• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Aşksızlık hasta ediyor !

Papatya

V.I.P
V.I.P

Aşık olan kişi, çevresine mutluluk saçar...


Aşkını kaybedenler bir anda yasa girer, psikolojik yatırımları iflas etmiştir. Bağışıklık sistemleri düşer. Vücudun, hastalıklara yakalanma riski artar. Daha sık hasta olurlar...
Prof. Dr. Sedat Özkan, aşkın psikolojik yaşam üzerindeki etkisini anlattı.


Aşk insanın sevebilme ve üretme kapasitesidir, ego işlevidir, psikolojik yatırımdır


Sevgi üreterek, sevilmek gereksinimini doyurma sürecidir. İnsanoğlunun doğumu ile başlar, yaşadığı sürece devam eder, ölümünden sonra bile varlığını sürdürür. Aşk insanın her hücresinde varlığını devam ettirir, tüm canlıların gereksinimidir. Diğer canlılarda daha çok somut ve fizyolojik bir işlev gibidir. İnsanda ise biyolojik olmanın ötesinde tüm beyinsel kapasitesini, psikolojik donanımlarını ve sosyal paylaşımlarını içeren bir eylemdir.


Sevgi, en geniş duygusal yaşantıdır. Aşk bunun tercih edilen alt kısmıdır. Aşk, sevginin dorukta yaşanmasıdır. Aşkı karşı cinse hissedilen duygularla sınırlandırmamalıyız. Aşk evrensel olarak sevgi üretimini amaçlar. Tanrı, doğa ve insan sevgisi de bu duygunun içindedir.


Aşık olan kişi öğrenmeye daha açıktır
Çalışmaktan keyif alır, daha coşkuludur


Sağlıklı aşk kişiyi mutlu eder, bağımlı aşk ise depresif yapar. Aşk agresifliği azaltır, kişi daha hoşgörülüdür. Aşık olan kişi çevresine baskı ve öfke saçmaz, tam tersi pozitif ve uyumludur. Mutlu olan kişi, çevresindekilere karşı yıkıcı olmaz.


Aşk, vücutta aralarında endorfinin de bulunduğu mutluluk hormonlarını artırır


Aşk beyindeki kimyasal işleyişi canlandıran, hızlandıran, aktive eden en temel duygudur. Beyin ne kadar donanımlı ise aşk hayatı da, o kadar iyidir. Kişinin beyni kısır, donuk, paylaşıma açık değil ise aşk hayatı da o kadar kısırdır. Aşk zihni açar, adeta hormonları canlandırır.



Beyin kabuğu değişir


Aşık beyin daha üretken daha sağlıklıdır.
Beynin en sağlıklı vitamini; aşk ve sevgidir.
Aşk, beyin kabuğunun işlevini hızlandırır. Bağışıklık sistemi üzerinde de olumlu etkileri vardır, direnci artırır. Sevdiğini kaybedenlerde ise tam tersi olur, vücut direncinin azalmasıyla hastalıklara yakalanma riski artar.


Kadında erkeklere oranla ilk görüşte etkilenme daha örtülüdür


Aşk aklına uymuyorsa, sorun olacaktır. Eğer ilk görüşte etkilendiği kişiyle zamanla tanıdıkça mutlu değilse sorun vardır.
Aşık olunan kişiyi değerlendirirken diğer sevgi nesneleri ile ilişkileri de dikkate alınmalıdır.
Mesleki anlamda ahlaki değerlerden yoksunsa, toplumsal ahlakında zafiyet var ise aşk hayatında da benzer sorunlar yaşayacaktır.


Aşk, içgüdüsel ve dürtüsel bir yönelimdir. Tüm canlıların gereksinimidir


Aşk, biyolojik zeminde beyinsel tüm deneyimlerini, donanımlarını ve beklentilerini aktive eder. Kuşkusuz sosyal ortam da oldukça etkili. Kişi ne kadar derin ve yaratıcı ise o kadar derin bir aşk yaşıyor. Cinsellik tüm canlılar için biyolojik gereksinimdir. İnsanda ise aşk ve sevginin ifade tarzlarından biridir. Aşk, sevgi ve paylaşım katılırsa insani olur.


Aşk bir ilişkidir, tercihtir ve sorumluluktur


Duygu yoğunluğu yaşamak kişinin aşık olduğu anlamına gelmez. Aşk daha çok yaşam dönemlerinde ortaya çıkar. Ergenlik dönemi, yetişkinlik döneminde 20'li yaşlar, orta yaşta 35-40'lı yaşlar, 50-60'lı yaşlar... Yaşam dönemlerinde kişi hayatını, mutluluk arayışlarını sorgular. Zamanla çiftlerin tercihleri değişmişse, ilişkide sorunlar başlar. Kimi çiftler bu sorunları aşarken, kimi yeni mutluluk arayışlarına yönelir.


Dünyayı ve kendini seven insanlar daha sağlıklı aşık olur


Çünkü aşk kendini sevmenin uzantısıdır. Dünyayı sevemiyorsa, bütün sevgi gereksinimini tek kişiye aktarması bağımlılığa dönüşebilir. Bu durum hastalık olarak tanımlanabilir. Mesela; bebekle annesi arasında bağımlı ilişki vardır. Bebeğin tek sevgi nesnesi annesidir, ondan bağımsız yaşayamaz.


Aşk, kişinin tüm hayatını etkiler


Prof. Dr. Sedat Özkan;

Aşkın içinde sözel olmayan ipuçları da vardır. Gülümsemesi, oturuşu, aşık olduğu kişi yanına gelince ne yaptığı, nereye baktığı da bize ipucu verir. Ve kişilik yapısına göre bu davranışlar da değişir. Aşık olan ve aşık olduğu kişiye saygı duyanlar; onu incitmekten kaçınır, dikkatli ve özenlidir. Psikolojik ihtiyaçlarını fark eder. Aşık olduğu kişiyi her hali ile sevmiştir. Önce sevip sonra değiştirmeye çalışmaz. Karşısındakilere hiçbir konuda dayatma yapmaz, ona tercih sunar. Bu davranışlar aşkın en iyi göstergesidir
dedi.

 
aşk nasılda muammadır, herkes en büyük aşkın kendisinde olduğunu sanır , olmayanda o meşhur en büyük aşkı arar ,ahhh ah
 
Geri
Top