• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Atatürk'ün Devrimleri

wien06

V.I.P
V.I.P
Atatürk Türkiye’yi “Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak” amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:

1. Siyasal Devrimler:


· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)



2. Toplumsal Devrimler

· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
· Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)


3. Hukuk Devrimi :

· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)


4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:

· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
· Güzel sanatlarda yenilikler


5. Ekonomi Alanında Devrimler:

· Aşârın kaldırılması
· Çiftçinin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin kurulması
· Sanayiyi Teşvik Kanunu’nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
· I. ve II. Kalkınma Planları’nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması
 
Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922)

Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıllarında kurulan (23 Nisan 1920) Türkiye Büyük Millet Meclisi, halktan kopuk Osmanlı yönetiminin yanında, halkın içinden seçilen temsilcileriyle "halk iradesi"nin gerçek temsilcisi olmuş, iyice eskimiş ve yıpranmış kişisel saltanatsa, TBMM'yi, yani ulusun egemenliğini tanımamasının yanı sıra, Sevr Antlaşması'nı imzalamış, düşmanla işbirliği yapıp, çıkarttığı ayaklanmalarla Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı engellemeye çalışmıştı. 23 Nisan 1920'den başlayarak ulusal egemenliğe dayalı devletin kurulmasıyla kişisel saltanata kalkmış gözüyle bakan Mustafa Kemal, İtilaf Devletleri'nin Lozan Barış Konferansı'na Ankara Hükümetinin yanı sıra Osmanlı Hükümeti temsilcileri de çağırmaları üstüne, 1 Kasım 1922'de TBMM'de yaptığı konuşmada ulus akla aykıı olduğunu belirterek,saltanatın kaldırılmasını istedi. Milletvekillerinin ateşli konuşmalarla Atatürk'ü desteklemelerinden sonra, saltanatın İstanbul'un işgal tarihinden (16 Mart 1920) başla-yarak kalkmış olduğu oybirliğiyle kabul edildi. Saltanatın kaldırılmasıyla Padişahlık Sıfat kalkan Mehmet VI Vahdattin de, 17 Kasım günü İngiliz Komutanlığına başvurarak, bir İngiliz zırhlısıyla İstanbul'dan ayrıldı.

Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923)

Saltanatın kaldırılmasının ve Lozan Barış Anlaşması'nın ardından TBMM'de en çok tartışılan konulardan biri, yeni devletin niteliği sorunuydu. Kendisi bir hükümet olan TBMM'nin ayrı bir hükümeti ve bu hükümet yönetecek bir başbakanı bulunmaması, meclis içinden bakanların seçiminde adayların gerekli oyu sağlamakta güçlük çekmeleri, sürekli sorunlara yol açmaktaydı. 27 Ekim 1923'te Ali Fethi (Okyar) Bey başkanlığındaki hükümetin istifası ve Cumhuriyet Halk Partisi grubunun yeni hükümet listesi üstünde anlaşmaya varmaması üstüne, Atatürk 28 Ekim gecesi arkadaşlarını toplayarak sorunun gerçek çözümüyle ilgili düşüncesini açıkladı ve İsmet İnönü'yle o gece, devletin niteliğinin cumhuriyet olduğunu saptayan bir yasa tasarısı hazırladı. Ertesi gün TBMM, yapılan işin "çoktan doğmuş olan çocuğun adını koymak" olduğunun milletvekillerine açıklanmasından sonra, saat 20.30'da Anayasa değişikliğini kabul ederek cumhuriyeti ilan etti ve oybirliğiyle alınan bu karardan sonra cumhurbaşkanı seçimine geçeek, gene oybirliğiyle Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı seçti.

Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924)

Saltanatın kaldırılmasından ve Mehmet VI Vahdettin'in İstanbul'dan ayrılmasından sonra, TBMM'nin 18 Kasım 1922'de halife seçmiş olduğu Abdülmecit Efendi, eski rejim yanlılarının tek umudu haline gelmiş, bundan güç alan Abdülmecit Efendi de, yeniden törenler düzenlemeye, demeçler vermeye bazı İslâm ülkelerinin kendisine bağlılık bildirmeleri üstüne, İslâm dünyasının önderi tavrı takınmaya başlamıştı. Bu durumun yeni kurulmuş cumhuriyet yönetimi için tehlikeli olabileceğini kavrayan Atatürk, İzmir'deki ordu tatbikatları sırasında ordu komutanlarına hilafetin kaldırılması konusunda düşüncesini açıklayıp, yasanın meclis gündemine getirilmesini kararlaştırdı. 1 Mart 1924'teki bütçe görüşmelerinde halifeye ve Osmanlı hanedanına verilecek ödenek konusunun gündeme getirilmesinden sonra, 3 Mart 1924't kabul edilen yasayla, halifelik kaldırılıp, ilerde saltanat ve halifelik iddiasında bulunmamaları için Osmanlı hanedanı üyelerinin de yurt dışına çıkarılmaları kabul edildi.

Şeriye ve Evkaf Vekâleti'nin kaldırılması (3 Mart 1924)

Şeriat hükümlerine dayalı Osmanlı hukuk düzeninin yeni Türk toplumuna uyarlanamayacağının anlaşılması sonucunda, TBMM'nin hilafetin kaldırıldığı gün Şeriye ve Evkaf Vekâletini'ni de kaldırmasıyla (3 Mart 1924), Türk hukuk sisteminde yeni düzenlemeler yapılması gereği de açıkça ortaya konmuş oldu. 20 Nisan 1924 tarihli ikinci Anayasa'yla birlikte, hukuka ilişkin bir dizi yasa yürürlüğe girdi.

Medeni Kanun'un kabulü (17 Şubat 1926)

Osmanlı İmparatorluğu döneminde hukuk işleri din kurallarına göre yönetilmekte olduğundan, çağdaş toplumlar düzeyine erişmek isteyen Türk toplumunun temel gereksinmelerinin, söz konusu hukuk yapısıyla karşılanamayacağı anlaşılmıştı. Tanzimat Dönemi'nde hazırlanan Mecelle, bazı yenilikler getirmekle birlikte, kişilerin hak ve borçları, aile kurumu, işleyişi ve sona ermesi, mülkiyet ilişkileri, miras sorunları, kiralama, satın alma, ödünç verme, vb. ilişkiler açısından, gerçek bir Medeni Kanun sayılamazdı. Bu nedenle İsviçre Medeni Kanunu örmek alınarak hazırlanan Medeni Kanun, 17 Şubat 1926'da TBMM'de kabul edilerek, yürürlüğe kondu. Bunu, öbür temel yasalar ile, ceza hukuku alanındaki boşlukları gideren Ceza Kanunu'nun kabul edilip (1 Mart 1926) yürürlüğe konması izledi.

Tarikatların kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması (30 Kasım 1925)

Başlangıçta yalnızca din konularıyla ilgilenen, farklı düşünce sistemleri geliştirerek taraftarlarını çoğaltmaya çalışan tarikatlar, zaman içinde siyasal olaylarda etkili rol oynamaya, çıkarılan tehlikeye düştükçe halkı ayakandırmaya koyulmuşlardı. Bu etkinliklerini cumhuriyetin ilanından sonra da sürdürmeye kalkışmaları ve Menemen Olayı, Şeyh Sait Ayaklanması gibi şeriattan yana ayaklanmalara yol açmaları üstüne "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz. Türkiye Cumhuriyeti her alanda doğru yolu gösterecek, uyaracak güçtedir. Biz uygarlığın bilim ve fenninden güç alıyoruz ve ona göre yürüyoruz. Başka bir şey tanımayız" diyen Atatürk'ün sözleri ışığında harekete geçilerek, 30 Kasım 1925'te çıkarılan yasayla tekkeler ve zaviyeler kapatıldı.

Laikliğin kabulü (1928-1937)

Saltanatın kaldırılması, hilafetin kaldırılması, Şeriye ve Evkaf Vekâleti'nin kaldırılarak Şeriye ve Evkaf Vekâleti'nin kaldırılarak yalnızca din işleriyle uğraşacak Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kurulması, tarikat ve zaviyelerin kapatılması aşamalarından geçen laikliğin tam anlamıyla yasal tabana oturtulması için, 1924 Anayasası'nda yeralan "Türkiye devletinin dini İslâm'dır" deyimini tartışmaya koyulan TBMM, 10 Nisan 1928'de Anayasa'nın ikinci maddesini değiştirip, 16. ve 38. maddeler gereğince milletvekilleri ile cumhurbaşkanının ant içerken söylemek zorunda oldukları "vallahi" sözcüğünü maddelerden çıkardı. Ayrıca, 26. maddededi "ahkâmı şeriyenin tenfizi" (şeriat hükümlerinin yürütülmesi) sözcükleri de Anayasa'dan çıkarıldı. İnananların ibadetlerini kendi dilleriyle yapmalarını doğal bir hak olarak gören Mustafa Kemal'in, aydın din adamlarıyla yaptığı görüşmelerden sonra, 3 Şubat 1928'de hutbelerin Türkçe okunmasının kabul edilmesini, dualar ve ezanın Türkçeye çevrilmesi alışmaları izledi. 5 Şubat 1937'de Anayasa'nın ikinci maddesinde laiklik ilkesine yer verilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir devlet olduğunun yazılmasıyla, laiklik devrimi tamamlanmış oldu.

Kadın haklarının tanınması (1930-1933 ve 1934)

Osmanlı toplumunda hemen hiçbir toplumsal ve siyasal hakkı bulunmaya kadınlara Medeni Kanun'la bazı haklar tanınmış olmakla birlikte, siyasal haklar açısından bir değişiklik yapılmamıştı. Atatürk'ün girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak, 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çıkarılan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme haklarının tanınmasıyla, Türk kadını o yıllarda Avrupa devletlerinin çoğundaki kadınlardan daha ileri haklar elde etti ve çok geçmeden toplumda erkeklerin çalıştığı her alanda yerini aldı.

Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)

Ülke halkını her alanda çağdaş ve uygar düzeye çıkarabilmek için değişiklikler tasarlarken, dış görünüşüyle de bunu vurgulaması gerektiğine inanan Mustafa Kemal'in, 25 Ağustos 1925'te Kastamonu'ya yaptığı bir gezide başına şapka giyip, "Buna şapka derler" diye halkı şapka giymeye özendirmesinden sonra, 25 Kasım 1925'te Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanun çıkarılıp, dinsel giysilerle sokakta gezilmesi yasaklandı.

Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik (1925 ve 1931)

Cumhuriyet döneminden önce Batı uluslarından ayrı takvim, saat, sayı ve ölçülerin kullanılması, hafta tatillerinin cuma günü olması, takvimin başlangıcı olarak Hazreti Muhammet'in Mekke'den Medine'ye göç ettiği tarih olan 622 yılının alınması (hicri takvim), sayı olarak eski sayıları, ölçü olarak da okka, dirhem, arşın, endaze, vb. ölçülerin kullanılması, Türk toplumu ile Batı toplumları arasındaki ilişkilerde büyük karışıklık ve güçlüklere yol açmaktaydı. 26 Aralık 1925'te miladi takvimin kabul edilip, alaturka saat yerine Batı'da kullanılan alafranga saatin kabul edilmesiyle, 23 Mart 1931'de çıkarılan yasayla da gram, kilogram, ton, metre, kilometre

Soyadı yasasının kabulü (21 Haziran 1934)

Soyadı bulunmamasının günlük yaşamda yarattığı güçlük ve karışıklıkların önüne geçmek amacıyla 21 Haziran 1934'te çıkarılan yasayla, her Türk kendine uygun bir soyadı almakla yükümlü kılındı. 24 Kasım 1934'te çıkarılan bir yasayla da TBMM Mustafa Kemal'e Atatürk soyadını verdi. Aynı yıl çıkarılan bir başka yasayla ayrıcalıkları belirten eski unvanların yasaklanmasıyla, yasalar önünde eşitlik ilkesinin gerçekleştirilmesinde önemli bir adım atılmış oldu.

Eğitim ve öğretim devrimi (3 Mart 1924)

Osmanlı toplumundaki medreseler ile iptidai, rüştiye, idadî türünde okulların toplumun gereksinme duyduğu elemanları yetiştirme açısından özellikle sayı bakımından yetersiz kaldığını gözleyen, eğitimin önemini yaptığı konuşmalarda sık sık vurgulayan Atatürk'ün yol göstericiliği altında TBMM, eğitim ve öğretim işlerini Milli Eğitim Bakanlığı'na verip, 3 Mart 1924'te çıkardığı Öğretimin Birleştirilmesi yasasıyla, mahalle mektepleri ve medreseleri kaldırdı. Anadolu'nun çeşitli kentlerinde meslek okulları, teknik okullar, öğretmen okulları, ortaokul ve liseler açılırken, çıkarılan Üniversiteler Kanunu'yla Darülfünun kaldırılıp, yerine İstanbul Üniversitesi kuruldu.

Harf ya da yazı devrimi (1 Kasım 1928)

Öğrenilmesi son derece güç olan Arap abecesinin okuryazar sayısının artmasını engellediğini, ayrıca Türkçe sesleri dile getirmede güçsüz kaldığını anlayan Atatürk'ün, 1926'dan başlayarak yaptırdığı araştırmalar sonucunda, Türkçe'nin yapısına en uygun abece olduğuna karar verilen Latin abecesi alınıp, yeniden düzenlenerek, 1 Kasım 1928'de çıkarılan Türk Harfleri Hakkında Kanun'la yürürlüğe kondu ve Atatürk'ün kendisinin de katıldığı yaygınlaştırma çalışmaları sonucunda, kısa süre içinde benimsendi.

Tarih anlayışında gerçeğe dönüş (12 Nisan 1931)

Osmanlı döneminde tarihçilerin aşağı yukarı yalnızca yaşadıkları dönemin olaylarını yazıya geçirmekle yükümlü olmalarından ötürü, Türklerin eski tarihlerine ilişkin çalışmalar yok denecek kadar azdı. Türkiye Cumhuriyeti'nin "önceki bütün Türk devletleriyle tarihsel bağı" olduğu, "dünya uygarlığının oluşma ve gelişmesinde Türk uygarlığının önemli payı bulunduğu" görüşünden yola çıkan Atatürk'ün öncülüğünde yapılan çalışmalar, 12 Nisan 1931'de, sonradan Türk Tarih Kurumu adını alan Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nin kurulmasıyla sonuçlandı.

Dil devrimi (12 Temmuz 1932)

Osmanlılar döneminde aydınların büyük ölçüde farsça ve arapça sözcük ve dilbilgisi kuralı içeren Osmanlıca'yı kullanmalarından ötürü, aydınlar ile halkın dil bakımından birbirlerinden kopmuş olmaları, cumhuriyetöncesindeki dönemde de bazı aydınları rahatsız etmiş, Selanik'te çıkarılan (1911) Genç Kalemler dergisinde "Yeni Dil" hareketi başlatılmış, ama dilde yabancı sözlüklerden yeterli bir arınma sağlanamamıştı. Türkçe'nin özleştirilerek yeni Türk abecesiyle dünyanın en zengin dillerinden biri haline getirilmesini amaç alan Atatürk, 12 Temmuz 1932'de, sonradan Türk Dil Kurumu adını alan Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni kurdurarak, Türkçe'nin gerçek bir bilim, edebiyat ve sanat diline dönüşmesi çalışmalarını hızlandırdı
 
ATAM'IZI İÇTEN VE SEVGİYLE ANIYORUM!

Bize devrimleriyle iyi hayat sağladığı için teşekkür ediyorum!

ATA'MIZ HEP İLERİYE VE ÇAĞDAŞLIĞA BAKARDI!

BÜTÜN MİLLETİN KALBİNDEYDİ!

ATATÜRK'Ü UNUTMAYACAĞIZ!
 
Atatürk Devrimleri

Siyasal

Saltanatın Kaldırılması
Cumhuriyetin İlanı
Halifeliğin Kaldırılması

Toplumsal
Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı
Şapka Kanunu
Tekke, Zâviye ve Türbelerin Kapatılması
Soyadı Kanunu
Lâkap ve Unvanların Kaldırılması
Uluslararası Ölçülerin Kabulü

Eğitim ve kültür
Öğretimin Birleştirilmesi
Harf Devrimi
Köy Enstitüleri
Türk Dil ve Türk Tarih Kurumlarının Kurulması
Üniversite Öğreniminin Düzenlenmesi
Güzel Sanatlarda Yenilikler

Ekonomi
Aşarın Kaldırılması
Çiftçinin Özendirilmesi
Toprak Reformu
Örnek Çiftliklerin Kurulması
Sanayi Teşvik Kanunu
I. ve II. Kalkınma Planları

Hukuk
Mecellenin Kaldırılması
Medeni Kanun
 
Atatürkün ve Devrimleri
Atatürkün Devrimleri Nelerdir?
Atatürkün Devrimleri ve Açıklamaları

Atatürkün Devrimleri Gazi Mustafa Kemal Atatürk, her alanda yapmış olduğu devrimler (yenilikler) ile Türkiye Cumhuriyeti’ne çağ atlatmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk devrimleri ile çağdaş bir ülke konumuna gelerek, tüm dünyada saygınlığını arttıran atılımcı bir Atatürk Türkiye’si olarak bilinmektedir.

Atatürk devrimleri ve açıklamaları

Harf Devrimi: Öğrenilmesi son derece güç olan Arap harflerinin yerine Türk harflerinin kullanılmasının sağlandığı harf devrimi “Türk Harfleri” adıyla 1353 sayılı kanunla, 1 Kasım 1928’de kabul edildi. Türkçe’nin yapısına en uygun alfabe olduğuna karar verilen Latin alfabesi alınıp, yeniden düzenlenerek, yurdun dört bir yanında Millet Mektepleri açılmış, halka yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir. Atatürk’te bu çalışmalara “Millet Mektepleri Başöğretmeni” sıfatıyla bizzat katılmıştır. Böylelikle okuma ve yazma kolaylaştırıldığından yurt genelinde okur yazar oranı artış göstermiş, Modern bir öğretim ve eğitimin gerçekleşmesi çalışmalarına hız verilmiştir.

Halifeliğin Kaldırılması: 1 Mart 1924 tarihinde Atatürk’ün mecliste yaptığı konuşma ile halifeliğin kaldırılması gerektiği herkesçe kabul gördü. 3 Mart 1924’te TBMM tarafından çıkarılan bir kanunla halifelik kaldırılarak, yeni yapılacak ilke ve inkılapların önü tamamen açılmış oldu. Böylelikle yeni kurulan Türk Cumhuriyeti Devleti’nin laik düzene geçişi kolaylaştı. Yapılacak ilke ve inkılapların önü açılmış oldu. Saltanat ve Hilafet yanlılarının dayandığı en önemli güç odağı yok edildi. Din işlerinin doğru ve düzenli bir şekilde işlemesinin çalışmalarına başlandı. İleriki zamanlarda saltanat ve halifelik iddiasında bulunmamaları için Osmanlı hanedanı üyelerinin de yurt dışına çıkarılmaları kabul edildi.

Saltanatın Kaldırılması: Osmanlı Devleti’nin her döneminde hüküm süren saltanata artık bir son verilmeliydi. İşte TBMM’nin açılması ile başlayan bu yeni dönemde, bu konu değerlendirilmiş ve 1 Kasım 1922 tarihinde kabul edilen kanunla Saltanat kaldırılmış, halifelikte tamamen saltanattan ayrılmıştır. Atılan bu önemli adım, Osmanlı Devleti’nin hukuki olarak sona erdiği manasına gelmekteydi. Yapılan bu büyük inkılap sayesinde uluslar arası yapılacak antlaşmalarda artık Osmanlı Devleti olmayacaktı.

Türkiye’nin Yeniden İdari Teşkilatlanması: Yeni Türkiye Devleti’nin idari yapılanmasına ilişkin 1921 ve 1924 anayasalarında bazı kararlar alınmıştır. 1923 yılında yönetim şekli olarak Cumhuriyet rejimi kabul edilmiştir. 1921 ve 1924 anayasalarında alınan kararlara göre ülke; iller, ilçeler, bucaklar ve köyler olarak yeni yönetim birimlerine ayrılmıştır.

Cumhuriyetin İlanı: 29 Ekim 1923 yılında ilan edilen cumhuriyet tamamen halkın iradesini gözeten bir yönetim şeklidir. Cumhuriyet; demokratik bir ortamda, halkın kendi kendisini yönetecek kişileri seçme ve seçilme özgürlüğüdür. 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması ile babadan oğula geçen yönetim biçimi olan, padişahlıkta tamamen ortadan kaldırılmıştır. Cumhuriyetin ilanı ile artık Türk milleti kendi yönetim şeklini de tamamen değiştirmiş bulunmaktaydı. 29 Ekim tarihinde anayasanın bu konuya ilişkin ilgili maddeleri değiştirilerek ülkenin yeni yönetim şeklide Cumhuriyet olarak şekillendirilmiştir. Oy birliği ile Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanlığına seçilerek, ilk cumhurbaşkanımız olmuş ve kürsüye çıkarak şöyle demiştir “Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır”

Şapka ve Kıyafet Devrimi: Atatürk yapmış olduğu devrimlerde Türk toplumunun uygar milletler gibi giyim ve kuşamda da ileri bir seviyede olmasını istemiştir. Atatürk ilk olarak bir yurt gezisinde Kastamonu’da halkın karşısına şapka giyerek çıkmış ve toplumun ilk tepkilerini ölçmüştür. Kastamonu’nun bir Anadolu şehri olması ve ilk tepkilerinin olumlu olması ile şapka giyilmesi toplumda kademe kademe rağbet görmüştür. Bu da yapılacak diğer devrimlere zemin hazırlamıştır. 25 Kasım 1925’te TBMM’de “Şapka Kanunu” kabul edilmiş, bu kanuna uymayanlar hakkında çeşitli ceza müeyyideleri uygulamaya konulmuştur. Kadınların çarşaf, peçe gibi kıyafetler yerine çağdaş giysiler giymeleri sağlanmış, erkeklerde fes yerine şapka giyilmesi kanuni zorunluluk haline getirilmiş, dinsel kıyafetlerle sokakta gezilmesi de yasaklanmıştır.

Soyadı Yasasının Kabulü: Soyadı yasası 21 Haziran 1934 yılında çıkarılmıştır. Yasanın çıkarılmasıyla her Türk vatandaşı kendisine uygun bir soyadı almakla yükümlü tutulmuştur. TBMM 24 Kasım 1934 yılında çıkardığı 2258 sayılı kanunla, Mustafa Kemal’e Türk’ün atası anlamını taşıyan “Atatürk” soyadını Türk milletinin bir şükran ifadesi olarak vermiştir. Yine 1934 yılı içerisinde çıkarılan yasayla insanlar arasındaki ayrıcalıkları belirten ağa, bey, hacı, hafız, paşa, molla, hanımefendi ve hazretleri gibi lakap ve unvanların kullanılması yasaklanmış, böylece soyadı kullanımıyla da yasalar önünde insanların eşit bir hale gelmesi sağlanmıştır.

Kadın Haklarının Tanınması: Atatürk’ün yapmış olduğu girişimler neticesinde, Türk kadınlarının iktisadi ve siyasal yaşama katılımlarının sağlanabilmesi açısından bir dizi değişiklikler yapılmıştır. Kadınlara, 1930 yılında belediye seçimlerinde seçme, 1933 yılında çıkarılan Köy Kanunuyla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 1934’te Anayasada yapılan bir değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme haklarının tanınmasıyla, Türk kadını layık olduğu değere kavuşmuştur. Kadınlara tanınan bu hakların o yıllarda bir çok Avrupa devletlerinde bile bulunmayışı, Atatürk’ün kadın haklarına verdiği değer ve önemi en güzel şekilde ortaya koymaktadır.

Takvim Saat ve Ölçülerde Değişiklik: Yurt içi ve yurt dışındaki ticari ilişkilerin düzenlenmesinde, çeşitli kolaylıkların sağlanması adına yapılan değişiklikleri kapsamaktadır. Ağırlık ölçüsü birimi olarak kullanılan okka yerine, kilo ve gram, uzunluk ölçüsü birimi endaze yerine, metre ve santimetre gibi ağırlık ve ölçü birimleri getirilmiştir. 1925 yılında çıkarılan kanunla Hicri ve Rumi takvimler yerine Miladi takvim kabul edilerek 1 Ocak 1926’dan itibaren de kullanılmaya başlanmıştır. Güneşin batışına göre ayarlanan saat yerine, çağdaş dünyanın kullandığı saat sistemi kabul edilerek modern saat uygulamasına geçilmiştir. Milli bayramlar ve tatil günleri yeniden düzenlenmiş,1935 yılında çıkarılan kanunla hafta tatili Cuma’dan, Cumartesi öğleden sonra ve Pazar gününe alınmıştır.

Medeni Kanunun Kabulü: Medeni Kanun’un kabulü (17 Şubat 1926) ile sosyal alanda tam bir eşitlik anlayışı gerçekleştirilmiştir. İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak hazırlanan Medeni Kanun TBMM’de kabul edilerek 17 Şubat 1926 yürürlüğe konmuştur. Ailede kadın erkek eşitliği sağlanmış, yapılacak evliliklerde resmi nikah yapma zorunluluğu getirilmiş, tek eşle evlilik yapılması esası ve Kadınlara toplum yaşayışı içerisinde istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanınmıştır. Mahkemelerde tanıklık yapma ve miras ile boşanma konularında kadın ve erkek eşit hale getirilmiştir.

Eğitim ve Öğretim Devrimi: Atatürk, Türk toplumunun eğitim ve kültür seviyesinin yükseltilmesi ile öğrenim gören kişi sayısının artırılmasını amaçladığı eğitim ve öğretim alanında köklü değişiklikler yapmıştır. Osmanlı toplumunda yaygın halde bulunan mahalle mektepleri ve medreseler TBMM tarafından 3 Mart 1924 yılında çıkarılan “Öğretimin Birleştirilmesi” yasası ile kaldırılmıştır. TBMM, eğitim ve öğretim işlerini Milli Eğitim Bakanlığı’na vererek, kaldırılan mahalle mektepleri ve medreselerin yerine bir çok şehirde meslek okulları, öğretmen okulları, teknik okullar, ortaokul ve liselerin açılması sağlanmıştır. Çıkarılan Üniversiteler Kanunu ile Darülfünun kaldırılmış yerine İstanbul Üniversitesi kurulmuştur.
 
Atatürk'ün Devrimleri

Bu maddedeki bazı bilgilerin kaynağı belirtilmemiştir. Ayrıntılar için maddenin tartışma sayfasına bakabilirsiniz.Maddeye uygun biçimde kaynaklar ekleyerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz.

Başlığın diğer anlamları için Atatürk (anlam ayrımı) sayfasına bakınız.

Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Kayseri'de halka Latin alfabesini tanıtırken (20 Eylül 1928)
Türkiye tarihi

Selçuklular
Büyük Selçuklu Devleti (1040 - 1157)
Anadolu Selçuklu Devleti (1060 - 1308)
Anadolu beylikleri
Osmanlı İmparatorluğu
Kuruluş dönemi (1299 - 1453)
Yükselme dönemi (1453 - 1566)
Duraklama dönemi (1566 - 1683)
Gerileme dönemi (1683 - 1792)
Türkiye Cumhuriyeti
İstiklâl Harbi (1919 - 1923)
Ankara Hükûmeti
Atatürk'ün Devrimleri
Tek partili dönem (1923 - 1946)
Çok partili dönem (1946 - günümüz)

Konuya göre
Anayasa tarih
Ekonomik tarih
Askerî tarih
Türkiye Portalı
Atatürk Devrimleri

Siyaset
Toplumsal
Eğitim ve kültür
Ekonomi
Hukuk

Atatürk Devrimleri ya da Atatürk İnkılapları (Kemalist Devrim, Türk Devrimi, Atatürk Reformları, Türkiye Cumhuriyeti Devrimi vb. adlarla da anılır), Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk tarafından öncülük edilen, TBMM'nin açılmasından sonra 1922'de saltanatın kaldırılması ile 1933'e kadar devam eden ve sonucunda teokratik ve çok uluslu Osmanlı Devleti'nin laik, demokratik ulus devlet Türkiye'ye dönüşmesiyle sonuçlanan devrimlerin tümüdür. Bu devrimler toplumsal, kültürel, legal ve ekonomik bir dizi düzenlemelerdir.

Konu başlıkları
1 Yapıldıkları alanlara göre devrimler
1.1 Siyasî alandaki devrimler​
1.2 Toplumsal alanda yapılan inkılaplar​
1.3 Eğitim ve Kültür alanındaki inkılaplar​
1.4 Ekonomi alanındaki inkılaplar​
1.5 Hukuk alanındaki inkılaplar​
1.6 inkılaplar özeti​

2 Atatürk devrimlerinin nedenleri

Yapıldıkları alanlara göre devrimler

Siyasî alandaki devrimler
Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922)
Ankara'nın başkent olması (13 Ekim 1923)
Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923)
Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924)
Çok partili rejim denemeleri (1924 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1930 Serbest Cumhuriyet Fırkası)
Toplumsal alanda yapılan inkılaplar
Şapka ve Kıyafet İnkılâbı (25 Kasım 1925)
Lâkap ve Unvanların Kaldırılması (26 Kasım 1934)
Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934)
Laiklik (1928)
Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik (26 Aralık 1925 - 26 Mart 1931)
Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi(1930-belediye seçimlerine katılma hakkı,1933-muhtarlık seçimlerine katılma hakkı,1934-milletvekili seçimlerine katılma hakkı)
Eğitim ve Kültür alanındaki inkılaplar
Medreselerin kapatılması (1924)
Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun (1926)
Millet mekteplerinin açılması (1928)
Harf Devrimi (1 Kasım 1928)
Güzel sanatlarda yenilikler (1928)
Türk Tarih ve Dil Kurumlarının kurulması (12 Nisan 1931, 12 Temmuz 1932)
Dil Devrimi (1932)
Üniversite reformu (1933)

Ekonomi alanındaki inkılaplar
İzmir İktisat Kongresi (1923)
Aşar vergisinin kaldırılması (17 Şubat 1925)
Çiftçinin özendirilmesi (1925)
Örnek çiftliklerin kurulması (1925)
Tarım Kredi Kooperatifleri'nin kurulması (1925)
Kabotaj Kanunu (1 Temmuz 1926)
Sanayi Teşvik Kanunu (28 Mayıs 1927)
Toprak Reformu (1929)
I. ve II. Kalkınma Planları (1933, 1937)
Yüksek Ziraat Enstitüsü'nün kurulması (1933)
Ticaret ve Sanayi Odalarının kurulması (1935)
Hukuk alanındaki inkılaplar
Teşkilât-ı Esasîye Kanunu (1921)
Anayasanın kabulü (1924)
Şer'iyye mahkemelerinin kapatılması (1924)
Mecellenin kaldırılması (1926)
Türk Kanunu Medenisi (1926)
Türk Ceza Kanunu (1926)

İnkılaplar özeti

Saltanatın Kaldırılması siyasî 1922-11-22
Ankara'nın Başkent Olması siyasî 1923-10-13
Cumhuriyetin İlanı siyasî 1923-10-29
Halifeliğin Kaldırılması siyasî 1924-03-03
Çok Partili Rejim Denemeleri siyasî 1924
Kadınlara siyasi hakların verilmesi siyasî 1930-04-03
Şapka ve Kıyafet Devrimi (Şapka Kanunu) toplumsal 1925-11-25
Lâkap ve Unvanların Kaldırılması toplumsal 1934-11-26
Soyadı Kanunu toplumsal 1934-06-21
Laiklik toplumsal 1928-04-10
Milletlerarası Takvim ve Saatin, Yeni Rakamların Kabulü ve Ölçülerde Değişiklik toplumsal 1925-12-26
Tekke ve zâviyelerin kapatılması toplumsal 1925-11-30
Millet Mekteplerinin Açılması eğitim 1929-01-01
Öğretimin Birleştirilmesi eğitim 1924-03-03
Medreselerin Kapatılması eğitim 1924
Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun eğitim 1926
Harf Devrimi eğitim 1928-11-01
Güzel Sanatlarda Yenilikler eğitim 1928
Türk Tarih ve Dil Kurumlarının Kurulması eğitim 1931-04-12
Dil Devrimi eğitim 1932-07-12
Üniversite Reformu eğitim 1933
Üniversite Öğreniminin Düzenlenmesi eğitim 1933-05-31
İzmir İktisat Kongresi ekonomi 1923
Aşar (Öşür) Vergisinin Kaldırılması ekonomi 1925-02-17
Çiftçinin Özendirilmesi ekonomi 1925
Örnek Çiftliklerin Kurulması ekonomi 1925-05-05
Tarım Kredi Kooperatifleri'nin Kurulması ekonomi 1925
Kabotaj Kanunu ekonomi 1926-07-01
Sanayi Teşvik Kanunu ekonomi 1927-05-28
Toprak Reformu ekonomi 1929
I. ve II. Kalkınma Plânları ekonomi 1933
Yüksek Ziraat Enstitüsü'nün Kurulması ekonomi 1933
Ticaret ve Sanayi Odalarının Kurulması ekonomi 1935
Mecellenin Kaldırılması hukuk 1926
Türk Kanunu Medenisi hukuk 1926-10-04
Türk Ceza Kanunu hukuk 1926
Yeni Anayasanın Kabulü hukuk 1924-04-20
Teşkilât-ı Esasîye Kanunu hukuk 1921
Şer'iyye Mahkemelerinin Kapatılması hukuk 1924
Atatürk devrimlerinin nedenleri[değiştir | kaynağı değiştir]


Bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır.

Ayrıntılar için lütfen maddenin tartışma sayfasına bakınız.

Şablonu maddeden çıkarmadan önce lütfen şablonun yardım sayfasını inceleyiniz. (Nisan 2012‎)

Atatürk'e göre bu devrimlerin amacı; Türk Milletinin son asırlarda geri kalmasına neden olan bütün kurumları kaldırarak yerine milletin karakterine, şartlara ve çağın gereklerine uygun ve ilerlemeyi sağlayacak yeni kurumlar kurmak ve Türkiye'yi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkartmaktır.

Osmanlı Devleti'nin içte ve dışta saygınlığını yitirmiş, vatandaşın sorunlarını çözmekten uzak hale gelmiş, ekonomisi bozulmuştu. Büyük devletler, Osmanlı Devleti'ne verdikleri borçların karşılığı olarak, üretilen malların çoğuna el koymaktaydılar.

Birbiri ardı sıra yapılan savaşlar ve ayaklanmalar halkı bezdirmiş, toplum düzeni bozulmuştur. Vergiler adaletsizdi. Kanun karşısında kimseye eşit davranılmıyor ve halk gittikçe daha da fakirleşiyordu.

Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşından da yenik çıkınca, ülke diğer devletlerce işgale uğradı. Artık Osmanlı Devleti, fiilen çökmüş, sadece ismen varlığını devam ettirmekteydi. Padişah kendi canının ve tahtının kaygısına düşmüş, işgal devletleri ile işbirliği içerisindeydi. Vatanın ve milletin kurtarılması gerekiyordu. Bu da ancak yeni bir devlet ve rejimi kurarak yapılabilirdi.

Atatürk ve arkadaşları Türk milletini bu durumdan kurtarmak için Kurtuluş Savaşını başlatmış, Samsun'a çıkışından sonra Erzurum ve Sivas Kongrelerini yaparak Anadolu'nun dört bir yanından gelen temsilciler ile birlikte vatanı kurtarmak için çalışmaya başlamışlardır. Sonunda 23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM açılmış ve yeni bir Türk Devleti , Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş oldu. Bu yeni devlet içte padişah hükümetine, dışta işgalci düşmanlara karşı büyük bir mücadele başlattı. Vatan toprakları düşmandan temizlendi. Sonra da padişahlık yönetimi kaldırıldı. Yerine, akılcı, gerçekçi, ilerici bir yönetim kuruldu. Atatürk'ün yaptığı devrimlerle bugünkü çağdaş Türk toplum düzeni oluşmuş oldu.Çağdaş devlet düzeninde temel alınan esaslar çağın ilerleyen devletlerindeki ilerlemeyi sağlayan sistemleri bir devrimle uygulayarak çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkmaktır.Başarılı olmasının temel sebebi de daha öneki çabalar gibi taklit ve özenti olması değil ilerleyen ve çağın ilerisindeki devletlerin nasıl ve ne şekilde ilerlediğini temelde felsefik olarak inceleyen ve bunu taklit yoluyla değil temelini kurarak düşünce sistemi içine yerleştirerek akılcılığın öncülüğünde uygulamasıdır.


Wikimedia Commons'ta
Atatürk'ün Devrimleri ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunmaktadır.

Yaşamı
Ölümü Zaman çizelgesi Ödülleri

Ailesi ve yakınları
Ali Rıza Efendi, Zübeyde Hanım, Makbule Atadan, Latife Uşşaki, Mecdi Boysan, Ülkü Adatepe, Sabiha Gökçen, Zehra Aylin, Rukiye Erkin, Nebile İrdelp, Abdurrahim Tuncak, Fikriye, Afet İnan, Mustafa Demir, Foks (köpek)

Yaverleri
Salih Bozok, Cevat Abbas Gürer, Muzaffer Kılıç, Şükrü Tezer, Rüsuhi Savaşçı, Sami Yanardağ, Mahmut Celalettin Üner, Cevdet Tolgay, Ahmet Naşit Mengü, Şükrü Özer

Söylevleri
Bursa Nutku Gençliğe Hitabesi Onuncu Yıl Nutku

Düşünsel
Atatürkçülük Atatürk İlkeleri Atatürk'ün Devrimleri Atatürk milliyetçiliği

Yapıtları
Nutuk Geometri Yurttaşlık Bilgileri Cumalı Ordugahı Taktik Tatbikat ve Seyahati Bölüğün Muharebe Eğitimi Subay ve Komutan ile Konuşmalar

Kurumsal
Vatan ve Hürriyet Cemiyeti Cumhuriyet Halk Partisi Türk Dil Kurumu Türk Tarih Kurumu

Müzeler
Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi Atatürk Evleri
 
Tarih, öngörüsü ile nasıl bir deha olduğunu defaatle gösterdi bizlere, göstermeye devam ediyor. Ruhun şad olsun mavi gözlü dev adam.
 
Geri
Top