Atatürke göre hutbe (hutbenin tarifi ve amacı)
Hutbe demek halka seslenmek, yani söz söylemek demektir. Hutbenin anlamı budur. Hutbe denildiği zaman bundan birtakım kavram ve anlamlar çıkarılmamalıdır. Halkı, genel durumdan haberdar etmek son derecede önemlidir. Çünkü her şey açık söylendiği zaman halkın beyni çalışma halinde bulunacak, iyi şeyleri yapacak ve milletin zararına olan şeyleri reddederek şunun veya bunun arkasından gitmeyecektir
Hutbeden amaç, halkın aydınlanması ve doğru yolun gösterilmesidir; başka şey değildir. Yüz, iki yüz, hattâ bin yıl evvelki hutbeleri okumak, insanları bilgisizlik ve dalgınlık içinde bırakmak demektir. Hutbe okuyanların herhalde halkın kullandığı dille görüşmesi gereklidir. Geçen yıl Millet Meclisinde söylediğim bir söylevde demiştim ki: Minberler, halkın beyinleri, vicdanları için bir verim kaynağı, bir ışık kaynağı olmuştur. Böyle olabilmek için minberlerden yansıyacak sözlerin bilinmesi ve anlaşılması, teknik ve bilim gerçeklerine uygun olması gerekir. Hutbe okuyanların, siyasî durumu, toplumsal ve uygar durumu her gün izlemeleri zorunludur. Bunlar bilinmediği takdirde halka yanlış öğretilmiş olur. Bu nedenle hutbeler tamamen Türkçe ve zamanın gereklerine uygun olmalıdır ve olacaktır. 1923 (Atatürkün S.D. II, s. 95-96)
Hutbe demek halka seslenmek, yani söz söylemek demektir. Hutbenin anlamı budur. Hutbe denildiği zaman bundan birtakım kavram ve anlamlar çıkarılmamalıdır. Halkı, genel durumdan haberdar etmek son derecede önemlidir. Çünkü her şey açık söylendiği zaman halkın beyni çalışma halinde bulunacak, iyi şeyleri yapacak ve milletin zararına olan şeyleri reddederek şunun veya bunun arkasından gitmeyecektir
Hutbeden amaç, halkın aydınlanması ve doğru yolun gösterilmesidir; başka şey değildir. Yüz, iki yüz, hattâ bin yıl evvelki hutbeleri okumak, insanları bilgisizlik ve dalgınlık içinde bırakmak demektir. Hutbe okuyanların herhalde halkın kullandığı dille görüşmesi gereklidir. Geçen yıl Millet Meclisinde söylediğim bir söylevde demiştim ki: Minberler, halkın beyinleri, vicdanları için bir verim kaynağı, bir ışık kaynağı olmuştur. Böyle olabilmek için minberlerden yansıyacak sözlerin bilinmesi ve anlaşılması, teknik ve bilim gerçeklerine uygun olması gerekir. Hutbe okuyanların, siyasî durumu, toplumsal ve uygar durumu her gün izlemeleri zorunludur. Bunlar bilinmediği takdirde halka yanlış öğretilmiş olur. Bu nedenle hutbeler tamamen Türkçe ve zamanın gereklerine uygun olmalıdır ve olacaktır. 1923 (Atatürkün S.D. II, s. 95-96)