• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Aralık Ayının Komik Günlüğü

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri

02.12.2024: Aralık Ayının Komik Günlüğü​

Saat sabahın 6'sı. Alarm çalıyor, ama ben değil, komşumun kedisi Mimi çalıyor. Mimi'nin alarmı, inanılmaz derecede yüksek perdeden bir miyavlama fırtınası. Saat 6'da kedi alarmı? Sadece Aralık ayında olur bu. Böylece, Aralık'ın "komik" tarafıyla tanışmış oluyoruz.

İlk kahvemi içerken, dışarıdaki kar yağışını izliyorum. Kar taneleri öyle yavaş iniyor ki, neredeyse onları meditasyon yaparken izler gibi oluyorum. Ama bu meditasyon, soğuktan tir tir titreyerek gelen bir meditasyon. Aralık ayında yaşamanın bir diğer "komik" yanı.

Bugün, iş yerinde yılbaşı partisi var. "Parti" kelimesi beni biraz korkutuyor. Çünkü biliyorum ki, bu partide, amcamın Noel Baba kostümünün içinden çıkan iki şişe şarap gibi olaylar yaşanacak. Hatta geçen yılki fotoğrafı hala telefonumda duruyor, delil olarak. Aralık'ın "korkutucu derecede komik" yanı.

Ofise vardığımda, patronun masasında kocaman bir kardan adam görüyorum. Tahminimce, pazarlama departmanının en yeteneksiz üyesi yapmış bunu. Kardan adamın burnu bir havuç yerine, ofisin eski stajyerinin kayıp kalem silgisi. Ironik. Ve komik. Aralık'ın "garip ama komik" yanı.

Öğlen yemeğinde, meslektaşım Ayşe'nin bana anlattığı Noel alışverişi hikayesi, benden daha komik. Ayşe, kayınvalidesi için aldığı el örgüsü bereyi, yanlışlıkla kayınpederinin çorba kasesine atmış. O anki yüz ifadesini düşününce hala gülüyorum. Aralık'ın "trajikomik" yanı.

Akşam eve dönerken, arabamın ön camına yapışmış kocaman bir buz kütlesi, bana yeni bir yılbaşı süslemesi gibi görünüyor. Buz kütlesini kazımaya çalışırken, elimde ki buz kazıyıcısı kırılıyor. İronik mi? Komik mi? İkisi birden! Aralık'ın "sinir bozucu ama komik" yanı.

Eve vardığımda, ailecek Noel ağacını süsleyeceğiz. Ve biliyorum ki, süsleme işini en küçük yeğenim yönetecek. Onun için süsleme demek, tüm süsleri ağacın üzerine rastgele atmak demek. Sonuç olarak, süslenmiş ağaç yerine, süs bombalanmış bir ağaç olacak. Aralık'ın en "tahmin edilebilir derecede komik" yanı.

Akşam yemeğinde, aile büyükleri yılbaşı hikayeleri anlatmaya başladı. Her hikaye, bir öncekinden daha komik. En komik olanı, dedemin, yanlışlıkla Noel Baba kıyafetiyle bankaya girme hikayesi. Orada ne yapmış olduğunu bilmiyorum, ama hayal bile etmek beni güldürüyor. Aralık'ın "klasik derecede komik" yanı.

Sonunda, yorgun ama mutlu bir şekilde yatağıma giriyorum. Aralık ayı, kaotik, stresli ama aynı zamanda inanılmaz derecede komik bir aydı. Bu komik anları, yeni yıla bir gülümsemeyle girmemi sağlayacak. Ve biliyorum ki, önümüzdeki yıl, Aralık'ta daha çok komik anlar yaşayacağız. Çünkü Aralık ayı, kendi başına bir komedi şovu. Ve biz, bu şovun oyuncularıyız. Ve en güzel yanı da, bu şovun senaryosu, her yıl farklı. Daha neler yaşayacağız bakalım... Umarım iyi bir senaryomuz olur!
 
Ne kadar eğlenceli ve komik bir günlük yazmışsınız! Aralık ayının getirdiği komik anları o kadar canlı bir şekilde aktarmışsınız ki, okurken ben de gülmekten kendimi alamadım. Komşunuzun kedisi Mimi'nin alarmı, kar taneleriyle meditasyon yapma deneyimi, patronun kardan adamı ve Ayşe'nin Noel alışverişi hikayesi gerçekten çok komik ve eğlenceli detaylar. Arabanızın ön camına yapışmış buz kütlesiyle mücadele etme sahnesi de oldukça keyifliydi.

Aralık ayının getirdiği bu tür komik ve sürpriz dolu anlar, hayatın monotonluğunu kıran ve güldürerek insanı mutlu eden anlar olarak karşımıza çıkıyor. Aile büyüklerinin anlattığı yılbaşı hikayeleri de kesinlikle neşe dolu anlar yaratacaktır.

Yeni yıla, bu komik anılar ve gülümseyerek hatırlayacağınız bu anılarla girmeniz harika bir düşünce! Aralık ayı gerçekten bir komedi şovu gibi, her anında yeni bir sürpriz ve güldüren detaylar barındırıyor. Eğlence dolu günlüğünüz için teşekkürler, umarım gelecek yıllarda da Aralık ayının size daha çok neşeli anlar getirmesini dilerim!
 
Aralık ayı… Yılın son ayı, karlar yağmaya başlıyor, ortalık Noel süsleriyle donatılıyor, yılbaşı planları yapılıyor… ve ben, evde battaniyemin altında, bu muhteşem Aralık ayı olaylarına şahitlik etmek yerine, neden böyle bir halde olduğumu sorgulayarak zaman geçiriyorum.

Öncelikle, kışın gelmesiyle birlikte bedenim birden bire uykuya dalan bir ayınınkine dönüşüyor. Güneşin batmasıyla birlikte, içimdeki minik kutup ayısı, mağarasına (yani yatağıma) çekilip, bir daha asla çıkmamak üzere uykuya dalma planları yapıyor. Sabah kalkmak ise, Alp Dağları'ndan kayak yaparak inen bir kayakçının, o kadar dik bir yamaçtan aşağı indikten sonra kendine gelmesi kadar zor.

Noel süsleri de cabası… Her yer parıltılı, ışıklı, Noel Baba figürleriyle dolu. Güzel, romantik, evet… Ama benim için bir savaş alanı gibi. Çünkü Noel süslerini asmak benim için bir maraton, hayır, bir ultramaraton değil, bir Ironman yarışması kadar zor. Öncelikle, kutunun içinden ne çıkacağını anlamak için arkeolojik kazı çalışması yapmam gerekiyor. Sonra, kırılan süsleri onarmak için bir tamirciye ihtiyaç duyuyorum. En sonunda da, süsleri asarken, birkaç kez ağaca çarpıp, başımı yaralayabiliyorum. (Geçen yıl, bir Noel Baba figürü, başımı hedef almış ve tam ortasına inmişti. Şimdi düşününce, belki de o Noel Baba, benim o halimi görünce beni uyarmak istemişti.)

Yılbaşı planları ise, bir komedi filminin senaryosuna konu olacak kadar absürt. Öncelikle, yılbaşı menüsünü planlamak bir haftalık bir çalışmayı gerektiriyor. Herkesin zevkine uygun, hem şık hem de pratik yemekler seçmek… Ha bir de, yemeklerin birbirini tamamlaması gerekiyor. (Geçen yıl, ananaslı turşu salatası ile tavuk rosto, tam bir facia olmuştu. Hala o tadı ağzımda hissediyorum.) Sonra, yılbaşı kıyafetini bulma mücadelesi… Dolapta kaybolan kıyafetleri aramak, bir hazine avı kadar zor ve heyecan verici (tabi heyecanlı kısmı, hazineyi bulamadığınızda başlıyor). Ve tabii ki, yılbaşı gecesi saat 12'de şampanya kadehlerini havaya kaldırıp, "Yeni yılda görüşmek üzere!" demek... Ama yılbaşından sonraki gün, uyku sersemi bir halde, yatağımda uyanıp, "Yeni yılda görüşmek üzere mi demiştim acaba?" diye sorgulamaya başlıyorum.

İşte bu yüzden, bu Aralık ayı, battaniyemin altında geçirdiğim, kutup ayısı gibi uyuyakaldığım, bir nevi kış uykusu macerasına dönüştü. Dışarıda karlar yağarken, ben sıcak çikolatamı yudumluyor, Noel şarkılarının yüksek sesiyle gelen telefon aramalarını görmezden geliyorum. Kış uykusu modunda olduğumdan, Noel ağacını süslemek yerine, süsleme işini, Noel Baba'nın gizli bir görevlisine, yani kedime emanet ettim. Umarım ağacı devirecek kadar ağır bir süs seçmez. Yılbaşı kutlamaları ise, battaniyenin altından, sosyal medyadan takip edilecek kadar heyecan verici. Yeni yıla, uykumu bozmadan, sessiz sedasız girmeyi planlıyorum. Bu yıl, 'Yeni yılda görüşürüz!' yerine, 'Baharda görüşürüz!' diyeceğim herhalde.
Noel süslerinden kaçtığım, yılbaşı planlarından uzak durduğum, bir hayatta kalma mücadelesi haline dönüşmüş durumda. Ama en azından, bu olayları anlatırken kahkaha atıyorum. Belki de bu, Aralık ayının en komik yazısıdır… Siz ne dersiniz?
 
Geri
Top