Baltaköylü Kadınlar

wien06

V.I.P
V.I.P
Aydın ovasında savaş başlamıştır. Yunan kuvvetleri bütün güçleri ile saldırıya geçmiştir. Askerler ve milisler korkusuzca düşmanın üzerine doğru yürümektedir….

Tek amaçları güzel Aydın’ımızı işgal eden düşman kuvvetlerini geri püskürtmektir. Haziran sıcağı, düşman üzerine akın akın hücum eden kuvvetlerimizi yıldırmamaktadır. Ter ve kan karışmıştır. Silah sesleri, vızıldayan kurşun milislerin üzerlerinden geçmektedir. Teğmen Kadri, askerlerin ve milislerin toprak siperler gerisine yatmalarını emretmekte, boşa kurşun atmamalarını söylemektedir.

57. Tümen Kumandanı Albay Şefik, Menderes köprübaşı gerisindeki savaş karargâhında, telefonla emirler vermekte ve dürbünü ile Aydın ovasındaki çarpışmaları izlemektedir. Yunan askeri Tellidede civarındaki bahçeler arasına kaçmakta iken çıkardıkları toz duman ağaçların görülmesini mani olmaktadır.


Albay Şefik’in dikkati ova üzerine yönelmiştir. Dikkatini dağıtan Baltaköy içinden gelen sesler olmuştur. Sabahın erken saatlerinde harman yığınları arasından Menderes nehrine doğru kaçışan kadınlı erkekli köylülerin köylerine gelince ovada duydukları kurşun seslerini ve çarpışmaları anlattıkları için Baltaköy’de bir panik mi başladı diye düşünmektedir. Baltaköy’de yalnız köylüler değil Aydın işgal edilince, oradan kaçıp gelen dost ve akrabaları hatta tanımadıkları kimselerde vardır. Aydın’dan göç edenler bu kez Baltaköy’den de göçe hazırlık mı yapmakta diye merak etmektedir.

Albay Şefik, muharebenin olumlu sonuç alınacağından emindir. Planlarını ona göre yapmıştır. Aydın’ı avucunun içi gibi bilmektedir. Baltaköy halkının göç etmelerini istemez. Köyde gelişen bağırıp çağırmalarının hem kaynağını öğrenmek hem de köylülere güven vermek gerekir diye düşünür. Çare olarak yanı başında bulunan yaverini çağırır hemen emir verir.

— Ne oluyor Baltaköy’de. Kadınlar niye bağırıyorlar. Köyden göç etmelerine gerek yok. Bizler burada yanı başlarındayız. Bizleri güvensinler. Söylediklerimi aynen naklet.

Yaver askerce selam verip hemen atların bağlı bulunduğu ağaçların altına koştu. Atını aldı eğerin üzerine fırlaması çok seri oldu. Baltaköy’e doğru hızla gitti. Köy içinde dolaşmaya başladığında duyduğu sesler kulağında çınlıyordu. Önce mana veremedi. Kadınlar yüksek sesle konuşuyorlardı.

— Fadime, follukta ne kadar yumurta birikmişse ben tencerede haşlıyorum.

— Bazlamalarımı pişirdim. Sacda son bazlama var.

— Odun baltasını nereye koymuştun Hatice?

— Ayranı iyice çalkala.

— Ayşe pamuk çapasını almayı unutma.


— Kocamı Çanakkale’de şehit verdim. Evladımı Aydın ovasında bırakmam.

— Dudu, orak nerde, harmanda mı kaldı yoksa?


Yaver bindiği atın üstünde köy sokağında dolaşırken bu sözleri duyabilmişti. Gördüklerine göre göç hazırlığı değil, bir savaş hazırlığı idi. Aynı hızla Albay Şefik karargâhına geri geldi. Duyduklarını ve gördükleri bir bir kumandanına anlattı. Albay Şefik rahatlamıştı.

Gün görmüş Baltaköy’lü Arşın Teyze, kısa süre önce Dalama pazarına gitmişti. İhtiyaçlarını aldıktan sonra tam döneceği sırada kadınların yüksek sesle konuşmalarına kulak vermişti. Dalamalı kadınlar duvar dibinde Aydınlı kahraman bir kadının konuşmalarını dinliyorlardı. Aklında kalanları düşündü. Dalama’da asırlık bir çınar ağacının altında toplatılan kadınlara iyi giyinmiş, güzel bir seccade üzerinde oturan genç Aydınlı hanım;

— Yunanlılar mahallemizi önce ateşe verdiler. Ben (üzerinde oturduğu seccadesini göstererek) işte yalnız bunu alarak, ancak üzerimdeki elbise ile kaçarak kurtuldum. Kaçamayacak kadar yaşlı annem ve babam orada kaldılar. Ne oldular? Hala bilemiyorum. Aydın’dan Yunanlılar gitmeyince evime dönmeyeceğim asla. Namusumun kefili kim olacaktır? Irzımızı, namusumuzu korumak için Aydın’dan buralara kaçıp geldim. Bizim için bundan büyük milli felaketimiz olabilir mi?

Arşın Teyze, bu konuşmayı düşünerek köyün yamacındaki ağaç dibine topladığı Baltaköylü kadınlara hitaben yüksek sesle bağırarak,

— Büyük harpte, Çanakkale’de, Galiçya’da, Kafkasya’da, Irak’ta, Filistin’de savaşarak canlarını feda eden bizim evlatlarımız değil mi? O yıllardan beri rahat yüzü gördük mü? Kimimizin babası, amcası kimimizin de kocası oralarda kalmadı mı? Şimdi de Aydın ovasında savaşanları görüyorsunuz. Kurşun seslerinden kulaklarımız sağır olacak. Güneşin sıcağında, rüzgârın tozunda savaşanlar evlatlarımız değil mi? Biz de gidelim yanlarına. Onlarla birlikte savaşalım. Yanlarınıza hazırladıklarınızı alalım. Efelerimizi yedirelim içirelim. Gerekirse bu topraklar için şehit olalım. Analar, kardeşler, bacılar, kızlarımız öğle değil mi? Gün bu gündür!

Baltaköylü kadınlar Arşın Teyzenin konuşmasından çok duygulandılar ve coştular. Albay Şefik, boşuna endişe duymuştur köprübaşında. Yaverinin getirdiği haberler doğru çıkmıştır. Günlük kıyafetler içinde allı, pulu renk cümbüşü içinde şalvarları. Sıraya girmiş gibi marşlar söylüyorlar gibi ağızlarında yanık türküler eşliğinde karargâhın bulunduğu yere yaklaşmaktadırlar. Albay, bu tablo karşısında ağlamaklı olmuştur. Tam yakınına gelenleri, önünden geçmekte olanları dikkatlice baktığında, elindeki dürbünü masa üzerine bırakarak,

— Silah isterseniz vereyim. Sözlerine karşılık Baltaköylü kadınların başkanı durumundaki Arşın Teyze,

— Elimizde, baltamız var. Yeter ki efelerimizin yanına gidebilelim, demiştir.


Baltaköylü kadınların kimisinin omzunda toprak testi ve elinde tenekeden yapılmış tas. Kiminin elinde balta. Tara, hatta pamuk çapası. Güğümler içinde ayran. Sacda pişirilmiş bazlamanın kokusunu hissetmektedir kumandan. Küçük bir sepet içinde pişirilmiş yumurtalar. 57. Tümen Kumandanı Albay Şefik, sanki resmi geçit töreninde imiş gibi duygulu. Akın.akın Menderes köprüsüne doğru yürüyorlar. Toprak yolun tozu ortalığı kaplamıştır.

Köprünün epeyce ilerisinde, toprak siperlerden düşmana kurşun sıkan evlatlarının, kardeşlerinin hatta babalarının yanlarına hızlı adımlarla, ölüme koşarcasına Baltaköylü kadınlar gidiyorlar. Esir yaşamaktansa ölmeyi düşünen kadınlarımız. Baltaköylü kadınların en çok güvendikleri de asker ve milislerin başında, tanıdıkları Yörük Ali Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Mesutludan Mestan Efenin bulunmuş olmasıdır.

Menderes köprüsünü geçer geçmez adımlarını biraz daha hızlandırdılar. Siperlere doğru koştular. Ateş hattına kadar sokulmuşlardı. Büyük bir heyecan içinde.

— Deyindi Aslanlarım, deyindi yavrularım şeklinde bağırdıkları gibi,

— Korkmayın yiğitlerim. Biz yanınızdayız. Sizinle beraberiz. Yunanı bu topraklardan, tarlalarımızdan kovmanız için sizleri doğurduk, diyerek avazları çıktığı kadar bağırıyorlardı.


Baltaköylü kadınların ateş hattına kadar sokulmaları, siperlerdeki Kuva-yı Milliyecilere teşvik ettiği gibi cesarette vermiştir. Bu olay emsali görülmemiş bir davranıştır.

Kadınlardan birisinin sırtında testi bulunmaktadır. Testi düşman cephesinden gelen bir kurşunla parçalanmış ama testinin sapı ve bir kısmı elindedir. Silah sesleri arasında, toz duman içinde yaşadığı olayların farkında değildir. Testinin su ile dolu olduğunu zannetmektedir. Elinde teneke tası yukarı kaldırarak testiden su doldurmak ister. Suyun akmadığını görünce testinin parçalanmış olduğunu anlamıştır.

Baltaköylü kadınlar siperler arasında sürünerek yürümektedirler. Köyden getirdiklerini dağıtmaktadırlar. Bazı kadınlarımız, kızlarımız tekrar Baltaköy’e dönemeden, Aydın’ın kurtuluşunu göremeden erkekleri ile birlikte şehit düşmüşlerdir.

Baltaköylü kadınlar 1919 yılının Haziran ayında bu örnek davranışı göstermişlerdir. Vatanı seven canlarını feda eden kahraman olmuşlardır.

Öncülük eden Arşın Teyzenin köydeki zeytinlik ve bahçeleri sonraki tarihlerde Askeri depo yapılmak üzere istimlâk edilmiştir. Bedelini almak üzere Aydın’a çağrılmıştır. Arşın Teyze, görevli memura;

— Ailemden üç yiğidimi birer hafta ara ile Gelibolu savaşlarında yitirdim, Bu topraklarda askerlerimize helal olsun. Para pul istemem, demiştir.

Bu topraklar üzerinde yaşayan bizler, canlarını feda eden Baltaköylü kadınlarımıza karşı insanlık borcumuz yok mu? Hatırlamak için, anmak için bir şeyler yapmamız, düşünmemiz gerekmez mi dersiniz? Yoksa geçmişte yaşananlar beni ilgilendirmez mi diyorsunuz? Toprak için, bayrak için, namus için Türklük için savaşan kadınlarımız. Sizleri unutmayacağız.

Elbet bir gün, sizleri mezarlıkta değil, dikilecek olan heykelleriniz önünde saygı ile eğileceğiz.


[ALINTI]
 
Geri
Top