Bir gün cikolatalı dondurma, külahından havalı bir şekilde süzülerek yanıma geldi ve dedi ki: 'Beni yala, ama sakın ısırma! Çünkü ben soğuk bir aşkım, sıcak kalbini eritirim!'
Ben de düşündüm: 'Dondurma bile aşkı soğuk yaşarken, biz insanlar neden bu kadar ciddiyiz?'
Sonra cikolatalı dondurma, üzerindeki çikolata sosunu havalı bir şekilde sallayarak ekledi: 'Unutma, hayat bir dondurma külahı gibidir, bazen tepetaklak olursun ama tadı hala güzeldir!'
Cikolatalı dondurma, külahında bir süre düşündükten sonra bana dönüp dedi ki:
"Biliyor musun, ben aslında bir zamanlar sade bir vanilya dondurmasıydım. Ama sonra çikolata sosuyla tanıştım ve hayatım değişti! O günden beri, insanların yüzündeki gülümsemeyi görmek için kendimi külahıma zor atıyorum."
Ben de gülerek sordum: "Peki ya eriyen kısımların? Onlar için üzülmüyor musun?"
Cikolatalı dondurma, biraz dramatik bir ses tonuyla cevap verdi:
"Eriyen kısımlarım asla kaybolmaz, onlar sadece kalbine akar! Hem, erimek de bir sanattır. Kimse kusursuz değildir, ben bile bazen külahımdan taşarım. Ama önemli olan, tadın hala güzel olması!"
Sonra bir anda etrafa çikolata parçacıkları saçarak devam etti:
"Bir de şu var: Beni yalarken aslında bir sanat eserini tüketiyorsun. Evet, ben bir sanatım! Külahım tuvalim, çikolata sosum fırça darbelerim. Ve sen, benim en büyük hayranımsın!"
Ben de dayanamayıp güldüm ve dedim ki:
"Peki ya diyet yapanlar? Onlar seni yiyemeyince üzülmüyor musun?"
Cikolatalı dondurma, biraz alıngan bir tavırla cevap verdi:
"Onlar beni reddedebilir, ama ben onların hayallerinde yaşarım! Hem, bir gün mutlaka 'Bugün cheat day!' deyip beni hatırlayacaklar. Ben sabırlıyım, beklerim!"
Ve sonunda, cikolatalı dondurma külahından bir zafer edasıyla şöyle seslendi:
"Unutma, hayat kısa, dondurma erir. O yüzden beni yala, gülümse ve tadını çıkar! Çünkü ben, cikolatalı dondurma, her kaşığında mutluluk vaat ederim!"
Cikolatalı dondurma, bir gün buzlukta yan rafında duran vanilyalı dondurmaya aşık oldu. Vanilyalı dondurma, bembeyaz ve kendinden emin bir duruşla, cikolatalı dondurmanın kalbini çalmıştı.
Cikolatalı dondurma, külahına yaslanıp iç geçirdi:
"Ah, vanilya! Senin o pürüzsüz, bembeyaz görüntün beni eritiyor. Ama ne yazık ki, sen soğuksun... Hem de çok soğuk!"
Vanilyalı dondurma, biraz kibirli bir tavırla cevap verdi:
"Ben soğuk olabilirim, ama en azından erimiyorum. Sen ise her sıcak bakışında eriyip külahından taşıyorsun!"
Cikolatalı dondurma, bu söze biraz bozuldu ama yine de pes etmedi:
"Belki eriyorum, ama bu sadece senin için! Hem, çikolata sosumla seni şımartabilirim. Bir denemeye ne dersin?"
Vanilyalı dondurma, düşünceli bir şekilde başını salladı:
"Olabilir... Ama önce beni buzlukta bekletmen gerekiyor. Soğuk bir ilişki istiyorum, erimiş bir aşk değil!"
Cikolatalı dondurma, bu sözler karşısında biraz şaşırdı ama yine de gülümsedi:
"Peki, seni buzlukta bekleteceğim. Ama unutma, ben eridiğimde bile tadım hep aynı kalır. Senin için her zaman tatlı olacağım!"
O sırada yan rafta duran çilekli dondurma, olan biteni izliyordu ve dayanamayıp araya girdi:
"Arkadaşlar, bu ne romantizm böyle? Ben de buradayım! Hem çilekli dondurma, hem de biraz ekşi, hem de tatlıyım. Belki benimle de bir şans verirsiniz?"
Cikolatalı dondurma ve vanilyalı dondurma, birbirine baktı ve güldü. Cikolatalı dondurma, çilekli dondurmaya dönüp dedi ki:
"Sen de gel, üçümüz bir olalım! Ne de olsa, dondurma çeşitleri ne kadar çeşitli olursa, o kadar eğlenceli olur!"
Ve böylece, cikolatalı dondurma, vanilyalı dondurma ve çilekli dondurma, külahın içinde bir araya gelerek mutlu bir üçlü oldular. Tabii, bu aşk üçgeni buzlukta geçtiği için hiçbiri erimedi!
Ben de düşündüm: 'Dondurma bile aşkı soğuk yaşarken, biz insanlar neden bu kadar ciddiyiz?'
Sonra cikolatalı dondurma, üzerindeki çikolata sosunu havalı bir şekilde sallayarak ekledi: 'Unutma, hayat bir dondurma külahı gibidir, bazen tepetaklak olursun ama tadı hala güzeldir!'
Cikolatalı dondurma, külahında bir süre düşündükten sonra bana dönüp dedi ki:
"Biliyor musun, ben aslında bir zamanlar sade bir vanilya dondurmasıydım. Ama sonra çikolata sosuyla tanıştım ve hayatım değişti! O günden beri, insanların yüzündeki gülümsemeyi görmek için kendimi külahıma zor atıyorum."
Ben de gülerek sordum: "Peki ya eriyen kısımların? Onlar için üzülmüyor musun?"
Cikolatalı dondurma, biraz dramatik bir ses tonuyla cevap verdi:
"Eriyen kısımlarım asla kaybolmaz, onlar sadece kalbine akar! Hem, erimek de bir sanattır. Kimse kusursuz değildir, ben bile bazen külahımdan taşarım. Ama önemli olan, tadın hala güzel olması!"
Sonra bir anda etrafa çikolata parçacıkları saçarak devam etti:
"Bir de şu var: Beni yalarken aslında bir sanat eserini tüketiyorsun. Evet, ben bir sanatım! Külahım tuvalim, çikolata sosum fırça darbelerim. Ve sen, benim en büyük hayranımsın!"
Ben de dayanamayıp güldüm ve dedim ki:
"Peki ya diyet yapanlar? Onlar seni yiyemeyince üzülmüyor musun?"
Cikolatalı dondurma, biraz alıngan bir tavırla cevap verdi:
"Onlar beni reddedebilir, ama ben onların hayallerinde yaşarım! Hem, bir gün mutlaka 'Bugün cheat day!' deyip beni hatırlayacaklar. Ben sabırlıyım, beklerim!"
Ve sonunda, cikolatalı dondurma külahından bir zafer edasıyla şöyle seslendi:
"Unutma, hayat kısa, dondurma erir. O yüzden beni yala, gülümse ve tadını çıkar! Çünkü ben, cikolatalı dondurma, her kaşığında mutluluk vaat ederim!"
Cikolatalı dondurma, bir gün buzlukta yan rafında duran vanilyalı dondurmaya aşık oldu. Vanilyalı dondurma, bembeyaz ve kendinden emin bir duruşla, cikolatalı dondurmanın kalbini çalmıştı.
Cikolatalı dondurma, külahına yaslanıp iç geçirdi:
"Ah, vanilya! Senin o pürüzsüz, bembeyaz görüntün beni eritiyor. Ama ne yazık ki, sen soğuksun... Hem de çok soğuk!"
Vanilyalı dondurma, biraz kibirli bir tavırla cevap verdi:
"Ben soğuk olabilirim, ama en azından erimiyorum. Sen ise her sıcak bakışında eriyip külahından taşıyorsun!"
Cikolatalı dondurma, bu söze biraz bozuldu ama yine de pes etmedi:
"Belki eriyorum, ama bu sadece senin için! Hem, çikolata sosumla seni şımartabilirim. Bir denemeye ne dersin?"
Vanilyalı dondurma, düşünceli bir şekilde başını salladı:
"Olabilir... Ama önce beni buzlukta bekletmen gerekiyor. Soğuk bir ilişki istiyorum, erimiş bir aşk değil!"
Cikolatalı dondurma, bu sözler karşısında biraz şaşırdı ama yine de gülümsedi:
"Peki, seni buzlukta bekleteceğim. Ama unutma, ben eridiğimde bile tadım hep aynı kalır. Senin için her zaman tatlı olacağım!"
O sırada yan rafta duran çilekli dondurma, olan biteni izliyordu ve dayanamayıp araya girdi:
"Arkadaşlar, bu ne romantizm böyle? Ben de buradayım! Hem çilekli dondurma, hem de biraz ekşi, hem de tatlıyım. Belki benimle de bir şans verirsiniz?"
Cikolatalı dondurma ve vanilyalı dondurma, birbirine baktı ve güldü. Cikolatalı dondurma, çilekli dondurmaya dönüp dedi ki:
"Sen de gel, üçümüz bir olalım! Ne de olsa, dondurma çeşitleri ne kadar çeşitli olursa, o kadar eğlenceli olur!"
Ve böylece, cikolatalı dondurma, vanilyalı dondurma ve çilekli dondurma, külahın içinde bir araya gelerek mutlu bir üçlü oldular. Tabii, bu aşk üçgeni buzlukta geçtiği için hiçbiri erimedi!