Bırak ! parmaklarımda kanayan acılar ben de kalsın. Sen kumral perçemini dökme boyun büküşlerime. En derin ve acıklı şarkılarda nota olmasın zaafım. Sen sözleri al giderken mektuplar açılmasın.
Yanağıma gölge öpüşün ıslanmadan, koy isyanımı urbana ve Munzur’dan savur beni. Kılıca ense dayamış diklenmişliğim sana değil hayata. Efkarımı iki kadehe satmayan sevdamla öksüzüm.Yırtık bir kumaş parçası say yüreğimi ! ar’ına örtü.
Güzel yüzün bir devrim türküsüdür dudaklarımda. Kızıl saçlarına astığın iki zeytin tanesi dünya
ve kirpiklerine sakladığın ben(si ) nehirler ! yolunu bulur yüreğimde. Al ve koru kendini. Der sırrımı mühürlenmiş kelimeler.
Halkıma çizdiğim onurlu geleceğin tablosusun. Fırçamda boya diye kanımı işlerim tuvaline. Ve kahverengi gözlerin düşer güneş diye üzerime. Der mavidir güvercinlerin sevdiği,kanat ekersin gökyüzüme.
Bırak seni sevdiğimi bilmesin ihbarcı sokaklar. Sevdama koca bir ulus sığsın da ve gazabına uğrasın korkaklığın. Ay ışığı olmayan bir gecede sırtını daya taş duvarlara. Ellerim ! der nabzımın atışıdır hissettiğin soğukluk. Isın ben(si) bakarken gözlerin.
Bekçiler dostun değildir. Dostun yarım ekmek, acı soğan. Karşılıksız uzanmaz hiçbir el sen davanı uzatma heba diye. Duruşum gülüşünde çiçek açsın, dal dal narin kelebek konuşları. Der ömrüm bir ilkbahar kadar ! gelişim tırtıl rengi.
Sürgünüm insanımla aynı gelecek peşinde. Kırgınım ! düzene sömürüyü kardeş kılmış yutkunmalara. Gerçek ! der boyun büküşlerin yalandır, sözün yalan, düşler yalan. Der gerçek olan alnın göğe değiyorken ellerinde olandır.
İki cılız dal, rüzgar yönümüzde salınır umutlar. Sarılışımdır sarmaşık dolanması beline.
Avucuna ! der gül açtığında hazandır, goncada ilkbahar kırmızısı. Sen narin yapraklarına dokun tan vaktinin, sisli esintisidir nefesim. Der kavgam rüzgarla ses bulur ! binlerce göze gölge sema.
Uzan gökkuşağı sevdam ! uzan beni de kat dokuz rengine. Oya gibi emekle işlenmişim yüreğinin en derin yerine..
Levent Saral
Yanağıma gölge öpüşün ıslanmadan, koy isyanımı urbana ve Munzur’dan savur beni. Kılıca ense dayamış diklenmişliğim sana değil hayata. Efkarımı iki kadehe satmayan sevdamla öksüzüm.Yırtık bir kumaş parçası say yüreğimi ! ar’ına örtü.
Güzel yüzün bir devrim türküsüdür dudaklarımda. Kızıl saçlarına astığın iki zeytin tanesi dünya
ve kirpiklerine sakladığın ben(si ) nehirler ! yolunu bulur yüreğimde. Al ve koru kendini. Der sırrımı mühürlenmiş kelimeler.
Halkıma çizdiğim onurlu geleceğin tablosusun. Fırçamda boya diye kanımı işlerim tuvaline. Ve kahverengi gözlerin düşer güneş diye üzerime. Der mavidir güvercinlerin sevdiği,kanat ekersin gökyüzüme.
Bırak seni sevdiğimi bilmesin ihbarcı sokaklar. Sevdama koca bir ulus sığsın da ve gazabına uğrasın korkaklığın. Ay ışığı olmayan bir gecede sırtını daya taş duvarlara. Ellerim ! der nabzımın atışıdır hissettiğin soğukluk. Isın ben(si) bakarken gözlerin.
Bekçiler dostun değildir. Dostun yarım ekmek, acı soğan. Karşılıksız uzanmaz hiçbir el sen davanı uzatma heba diye. Duruşum gülüşünde çiçek açsın, dal dal narin kelebek konuşları. Der ömrüm bir ilkbahar kadar ! gelişim tırtıl rengi.
Sürgünüm insanımla aynı gelecek peşinde. Kırgınım ! düzene sömürüyü kardeş kılmış yutkunmalara. Gerçek ! der boyun büküşlerin yalandır, sözün yalan, düşler yalan. Der gerçek olan alnın göğe değiyorken ellerinde olandır.
İki cılız dal, rüzgar yönümüzde salınır umutlar. Sarılışımdır sarmaşık dolanması beline.
Avucuna ! der gül açtığında hazandır, goncada ilkbahar kırmızısı. Sen narin yapraklarına dokun tan vaktinin, sisli esintisidir nefesim. Der kavgam rüzgarla ses bulur ! binlerce göze gölge sema.
Uzan gökkuşağı sevdam ! uzan beni de kat dokuz rengine. Oya gibi emekle işlenmişim yüreğinin en derin yerine..
uzat ellerini
toprağıma değsin dalların
yeniden doğmak için
yağmura değil de
sana susadım!!
dökülsün saçların
güzel yüzün saklansın
asi bir şelalenin
azizliğine uğrasın göz yaşların
kapansın kirpiklerin
gömülsün son bakışım retinana
kaşların kemanıma tel olsun
dur / konuşma!!
sesim !sesinde uykuya dalsın
yok geçmiş!
yok yaşanan hiçbir şey
hamasetli bir doğum öncesidir an
sus ! gül açsın gül dudağında
nefesim kolye olsun ak gerdanında
yorulma ! saklanma bir bilinmeze
şimdi papatya zamanı
aç zülfünü / yeşile inat !
beyaz sayfalara beyaz kalemle
şiirler yaz ! dök içini
aksın satırlara iltihap geçmiş
tuz bas yaralarına ! acıt kendini
ve en kirli yanına al beni
sus ! konuşma
bir kelime bin anlamdır artık
bak ! gözlerim kan çanağı
uykusuz düşlerim yolcudur sana
uzat ellerini !
avuçlarımda masum bir çocuk heyecanı
sorular, sorgular
geri dönülmez göçe kanatlı
kalan her şey bizim için
-sus!!
sadece sev beni
duvarda asılı sazım kadar dostumsun
kalemim kadar arkadaşım
şiirlerim kadar sırdaşım
ve annem kadar sevdiğimsin!!
sus !ağlatma
eksik şiirler gibiyim
tamamla beni!
toprağıma değsin dalların
yeniden doğmak için
yağmura değil de
sana susadım!!
dökülsün saçların
güzel yüzün saklansın
asi bir şelalenin
azizliğine uğrasın göz yaşların
kapansın kirpiklerin
gömülsün son bakışım retinana
kaşların kemanıma tel olsun
dur / konuşma!!
sesim !sesinde uykuya dalsın
yok geçmiş!
yok yaşanan hiçbir şey
hamasetli bir doğum öncesidir an
sus ! gül açsın gül dudağında
nefesim kolye olsun ak gerdanında
yorulma ! saklanma bir bilinmeze
şimdi papatya zamanı
aç zülfünü / yeşile inat !
beyaz sayfalara beyaz kalemle
şiirler yaz ! dök içini
aksın satırlara iltihap geçmiş
tuz bas yaralarına ! acıt kendini
ve en kirli yanına al beni
sus ! konuşma
bir kelime bin anlamdır artık
bak ! gözlerim kan çanağı
uykusuz düşlerim yolcudur sana
uzat ellerini !
avuçlarımda masum bir çocuk heyecanı
sorular, sorgular
geri dönülmez göçe kanatlı
kalan her şey bizim için
-sus!!
sadece sev beni
duvarda asılı sazım kadar dostumsun
kalemim kadar arkadaşım
şiirlerim kadar sırdaşım
ve annem kadar sevdiğimsin!!
sus !ağlatma
eksik şiirler gibiyim
tamamla beni!
Levent Saral