehri, Bergama (Pergamon) ve Kapadokya krallarının elinden kurtarmak durumunda kaldı.

Kapadokya kralının asi oğlu Orophernes, Romalıların şehri alması ile Priene’ye gömdüğü hazinesine ulaştı ve adak olarak şehirdeki Athena tapınağını onardı. Roma ve Bizans yönetimi altında zengin bir şehir olarak kaldı. M.Ö. 13. yüzyılda şehir Türklerin eline geçti.

İngiliz (sanat ve eski eser ticareti yapan ve Francis Dashwood tarafından kurulan) Dilettante Sosyetesi 1765 ve 1868 de, taraçalanmış planlı şehrin kalıntılarını araştırma ile görevli bir grup gönderdi. Bu grubun çalışmaları ve daha sonra Berlin Müzesinden Theodor Wiegand (1895-1899) ın çalışmalarından sonra şehrin tamamen soyulduğu ve harap edildiği görülüyor.

Şehir, 4. yüzyıl da tekrar kuruldu. Şehrin yeni planı, yolların birbirini dik açı ile kestiği bir dikdörtkendir. Bu plan günümüzün modern şehir planı Grid in öncüsünü oluşturur. Şehrin üzerine kurulduğu dik yamaç güneye bakar. Şehrin Akropolis'i 230 m yukarıdadır. Şehir güvenlik kuleleri olan 2 metre kalınlığında taş duvar ile çevrilidir. Şehre giriş, üç ana kapıdan yapılır.

Akropolisin aşağısındaki yamaçta Demeter tapınağı bulunmakta idi. Şehrin, 7m genişliğinde doğu-batı doğrultusunda altı ana yolu ve buları dik kesen genişliği 3.5 m olan 15 tali yolu vardır. Şehirdeki tüm kavşaklar arasındaki mesafe aynıdır. Dolayısıyla şehir 80 eşit alanlı bloğa ayrılmıştır. Özel evler, her bloğa sekiz ev seklinde düzenlenmiştir. Şehirde temiz su ve kanalizasyon yapıları açıkça görülebilir. Priene evleri ile eski Pompei evleri arasında benzerlikler vardır. Athena Polias tapınağı, şehrin bati yarısında, ana yolun kuzeyinde yüksek bir terasa kurulmuştu. Yüksek bir isçiliğin eseri bir merdivenle çıkılan bu tapınak ön yüzünde 6 kolonu bulunan (hexastyle) bir yapıya sahiptir. Tapınağın mimarı aynı zamanda Dünyanın Yedi Harikasından biri Mausoleum'un da mimari Pytheos'tur. 1870'te Athena heykelinin kaidesinin altında, Kapadokya tarafından yapılan restorandan kalması olası, Orophernes resimli gümüş yirmi-drahmiler ve bazi mücevherler bulunmuştur. (Büyük bir olasılıkla
Dilettanti Sosyetesinin kazıları sırasında.)

Ana yolun bir yanında, yüzü yola bakan bir seri toplantı binaları diğer yanında ise güzel bir alışveriş merkezi vardır. Kuzeyde, Belediye binaları, Roma tipi gymnasium ve iyi korunmuş bir tiyatro vardır. Şehir planının ortasındaki tüm yapılar gibi, Isis ve Asclepius tapınakları tamamen harap haldedir. Büyük bir stadyum, şehrin en alçak yerinde, güneyde duvarların içinde kurulmuştu ve İyon zamanından kalan gymnasium ile bağlantısı vardı.
 
Potidea

Potidea (Yunanca: Ποτίδαια - Potidea) milâttan önce 600'lü yıllarda Korintliler tarafından Trakya´nın Halkidiki bölgesinde kurulmuş bir koloni devletidir. Makedonya ile ticari ilişkilede bulunmuştur.

Atina ile sık sık anlaşmazlıklar yaşayan Potidea´da halk M.Ö. 432'de Atina´ya karşı ayaklanmış; fakat Pelopenezya Savaşı ile kuşatılan şehir Potidea Savaşı´nda ele geçirilmiştir. Atinalılar şehri M.Ö. 404 yılına kadar ellerinde tutmuşlardır.

Tekrar Korintlilerin eline geçmiş olan şehir M.Ö. 363´te yine el değiştirerek Atinalılara geçmiş fakat M.Ö. 356´da Makedonya Kralı II. Filip´in kontrolüne girmiştir.
 
800px-Olympie_Temple_Zeus.JPG

Olimpiya (Yunanca: Ολυμπία ya da Ολύμπια) Antik Yunanistan´da Olimpiyat Oyunları´nın gerçekleştirildiği Elis iline bulunan antik bir kenttir. Antik kentin yakınlarında bulunan modern Olimpiya kenti 11.000 nüfuslu bir kasabadır.
 
Myra
800px-Myra_Theatre.JPG

Myra’nın antik tiyatrosu ve arka plandaki uçurumda antik Likya nekropolünün kayalara oyulmuş mezarları.

Myra, günümüz Türkiye'sinde Antalya İli'nin Kale (Demre) ilçesinin yer aldığı bölgede bulunan antik bir Likya kentidir. Alacadağ, Akdağ (Massikytos) sırası ve Ege Denizi arasında Demre Çayı (Myros) tarafından taşınan toprakla oluşmuş verimli alüvyon ovasına kurulmuştur.


Bazı araştırmacılar Myra'nın Arzawa'nın Mira'sı ile aynı yerleşim yeri olduğunu düşünse de kanıtlanmış böyle bir bağlantı yok. Myra Likya ittifakının (M.Ö. 168 – 43) bir üyesi olmadan önce Myra ile ilgili ele geçirilmişdem yazılı bir kaynak yoktur; Strabo'ya (14:665) göre ittifakın en büyük kentlerinden biriydi.

Yunan halk kentin koruyucu tanrıçası olan Artemis Eleutheria'ya tapmışlardır. Zeus, Athena ve Tike'ye de tapılmıştır.

Likya ve Roma dönemlerine ait olan kentin harabelerinin çoğu alüvyon tortuların altındadır. Antik tiyatronun üstündeki dağda bulunan akropol büyük ölçüde tahrip olmuştur. Tiyatronun yakınında hamam ve bazilika olabilecek geç dönem kalıntıları görülmektedir. Açıkhava tiyatrosu 141 yılında bir depremde yıkılmış fakat daha sonra tekrar yapılmıştır.
Myra.JPG

Myra'da kaya mezarları.


Myra’da iki Likya nekropolü vardır, bunlar tiyatronun üzerindeki kayalıkta ve onun doğusunda nehir nekropolü olarak adlandırılan bölgede toplanmıştır. Kaya mezarlarının çoğu uzaktan büyük bir ev gibi görünürler, bazıları da tapınak şeklindedir. Nehir nekropolünün en dikkat çeken mezarı gezgin Charles Fellows'ın 1840 yılında kaya mezarlarını gördüğü zaman hala kırmızı, sarı, mavi ve mor renkleri seçebildiğini söylediği “Resimli Mezar”dır, günümüzde bu renkler görülemez sadece kırmızı ve mavi renklerden izler vardır. Bu mezarda diğer bir dikkat çeken şey gerçek ölçülerde kabartma şeklinde yapılmış on bir insan figürüdür.

Myralılar limanları Andriake'yi korsanların baskınlarına karşı korumak için nehrin ağzına zincir germişlerdi. Bu zincir M.Ö. 42'de Marcus Junius Brutus tarafından para toplamak amacıyla Myra'ya gönderilen komutan Lentulus Spinther tarafından şehre girilirken kırılmıştır.

Hıristiyanlığın ilk zamanlarında Myra Likya'nın metropolüydü. Aziz Pavlus M.S. 60'da Roma'ya giderken limanında gemi değiştirir. Günümüzde Noel Baba olarak da bilinen Aziz Nicholaos 4. yüzyılda Myra'nın piskoposluğunu yapıyordu. 408 ile 450 yılları arasında imparatorluğun başında olan II. Teodosius zamanında Aziz Nicholaos'ın Myra'da başpiskoposluk yaptığı ve Myra'nın Likya'nın başkenti olduğu bilinmektedir.



800px-Ilja_Jefimowitsch_Repin_-_Saint_Nicholas_of_Myra_saves_three_innocents_from_death.jpg

Myralı Aziz Nikolaos Üç Masumu Ölümden Kurtarıyor (Ilya Repin'in yağlı boya tablosu, 1888, Rus Devlet Müzesi).

809 yılındaki kuşatmanın ardından Myra Abbasi halifesi Harun Reşid'in emri altındaki birlikler tarafından ele geçirildi. Bu olayı takip eden yıllarda kent gerileme dönemine girdi. 1034 yılında Araplar tarafından denizden yapılan saldırılar sonucu Noel Baba Kilisesi zarar görmüştür. I. Aleksios Komnenos döneminin (1081 – 1118) başlarında, Myra bu kez Selçuklular tarafından ele geçirildi. Kargaşadan faydalanan Bari'li denizciler kilisedeki rahiplerin itirazlarına rağmen Aziz Nicholaos'nın kemiklerini 20 Nisan 1087 tarihinde alıp 9 Mayıs 1087 tarihinde Bari'ye getirdiler.

Aziz Nikolaos Kilisesi

800px-Grab_Nikolaus.jpg

Myra'daki bazilikada bulunan Aziz Nikolaos'un gerçek mezarı.

Myra'da Aziz Nikolaos Kilisesi ilk olarak 6. yüzyılda Aziz Nikolaos'ın ölümü üzerine yapılmıştır. Günümüzdeki kilise temel olarak 8. yüzyıldan itibaren inşa edilmiştir; 11. yüzyılın ikinci yarısında bir manastır ilave edilmiştir. 1863 yılında Rus Çarı II. Aleksandr binayı ve çevresindeki bölgeyi Osmanlı Devleti'nden satın aldı ve restorasyon çalışmalarına başladı fakat daha sonra Osmanlı Devleti bölgeyi ve kiliseyi geri alıp Ruslara sadece restorasyon yapma izni vermiştir. Restorasyon çalışmaları kilisenin aslını bozacak kadar kötü yapılmıştır ve 1876'da bugün de görülebilen çan kulesi ilave edilmiştir. 1963 yılında kilisenin doğu ve batı kısımları toprak altından çıkartıldı. 1968 yılında Aziz Nikolaos'ın 1087 yılında tahrip edilen lahiti ortaya çıkarıldı.
 
Amfipolis
566px-Amphipolis_location.jpg

Amfipolis (Yunanca: Ἀμφίπολις / Amphípolis) Yunanistan´da bugünkü Trakya ve Makedonya Bölgelerinde bulunan bir periferidir. Geçmişi çok eski çağlara dayanan kentin Edoniler tarafından kurulmuş olduğu bilinmektedir. Strimon Nehri´nin kıyılarında bir düzlüğe M.Ö. 437 yılında kurulmuş olan kent, M.S. 8. yüzyılda terk edilmiştir. Bölgede günümüzde bulunan Amfipoli şehri eski antik kentle aynı bölgede kurulmuştur.
 
Megalopolis
GreeceArcadia.png


Megalopoli (Yunanca: Μεγαλόπολη) Yunanistan´ın Arkadia ili sınırları içinde kalan bir kasabadır. Yunancada Büyükşehir anlamına gelen kentin adı, Antik dönemlerden gelmektedir. Gerçekten çok büyük bir şehir olan bölgede 20.000 kişi kapasiteli bir de antik tiyatro inşaa edilmiştir. 2001 yılında nüfusu 5.000´e ulaşan kent, Arkadia ilinde büyümekte olan tek bölgedir.
HsMegalopolisTheater.jpg
 
Geri
Top