Bağımlılık
Başka bir şeye bağlı olma. Kendi başına davranamamayı ve başka bir şeyle koşullu olup onun etkisi, güdümü, yönetimi ve belirlenimi altında bulunmayı dilegetiren bağımlılık terimi ruhbilimde, kişinin yaşama uymada başkalarının yardımını, gereksinmesini dilegetirdiği gibi alkol, uyuşturucu, yatıştırıcı, uyarıcı gibi maddelere karşı tutsaklığı da dilegetirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü bağımlılık terimini alışkanlık ve tutsaklığı da kapsayan geniş bir anlamda kullanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre ruhsal bağımlılık bir alışkanlıktır, irade gücüyle kolaylıkla kurtulunabilinir.
Hastalıksal olan ve tutsaklık oluşturan fiziksel bağımlılıktır. Fiziksel bağımlılık hastalıksal bir tutsaklıktır ve o madde alınmadığı ya da miktarı azaltıldığı zaman bağımlı hastada yoksunluk belirtileri görülür. Bu belirtiler ishal, kusma, şiddetli baş ağrısı, bulantı, terleme, uykusuzluk, iştahsızlık, taşkınlık vb.larıdır. Her türlü keyif verici, uyarıcı, yatıştırıcı ve uyuşturucu maddelere bilimsel dilde psikotrop ilaç deniyor. Ayrıca sinir ilaçları da alışkanlık ve tutsaklık yapmaktadır, buna ilaç bağımlılığı denir. Kimi ruhbilimciler psikotrop ilaç bağımlılığını, kişinin kendisi için tehlike saydığı güç ve etkilere karşı bir savunma düzeni saymaktadırlar.
Çağdaş ruhbilimi kaplamış bulunan mekanik ve düşünceci (idealist) davranışçılığa (behavyorizme) göre de "bağımlılık, bir davranış biçimidir". Kimi ruhbilimcilere göre de, tanıtlanamamış olmakla birlikte, bağımlılıkta soyaçekimin (irsiyetin) büyük etkisi vardır. Alkol, uyuşturucu, yatıştırıcı, uyarıcı bağımlılarında bir süre sonra anlağın (zekanın) bozulduğu ve bilgiyle ilişkili algı, bellek, soyutlama, düşünme, öğrenme yeteneklerinde büyük ölçüde düşüş görüldüğü saptanmıştır. Bağımlılık, zamanla bir güdü biçimine dönüşür, bağlanılan maddenin alınmasıyla doyum (tatmin) sağlanır, bağlanılan madde hava ve şu kadar gereksinimleşmiştir. Kimilerinde cinsel güdünün doyumunun bile ancak bağlanılan maddenin alınmasıyla sağlanabildiği saptanmıştır, buna hekimlik dilinde ilaçla doyum adı verilmektedir. Luminal, Nembutal, Amital vb. gibi uyku ilaçlarının da bağımlılık yaptığı Annals of International Medicine 1955 (Uluslararası Tıp Yıllığı, 1955)'de açıklanmıştır.
İlacın insanı uyutmaya yetmemeye başlayarak miktarının arttırılmasına gereksinim duyulması bağımlılığın başlamak üzere bulunduğunun habercisidir. Bu durumda o ilacın hemen bırakılarak yerine başka bir ilaç kullanılması öğütlenmiştir. Alkol, uyuşturucu, uyutucu, yatıştırıcı, uyarıcı vb. maddelere olan bağımlılığın genellikle nedenleri aynı olduğu gibi psikoterapileri de büyük benzerlik gösterir. Bunların tümüne üç türlü psikoterapi uygulanır: İlaç psikoterapisi, ruhsal psikoterapi, toplumsal psikoterapi. Genellikle de bu üç psikoterapi (tedavi) yöntemi birlikte kullanılmaktadır. Kimi bağımlılara, istekleri dışında zorunlu psikoterapinin uygulanması toplumun güvenliği açısından gerekebilir.
Başka bir şeye bağlı olma. Kendi başına davranamamayı ve başka bir şeyle koşullu olup onun etkisi, güdümü, yönetimi ve belirlenimi altında bulunmayı dilegetiren bağımlılık terimi ruhbilimde, kişinin yaşama uymada başkalarının yardımını, gereksinmesini dilegetirdiği gibi alkol, uyuşturucu, yatıştırıcı, uyarıcı gibi maddelere karşı tutsaklığı da dilegetirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü bağımlılık terimini alışkanlık ve tutsaklığı da kapsayan geniş bir anlamda kullanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre ruhsal bağımlılık bir alışkanlıktır, irade gücüyle kolaylıkla kurtulunabilinir.
Hastalıksal olan ve tutsaklık oluşturan fiziksel bağımlılıktır. Fiziksel bağımlılık hastalıksal bir tutsaklıktır ve o madde alınmadığı ya da miktarı azaltıldığı zaman bağımlı hastada yoksunluk belirtileri görülür. Bu belirtiler ishal, kusma, şiddetli baş ağrısı, bulantı, terleme, uykusuzluk, iştahsızlık, taşkınlık vb.larıdır. Her türlü keyif verici, uyarıcı, yatıştırıcı ve uyuşturucu maddelere bilimsel dilde psikotrop ilaç deniyor. Ayrıca sinir ilaçları da alışkanlık ve tutsaklık yapmaktadır, buna ilaç bağımlılığı denir. Kimi ruhbilimciler psikotrop ilaç bağımlılığını, kişinin kendisi için tehlike saydığı güç ve etkilere karşı bir savunma düzeni saymaktadırlar.
Çağdaş ruhbilimi kaplamış bulunan mekanik ve düşünceci (idealist) davranışçılığa (behavyorizme) göre de "bağımlılık, bir davranış biçimidir". Kimi ruhbilimcilere göre de, tanıtlanamamış olmakla birlikte, bağımlılıkta soyaçekimin (irsiyetin) büyük etkisi vardır. Alkol, uyuşturucu, yatıştırıcı, uyarıcı bağımlılarında bir süre sonra anlağın (zekanın) bozulduğu ve bilgiyle ilişkili algı, bellek, soyutlama, düşünme, öğrenme yeteneklerinde büyük ölçüde düşüş görüldüğü saptanmıştır. Bağımlılık, zamanla bir güdü biçimine dönüşür, bağlanılan maddenin alınmasıyla doyum (tatmin) sağlanır, bağlanılan madde hava ve şu kadar gereksinimleşmiştir. Kimilerinde cinsel güdünün doyumunun bile ancak bağlanılan maddenin alınmasıyla sağlanabildiği saptanmıştır, buna hekimlik dilinde ilaçla doyum adı verilmektedir. Luminal, Nembutal, Amital vb. gibi uyku ilaçlarının da bağımlılık yaptığı Annals of International Medicine 1955 (Uluslararası Tıp Yıllığı, 1955)'de açıklanmıştır.
İlacın insanı uyutmaya yetmemeye başlayarak miktarının arttırılmasına gereksinim duyulması bağımlılığın başlamak üzere bulunduğunun habercisidir. Bu durumda o ilacın hemen bırakılarak yerine başka bir ilaç kullanılması öğütlenmiştir. Alkol, uyuşturucu, uyutucu, yatıştırıcı, uyarıcı vb. maddelere olan bağımlılığın genellikle nedenleri aynı olduğu gibi psikoterapileri de büyük benzerlik gösterir. Bunların tümüne üç türlü psikoterapi uygulanır: İlaç psikoterapisi, ruhsal psikoterapi, toplumsal psikoterapi. Genellikle de bu üç psikoterapi (tedavi) yöntemi birlikte kullanılmaktadır. Kimi bağımlılara, istekleri dışında zorunlu psikoterapinin uygulanması toplumun güvenliği açısından gerekebilir.