• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Aöf 1. Sınıf hukuka giriş tüm kitap özet

Mc_ÖRGE

Kaptan
Özel üye
1. Sınıf Hukuk'a Giriş Ders Özeti​

• Hukuk; sosyal hayatı düzenleyen maddi yaptırımlı kurallar bütünüdür.
• Sosyal ilişkiler; sosyal hayatta gelişen ilişkilerdir.
• Yaptırım(müeyide); sosyal kurallara uyulmadığında karşılaşılan tepkidir.
• Subjektif ahlak kuralları; kendi nefsimize karşı nasıl davranmamız gerektiğini belirten ahlak kurallarıdır.
• Objektif ahlak kuralları; sosyal hayatta kişilerin birbirleri ile ilişkilerinde nasıl davranmaları gerektiğini belirten ahlak kurallarıdır.
• Nafaka yükümlülüğü; yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoy, altsoy ve kardeşlerine yardım etmekle yükümlü olmaktır.
• Nafaka alacaklısı; yoksulluk içinde bulunan altsoy, üstsoy ve kardeşlerdir.
• Yargı organı; Bir kimseyi hukuk kurallarına uymaya zorlayan devlet organıdırç.
• Cebri icra; Hukuk kurallarına uymayan bir kimsenin, devlet zoru ile bu kuralın gereğinin yerine getirtmesidir.
• Hukuk, sosyal hayatı düzenleyen kurallardan sadece biridir. Diğer sosyal kurallar din, ahlak ve görgü kuralları olarak sayabiliriz.
• Din kuralları; yüce güç tarafından konulmuş ve peygamberler vasıtası ile kişilere ulaşmış bulunan bir takım emir ve yasaklardan oluşan kurallardır. Yaptırımı manevidir. Kişileri bu kurallara uymaya zorlayamayız.
• Ahlak kuralları; sosyal hayatta gerek kişinin kendi nefsine karşı, gerekse kişilerin birbirlerine karşı nasıl davranması gerektiğini gösteren kurallardır. Bu kuralların yaptırımı da manevidir.
• Görgü kuralları; bir kimsenin belli bir olayda ne şekilde davranması gerektiğini gösteren manevi yaptırımlı sosyal kurallardır.
• Hukuk kuralları; sosyal hayatta kişilerin birbirleri ile ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen maddi yaptırımlı, yani devlet gücü ile desteklenmiş kurallar olduğu için diğer sosyal kurallardan ayrılmaktadır. Kişiler hukuk kurallarına uymak zorundadırlar. Oysaki diğer sosyal kurallar manevi yaptırıma sahip oldukları için bu kurallara uymak zorunlulukları bulunmamaktadır.
• Hukuk kuralları ile diğer sosyal kurallar arasında bir takım ilişkiler ve benzerlikler vardır. Ahlak kuralları bunların başında gelir. Hukuk kurallarının toplumda geçerli ahlak kurallarına aykırı olması düşünülemez.
• Yaptırım( müeyyide); herhangi bir kuralın koymuş olduğu emir ve yasaklara uygun surette hareket etmeme, onun yap dediğini yapmama veya yapma dediğini yapma halinde karşılaşılacak olan tepkidir.
• Manevi yaptırım; hukuk kuralları dışındaki diğer sosyal kurallara uyulmadığında karşılaşılacak tepkidir.
• Maddi yaptırım; hukuk kurallarına uyulmadığında karşılaşılacak tepkidir.
• Ceza, kanunun suç işleyen kişiye uygulanmasını öngördüğü yaptırımdır.
• Disiplin cezaları; belli bir statü içerisinde bulunan kimselere hizmetle ve iç düzenle ilgili kurallara aykırı davranmaları halinde uygulanan cezadır.
• Cebri icra; borcunu yerine getirmeyen kimseyi borcunu yerine getirmeye zorlama biçiminde bir yaptırımdır.
• Tazminat; hukuka aykırı olarak başkalarına verilen zararların ödettirilmesi biçimindeki yaptırımdır.
• Hükümsüzlük; bir hukuki işlemin, kanunun öngördüğü şekilde yapılmaması veya kanuna aykırı olarak yapılması halinde hukuki sonuç doğurmamasıdır.
• İptal; hukuki kurallara aykırı olarak yapılmış bir idari işlemin yargı organı kararıyla ortadan kaldırılmasıdır.
• Hukukun sistemi; kapsam ve özellikleri açısından birbirinden farklı olan çeşitli ilişkileri hukuk kurallarını düzen ve ayırıma tabi tutmaktır.
• Hukuk; birisi kamu hukuku, diğeri Özel Hukuk olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Bir kişi ile diğer bir kişi arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarına Özel hukuk; bir kişi ile devlet, veya bir devlet ile diğer bir devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarına da Kamu hukuku denir.
• Atatürk Milliyetçiği; ırk, din, dil ayrımı yapılmaksızın Türk vatan ve milletinin bölünmez bir bütün olduğu, Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk sayılmasıdır.
• Demokratik devlet; halkın devlet yönetimine katılması esasına dayanan devlettir.
• Laiklik; Dünya ve devlet işlerinin din işlerinden ve dini otoriteden arındırılarak bağımsız hale getirilmesidir.
• Sosyal devlet; bireylerin sosyal durumları ile ilgilenen, onlara asgari hayat düzeyini sağlamayı, sosyal adalet ve sosyal güvenliği gerçekleştirmeyi ödev bilen devlettir.
• Yasama organı; yasa yapma yetkisine sahip organdır.
• Yasama sorumsuzluğu; TBMM üyelerinin meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, ve illeri sürdükleri düşüncelerinden ve bunların meclis dışında tekrarından ve açıklanmasından sorumlu olmamasıdır.
• Yasama dokunulmazlığı; TBMM üyelerinin seçimden önce veya sonra işledikleri ileri sürülen suçlar nedeniyle, meclis kararı olmaksızın tutulamamaları, sorguya çekilememeleri, tutuklanamamaları ve yargılanamamalarıdır.
• Genel idare; bütün ülkeyi kapsayan idaredir.
• Mahalli idare; köy kasaba ve şehir adı verilen belli yerleşim alanlarındaki halkın yerel ihtiyaçlarını gidermek üzere, çeşitli kamu hizmeti yürüten kuruluşlardır.
• Memur; kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yapmak üzere atanmış olan kişilerdir.
• İdari işlem; idarenin idare hukuku alanında bir hukuki sonuç doğurmak veya doğmuş olan bir hukuki sonucu belirtmek üzere yaptığı tek taraflı bir işlemdir.
• İdari sözleşme; İdarenin idare hukukunca düzenlenen sözleşmeleridir.
• Suç; cezai yaptırıma bağlanış olan fiillerdir.
• İhmal; gereken ilgiyi göstermemedir.
• İcra; yapmak
• Kast; yasanın suç saydığı bir fiili bilerek isteyerek işleme iradesidir.
• Taksir; yasanın suç saydığı bir eylemi, onun sonuçlarını bilmeden ve istemeden işlemedir.
• Ceza; Kanunun suç işleyen kimseye uygulanmasını öngördüğü yaptırımdır.
• Yargı; hukuk kurallarının bağımsız mahkemelerce belli bir olaya uygulanmasıdır.
• Adli yargı; mahkemelerdeki yargıdır.
• Davacı; mahkemeye başvurarak dava a.an taraftır.
• Davalı; davacı tarafından kendisine karşı dava açılan kişidir.
• İflas; İflasın açılması ile, müflisin haczi mümkün bütün mal ve haklarının oluşturduğu bütündür.
• Müflis, İflasın açılması ile borçluya verilen addır.
• Vergi; devletin kamu harcamalarına halkın parasal katılımıdır.
• İşyeri; işin yapıldığı yerdir.
• İşçi; hizmet akdine dayanarak çalışan kişidir.
• İşveren; işçi sayılan kimseleri çalıştıran gerçek veya tüzel kişilere ve tüzel kişiliği olmayan kamu kuruluşlarıdır.
• Sendika; işçilerin veya işverenlerin ortak ekonomi, sosyal hak ve menfaatini korumak ve geliştirmek amacıyla oluşturulmuş tüzel kişiliğe sahip mesleki kuruluşlardır.
• Toplu iş sözleşmeleri, İşçi sendikaları ile işverenler veya işveren sendikaları arasında akdedilen ve iş şartları ile tarafların hak ve borçlarını düzenleyen yazılı anlaşmadır.
• Grev; işçilerin bir iş yerinde veya iş kolunda hiç çalışmamak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla toplu olarak işi bırakmalarıdır.
• Lokavt; bir iş yerinde veya iş kolunda, faaliyetin tamamen durmasına neden olacak şekilde, işçilerin işveren tarafından topluca uzaklaştırılmalarıdır.
• Doktrin, İlmi görüşlerdir.
• Miras (tereke); miras bırakanın malvarlığının toplamıdır.
• Ayni hak; Eşya üzerinde doğrudan doğruya mutlak egemenlik yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haktır.
• Borç ilişkisi; iki taraf arasında doğan ve bunlarda birinin diğerine karşı bir edimi yükümlendiği ilişkidir.
• Edim; borçlunun yerine getirmekle yükümlü bulunduğu davranış biçimidir.
• Tacir; bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimsedir.
• Esnaf; ister gezici, ister bir dükkan veya sokağın belli bir yerinde sabit olsun, iktisadi faaliyeti nakdi, sermayeden çok bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleridir.
• Şirket; iki yada daha çok kişinin, emeklerini ve mallarını ortak bir amaca ulaşmak için birleştirmeleridir.
• Kıymetli evrak; yazılı hakkın senede bağlandığı ve senetten ayrı olarak devredilmesinin mümkün olmadığı senetlerdir.
• Kombiyo senedi; poliçe, çek ve bono
• Ciro; kıymetli evrakta hak sahibi tarafından senette yazılı hakkın devredilmesi, rehnedilmesi veya tahsili için yapılan irade açıklamasıdır.
• Donatan; gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibidir.
• Navlun sözleşmesi; deniz yolu ile eşya taşımak üzere yapılan sözleşmedir.
• Sigorta; bir şeyin yada bir kimsenin, herhangi bir yönden ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için, önceden ödenen prim karşılığında bu işle uğraşan kuruluşla yapılan iki taraflı sözleşmedir.
• Uyrukluk; Kişileri veya şeyleri devlete bağlayan hukuki bağdır.
• Vatandaşlık; gerçek kişileri devlete bağlayan siyasi bağdır.
• Medeni hukuk; kişilerin toplum halinde yaşaması bakımından bir hüküm ve değer arzeden bütün eylem ve davranışlarını, işlemlerini ve ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarının tümüdür. Medeni hukuk düzenlemekte olduğu ilişkilerin niteliğine göre beş bölüme ayrılır. Bunlar; 1- Kişiler hukuku 2- aile hukuku 3- miras hukuku 4- eşya hukuku 5- borçlar hukuku’dur.
• Ticaret hukuku; kişiler arasındaki ticari ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarıdır. Ticaret hukuku da 5 bölüme ayrılır. Bunlar; 1- Ticari işletme hukuku 2- Şirketler hukuku 3- Kıymetli evrak hukuku 4- Deniz ticareti hukuku 5- Sigorta hukuku’dur.
• Devletler özel hukuku; çeşitli devletlere bağlı olan, aynı uyruklukta ( tabiiyette) olmayan kişiler arasındaki özel hukuk ilişkilerine hangi devletin kanununun uygulanacağını ve kişilerle şeylerin uyrukluğunu düzenleyen hukuk kurallarından oluşur.
• Mevzuat; yasa, tüzük, yönetmelik diğer hukuk kaynaklarının tümüdür.
• Kanun; yasama organı tarafından yazılı olarak çıkarılan genel, sürekli ve soyut hukuk kurallarıdır.
• Kanun tasarısı; Bakanlar kurulunun hazırlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğu kanun projeleridir.
• Kanun teklifi; Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin sundukları kanun projeleridir.
• Resmi gazete; Başbakanlık tarafından çıkarılan ve kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin, tüzüklerin ve bazı yönetmeliklerin yayımlandığı gazetedir.
• Kanun hükmünde kararname; Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı yetki kanununa dayanarak, Bakanlar kurulunca belli konuları düzenlemek üzere çıkarılan yazılı hukuk kuralları.
• Tüzük; bir kanunun uygulamasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere, kanuna aykırı olmamak şartı ile ve Danıştay’ın incelemesinden geçirilerek Bakanlar kurulunca çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır.
• Yönetmelik; devlet örgütü içerisinde bulunan çeşitli kurum ve kuruluşların daha çok kendi alanlarını ilgilendiren, çalışma yöntemlerini düzenleyen hukuk kurallarıdır.
• Örf ve adet; topluluk içerisinde kök salmış olup, uyulması gerekli geleneklerdir.
• Paftos; başkasına ait bir arazide bağ yetiştirme.
• Bilimsel görüş; hukuk bilginlerinin hukuki sorunlarda ileri sürdükleri görüş, düşünce ve kanatlardır.
• Yargısal karar; anlaşmazlık konusu hukuki bir olayın çözümü için mahkemece verilmiş olan karar.
• Hukuku doğuran kaynaklar; hukuk kurallarının nasıl ve ne şekilde meydana geldiklerini, nereden çıktıklarını ifade eder. Hukuku bildiren kaynaklar ise, hukuk kurallarının hangi şekillerde göründüklerini gösteren kaynaktır ki, bunlara Hukukun şekli kaynakları denir. Hukukun şekli kaynaklarını yazılı kaynaklar ve yazısız kaynaklar biçiminde bir ayırıma tabi tutarız. Bunlara yardımcı kaynakları da ekleyebiliriz.
• Yazılı kaynaklar deyimi ile; hukuk kurallarının yazılı bir biçimde yer almış oldukları metinler ifade edilmek istenir. Bunlar yazılı hukuk kurallarını içeren kaynaklardır. Yazılı hukuk kuralları yetkili mercilerce konulmuşlardır. Yazılı kaynaklar; kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzükler ve yönetmeliklerden oluşur.
• Yazısız kaynağı; örf ve adet ( gelenek) hukuku oluşturur. Bu kurallar yetkili bir merci tarafından konulmazlar. Bunlar toplumda kendiliğinden doğarlar. Bir adetin, bir geleneğin örf ve adet hukuku kuralı olabilmesi için üç unsurun bir arada olması gerekir. Bunlar; maddi unsur, manevi unsur ve hukuki unsurdur.
• Yardımcı kaynaklar ise; bilimsel görüşler (doktrin) ile yargısal kaynaklardan oluşur.
• Hak; hukuken korunan yarardır.
• Mülkiyet hakkı; kişinin bir şey üzerinde egemenliğidir.
• Kamu hakları; kamu hukukundan doğan haktır.
• Özel haklar; özel hukuktan doğan haklardır.
• Kişisel hak; kişinin maddi ve manevi tüm varlığı ile ilgili olan ve bu varlığın serbestçe geliştirilmesi amacına yönelik olan haktır.
• Mutlak hak; sahibine maddi ve maddi olmayan bütün mallar ile kişiler üzerinde en geniş yetkiler veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haktır.
• Eşya; maddi mallardır.
• İrtifak hakkı; bir eşyayı sadece kullanma ve ondan yararlanma yetkisi sağlayan ayni haktır.
• İntifa hakkı; yararlanma hakkı; başkasına ait malları kullanma ve bunlardan yararlanma yetkisi veren haktır.
• Rehin hakkı; bir alacağın yerine getirilmemesi durumunda, hak sahibine, belli bir malı sattırma yetkisi veren haktır.
• Fikri hak; bir kimse tarafından yaratılan yapıt üzerindeki düşünsel haktır.
• Telif hakkı; yazar hakkıdır.
• Patent; bulgu belgesidir.
• Velayet hakkı; ergin olmayan çocuklar üzerinde ana ve babaya tanınmış olan mutlak haktır.
• Haksız fiil; bir kimsenin hukuk kurallarına aykırı ve zarar verici davranışıdır.
• Mutlak haklar herkese karşı ileri sürülebildikleri halde, nisbi haklar belli bir kişiye veya kişilere karşı ileri sürülebilirler.
• Hakkın kazanılması; bir hakkın bir kişiye bağlanması.
• Hukuki olay; hukuki sonuç doğuran ve insan iradesi dışında gerçekleşen olay.
• Hukuki fiil; hukuki sonuç doğuran ve insan iradesi ile gerçekleşen olaydır.
• Hukuki İşlem; bir veya birden fazla kimsenin hukuki bir sonuca yöneltilmiş irade açıklamasıdır.
• Aslen kazanma; bir hakkın, kimseye ait olmayan bir hakkı kendi fiiliyle elde etmesidir.
• Devren kazanma; bir hakkın, sahibi bulunan kişiden elde edilmesidir.
• İyiniyet; bir hakkın kazanılmasında, buna ait engeli bilmemektir.
• Taşınır eşya; bir yerden başka bir yere taşınabilen ve taşınmaz mülkiyetine girmeyen ve edinilebilen doğal güçlerdir.
• Hakkın kaybedilmesi; bir hakkın hak sahibinden ayrılması, onun elinden çıkması.
• Dürüst davranma; bir hak sahibinin hakkını kullanırken veya bir borçlunun borcunu yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesi, yani dürüst, namuslu, aklı başında davranışının sonucunu bilen, orta zekalı her insanın benzer olaylarda izleyecek olduğu yolda hareket etmesidir.
• Hakkın kötüye kullanılması; bir hakkın kullanılmasında dürüst davranılmamsıdır.
• Dava hakkı; bir kimsenin devletin bağımsız ve tarafsız yargı organlarına yani mahkemelere başvurarak hakkının elde edilmesidir.
• Talep hakkı; bir kişinin hakkını elde etmek veya hakkına saygı gösterilmesini sağlamak üzere karşısındaki kişiye yönelttiği isteme yetkisidir.
• Meşru müdafaa; bir kimsenin, kendisine veya başkasına ya da mallarına yönelen, halen var olan haksız saldırıdan doğacak zararı önlemek için yapmak zorunda kaldığı eylemdir.
• Zaruret hali; kendisini ve başkasını bilerek sebebiyet vermediği zarardan ya da derhal ortaya çıkabilecek bir tehlikeden kurtarmak için başkasının mallarına zarar vermedir.
• Savunma; davalının, kendisine karşı ileri sürülmüş olan talebin tamamen veya kısmen doğru olmadığını ileri sürmesidir.
• İnkar; kabul etmemedir.
• İtiraz; bir hakkın doğumuna engel olan veya o hakkı sona erdiren olgulardır.
• Def’i; davalının borcunu, özel bir nedenden dolayı yerine getirmekten kaçınmasına olanak veren haktır.
• Karine; bilinen bir durumdan bilinmeyen bir durumun varlığını çıkarmadır.
• Resmi sicil; resmi makamlar tarafından tutulan sicildir.
• Resmi senet; Noterler veya resmi makamlar tarafından düzenlenen belgedir.
• Hakkın kötüye kullanılması; bir hakkın dürüstlük kurallarına apaçık derecede aykırı surette özellikle amacı dışında kullanılmış olması ve bundan da başkalarının zarar görmüş veya zarar görme tehlikesi ile karşılaşılmış bulunmaları demektir.
• Kişi; haklara ve borçlara sahip olabilen varlıklardır.
• Gerçek kişi; insanlardır.
• Tüzel kişi; başlı başına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca örgütlenmiş olan bağımsız mal topluluklarıdır.
• Cenin; kendisine gebe kalınmış ve doğumu beklenilen çocuktur.
• Ölüm; gerçek kişiliği sona erdiren hukuki bir olaydır.
• Hukuki olay; hukuk düzeninin kendilerine bir sonuç bağladığı olaylardır.
• Ölüm karinesi; bir kimsenin ölümüne kesin gözle bakılacak bir durumda kaybolması halinde, ölmüş sayılması ve o yerin en büyük mülkiye amirinin emriyle kütüğüne ölüm kaydının düşülmesidir.
• Birlikte ölüm karinesi; birden fazla kişiden hangisinin önce veya sonra öldüğünün ispat edilememesi durumunda hepsinin aynı anda ölmüş sayılmasıdır.
• Gaip; yok olan kişidir.
Hak ehliyeti; hak ve borç sahibi olabilmedir.
• Fiil ehliyeti; bir kişinin kendi fiil ve işlemleri ile kendi lehine haklar, aleyhine borçlar yaratabilme iktidarıdır.
• Ayırt etme gücü; akla uygun biçimde davranma yeteneğidir.
• Ergin olmak; bir kimsenin kanunun belirttiği belli bir yaş sınırını aşmasıdır.
• Kısıtlık; bir kimsenin medeni hakları kullanma yetkisinin mahkemece kaldırılmasıdır.
• Hukuki işlem ehliyeti; bir kişinin hukuki işlemler yapabilme, hukuki işlemlerle kendi lehine haklar ve aleyhine borçlar yaratabilmesidir.
• Haksız fiil; hukuka aykırı zarar verici eylemlerdir.
• Tam ehliyetli; fiil ehliyetinin bütün koşullarına sahip olan kişidir.
• Sınırlı ehliyetli; tam ehliyetli olup, bazı sebeplerden dolayı ehliyetleri belli konularda kısıtlanmış olan kişidir.
• Sınırlı ehliyetli; ayırt etme gücü bulunan ancak, ergin olmayan ya da kısıtlı bulunan kişidir.
• İzin; önceden belirtilen rızadır.
• Onama; sonradan açıklanan rızadır.
• Tam ehliyetsizler; ayırt etme gücüne sahip olmayan kişidir.
• Fiil ehliyetine sahip olmanın 3 koşulu vardır. Bunlar; 1- Ayırt etme gücüne sahip olmak 2- Ergin olmak 3- Kısıtlı olmamaktır. Fiil ehliyetinin içeriğine, hukuki işlem ehliyeti, haksız fiillerden sorumlu olma ehliyeti ve dava ehliyeti girmektedir.
• Kişilik; geniş anlamda hak ve fiil ehliyetlerini, kişisel durumları ve kişilik haklarını içeren bir kavramdır.
• Kişilik hakları; bir kişinin maddi (bedensel), manevi ve iktisadi bütünlüğü ve varlıkları üzerindeki mutlak haklardır.
• Tespit davası; bir saldırı sonucunda kişilik hakları zedelenmiş olan kimselere, sona ermesine rağmen etkisini devam ettirdiği takdirde, bu saldırının hukuka aykırılığını tespit ettirmek üzere açılacak davadır.
• Saldırıya son verilmesi davası; bir kimsenin kişilik haklarına yapılan hukuka aykırı saldırının mahkemece ortadan kaldırılması için açılan davadır.
• Önleme davası; halen mevcut olmamakla beraber, bir takım beklentilerden çok yakın bir zamanda gerçekleşmesi beklenen hukuka aykırı saldırının önlenmesi için açılan davadır.
• Maddi tazminat davası; kişilik haklarına, hukuka aykırı saldırıda bulunulan kimsenin, bu saldırıdan dolayı uğramış olduğu maddi zararların giderilmesi için açtığı davadır.
• Manevi tazminat davası; kişilik haklarına hukuka aykırı saldırıda bulunulan kişinin bu yüzden düşmüş olduğu üzüntü ve utancı gidermek için açtığı davadır.
• Tüzel kişi; belli bir amacı gerçekleştirmek üzere bağımsız bir varlık halinde örgütlenmiş, hak ve fiil ehliyetine sahip kişi ve mal topluluklarıdır.
• Kişi topluluğu; belli bir amacın gerçekleştirilmesi için kişilerin bir araya gelmesi ile oluşmuş, bağımsız varlığa sahip topluluklardır.
• Mal topluluğu; belli bir amacın gerçekleştirilmesi için malların bu amaca örgütlenmesiyle oluşturulmuş, bağımsız varlığa sahip topluluklardır.
• Kamu hukuku tüzel kişileri; kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi için, kamu hukukuna ilişkin kanun ve hukuk kuralları çerçevesinde oluşmuş tüzel kişiliklerdir.
• Özel hukuk tüzel kişileri; özel hukuka ilişkin kanun ve hukuk kuralları çerçevesinde oluşmuş tüzel kişiliklerdir.
• Şirket; kazanç paylaşmak amacı ile en az iki kişi ile kurulan özel hukuk tüzel kişisidir.
• Dernek; kazanç paylaşmak dışında bir amaçla en az yedi gerçek kişi ile kurulan kişi topluluğu niteliğinde özel hukuk tüzel kişisidir.
• Vakıf; başlı başına bir varlığı bulunmak üzere bir malın belli bir amaca örgütlenmesidir.
• Kanuni organ; tüzel kişilerin kanun gereğince sahip olmak zorunda oldukları organlardır.
• İradi organ; bir tüzel kişinin kanun gereği sahip olması gerekmeyen, isteğe bağlı organlardır.
• Tahsis (özgüleme) prensibi; tüzel kişilerin fiil ehliyetlerinin amaçları ile sınırlandırılmasıdır.
• İnfisah (dağılma); bir tüzel kişiliğin herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden sona ermesidir.
• Fesih (dağıtılma); bir tüzel kişiliğin bir kararla sona erdirilmesidir.
• Tüzel kişilerin hangi anda kişilik kazandıklarını tespit eden sistemler serbest kuruluş sistemi, izin sistemi, ve tescil sistemi olmak üzere üçe ayrılır. Türk hukuk sisteminde bunlardan birinin benimsenmesi yoluna gidilmeyerek her üç sisteme de yer verilmiştir.
• Borç ilişkisi; iki taraf arasında tek taraflı veya karşılıklı yükümlülükleri kapsayan hukuki bir bağdır.
• Alacaklı; bir borç ilişkisinde karşı tarafı, bir şeyi yapmaya, vermeye ya da bir şeyi yapmaktan kaçınmayı zorlamaya hakkı olan kişidir.
• Borçlu; alacaklıya karşı bir edimde bulunma yükümlülüğü altında olan kişidir.
• Edim; borçlunun yerine getirmekle yükümlü olduğu borcun konusudur.
• Olumlu edim; bir şeyin yapılmasına veya verilmesine ilişkin edimdir.
• Olumsuz edim; bir şeyin yapılmamasına ilişkin edimdir.
• Kişisel edim; bizzat borçlu tarafından yerine getirilmesi gereken edimdir.
• Maddi edim; doğrudan doğruya borçlunun mal varlığı ile yerine getirilebilen, bizzat borçlu tarafından, yerine getirilmesi zorunlu olmayan edimdir.
• Sorumluluk; borçlunun edimini yerine getirmemesi halinde, alacaklının borçlunun malvarlığına el atabilme olanağı.
• Sınırsız sorumluluk; borçlunun tüm malvarlığı ile sorumlu olmasıdır.
• Sınırlı sorumluluk; borçlunun, malvarlığındaki belli malları ile veya belirli bir miktar oranında bütün malları ile sorumlu olmasıdır.
• Hukuki işlem; bir hukuki sonuç oluşturmak için irade açıklamasında bulunmaktır.
• Sözleşme; iki tarafın, bir hukuki sonuç elde etmek için, karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamasında bulunmasıdır.
• İcap; bir sözleşmenin meydana gelebilmesi için zaman bakımından önce yapılan irade açıklamasıdır.
• İcaba davet; bir sözleşmenin oluşabilmesi için, açıklanan irade beyanının sadece konuya görüşme amacıyla yapılmasıdır.
• Kabul; icabın karşı tarafça olumlu biçimde cevaplandırılmasıdır.
• Örtülü (zımni) kabul; kabulcünün, icabı kabul etmiş olduğu sonucunun çıkarılmasına neden olan tutum ve davranışlarıdır.
• Haksız fiil; hukuk düzeninin hoş görmediği, zarar verici eylemlerdir.
• Haksız fiil sorumluluğu; hukuken uyulması zorunlu olan bir hakkın çiğnenmesi sonucunda ortaya çıkan sorumluluktur.
• Kast; hukuk düzeninin izin vermediği bir fiili bilerek, isteyerek işleme iradesidir.
• İhmal; hukuka aykırı sonucu istememekle beraber, bu sonucun doğmaması için gerekli dikkat ve özeni göstermemektir.
• Zarar; Kişinin malvarlığında veya manevi varlığında ortaya çıkan eksilmedir.
• İlliyet bağı; bir sebep ile ortaya çıkan sonuç arasındaki ilişkidir.
• Sebepsiz Zenginleşme; hukuken geçerli bir sebep olmaksızın, bir kimsenin zararına zenginleşmesidir.
• Şekil; bir hukuki işlemin veya belirtilen bu iradenin dış görünüşüdür.
• Kanuni şekil; kanunun öngördüğü şekil.
• İradi şekil; kanunun şekle bağlamadığı bir sözleşmenin, taraflarca, belli bir şekle uyularak yapılmasının kararlaştırılmasıdır.
• Geçerlilik şekli; bir sözleşmenin geçerli olarak meydana gelebilmesi için gerek kanun gerekse tarafların iradesi gereği uyulması gereken şekildir.
• İspat şekli; bir sözleşmenin varlığını ispat için gerekli olan şeklidir.
• Şahadetname; resmi makamların; özel bir kurumun bir kişinin bildiği bir olguy onamak ve doğrulamak için düzenlediği belgedir.
• Resmi şekil; hukuki işlemin yetkili bir resmi makam önünde yapılmasıdır.
• Karine; bilinen bir olgudan bilinmeyen bir olgunun çıkartılmasıdır.
• Mutlak butlan; bir hukuki işlemin kamu düzenine, ahlaka aykırı olması veya esaslı koşullara sahip bulunmamasıdır.


 
• Muvazaa; tarafların, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan bir işlem yapmaları, fakat görünürdeki bu işlemin geçerli olmayacağı konusunda anlaşmalarıdır.
• İrade bozukluğu; bir kimsenin iradesi ile irade açıklaması arasında istenmeden meydana gelen uygunsuzluktur.
• Üçüncü kişi; bir sözleşmenin tarafları ile onların temsilcilerinin dışındaki kişilerdir.
• Temsil; başkası adına, hukuki bir işlem yapmak veya tasarrufta bulunmaktır.
• Temsilci; bir hukuki işlemi başkası adına yapan kişidir.
• Üçüncü kişi; temsilcinin, temsil olunan adına, kendisi ile hukuki işlem yaptığı kişidir.
• Dolaylı temsil; temsilcinin bir hukuki işlemi, kendi adına ve temsil olunanın hesabına yapmasıdır.
• Doğrudan doğruya temsil; temsilcinin, bir hukuki işlemi, temsil olunanın adına ve hesabına yapmasıdır.
• Ulak; bir hukuki işlemin oluşması için bir tarafın irade açıklamasını diğer tarafa ileten kişidir.
• Temsil yetkisi; başkasının adına ve hesabına hukuki işlem yapabilme yetkisidir.
• Velayet; çocuklar üzerinde ana babanın kanundan doğan haklarıdır.
• Vesayet; velayet altında bulunmayan küçük ve kısıtlıların çıkarlarını korumak üzere mahkemece yasal temsilci atanmasıdır.
• Temsil belgesi; temsilcinin temsil yetkisini gösteren belgedir.
• Halef; başkasının yerine geçen, ardıl.
• İfa; borçlanılan şeyin yerine getirilmesidir.
• Muaccel; vadesi gelmiş
• İfa yeri; borcun yerine getirilmesi gereken yerdir.
• Temerrüt; borçlunun borcunu ödememekte, alacaklının alacağını almamakta direnmesidir.
• Ferdiyle belli şey; nitelikleri ile belli edilmiş şey, cins
• Nev’iyle belli şey; cins olarak belli edilmiş parça.
• Muacceliyet; borçlunun edimini yerine getirmekle yükümlü olduğu andır.
• Muaccel borç; ifa zamanı gelmiş, ifası istenebilecek borçtur.
• Müeccel borç; ifa zamanı henüz gelmemiş, ifası henüz istenemeyecek borçtur.
• Vade; bir işin yapılması veya borcun ödenmesi için öngörülen sürenin sonudur.
• Ademi ifa; ödemezlik, borçlunun, yüklendiği edimi hiç veya gereği gibi yerine getirmemesidir.
• Mücbir sebep; zorlayıcı neden, önceden göz önüne alınmasına ve bunun sonucu olarak ortadan kaldırılmasına olanak bulunmayan ve bir dış etkiden ileri gelen olaydır.
• Beyine; kanıt, herhangi bir olayın veya hukuki ilişkinin doğruluğunu ortaya çıkarmak için başvurulan her türlü araçtır.
• Borçlunun temerrüdü (direnimi); halen ifası mümkün olan muaccel bir borcun alacaklının ihtarına rağmen borçlu tarafından zamanında ifa edilmemesidir.
• İhtar (protesto); alacaklının tek yanlı irade açıklaması ile borçluyu ifaya davet etmesidir.
• İhbar; zaman verme, bildirme.
• Müsbet (olumlu) zarar; alacaklının borcun ifasındaki menfaatinin yerine getirilmemiş olmaması nedeni ile uğradığı zarardır.
• Temerrüt faizi; para borçlusunun temerrüde (direngen duruma) düşmesi halinde alacaklıya ödemek zorunda kaldığı bir tür tazminattır.
• Menfi (olumsuz) zarar; geçerli olduğuna inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi yüzünden uğranılan zarardır.
• Borcun sona ermesi; bir borç ilişkisinin veya doğmuş olan tek bir borcun sona ermesidir.
• Fer’i borç; asıl borca bağlı yan borçtur.
• Takas; bir borcun, bir karşı alacağın feda edilmesi suretiyle sona erdirilmesidir.
• Kanuni takas; kanun tarafından tanınmış olan takastır.
• Akdi takas; tarafların aralarında anlaşarak yaptıkları bir sözleşmeye dayalı takastır.
• Mahsup; bir alacak miktarında belli olgular nedeniyle indirim yapmaktır.
• Zamanaşımı; kanun tarafından belirlenmiş şartlar altında belli bir süre içinde alacaklının hareketsiz kalması sonucu alacağın ifasını isteme yetkisinin sona ermesidir.
• Kazandırıcı zamanaşımı; kanunun belirlediği sürenin geçmesi ile ve belli şartlarla bir kimseye mülkiyet ve başkaca bir ayni hak kazandıran zamanaşımıdır.
• Aciz vesikası; icra ve iflas hukukunda, borçlunun malları satılıp paylaştırıldıktan sonra, alacaklarının tamamına kavuşamamış olan alacaklılara verilen belgedir.
• Zamanaşımının durması; kanunda sayılan sebeplerden birinin bulunması nedeniyle zamanaşımı süresinin bu sebebin devamı süresince işlemeye başlaması veya başlamış ise devam etmemesidir.
• Zamanaşımının kesilmesi; kanunda sayılan sebeplerden birinin bulunması dolayısı ile zamanaşımı süresinin o ana kadar işlemiş olan kısmının ortadan kalkması ve sürenin yeni baştan işlemeye başlamasıdır.
• Satım Sözleşmesi; satıcının satılan malı, alıcının borçlandığı, bir satış parası karşılığında, ona teslim ve mülkiyeti devretmek borcunu yüklenmiş olduğu sözleşmedir.
• Semen; alıcının, satın aldığı mala karşılık olarak alıcıya ödeyeceği paradır.
• Cari fiyat; borsa dışında piyasası olan belli cins bir malın belli bir ticaret çevresindeki ortalama fiyatıdır.
• Yarar; satım sözleşmesinin yapılmasından itibaren teslime kadar geçecek süre içinde satılan şeyde kendiliğinden meydana gelen fazlalıklardır.
• Hasar; malı teslim almadığı halde semeni ödeme tehlikesi ile karşılaşmadır.
• Taşınır satımı; konusunu taşınabilir şeylerin oluşturduğu satımdır.
• Taşınmaz satımı; konusunu taşınmaz şeylerin oluşturduğu satım türüdür.
• Taksitle satım; alıcının ödeyeceği satım parasının bölünerek, belli aralıklarla ödenmesi şartıyla yapılan satımdır.
• Artırma ile satım; artırmaya katılan en yüksek öneride bulunan ile yapılan satımdır.
• İsteğe bağlı açık artırma; herkesin katılabileceği artırma türüdür.
• İsteğe bağlı özel artırma; ancak belli kimselerin katılabilecekleri artırma türüdür.
• Hükmen teslim; kendiliğinden teslim edilmiş sayılmadır.
• Zilyetliğin havalesi; devir olunacak malın üçüncü kişinin elinde bulunması halinde, mülkiyetin devri amacıyla devredenin, bu kişiden malın devralacak olana teslimini istemesidir.
• Kısa elden teslim; malı devralacak kimsenin devralacağı malı elinde bulundurması halinde mal geri alınıp tekrar teslim edilmeksizin mülkiyetin devri amacı ile o malın mülkiyetinin devredilmesidir.
• Ayıba karşı garanti; satılan şeyin satıcının belirttiği ve vaad ettiği nitelikleri taşımaması halinde veya satılan şeyin değerini ya da sözleşme gereğince ondan beklenen yararları azaltan veya kaldıran eksiklerin bulunması durumunda satıcının sorumluluğudur.
• Ayıp; bir malın sakatlık gibi hukuksal bir nedenle değerini veya maldan beklenen yararı ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan durumudur.
• Zapta karşı garanti; satıcının satılan şey üzerinde üçüncü kişilerin ayni veya kuvvetlendirilmiş şahsi haklarının bulunmadığını garanti etmesidir.
• Kira sözleşmesi; bir bedel karşılığında bir şeyin kullanılmasının veya ondan yararlanılmasının belli bir süre ile başka bir kimseye bırakılmasıdır.
• Adi kira; kiracıya kiralanan şeyi sadece kullanma hakkı veren kira türüdür.
• Ürün kirası; kiracıya kiralanan her şeyin hem kullanma hem de onun semerelerini toplama hakkı veren kira türüdür.
• Semere; ürün
• Feshi bildirme; sözleşmelerde, taraflardan birinin sözleşme hükümlerine devam etmeyeceği yolundaki iradesini karşı tarafa bildirmesidir.
• Fesih; hukuksal işlemin irade ile ortadan kaldırılmasıdır.
• Vekalet sözleşmesi; vekilin, vekalet verene ait bir işin yönetimi veya bir hizmetin görülmesi konusunda vekalet veren ile yaptığı sözleşmedir.
• Genel vekaletname; vekalet verenin, vekile bütün hukuki işlemleri kapsayacak şekilde temsil yetkisi verdiği vekaletnamedir.
• Özel vekaletname; vekalet verenin, vekile belli bir veya birkaç hukuki işlemi kapsayacak şekilde temsil yetkisi verdiği vekaletnamedir.
• Azil; vekalet verenin, tek taraflı irade açıklaması ile vekalet sözleşmesine son vermesidir.
• İstifa; vekilin, tek taraflı irade açıklaması ile vekalet sözleşmesine son vermesidir.
• Kefalet sözleşmesi; kefilin, borçlunun borcunu yerine getirmemesi halinde bundan kişisel olarak sorumlu olmayı alacaklıya karşı yüklendiği sözleşmedir.
• Fer’i; asıla bağımlı, asılı izleyen ( borç, faiz vb.)
• Tali; ikincil, ikinci derecede, yan. Sonradan gelen.
• Adi kefalet; alacaklının, öncelikle borçluyu, daha sonra kefili takip edebileceği kefalettir.
• Tartışma def’i; adi kefalette alacaklı, borçluya başvurmaksızın doğrudan kefile başvurduğunda, kefilin, alacaklıya karşı önce asıl borçluyu takip etmesi gerektiğini ileri sürmesidir.
• Müteselsil kefalet; alacaklının önce asıl borçluyu takip etmeksizin doğrudan doğruya kefile başvurabileceği kefalet türüdür.
• Birlikte kefalet; aynı borca birbirlerinden haberdar olarak birden fazla kimsenin kefil olmasıdır.
• Taksim def’i; adi birlikte kefalette alacaklı, kefillerden birinden kendi payından fazlasını istediğinde, kefilin alacaklıya karşı sadece kendi payından sorumlu olduğunu ileri sürmesidir.
• Kefile kefalet; kefilin alacaklıya karşı kefilin yüklenimine güvence vermesidir.
• Rücua kefalet; kefilin, borçludan rücu sebebiyle alacağını alamayan asıl kefilin bu alacağına güvence vermesidir.
• Halef; birinden sonra gelip onun yerine geçen kimsedir.
• Finansal kiralama; kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden satın aldığı veya başka şekilde sağladığı bir malın zilyetliğini, her türlü yararı sağlamak üzere ve belirli bir süre feshetmemek şartı ile bedeli karşılığında, kiracıya bırakmasını öngören sözleşmedir.
• Feshedilmezlik süresi; kanunda yer alan fesih sebepleri dışında feshin mümkün olamayacağı süredir.
• Factoring; vadeli satış yapan firmaların mal satışından doğan alacak haklarını factor adı verilen finansal kuruluşlara satmak suretiyle kısa vadeli kaynak sağladıkları bir finansman tekniğidir.
• Yargı; hukuk kurallarının bağımsız mahkemelerce belli bir olaya uygulanması faaliyetidir.
• I Anayasa yargısı; anayasa mahkemesi’nin bu sıfatla baktığı işler ile yüce divan sıfatıyla gördüğü işlerdeki faaliyetleri kapsayan yargı türüdür.
• Anayasa mahkemesi; onbir asil ve dört yedek üyeden oluşan ve kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi iç tüzüğünün Anaya ya uygunluğunu denetleyen bir yüksek yargı organıdır.
• İdari yargı; idari makamların, idare hukuku alanındaki faaliyetleri dolayısı ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümlenmesini konu alan bir yargı türüdür.
• İptal davası; idare tarafından verilmiş olup da yetki, şekil, sebep, konu ve amaç bakımlarından hukuka aykırı bir kararın ortadan kaldırılmasına yönelik olan ve idari yargı organlarında görülen davadır.
• Tam yargı davsı; idarenin aldığı kararlar veya yaptığı eylemler sebebiyle zarara uğrayan kişinin, zararını idareden alabilmesini sağlayan ve idari yargı organlrında görülen davadır.
• Danıştay; idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercii ve kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakan bir yüksek yargı organıdır.
• İlk derece mahkemesi; bir uyuşmazlığı(davayı) karara bağlayan mahkemedir.
• Son derece mahkemesi; ilk derece mahkemeleri tarafından verilmiş olan kararları temyiz yoluyla kontrol eden yüksek mahkemedir.
• Askeri yargı; askeri mahkemelerin ceza hukuku alanındaki faaliyetleri ile asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin bulunan idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesindeki yargısal faaliyetlerdir.
• Disiplin mahkemesi; askeri ceza yargısında yer alan bir ilk derece mahkemesidir.
• Askeri ceza yargısı; askeri mahkemelerin askeri ceza hukuku alanındaki yargısal faaliyetlerdir.
• Askeri Yargıtay; askeri mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son incelemesini yapan ve asker kişilerin kanunla belirlenen beki davalarına bakan ilk ve son derece mahkemesidir.
• Askeri idari yargı; asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmetlere ilişkin bulunan idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesindeki yargısal faaliyetlerdir.
• Adli yargı; adalet mahkemeleri tarafından yürütülmekte olan yargısal faaliyetlerdir.
• Ceza yargısı; adli yargıda, ceza mahkemelerinin ceza hukuku alanındaki yargısal faaliyetleridir.
• Medeni yargı; adli yargıda, hukuk mahkemelerinin özel hukuk alanındaki yargısal faaliyetleridir.
• Bölge Adliye mahkemesi; ilk derece mahkemeler ile son derece mahkeme arasında yer alan ve ilk derece mahkemelerinin hükümlerini kontrol eden ikinci derece mahkemedir.
• Yargıtay; adliye mahkemelerinden verilen karar ve hükümlerin son incele makamı olup, kanun ile belirlenen bazı davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakan bir yüksek yargı organıdır.
 
Geri
Top