Çirkin Kral
Forum Tutkunu
Atatürk vasiyetini 5 Eylül 1938'de yazar. Fakat vasiyetini yazıncaya kadar olan süreç içinde, nakit ve mal varlığına yönelik uygulaması, örnek davranışlar içerir.
1924 yılında sanayi ve özellikle tarım alanında, kurduğu işletmelerle Türkiye'nin ilk büyük özel girişimcisi olarak çalışmaya başlar ve 13 sene süren yoğun çalışması sonucunda, işletmelerini olgunlaştırır, yüksek verimli duruma getirir.
Bu duruma getirdikten sonra, çiftliklerinin, Ekim 1927'de, Büyük Nutuk'u okuduğu oturumların birinde (15-20 Ekim), CHP'ye ait olduğunu bildirir.
Partiye ait olduğunu bildirir ama, menkul ve gayri menkul mallarının mülkiyeti kendi üzerindedir. Bu durumun düzeltilmesini, tüm varlığının partiye devredilmesini sağlayacak bir vasiyet hazırlanmasını ister. Hukukçular, Medeni Kanun'a göre bunun mümkün olmadığını, mirasçılarının saklı hakkı bulunduğunu belirtirler. Çözüm olarak özel bir yasa çıkarılmasını önerirler. Atatürk kabul eder ve 12 Haziran 1933 tarihli, 2307 sayılı yasa çıkarılır. Yasa şöyledir:
"Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin, Medeni Kanun'un 452nci maddesi kapsamındaki tasarrufları, mahfuz hisseler (saklı paylar) hakkındaki hükümden müstesna olup, bütün mallarında muteberdir" (18).
Bu yasa ile, Medeni Kanuna göre mirasçılarının mirasından mutlaka pay alma haklarını ortadan kaldırır. Mal varlığının dağıtımı veya devri yetkisini elinde bulundurur.
Bu düzenleme; bir kişiye yönelik özel yasa çıkarılması yönüyle keyfilik, mirasçıların miras hakkından mahrum bırakılması yönüyle de haksızlık gibi görülebilir. Ancak işin aslı öyle değildir. Bu yasa, Atatürk'ün ileri görüşlülüğünün ve de dürüstlüğünün bir kanıtıdır. Bu düzenlemeyi yaptırmasaydı öldüğünde, mal varlığı, mirasçıları arasında (kız kardeşi, kardeşinin olabilecek çocukları, evlatlıkları), Medeni Kanun'un öngördüğü oranlarda paylaşılacaktı. Kendisi vasiyeti ile servetini bir yere bağışlamış olsa dahi, mirasçılarının mirasına yönelik paylarını (mahfuz hisselerini) almalarını önleyemiyecekti. İşte bu durum, Atatürk için sonu gelmez dedikodu ve iftiralara sebep olurdu. Çünkü edindiği servetin önemli bölümünü kendi parasıyla değil, Hint müslümanlarının yardım parasının bir kısmıyla ve bir iki kişinin yaptığı bağışla edinmişti. Bu nedenle bunları kendi malı olarak görmüyor, milletin malı olarak kabul ediyordu. Dolayısıyla milletin malının özel kişiler eline geçmemesini sağlamak için bu yasayı çıkartmıştır. Böylece hem millet malını korumuş, hemde dürüstlüğünü göstermiştir. Devlet hizmetine soyunacaklara bir ders vermiştir.
Bunu yapmasaydı, 2001 yılının ilk aylarında ortaya çıkan, ölmüş bir parti başkanının hesabında bulunan parti parasının, mirasçıları tarafından paylaşılması gibi bir duruma düşerdi.
Atatürk bunu yapmakla mirasçılarını mahrum bırakmış değildir. Vasiyeti ile özel servetinden makul paylar vermiştir. Sadece millet malının onların eline geçmesini önlemiştir.
Atatürk, bu düzenlemeden sonra, daha önce CHP'ye bırakmayı düşündüğü çiftliklerini, hazineye devretmeye karar verir ve 11 Haziran 1937'de Başbakanlığa bildirir.
"...Kullanma yetkim altındaki çiftlikleri, bütün tesisleri, hayvanları ve demirbaşları ile beraber, hazineye hediye ediyorum. Gereken kanuni işlemin yapılmasını dilerim." (19)
12 Haziran'da TBMM'nde görüşmesi yapılır, Atatürk'e Meclis'in teşekkür etmesi kararı verilir. Bağışın resmi işlemleri 11 Mayıs 1938'de tamamlanır ve Atatürk tarafından imzalanır.
Hazineye bağışladığı Malların Dökümü
Atatürk, bağış işleminin tamamlandığı gün (11 Mayıs 1938); Ulus Matbaası'nı bütün demirbaş eşyası ve civarındaki arsalarıyla beraber CHP'ye; Hipodrom ve Stadyum civarındaki arsaları ve Ankara'daki bir otel ve altındaki dükkanları da Ankara Belediyesi'ne bağışlayarak resmi işlemlerini imzalar (20).
1938 Eylül ayı başında, Dolmabahçe'de iken, vasiyetini düzenlemek için mal varlığının listesini ister. Genel Sekreteri H.Rıza Soyak, listeyi sunduğunda şu emri verir:
"Bunları ikiye ayıracağız bir kısmı hayatta bulunduğumuz müddetçe üzerimizde kalması lazım gelenlerdir; para, hisse senetleri, Çankaya'daki Köşk ve eşyaları gibi... Yapacağımız belgeye işte bunları koyacağız. Diğerlerini yani Çankaya'dan başka yerlerdeki evleri ve emlakı, Ankara'ya döner dönmez, mahalli belediyelerine veya diğer kurumlara verir, işlemini de yaptırırız."(21).
Ayrıca Genel Sekreteri'nden; para ve hisse senetlerinin, o zamana kadar olduğu gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılmasını; İsmet İnönü'nün çocuklarına yardım yapılmasını sağlayacak madde konulmasını ister.
Hazırlanan taslakta istediği düzeltmeleri yaptıktan sonra, 5 Eylül 1938'de vasiyetini imzalar.
Atatürk'ün Vasiyeti:
"Sahip olduğum bütün para ve hisse senetleri ile Çankaya'daki taşınır ve taşınmaz mallarımı, Halk Partisi'ne aşağıdaki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum:
Bu vasiyetin bize gösterdikleri:
Atatürk mirascılarının ihtiyaçlarını karşılayacak miktarı bırakmış, onları muhtaç duruma düşürmemiştir. Kendisi için 1933'te özel kanun çıkarılmış olmasına rağmen O, Medeni Kanun gerekleri doğrultusunda miras bırakmıştır.
Mirasçılarının yanı sıra, yakın arkadaşı İsmet İnönü'nün çocuklarını da kendi çocuğu gibi görmüş, geleceklerini garanti altına almıştır. Bunda Atatürk'ün, dostluk ve vefa duygusunun yüksekliğini görüyoruz.
Burada, İnönü kendi çocuklarına bakamayacak durumda mı idi, sorusu akla gelebilir. Vasiyetin hazırlandığı günlerde, İnönü de hastadır. Safra kesesinde iltihap vardır. Atatürk, kendisi için yurt dışından getirilen doktorları Ankara'daki İnönü'ye de gönderir. İnönü'nün başına bir hal geldiğinde, İnönü'nün kardeşinin çocuklara bakmayacağı kanaatindedir. Bu nedenle vasiyetine İnönü'nün çocuklarını da dahil eder.
Türk Tarih ve Dil Kurumlarına önemli bir pay bırakması ile, Türklük bilincinin gelişmesinde ve yaşatılmasında önemli rol oynayan bu kurumların, kendisinden sonra da bağımsız şekilde yaşamasını ve güçlenmesini arzulamıştır.
Tüm parasını ve hisse senetlerini Partisine bırakmakla da, Türkiye'de demokrasinin gelişmesini amaçlamıştır. Ayrıca, Eski Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa'nın, Türkiye Cumhuriyeti uyruğuna girmesi dolayısıyla CHP'ye bağışladığı ve Atatürk üzerine kayıtlı İş Bankası'ndaki 2 numaralı hesapta değerlendirilen 900.000 liranın (23) Partiye dönmesini sağlamıştır. Burada hemen belirtelim, Atatürk 2 numaralı hesaptan şahsı için hiçbir masraf yapmamıştır. Genel Sekreteri H.R. Soyak, eserinde birkaç kez bunu tekrarlar.
Atatürk'ün Vasiyeti ile Parti'sine Devrettiği Para ve Hisse Senetleri (24):
• Emekli Hesabı 19.566 lira 80 kuruş
• 4 numaralı şahsi hesap 53.453 lira 18 kuruş
Toplam 73.019 lira 98 kuruş
• 2 numaralı hesap 1.446.872 lira 03 kuruş
• İş Bankası hisse senedi 119.125 lira
• Kurucu hisse senedi 569 lira
• M. Kömürü T.A.Ş. hissesi
Ada yazılı 12.750 lira
Hamiline yazılı 12.250 lira
Kurucu hisse senedi 125 lira
Toplam 25.125 lira
Genel Toplam 1.664.711 lira 01 kuruş
1924 yılında sanayi ve özellikle tarım alanında, kurduğu işletmelerle Türkiye'nin ilk büyük özel girişimcisi olarak çalışmaya başlar ve 13 sene süren yoğun çalışması sonucunda, işletmelerini olgunlaştırır, yüksek verimli duruma getirir.
Bu duruma getirdikten sonra, çiftliklerinin, Ekim 1927'de, Büyük Nutuk'u okuduğu oturumların birinde (15-20 Ekim), CHP'ye ait olduğunu bildirir.
Partiye ait olduğunu bildirir ama, menkul ve gayri menkul mallarının mülkiyeti kendi üzerindedir. Bu durumun düzeltilmesini, tüm varlığının partiye devredilmesini sağlayacak bir vasiyet hazırlanmasını ister. Hukukçular, Medeni Kanun'a göre bunun mümkün olmadığını, mirasçılarının saklı hakkı bulunduğunu belirtirler. Çözüm olarak özel bir yasa çıkarılmasını önerirler. Atatürk kabul eder ve 12 Haziran 1933 tarihli, 2307 sayılı yasa çıkarılır. Yasa şöyledir:
"Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin, Medeni Kanun'un 452nci maddesi kapsamındaki tasarrufları, mahfuz hisseler (saklı paylar) hakkındaki hükümden müstesna olup, bütün mallarında muteberdir" (18).
Bu yasa ile, Medeni Kanuna göre mirasçılarının mirasından mutlaka pay alma haklarını ortadan kaldırır. Mal varlığının dağıtımı veya devri yetkisini elinde bulundurur.
Bu düzenleme; bir kişiye yönelik özel yasa çıkarılması yönüyle keyfilik, mirasçıların miras hakkından mahrum bırakılması yönüyle de haksızlık gibi görülebilir. Ancak işin aslı öyle değildir. Bu yasa, Atatürk'ün ileri görüşlülüğünün ve de dürüstlüğünün bir kanıtıdır. Bu düzenlemeyi yaptırmasaydı öldüğünde, mal varlığı, mirasçıları arasında (kız kardeşi, kardeşinin olabilecek çocukları, evlatlıkları), Medeni Kanun'un öngördüğü oranlarda paylaşılacaktı. Kendisi vasiyeti ile servetini bir yere bağışlamış olsa dahi, mirasçılarının mirasına yönelik paylarını (mahfuz hisselerini) almalarını önleyemiyecekti. İşte bu durum, Atatürk için sonu gelmez dedikodu ve iftiralara sebep olurdu. Çünkü edindiği servetin önemli bölümünü kendi parasıyla değil, Hint müslümanlarının yardım parasının bir kısmıyla ve bir iki kişinin yaptığı bağışla edinmişti. Bu nedenle bunları kendi malı olarak görmüyor, milletin malı olarak kabul ediyordu. Dolayısıyla milletin malının özel kişiler eline geçmemesini sağlamak için bu yasayı çıkartmıştır. Böylece hem millet malını korumuş, hemde dürüstlüğünü göstermiştir. Devlet hizmetine soyunacaklara bir ders vermiştir.
Bunu yapmasaydı, 2001 yılının ilk aylarında ortaya çıkan, ölmüş bir parti başkanının hesabında bulunan parti parasının, mirasçıları tarafından paylaşılması gibi bir duruma düşerdi.
Atatürk bunu yapmakla mirasçılarını mahrum bırakmış değildir. Vasiyeti ile özel servetinden makul paylar vermiştir. Sadece millet malının onların eline geçmesini önlemiştir.
Atatürk, bu düzenlemeden sonra, daha önce CHP'ye bırakmayı düşündüğü çiftliklerini, hazineye devretmeye karar verir ve 11 Haziran 1937'de Başbakanlığa bildirir.
"...Kullanma yetkim altındaki çiftlikleri, bütün tesisleri, hayvanları ve demirbaşları ile beraber, hazineye hediye ediyorum. Gereken kanuni işlemin yapılmasını dilerim." (19)
12 Haziran'da TBMM'nde görüşmesi yapılır, Atatürk'e Meclis'in teşekkür etmesi kararı verilir. Bağışın resmi işlemleri 11 Mayıs 1938'de tamamlanır ve Atatürk tarafından imzalanır.
Hazineye bağışladığı Malların Dökümü
Atatürk, bağış işleminin tamamlandığı gün (11 Mayıs 1938); Ulus Matbaası'nı bütün demirbaş eşyası ve civarındaki arsalarıyla beraber CHP'ye; Hipodrom ve Stadyum civarındaki arsaları ve Ankara'daki bir otel ve altındaki dükkanları da Ankara Belediyesi'ne bağışlayarak resmi işlemlerini imzalar (20).
1938 Eylül ayı başında, Dolmabahçe'de iken, vasiyetini düzenlemek için mal varlığının listesini ister. Genel Sekreteri H.Rıza Soyak, listeyi sunduğunda şu emri verir:
"Bunları ikiye ayıracağız bir kısmı hayatta bulunduğumuz müddetçe üzerimizde kalması lazım gelenlerdir; para, hisse senetleri, Çankaya'daki Köşk ve eşyaları gibi... Yapacağımız belgeye işte bunları koyacağız. Diğerlerini yani Çankaya'dan başka yerlerdeki evleri ve emlakı, Ankara'ya döner dönmez, mahalli belediyelerine veya diğer kurumlara verir, işlemini de yaptırırız."(21).
Ayrıca Genel Sekreteri'nden; para ve hisse senetlerinin, o zamana kadar olduğu gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılmasını; İsmet İnönü'nün çocuklarına yardım yapılmasını sağlayacak madde konulmasını ister.
Hazırlanan taslakta istediği düzeltmeleri yaptıktan sonra, 5 Eylül 1938'de vasiyetini imzalar.
Atatürk'ün Vasiyeti:
"Sahip olduğum bütün para ve hisse senetleri ile Çankaya'daki taşınır ve taşınmaz mallarımı, Halk Partisi'ne aşağıdaki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum:
- Para ve hisse senetleri şimdiki gibi İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
- Her seneki nemadan, bana nisbetleri şerefi saklı kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule'ye ayda 1000, Afet'e 800, Sabiha Gökçen'e 600, Ülkü'ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile'ye şimdiki 100'er lira verilecektir.
- Sabiha Gökçen'e bir evde alınabilecek para verilecektir.
- Makbule'nin yaşadığı müddetçe Çankaya'da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.
- İsmet İnönü'nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.
- Her sene nemadan arta kalan miktar yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir. (22)
Bu vasiyetin bize gösterdikleri:
Atatürk mirascılarının ihtiyaçlarını karşılayacak miktarı bırakmış, onları muhtaç duruma düşürmemiştir. Kendisi için 1933'te özel kanun çıkarılmış olmasına rağmen O, Medeni Kanun gerekleri doğrultusunda miras bırakmıştır.
Mirasçılarının yanı sıra, yakın arkadaşı İsmet İnönü'nün çocuklarını da kendi çocuğu gibi görmüş, geleceklerini garanti altına almıştır. Bunda Atatürk'ün, dostluk ve vefa duygusunun yüksekliğini görüyoruz.
Burada, İnönü kendi çocuklarına bakamayacak durumda mı idi, sorusu akla gelebilir. Vasiyetin hazırlandığı günlerde, İnönü de hastadır. Safra kesesinde iltihap vardır. Atatürk, kendisi için yurt dışından getirilen doktorları Ankara'daki İnönü'ye de gönderir. İnönü'nün başına bir hal geldiğinde, İnönü'nün kardeşinin çocuklara bakmayacağı kanaatindedir. Bu nedenle vasiyetine İnönü'nün çocuklarını da dahil eder.
Türk Tarih ve Dil Kurumlarına önemli bir pay bırakması ile, Türklük bilincinin gelişmesinde ve yaşatılmasında önemli rol oynayan bu kurumların, kendisinden sonra da bağımsız şekilde yaşamasını ve güçlenmesini arzulamıştır.
Tüm parasını ve hisse senetlerini Partisine bırakmakla da, Türkiye'de demokrasinin gelişmesini amaçlamıştır. Ayrıca, Eski Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa'nın, Türkiye Cumhuriyeti uyruğuna girmesi dolayısıyla CHP'ye bağışladığı ve Atatürk üzerine kayıtlı İş Bankası'ndaki 2 numaralı hesapta değerlendirilen 900.000 liranın (23) Partiye dönmesini sağlamıştır. Burada hemen belirtelim, Atatürk 2 numaralı hesaptan şahsı için hiçbir masraf yapmamıştır. Genel Sekreteri H.R. Soyak, eserinde birkaç kez bunu tekrarlar.
Atatürk'ün Vasiyeti ile Parti'sine Devrettiği Para ve Hisse Senetleri (24):
• Emekli Hesabı 19.566 lira 80 kuruş
• 4 numaralı şahsi hesap 53.453 lira 18 kuruş
Toplam 73.019 lira 98 kuruş
• 2 numaralı hesap 1.446.872 lira 03 kuruş
• İş Bankası hisse senedi 119.125 lira
• Kurucu hisse senedi 569 lira
• M. Kömürü T.A.Ş. hissesi
Ada yazılı 12.750 lira
Hamiline yazılı 12.250 lira
Kurucu hisse senedi 125 lira
Toplam 25.125 lira
Genel Toplam 1.664.711 lira 01 kuruş