Aras'ın Uçak Korkusu

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri

Göklerin Korkusu Aras'ın Uçuş Hikayesi


Aras, otuzlu yaşlarının başında, hayat dolu, güler yüzlü bir adamdı. Etrafındaki herkes onun pozitif enerjisine hayrandı. Ancak Aras'ın derinlerde sakladığı bir sırrı vardı: uçaklardan deli gibi korkuyordu. Bu korku, çocukluk yıllarında yaşadığı bir travmanın sonucu olarak yerleşmişti kalbine. O gün, ailesiyle birlikte bir uçak yolculuğu yapmışlardı. Uçak şiddetli bir türbülansa girmiş, herkes paniklemişti. O an, Aras’ın zihnine kazınan korku, yıllar geçse de silinmemişti.

Aras için uçaklar, metalden yapılma, gökyüzünde asılı duran devasa tehlikelerdi. Onlara binmek, bir kâbusun içine girmek gibiydi. Bu yüzden Aras, gideceği yerlere hep otobüslerle, trenlerle ya da arabayla gitmeyi tercih ederdi. Ancak, hayat bazen planları alt üst ederdi.

Aras’ın en yakın arkadaşı Deniz, dünyanın öbür ucunda, Avustralya'da yaşıyordu. Deniz, Aras’ın hayatında çok önemli bir yere sahipti. Çocukluktan beri birbirlerine destek olmuş, her zorluğu birlikte aşmışlardı. Ancak yıllar onları ayırmış, farklı kıtalarda yaşamaya başlamışlardı. Deniz, Aras’ı düğününe davet ettiğinde, Aras için zorlu bir karar anı gelmişti. Deniz'i çok özlüyordu, düğününde yanında olmak istiyordu. Ama Avustralya'ya gitmek, uçak yolculuğu yapmak demekti.

Aras, ilk başta bu fikre şiddetle karşı çıktı. Uçakla seyahat etme düşüncesi bile onu terletiyor, kalbi hızla çarpıyordu. Ancak Deniz’i o kadar çok özlemişti ki, korkusunun üstesinden gelmeye karar verdi. Bu, sadece arkadaşına destek olmak için değil, kendi içindeki korkuyu yenmek için de bir fırsattı.

Aras, uçak korkusuyla başa çıkmak için araştırmalar yapmaya başladı. İnternette benzer sorunlar yaşayan insanlarla konuştu, psikologlara danıştı. Bir uzman, ona adım adım ilerlemesi gerektiğini, öncelikle uçaklara karşı olumlu bir bakış açısı geliştirmesi gerektiğini söyledi. Aras, bu tavsiyeyi dinledi. Önce uçak maketleri aldı, onları inceledi. Uçakların nasıl çalıştığını, güvenlik önlemlerini araştırdı. Daha sonra, bir havalimanını ziyaret etti. Orada uçakları izledi, iniş ve kalkışlarını gözlemledi. Bu süreç, Aras için oldukça zorlu geçti, ancak her adımda biraz daha cesaretlendi.

Günler geçti, Aras’ın düğün günü yaklaştı. Arkadaşı Deniz’e uçak korkusunu anlattı ve bu korkuyu yenmek için çabaladığını söyledi. Deniz, Aras’ı anladığını ve onunla gurur duyduğunu belirtti. Aras, bu destekle daha da motive oldu ve sonunda Avustralya bileti aldı.

Uçuş günü geldiğinde, Aras kendini oldukça gergin hissediyordu. Havalimanında beklerken, elleri titriyor, kalbi hızla çarpıyordu. Ancak, o güne kadar yaptığı tüm hazırlıklar, cesaretini toplamasını sağlıyordu. Uçağa bindiğinde, pencere kenarına oturmuş bir çocuk gördü. Çocuk, heyecanla dışarıyı izliyordu. Aras, o çocuğa baktı ve çocukluğundaki o korkulu anı hatırladı. İşte o an, korkularıyla yüzleşmesi gerektiğini anladı.

Uçak kalkışa geçtiğinde Aras, derin bir nefes aldı. Gözlerini kapattı ve kendini rahatlatmaya çalıştı. Uçuş boyunca gözleri hep penceredeydi. Aşağıdaki şehirlerin, dağların, denizlerin büyüleyici manzarası, onu büyülüyordu. Uçak, gökyüzünde süzülürken, Aras, korkularının yavaş yavaş eridiğini hissetti. Kendini daha özgür, daha güçlü hissediyordu. O an, yıllardır içinde taşıdığı o korkuyu yenmişti.

Avustralya'ya vardığında Aras, kendini bambaşka bir insan gibi hissediyordu. Deniz’le hasret giderdi, düğününe katıldı. O düğünde, Aras, hayatının en güzel anlarından birini yaşadı. Sadece arkadaşının düğününe katılmakla kalmamış, aynı zamanda kendi içindeki korkuyu yenmişti.

Aras, o günden sonra uçaklardan korkmamaya başladı. Artık istediği her yere, özgürce seyahat edebiliyordu. O, gökyüzünün korkulacak bir yer değil, keşfedilecek bir dünya olduğunu anlamıştı. Aras’ın hikayesi, korkularıyla yüzleşen, cesaretini toplayan ve hayallerine ulaşan herkes için bir ilham kaynağı olmuştu.

Aras, o günden sonra her seyahatini yeni bir macera olarak gördü. Dünyayı gezdi, farklı kültürleri tanıdı, yeni insanlar tanıdı. Her zaman, o çocukken yaşadığı travmayı hatırladı, ama korkularının onu engellemesine izin vermedi. O, gökyüzünün korkusunu yenen adam olarak, hayatına devam etti.

Göklerin Komedyeni: Aras'ın Uçuş Maceraları Devam Ediyor

Avustralya macerasından sonra, Aras artık uçaklara karşı eski korkusunu büyük ölçüde yenmişti. Hatta biraz abartarak, kendine "Göklerin Fatihi" demeye başlamıştı. Tabi bu kendini beğenmiş tavırları, etrafındaki insanların tatlı alay konusu olmasına sebep oluyordu. Özellikle en yakın arkadaşı Deniz, Aras’ı her fırsatta tiye alıyordu.

Aras’ın yeni keşfettiği özgürlük duygusuyla, seyahat etme tutkusu da artmıştı. Bu kez rotasını, Güney Amerika’ya çevirmişti. Aras, egzotik ormanları, renkli festivalleri ve tabii ki lezzetli yemekleri deneyimlemek için sabırsızlanıyordu. Fakat bu yeni macera, beklenmedik ve komik olaylarla doluydu.

Uçağa bindiğinde, Aras kendini rahat ve kendinden emin hissediyordu. Pencere kenarındaki koltuğuna yerleşti, kulaklıklarını taktı ve uçuş keyfini çıkarmaya başladı. Ancak, yan koltuğuna oturan yaşlı teyze, Aras’ın bu huzurlu anlarını bölmeye kararlıydı. Teyze, ilk önce “Evladım, bu uçak düşer mi?” gibi sorularla Aras’ı biraz gerse de, sonra bir anda muhabbeti ilerletmeye başladı. Meğer teyzenin en büyük hobisi, uçakta yeni insanlarla tanışıp onlara hayat dersleri vermekmiş. Aras, teyzenin anlattığı “büyük aşklar, acı dolu ayrılıklar ve mucizevi kurtuluşlar” dolu hikayelerinden kaçmaya çalışsa da, teyze adeta yapışkan bir sakız gibiydi.

Uçuşun ortalarına doğru, hostesler yemek servisine başladığında, Aras menüdeki “Gizemli Tavuk Yemeği” başlığına takılmıştı. Daha önce hiç böyle bir şey duymamıştı ve denemek için sabırsızlanıyordu. Tabağı geldiğinde, karşısında gördüğü şey karşısında şaşkına dönmüştü. Gizemli tavuk yemeği, kocaman bir tavuk ayağından ibaretti! Aras, bu “gizemli” yemeği görünce gülmekten kendini alamadı. Çatalı tavuk ayağına uzattığında, yaşlı teyze hemen müdahale etti: “Evladım, o ayağı öyle yeme! Önce tırnaklarını kesip sonra yemelisiniz. Yoksa boğazına kaçar.” Aras, gülmekten yanakları kızararak, tavuk ayağını olduğu gibi bıraktı.

Uçak yolculuğu bitip de Güney Amerika’ya ayak bastığında, Aras’ı daha büyük sürprizler bekliyordu. Kaldığı otelin odasında, bir anda karşısına çıkan konuşan bir papağan, Aras’ı adeta şoka uğrattı. Papağan, sürekli “Merhaba yakışıklı, buraya hoş geldin!” diye tekrar ediyordu. Aras, odada başka birinin olup olmadığını kontrol etmek için etrafına baksa da, odada sadece kendisi ve papağan vardı. Birkaç dakika sonra, papağanın sahibini buldu ve adamın isminin Pablo olduğunu öğrendi. Pablo, papağanını çok seviyordu ve ona tüm seyahatlerinde eşlik ediyordu.

Aras’ın Güney Amerika macerası boyunca başına türlü komik olaylar gelmeye devam etti. Bir gün, yerel bir pazarı gezerken, bir maymunun şapkasını çaldığına şahit oldu. Maymun, şapkayı o kadar hızlı ve ustaca çalmıştı ki, Aras gülmekten neredeyse yere düşecekti. Bir başka gün ise, salsa dersinde kendini dünyanın en beceriksiz dansçısı olarak bulmuştu. Aras’ın sakar hareketleri, diğer dansçıları kahkahalara boğmuştu.

Aras, Güney Amerika'dan döndükten sonra, arkadaşlarına tüm bu komik olayları anlatırken, herkes gülmekten kırılıyordu. Deniz, özellikle papağan ve tavuk ayağı hikayelerine bayılmıştı. “Aras, senin hayatın tam bir komedi dizisi!” diyerek, Aras’ı her seferinde güldürüyordu.

Aras, bir zamanlar korktuğu uçak yolculuklarını artık birer macera olarak görmeye başlamıştı. Uçaklara binerken, her seferinde başına ne gibi komik olayların geleceğini merak ediyordu. O, gökyüzünün korkusunu yenmiş ve hayata kahkahalarla meydan okuyan birine dönüşmüştü. Aras'ın uçuş maceraları, her zaman biraz şaşırtıcı, biraz komik ve bolca neşeyle doluydu. Ve böylece, Aras'ın "Göklerin Fatihi" unvanı, artık "Göklerin Komedyeni" olarak anılmaya başlamıştı. Çünkü o, hayatın her anında gülebilmeyi ve güldürebilmeyi başaran, sıradışı bir adamdı.

Aras, bir sonraki seyahati için şimdiden planlar yapmaya başlamıştı. Belki de bu kez Antarktika’ya gider, penguenlerle komik maceralar yaşardı. Kim bilir, belki de orada uçan penguenler görür ve onlarla dans ederdi! Aras'ın hayatı, artık macera dolu kahkahalarla, uçsuz bucaksız gökyüzü gibi devam ediyordu.
 
Aras'ın Komedi Seyahatnamesi: Göklerde ve Yerlerde Kahkaha Turları

Aras, Güney Amerika’daki maceralarının ardından, bir süre sakinleşmeye karar verdi. Ancak bu sakinlik, onun doğasına aykırıydı. Birkaç ay sonra, kaşıntı tuttu ve yeni bir macera arayışına girdi. Bu seferki hedefi, Asya’nın mistik ve egzotik topraklarıydı. Özellikle Japonya’ya gitmek, Aras’ın uzun zamandır hayaliydi. Samuray kültürü, anime, mangalar ve tabii ki lezzetli suşiler onu cezbediyordu.

Japonya uçuşu için biletini alan Aras, her zamanki heyecanıyla havalimanına doğru yola çıktı. Uçağa bindiğinde, yan koltuğuna oturan genç bir adam dikkatini çekti. Adam, bir anda telefonuna takmış ve sürekli olarak yüksek sesle anime müzikleri dinliyordu. Aras, anime kültürüne hayran olsa da bu kadar yüksek sesle müzik dinlenmesini biraz abartılı bulmuştu. Kulaklıklarını takıp kendi müziğini dinlemeye çalışsa da, anime şarkıları bir türlü kafasından çıkmıyordu. Bir süre sonra, o da dayanamadı ve anime müziğine eşlik etmeye başladı. Uçaktaki diğer yolcular, şaşkınlıkla Aras’a bakarken, o ve yanındaki genç adam adeta küçük bir konser vermişlerdi.

Japonya’ya indiğinde, Aras’ı bambaşka bir dünya karşıladı. Sokaklardaki neon ışıklar, ilginç kostümlü insanlar ve garip sesler, Aras’ı büyülemişti. İlk olarak kalacağı oteli bulmaya çalışırken, yanlışlıkla bir karaoke bara girdi. Karaoke barın girişindeki kalabalığı gören Aras, oranın otelin lobisi olduğunu düşünmüştü. İçeri girdiğinde, kendini sahnede şarkı söyleyen bir adamın önünde buldu. Adam, şarkı söylerken o kadar kendini kaptırmıştı ki, Aras’ı fark etmemişti bile. Birkaç dakika sonra, sahneye çıkması için ısrar ettiklerinde, Aras utangaç bir şekilde sahneye çıktı ve hayatının en komik karaoke performansını sergiledi. Neyse ki, şarkı seçimi tamamen rastlantısal olduğu için Japonca bir çocuk şarkısı okudu ve seyirciler, şaşkın ve güler bir şekilde eşlik ettiler.

Aras’ın Japonya macerası, komik olaylarla dolu bir şekilde devam etti. Bir gün, yerel bir restoranda yemek yerken, çubukları kullanmakta zorlandı ve yemeğini sürekli yere düşürdü. Restoranın garsonu, Aras’a çubukları doğru kullanmayı öğretmek yerine, onu daha da zorladı. Aras, o kadar çok çubuk düşürmüştü ki, sonunda garson ona özel bir çocuk çatalı getirmişti. Başka bir gün, geleneksel bir Japon bahçesini gezerken, bir anda kendisini bir sumo güreşi gösterisinin ortasında buldu. Sumo güreşçileri o kadar iri ve heybetliydiler ki, Aras onlara baktıkça hem şaşırıyor hem de gülüyordu. Gösteri bittikten sonra, güreşçilerle fotoğraf çektirmek isteyen Aras, bir anda kendisini bir sumo güreşçisinin kucağında buldu. Bu anı fotoğraflayan diğer turistler, kahkahalarla gülmekten kendilerini alamamışlardı.

Aras’ın en unutulmaz anlarından biri, bir anime festivalinde yaşanmıştı. Aras, festivalde hayranı olduğu bir anime karakterinin kostümünü giymişti. Ancak kostümü giydiği gün, hava o kadar sıcaktı ki, Aras kostümün içinde adeta erimişti. Ter içinde kalmış bir şekilde, festivalde dolaşırken, diğer katılımcılar onu "terleyen bir anime kahramanı" olarak görmüş ve güler yüzle fotoğraf çektirmek istemişlerdi. Aras, o an kendisini bir çizgi roman karakteri gibi hissetmişti.

Aras’ın Asya seyahati bittiğinde, bavulunda bolca komik anı, birkaç geleneksel Japon kıyafeti ve bolca suşi yemiş olmanın verdiği tatlı bir memnuniyet vardı. Eve döndüğünde, arkadaşlarına Japonya maceralarını anlatırken, herkes gülmekten yerlere yatmıştı. Deniz, özellikle sumo güreşi ve anime festivali anılarına çok gülmüştü. “Aras, sen bir seyahat komedyenisin! Her gittiğin yerde, mutlaka komik bir şeyler oluyor.” diyerek, Aras’ın seyahatlerini bir diziye dönüştürmeyi teklif etmişti.

Aras, artık her seyahatinde sadece yeni yerler keşfetmiyor, aynı zamanda hayatın komik yanlarını da yakalıyordu. O, gökyüzünün korkusunu yenmiş, dünya sahnesinin en eğlenceli oyuncusu olmuştu. Her uçuş, her yeni yer, onun için kahkahalarla dolu yeni bir serüvendi. Aras, dünyayı gezerken, gülmeyi ve güldürmeyi asla unutmuyor, hayatın her anından keyif almayı biliyordu. Ve böylece, Aras'ın komedi seyahatnamesi, daha nice kahkahalarla devam edecekti. Bir sonraki macerasının nerede olacağı ise, tamamen bir sürprizdi! Belki de uzay turuna çıkardı, kim bilir
 
Geri
Top