BABÜR DEVLETİ (1526-1858)
Babür Devleti Timur'un torunlarından Zahireddin Muhammed Babür tarafından 1526 yılında Hindistan'da kurulmuştur.
1483yılında Fergana'nın Andican kasabasında doğan Babür, Fergana hükümdarı olan babası Mirza Ömer'in ölümünden sonra onun yerine geçmiştir. Babür tahta geçtiğinde akrabalarının saldırılarıyla karşılaştı. Amcası Sultan Ahmet ile dayısı Mahmut Han'ı yenilgiye uğrattı. Daha sonra Özbeklerin saldırısına uğrayan Babür, Afganistan'a çekildi. 1504 yılında savaşmadan Kabil'i ele geçiren Babür, burayı başkent yaparak küçük bir devlet kurdu. Babür Orta Asya'daki vatanında iktidarı kazanmak için bulunduğu teşebbüslerinde başarısızlığa uğraması üzerine Hindistan'a yöneldiği sanılıyor.124
1507 yılında, padişah unvanmı alan Babür kendisini Timur'un en büyük varisi ilan etti. Ele geçirdiği yeni toprakları sadık beyleri arasmda paylaştırdı. İdare ve orduyu düzene soktu. 1519'da Sind Irmağı'nı geçerek Pencab yöresinde hâkimiyet kurdu. 1522'de Sind ve Belücistan arasındaki bölgeye de hâkim oldu. 1524'de Lahor'a girdi. Panipat Savaşı'nda Delhi Sultanı İbrahim Ludi'nin kuvvetlerini yendikten sonra Agra ve Delhi şehirlerini de ele geçiren Babür, 1526'da Hint-Türk İmparatorluğu'nu kurmuş oldu. 1530 yılında ölen Babür'den sonra yerine geçen çocukları, imparatorluğun sınırlarını sürekli olarak genişlettiler.
Babür Devleti, en güçlü dönemini Şah Cihan (1627-1658) zamanında yaşadı. Bu dönemde Şah Cihan, ölen eşi Mümtaz Mahal (Ercümend Banu Begüm) için dünyanın en güzel anıt mezarlarından biri olan Tac Mahal'i vap- tırmıştır.
Babür Devleti, 1858 yılına kadar devam etti. 1858 vılında Hındularm ayaklanması üzerine bölgeye müdahale eden İngilizler taralından Babür Devleti'ne son verilmiştir. Zeki Velidi Togan'a göre. Türk sultanlarının Hindistan ın muhtelif yerlerini İslam alemine katmak amacıyla saptıkları
fetih hareketleri, Türk milletinin önemli bir kısmının yabancı milletler arasında eriyip, kaybolup gitmesinden başka bir netice vermemiştir.
Hindistan gibi büyük bir ülkede devlet ve egemenlik kuran Türkler, burada kültür, sanat ve bilim alanlarmda da büyük gelişmeler gösterdiler. Ba- bür'ün kültüre ve bilime önem veren tutumu devletin resmi politikası haline geldi. Büyük bir devlet adamı olan Babür, aynı zamanda düşünce ve kültür adamıydı. İyi bir yazar olduğu gibi güzel sanatlarm her dalma ilgi göstermiştir. Çağatay Türkçesi ile yazdığı "Babümame" adlı ünlü bir eseri vardır. Kendi döneminin olaylarmı anlattığı eserinde, kendisini de eleştirmiştir.
Babür Devleti'nde yönetim ve askeri teşkilat, Timur Devleti örnek alınarak oluşturulmuştu. Türkçe resmi devlet dili olarak sarayda, ordu ve yöneticiler arasmda kullanılmış, sonra Farsça, bir süre sonra da Urduca yaygınlaşmıştır.
Babür Devleti, güçlü bir ordu kurmaya büyük önem vermiş, ordunun eğitimi için İstanbul'dan Türk subaylar getirilmiştir. Ordu, hükümdara bağlı hassa birlikleri ile eyaletlerdeki ümarlı sipahilerden meydana geliyordu. Barış dönemlerinde ordunun savaş yeteneğinin kaybolmaması için sürek avlan düzenleniyordu. Toplar ve topçuluk da Babür Devleti'nde önemli bir yere sahipti. Osmanlı Devleti'nden gelen komutanlar bu topçu birliklerini yönetirdi. Filler savaşlarda önemli roller oynarlar ve bunun için özel olarak yetiştirilirlerdi. Ordunun başkomutanı olarak hükümdar, savaş ile ilgili her türlü kararı vermek hakkma sahipti.126
Sanat alanında Delhi, Lahor ve Dakka gibi şehirler mimari eserlerle süslenmiştir. Çinicilik, önde gelen bir süsleme sanatı olarak büyük gelişme göstermiştir. Şah Cihan'ının eşi için yaptırdığı “Tac Mahal" Türk mimarisinin önde gelen eserleri arasında yer alır.
Babür devletinin ekonomisi genellikle tarıma dayanıyordu. Pamuk en çok yetiştirilen ürün olduğu için pamuklu kumaş dokumacılığı bir havlı gelişmişti. Çeşitli alanlarda küçük el sanatları yaygındı. Demir ye bakır madenleri işletilirdi. Çin, Tibet ve Avrupa ülkeleriyle ticari ilişkiler gelişmişti Gümrük vergileri, devletin en önemli kaynaklarından biriydi.
Kaynak:
Kürşat Gökkaya ve Cemil Cahit Yeşilbursa'nın YENİ VE YAKIN ÇAĞ TARİHİ kitabı
Babür Devleti Timur'un torunlarından Zahireddin Muhammed Babür tarafından 1526 yılında Hindistan'da kurulmuştur.
1483yılında Fergana'nın Andican kasabasında doğan Babür, Fergana hükümdarı olan babası Mirza Ömer'in ölümünden sonra onun yerine geçmiştir. Babür tahta geçtiğinde akrabalarının saldırılarıyla karşılaştı. Amcası Sultan Ahmet ile dayısı Mahmut Han'ı yenilgiye uğrattı. Daha sonra Özbeklerin saldırısına uğrayan Babür, Afganistan'a çekildi. 1504 yılında savaşmadan Kabil'i ele geçiren Babür, burayı başkent yaparak küçük bir devlet kurdu. Babür Orta Asya'daki vatanında iktidarı kazanmak için bulunduğu teşebbüslerinde başarısızlığa uğraması üzerine Hindistan'a yöneldiği sanılıyor.124
1507 yılında, padişah unvanmı alan Babür kendisini Timur'un en büyük varisi ilan etti. Ele geçirdiği yeni toprakları sadık beyleri arasmda paylaştırdı. İdare ve orduyu düzene soktu. 1519'da Sind Irmağı'nı geçerek Pencab yöresinde hâkimiyet kurdu. 1522'de Sind ve Belücistan arasındaki bölgeye de hâkim oldu. 1524'de Lahor'a girdi. Panipat Savaşı'nda Delhi Sultanı İbrahim Ludi'nin kuvvetlerini yendikten sonra Agra ve Delhi şehirlerini de ele geçiren Babür, 1526'da Hint-Türk İmparatorluğu'nu kurmuş oldu. 1530 yılında ölen Babür'den sonra yerine geçen çocukları, imparatorluğun sınırlarını sürekli olarak genişlettiler.
Babür Devleti, en güçlü dönemini Şah Cihan (1627-1658) zamanında yaşadı. Bu dönemde Şah Cihan, ölen eşi Mümtaz Mahal (Ercümend Banu Begüm) için dünyanın en güzel anıt mezarlarından biri olan Tac Mahal'i vap- tırmıştır.
Babür Devleti, 1858 yılına kadar devam etti. 1858 vılında Hındularm ayaklanması üzerine bölgeye müdahale eden İngilizler taralından Babür Devleti'ne son verilmiştir. Zeki Velidi Togan'a göre. Türk sultanlarının Hindistan ın muhtelif yerlerini İslam alemine katmak amacıyla saptıkları
fetih hareketleri, Türk milletinin önemli bir kısmının yabancı milletler arasında eriyip, kaybolup gitmesinden başka bir netice vermemiştir.
Hindistan gibi büyük bir ülkede devlet ve egemenlik kuran Türkler, burada kültür, sanat ve bilim alanlarmda da büyük gelişmeler gösterdiler. Ba- bür'ün kültüre ve bilime önem veren tutumu devletin resmi politikası haline geldi. Büyük bir devlet adamı olan Babür, aynı zamanda düşünce ve kültür adamıydı. İyi bir yazar olduğu gibi güzel sanatlarm her dalma ilgi göstermiştir. Çağatay Türkçesi ile yazdığı "Babümame" adlı ünlü bir eseri vardır. Kendi döneminin olaylarmı anlattığı eserinde, kendisini de eleştirmiştir.
Babür Devleti'nde yönetim ve askeri teşkilat, Timur Devleti örnek alınarak oluşturulmuştu. Türkçe resmi devlet dili olarak sarayda, ordu ve yöneticiler arasmda kullanılmış, sonra Farsça, bir süre sonra da Urduca yaygınlaşmıştır.
Babür Devleti, güçlü bir ordu kurmaya büyük önem vermiş, ordunun eğitimi için İstanbul'dan Türk subaylar getirilmiştir. Ordu, hükümdara bağlı hassa birlikleri ile eyaletlerdeki ümarlı sipahilerden meydana geliyordu. Barış dönemlerinde ordunun savaş yeteneğinin kaybolmaması için sürek avlan düzenleniyordu. Toplar ve topçuluk da Babür Devleti'nde önemli bir yere sahipti. Osmanlı Devleti'nden gelen komutanlar bu topçu birliklerini yönetirdi. Filler savaşlarda önemli roller oynarlar ve bunun için özel olarak yetiştirilirlerdi. Ordunun başkomutanı olarak hükümdar, savaş ile ilgili her türlü kararı vermek hakkma sahipti.126
Sanat alanında Delhi, Lahor ve Dakka gibi şehirler mimari eserlerle süslenmiştir. Çinicilik, önde gelen bir süsleme sanatı olarak büyük gelişme göstermiştir. Şah Cihan'ının eşi için yaptırdığı “Tac Mahal" Türk mimarisinin önde gelen eserleri arasında yer alır.
Babür devletinin ekonomisi genellikle tarıma dayanıyordu. Pamuk en çok yetiştirilen ürün olduğu için pamuklu kumaş dokumacılığı bir havlı gelişmişti. Çeşitli alanlarda küçük el sanatları yaygındı. Demir ye bakır madenleri işletilirdi. Çin, Tibet ve Avrupa ülkeleriyle ticari ilişkiler gelişmişti Gümrük vergileri, devletin en önemli kaynaklarından biriydi.
Kaynak:
Kürşat Gökkaya ve Cemil Cahit Yeşilbursa'nın YENİ VE YAKIN ÇAĞ TARİHİ kitabı