Avesta, M.Ö. 1500-1000 yılları arasında yaşamış olan ilk Arya din kurucusu Zerdüşt dininin kutsal kitabının adıdır. Bu din adını, kurucusu olan Zerdüşt'ten almaktadır. Kutsal kitabı Avesta'dır. Ancak Avesta'da Zerdüştler'e "Mezdisnan" adı verilmektedir. Nitekim hâlen Hindistan'daki Parsiler, kendilerine "Mezdisnu" demektedirler. Bu dini kuran Zerdüşt, Gatalar denen dörtlükler yazmıştı. Bu dörtlükler, Avesta'da toplanmıştı. Bu yazılar, Zerdüşt'ün neye inandığını ve Zerdüştçülüğün temellerini anlatan tek belgedir. Avesta dili, eski İran dillerinin bir parçası olan Indo-Iranian dilinden olup Sanskritçeye bağlanır ve Zazaca ile çok büyük benzerlikler gösterir.
Avesta 21 kitaptan oluşmakta iken, İskender'in işgâli sırasında yok olan kitaplardan sadece "Yasna", "Visparad" ve "Vendidad" / "Videvdat"kalmıştır.
Avesta'nın Türkçe'ye çevrilen bölümlerini ilk defa, Pehlevî dilinden İsveççe'ye Nathan Söderblom, 1908'de çevirdi. Sözcük anlamı "temel, açıklayıcı bilgi" olan bu metinler, 12.000 öküz derisi üzerine yazılmıştı. Büyük İskender, eski adıyla Arya ülkesi olan, daha sonra Eran, şimdilerde de İran olan toprakları ele geçirmek için başlattığı savaşta söz konusu metinlerin 17 cilt tutacak kadarını yakmıştı. Bu savaştan kaçıp Hindistan'ın Bombay bölgesine göç eden Zerdüşt taraftarları, yakılmaktan kurtulan bölümleri birlikte götürdüler. İşte ilk defa batı dillerine 17. yüzyılda, Fransız asıllı Anguetil-Dupperon tarafından çevrilen metinler, bu Bombay'daki metinlerdir.
Avesta ve Sanskrit dilleri bilgini Haug ise «Zerdüşt Peygamber, Allah'ın tek ve yegâne olduğunu ispat ettikten sonra eski zamanlardan beri insanların ve bilginlerin zihnini kurcalayan ve büyük bir mesele olan (dünyada görülen bütün noksanlık ve kötülükleri yüce Allah'ın adalet ve merhametine nasıl yakıştırmak mümkün olur) fikrini, iki zıt kuvvet nazariyesini ortaya atarak izah etmiştir. Bu yüzden de bu iki varlık iyi ayrı cevher halinde anlaşılmıştır. Esasen Angra Mainyu imşas pendlerin zıddıdır. İmşas pendler Ahura'nın eşidi zannedilince Ehriman da Ahura'nın eşidi olmuştur. Gagalar'da ve Yeştler'de imşas pendler melek rolündedirler.Bazı tanrı adları Gagalar'da Ahura Mazda'nın sıfatlan olduğu halde sonradan derlenen Avesta bölümlerinde bu sıfatlar tanrı sûretine bürünmüşlerdir» demektedir. Böylece Zerdüşt'te görülen ikicilik yani Ahura Mazda ile Angra Mainyu münasebeti diğer semavi dinlerdeki Allah şeytan münasebeti gibi ele alınmaktadır.
Zerdüştiler'in Kutsal Kitabı Avesta'da yer alan metinlerin gerçek anlamı, Batılı Bilim Adamları konuyla yakından ilgileninceye kadar, bu kitapları kutsal ilan eden insanlar tarafından bile bilinmiyordu. Dolayısıyla; Rönesans deneyinden geçmiş olan bu gibi ülkelerde ”fikri hür” olarak yetişmiş bilim adamlarının Avesta'ya ulaşmasına bir ”keşif” gözüyle bakmamak büyük bir haksızlık olurdu. Fakat Batılı Bilim Adamları Avesta'yı incelerken yine de -bilgi eksikliğinden olsa gerek- Kürtçe'yi hesaba katmamak suretiyle göz ardı edilemez bir hata yaptılar. Bu araştırmacılar İranî Uluslar söz konusu olduğunda hep sadece ”Persler”i söz konusu ettiler. Dil olarak da sadece Persçe'yi incelemeyi yeğlediler. Diğer İranî Diller göz ardı edildi. Oysa Kürtçe ve bilhassa Kürtçe'nin Zazaki ve Hewramani lehçelerinin hesaba katılması, araştırmacılara hem Avesta'nın orijinal coğrafyasının tayininde, hem de Peygamber Zarathuştra'nın kimliğinin belirlenmesinde paha biçilemez bilgiler sağlayacaktı.
Hermippos yazılı Avesta konusunda en açık tanıklık yapan Grek yazarlarından bir başkasıdır. Yazar, ”Magular hakkında” adlı bir de kitap yazmıştır. Buna göre Zarathuştra 2 Milyon dize compoze etmişti. Hermippos bu kitapları tek tek tetkik ettiğini söyler ve her birinin içeriğini de kaydeder (bunları Pliny'den öğreniyoruz). Grek yazarları arasında daha az dikkat çekici benzer başka iddialar da vardır. Arap Tarihçi Abu Cafer Attawari; Zarathuştra'nın kitaplarının 12 bin öküz derisini (Parşömen kâğıdını) dolduracak kadar bir büyüklükte olduğunu ısrarla vurgular. Tradisyonel Zerdüşti kaynaklarında ise; Kutsal Kitab'ın Ahura Mazda tarafından Peygamber'e indirildiği, onun da bu emaneti Kava Vistaşpa'ya verdiği ve bu ilk Zerdüşti kralın da onu Jamaspa vasıtasıyla yazılı hale getirdiği kaydedilir. Fakat bu kitabın hangi alfabe ile yazıldığı ve akıbetinin ne olduğu meçhuldür. Pausanius (M.S.180) adlı bir Grek seyyahı; ”ateşe tapan Magular”dan bahsederken, bunların kendi mabetlerinde, Grekler tarafından bilinmeyen bir dilde tanrıya ilahiler söylediklerini ve bunları bir kitaptan okuduklarını kaydeder.
Arap-İslam yazarlarından bazıları, Zarathuştra ve kitabı konusunda çok ciddi sayılabilecek bazı açıklamalarda bulunurken, diğer bazıları ise propaganda amaçlı hareket ettikleri için, ”araştırma” adı altında sundukları ürünleri, basit birer karalama vesikası niteliğindedir. Bu tip araştırmacılar bize fayda sağlayacak ciddiyette değildirler. Ama yine de Zarathuştra tarafından yazılmış olan -uyduruk da olsa- ”Avesta” veya”Aşta” adlı bir kitaptan bahsederler. Bu da; Bahdiniler'in kutsal kitabının yazılı halde bulunan şeklinin bunlar tarafından da görüldüğünü anlatması bakımından önemlidir.
Arap yazarlarından Masûdî (M.S.943), Zeraduşt'un (Zarathuştra'nın) kitabı hakkında şu ilginç notları düşmüş: Zeraduşt'un yaptığı ilk kitap Avesta'dır. Farslar bu kitabı anlayamıyorlardı. (Bunun üzerine) Zeraduşt bu kitap için bir yorum (kitabı) yazdı, onlar (Farslar) buna Zend dediler. O, ayrıca bu yorumun da yorumunu yazdı. Farslar buna Pazend dediler. Zeraduşt'un ölümünden sonra Farslar bu yorumların yorumunu ve kitabın genel bir izahatını da kaleme aldılar. Buna ise Yazdah adının takmışlardı. Masudi'nin bahsettiği bu ”Yazdah”, günümüzde varlığını sürdüren Avesta'nın üçüncü ”cildi”nde yer alan ”Yaştlar”dır. Mesudi bir de Müslümanlar'ın ”kâfir” anlamında kullandığı ”Zendıq” veya ”Zındıq”kelimesinin kökenini de araştırmış. Bu kelime esas olarak Zend'den geliyor. Bilindiği gibi (diyor Masudi) Zend, sadece gökten inenin (yani Avesta'nın) bir yorumundan ibarettir. Farslar, Avesta'ya muhalif olan dini görüşler öne sürenlere Zendıq diyorlardı. Çünkü o, kendi imalatı olan”zend”i, Kutsal Kitab'taki metnin önüne almıştır. Bilindiği gibi Zarathuştra'nın yaşadığı dönemle ilgili olarak da en isabetli bilimsel tahlili yapan da Masudi idi.
Şahrastani (1086-1153), ”kitâb-ul-milal wa na'hal” adlı eserinde, dinlerdeki mezhepleri ve tarikatları inceler. Tabari (M.S.923), Dimişqi (M.S.1327'de ölmüştür), İbn Fozlan, İbn al-Athir gibi pek çok Arap yazarları Zarathuştra'yı ”putperest”, ”sahte peygamber” veya ”aşta” adını verdiği anlaşılmaz bir kitap yazmış olan bir sahtekâr olarak nitelerken, Şahrastani objektiviteden (mümkün olduğu kadar) sapmadan, Magular'ın Dinini anlatır. Bu büyük İslam yazarı Muguları da tıpkı Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar gibi ”Ehl-i Kitab” olarak niteler. Onları kendi yazdıkları kitaplara inanan Brahmanlar'dan ve Yıldız-tapıcıları olan Sabiiler'den ayrı bir kefeye koyar. Şahrastani; bu kitabında Avesta'nın yazılı bir şekilde bulunduğunu kaydettiği gibi; ”Magu Dini”nin; ruhun başka varlığa geçeceğine inanan mezhebi; Mazdaklar'dan, Gayo Maratan (Gayomarthiyah) mezhebinden ve Zervanitler'den de bahseder.
Yukarıda saptadığımız görüşlerin ışığında, M.S. 650 Yılı'ndan İran'a hakim olan İslamlar'ın orada yazılı halde bulunan Avesta ile karşılaştıklarını anlıyoruz.
Zerdüştiler'in en önemli dinsel kitaplarından biri olan Dinkard'da; Sassaniler döneminde varlığını sürdüren Avesta'nın 345.700 kelime içerdiği kaydedilir. Avesta'nın yorumu olan Zend ise 2.094.200 kelimelikti. Arap istilasından sonra bugün elimizde kalan Avesta'nın sadece 83.000 kelime içerdiğini düşünürsek, Zerdüştiler'in bu Kutsal Kitab'ının Arap istilası sırasında uğradığı tahribatın boyutunu daha iyi anlarız.
Avesta 21 kitaptan oluşmakta iken, İskender'in işgâli sırasında yok olan kitaplardan sadece "Yasna", "Visparad" ve "Vendidad" / "Videvdat"kalmıştır.
Avesta'nın Türkçe'ye çevrilen bölümlerini ilk defa, Pehlevî dilinden İsveççe'ye Nathan Söderblom, 1908'de çevirdi. Sözcük anlamı "temel, açıklayıcı bilgi" olan bu metinler, 12.000 öküz derisi üzerine yazılmıştı. Büyük İskender, eski adıyla Arya ülkesi olan, daha sonra Eran, şimdilerde de İran olan toprakları ele geçirmek için başlattığı savaşta söz konusu metinlerin 17 cilt tutacak kadarını yakmıştı. Bu savaştan kaçıp Hindistan'ın Bombay bölgesine göç eden Zerdüşt taraftarları, yakılmaktan kurtulan bölümleri birlikte götürdüler. İşte ilk defa batı dillerine 17. yüzyılda, Fransız asıllı Anguetil-Dupperon tarafından çevrilen metinler, bu Bombay'daki metinlerdir.
Avesta ve Sanskrit dilleri bilgini Haug ise «Zerdüşt Peygamber, Allah'ın tek ve yegâne olduğunu ispat ettikten sonra eski zamanlardan beri insanların ve bilginlerin zihnini kurcalayan ve büyük bir mesele olan (dünyada görülen bütün noksanlık ve kötülükleri yüce Allah'ın adalet ve merhametine nasıl yakıştırmak mümkün olur) fikrini, iki zıt kuvvet nazariyesini ortaya atarak izah etmiştir. Bu yüzden de bu iki varlık iyi ayrı cevher halinde anlaşılmıştır. Esasen Angra Mainyu imşas pendlerin zıddıdır. İmşas pendler Ahura'nın eşidi zannedilince Ehriman da Ahura'nın eşidi olmuştur. Gagalar'da ve Yeştler'de imşas pendler melek rolündedirler.Bazı tanrı adları Gagalar'da Ahura Mazda'nın sıfatlan olduğu halde sonradan derlenen Avesta bölümlerinde bu sıfatlar tanrı sûretine bürünmüşlerdir» demektedir. Böylece Zerdüşt'te görülen ikicilik yani Ahura Mazda ile Angra Mainyu münasebeti diğer semavi dinlerdeki Allah şeytan münasebeti gibi ele alınmaktadır.
Zerdüştiler'in Kutsal Kitabı Avesta'da yer alan metinlerin gerçek anlamı, Batılı Bilim Adamları konuyla yakından ilgileninceye kadar, bu kitapları kutsal ilan eden insanlar tarafından bile bilinmiyordu. Dolayısıyla; Rönesans deneyinden geçmiş olan bu gibi ülkelerde ”fikri hür” olarak yetişmiş bilim adamlarının Avesta'ya ulaşmasına bir ”keşif” gözüyle bakmamak büyük bir haksızlık olurdu. Fakat Batılı Bilim Adamları Avesta'yı incelerken yine de -bilgi eksikliğinden olsa gerek- Kürtçe'yi hesaba katmamak suretiyle göz ardı edilemez bir hata yaptılar. Bu araştırmacılar İranî Uluslar söz konusu olduğunda hep sadece ”Persler”i söz konusu ettiler. Dil olarak da sadece Persçe'yi incelemeyi yeğlediler. Diğer İranî Diller göz ardı edildi. Oysa Kürtçe ve bilhassa Kürtçe'nin Zazaki ve Hewramani lehçelerinin hesaba katılması, araştırmacılara hem Avesta'nın orijinal coğrafyasının tayininde, hem de Peygamber Zarathuştra'nın kimliğinin belirlenmesinde paha biçilemez bilgiler sağlayacaktı.
Hermippos yazılı Avesta konusunda en açık tanıklık yapan Grek yazarlarından bir başkasıdır. Yazar, ”Magular hakkında” adlı bir de kitap yazmıştır. Buna göre Zarathuştra 2 Milyon dize compoze etmişti. Hermippos bu kitapları tek tek tetkik ettiğini söyler ve her birinin içeriğini de kaydeder (bunları Pliny'den öğreniyoruz). Grek yazarları arasında daha az dikkat çekici benzer başka iddialar da vardır. Arap Tarihçi Abu Cafer Attawari; Zarathuştra'nın kitaplarının 12 bin öküz derisini (Parşömen kâğıdını) dolduracak kadar bir büyüklükte olduğunu ısrarla vurgular. Tradisyonel Zerdüşti kaynaklarında ise; Kutsal Kitab'ın Ahura Mazda tarafından Peygamber'e indirildiği, onun da bu emaneti Kava Vistaşpa'ya verdiği ve bu ilk Zerdüşti kralın da onu Jamaspa vasıtasıyla yazılı hale getirdiği kaydedilir. Fakat bu kitabın hangi alfabe ile yazıldığı ve akıbetinin ne olduğu meçhuldür. Pausanius (M.S.180) adlı bir Grek seyyahı; ”ateşe tapan Magular”dan bahsederken, bunların kendi mabetlerinde, Grekler tarafından bilinmeyen bir dilde tanrıya ilahiler söylediklerini ve bunları bir kitaptan okuduklarını kaydeder.
Arap-İslam yazarlarından bazıları, Zarathuştra ve kitabı konusunda çok ciddi sayılabilecek bazı açıklamalarda bulunurken, diğer bazıları ise propaganda amaçlı hareket ettikleri için, ”araştırma” adı altında sundukları ürünleri, basit birer karalama vesikası niteliğindedir. Bu tip araştırmacılar bize fayda sağlayacak ciddiyette değildirler. Ama yine de Zarathuştra tarafından yazılmış olan -uyduruk da olsa- ”Avesta” veya”Aşta” adlı bir kitaptan bahsederler. Bu da; Bahdiniler'in kutsal kitabının yazılı halde bulunan şeklinin bunlar tarafından da görüldüğünü anlatması bakımından önemlidir.
Arap yazarlarından Masûdî (M.S.943), Zeraduşt'un (Zarathuştra'nın) kitabı hakkında şu ilginç notları düşmüş: Zeraduşt'un yaptığı ilk kitap Avesta'dır. Farslar bu kitabı anlayamıyorlardı. (Bunun üzerine) Zeraduşt bu kitap için bir yorum (kitabı) yazdı, onlar (Farslar) buna Zend dediler. O, ayrıca bu yorumun da yorumunu yazdı. Farslar buna Pazend dediler. Zeraduşt'un ölümünden sonra Farslar bu yorumların yorumunu ve kitabın genel bir izahatını da kaleme aldılar. Buna ise Yazdah adının takmışlardı. Masudi'nin bahsettiği bu ”Yazdah”, günümüzde varlığını sürdüren Avesta'nın üçüncü ”cildi”nde yer alan ”Yaştlar”dır. Mesudi bir de Müslümanlar'ın ”kâfir” anlamında kullandığı ”Zendıq” veya ”Zındıq”kelimesinin kökenini de araştırmış. Bu kelime esas olarak Zend'den geliyor. Bilindiği gibi (diyor Masudi) Zend, sadece gökten inenin (yani Avesta'nın) bir yorumundan ibarettir. Farslar, Avesta'ya muhalif olan dini görüşler öne sürenlere Zendıq diyorlardı. Çünkü o, kendi imalatı olan”zend”i, Kutsal Kitab'taki metnin önüne almıştır. Bilindiği gibi Zarathuştra'nın yaşadığı dönemle ilgili olarak da en isabetli bilimsel tahlili yapan da Masudi idi.
Şahrastani (1086-1153), ”kitâb-ul-milal wa na'hal” adlı eserinde, dinlerdeki mezhepleri ve tarikatları inceler. Tabari (M.S.923), Dimişqi (M.S.1327'de ölmüştür), İbn Fozlan, İbn al-Athir gibi pek çok Arap yazarları Zarathuştra'yı ”putperest”, ”sahte peygamber” veya ”aşta” adını verdiği anlaşılmaz bir kitap yazmış olan bir sahtekâr olarak nitelerken, Şahrastani objektiviteden (mümkün olduğu kadar) sapmadan, Magular'ın Dinini anlatır. Bu büyük İslam yazarı Muguları da tıpkı Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar gibi ”Ehl-i Kitab” olarak niteler. Onları kendi yazdıkları kitaplara inanan Brahmanlar'dan ve Yıldız-tapıcıları olan Sabiiler'den ayrı bir kefeye koyar. Şahrastani; bu kitabında Avesta'nın yazılı bir şekilde bulunduğunu kaydettiği gibi; ”Magu Dini”nin; ruhun başka varlığa geçeceğine inanan mezhebi; Mazdaklar'dan, Gayo Maratan (Gayomarthiyah) mezhebinden ve Zervanitler'den de bahseder.
Yukarıda saptadığımız görüşlerin ışığında, M.S. 650 Yılı'ndan İran'a hakim olan İslamlar'ın orada yazılı halde bulunan Avesta ile karşılaştıklarını anlıyoruz.
Zerdüştiler'in en önemli dinsel kitaplarından biri olan Dinkard'da; Sassaniler döneminde varlığını sürdüren Avesta'nın 345.700 kelime içerdiği kaydedilir. Avesta'nın yorumu olan Zend ise 2.094.200 kelimelikti. Arap istilasından sonra bugün elimizde kalan Avesta'nın sadece 83.000 kelime içerdiğini düşünürsek, Zerdüştiler'in bu Kutsal Kitab'ının Arap istilası sırasında uğradığı tahribatın boyutunu daha iyi anlarız.