Schweppes
Forum Tutkunu
Dile dolanmış kelimeler, basite indirgenmiş duygular, sıralıyorum içimden geçenleri, yüreğimin hissettiklerini::::::::: Ve diyorki aşk sarhoş olmak, kendinden geçmek, mutsuzken bile kendini mutlu hissedebilmektir diyor...
Ancak: kime sordumsa kimi dinledimse, her biri aynı şeyi ifade etmek üzere, çeşit çeşit sözcükler sıraladılar, anlattılar, ancak hala aşkın ne olduğunu düşünüyorum ve çözmeye çalışıyorum.....
Sanırım; aşk veya sevda veya adına her ne diyorsanız,,,,, kısacası insanların birbirlerini anlayabilmeleri, dinlemeleri, güvenmeleri, sevgi ve saygı duymaları, gezerken, yürürken, yatarken, ve sohbet etmek istendiğinde, şakalaşmalarda, dert paylaşmalarında onu yanında istemektir...... evet istemek de kendi başına yeterli değil, istediğin kişinin de seni canı gönülden istemesi, anlaması, huy ve karakterlerin birbirleri ile uyuşması gerekir diye düşünür oldum.
Yoksa insanlar bir zamanlar hayran olduğu insanlar ile belirli bir süre hayatın bazı kavramları üzerinde anlaşabildikleri, ancak zaman geçtikçe, birliktelik ve sevgilerin amaçları gerçek hayat arkadaşlığına dönüştükçe, belkide karşımızdaki insanları et ve kemik haricinde; dertleşebilecek, konuşabilecek, sohbet edecek, şakalaşacak, yokluğa katlanıp, hastalıklarda yanımızda bir yoldaş aramaya başladığımızda, gerçek sevgiler ortaya çıkmaktadır. Gerçek sevgiyi yanı başında bulanlar için kim bilir ne kadar mutlu ve huzurlu bir hayat onları bekliyordur....
Ancak; ya yanılmış olanlar, aradıklarını yanında bulamayanlar için kim bilir ne kadarda kötü bir sürpriz, yıllardır birlikte olduğu insanların bir anda yabancılaştıkları, kendilerinden uzaklaştıklarını görmek, ne kötüdür yıllarca ben bununla birlikte mi bu ömrü boşu boşuna geçirdim demek.....
Erkek ve kadınlar için et ve kemik cinsiyet üzerinde değerlendirildiklerinde, erkek te kadında, çirkiniyle, yakışıklısı ile değişmeyen ve farklı olmayan şeyler yaşarlar, ancak gerçek seven insanların paylaştıklarının çok farklı, anlamlı, dolu dolu yaşandığı da bir gerçektir. Gençliklerin gidip, güzelliklerin solduğunda, insanlarda ortak kalan en önemli ve değerli şeylerinin insanlıkları, sevgileri, anlayış ve hoşgörüleri, işte bu karaktere sahip insanlarla bir hayatı paylaşırken, insanlar karşısındaki ister kadın olsun ister erkek olsun bir daha, bir daha aşık olduğunun farkına varıyor....
Ya karşısındaki ile yaşamın belirli bölümleri paylaşılmış, bazı zorluklarında ayrılığa anlaşmazlığa düşmüş olanlar için geride yalnız bin bir pişmanlıklar kalmış, kısa bir ömrünü bir hiç uğruna harcadığını anlamazlar mı.
Sevgisiz, saygısız, güvensiz yaşanmış olan bir hayatın sonrasında, geri kalan hayatı böyle bir insan ile hayat arkadaşı ile paylaşmak, insanlara ne kadar mutluluk, yaşam sevinci verir ki.....
İçinde açmak üzere olan çiçeklerin iltifatsız sevgisizlikten solduğunu gördükçe ölmez mi? Kol kola, yan yana can cana sohbet etmek varken kavgalar, itilaflar ve anlaşmazlıklarda içindeki sevgi duvarları yıkılmaz mı? Yıllar geçtikten, gençlik çekip gittikten sonra başlayan hır gürlü bir hayat ile yüreğin toz dumanlara bürünmez mi?
Hayat arkadaşlığı şu değil midir?
Gençliğinde birlikte gülüp, birlikte ağlamak, yokluk ve sefalete birlikte göğüs gerip, varlık kadar yoklukta da yanındakinin varlığı ile karlı dağları aşabilme azmi değil midir. Yanındakine hiç şüphe etmeden güvenmek, bir üçüncü kişi ile itilaflarda haksız da olsa sevdiğin birlikte yaşadığın insanın yanında yer almak değil midir.
Birlikteliği varlık kadar darlıkta da, hayat mücadelesinde omuz omuza, sırt sırta verip mücadele edebilmek değil midir. Hayatın her döneminde yalnızca onu yanı da istemek değil midir. Ağlarken bile birlikte olmanın mutluluğunu tadabilmek değil midir. Yaşlılıkta dert arkadaşı, yol arkadaşı, hastalıkta bir bardak su verecek bir insanın başınızda beklemesini istemek değil midir.
Karşılıklı saygının, sevginin, güvenin, hissedilen duyguların mezara kadar devam etmesi değil midir.
İşte burada ister sevgi deyin, ister aşk deyin isterse nefret deyin, tüm insanların arayıpta zor bulduğu bu hayat arkadaşlığını yaşayanlara mutluluklar, böyle bir birlikteliği bulamamış, yaşayamamış insanlara ise yalnızca sabırlar dilenir.
Ancak: kime sordumsa kimi dinledimse, her biri aynı şeyi ifade etmek üzere, çeşit çeşit sözcükler sıraladılar, anlattılar, ancak hala aşkın ne olduğunu düşünüyorum ve çözmeye çalışıyorum.....
Sanırım; aşk veya sevda veya adına her ne diyorsanız,,,,, kısacası insanların birbirlerini anlayabilmeleri, dinlemeleri, güvenmeleri, sevgi ve saygı duymaları, gezerken, yürürken, yatarken, ve sohbet etmek istendiğinde, şakalaşmalarda, dert paylaşmalarında onu yanında istemektir...... evet istemek de kendi başına yeterli değil, istediğin kişinin de seni canı gönülden istemesi, anlaması, huy ve karakterlerin birbirleri ile uyuşması gerekir diye düşünür oldum.
Yoksa insanlar bir zamanlar hayran olduğu insanlar ile belirli bir süre hayatın bazı kavramları üzerinde anlaşabildikleri, ancak zaman geçtikçe, birliktelik ve sevgilerin amaçları gerçek hayat arkadaşlığına dönüştükçe, belkide karşımızdaki insanları et ve kemik haricinde; dertleşebilecek, konuşabilecek, sohbet edecek, şakalaşacak, yokluğa katlanıp, hastalıklarda yanımızda bir yoldaş aramaya başladığımızda, gerçek sevgiler ortaya çıkmaktadır. Gerçek sevgiyi yanı başında bulanlar için kim bilir ne kadar mutlu ve huzurlu bir hayat onları bekliyordur....
Ancak; ya yanılmış olanlar, aradıklarını yanında bulamayanlar için kim bilir ne kadarda kötü bir sürpriz, yıllardır birlikte olduğu insanların bir anda yabancılaştıkları, kendilerinden uzaklaştıklarını görmek, ne kötüdür yıllarca ben bununla birlikte mi bu ömrü boşu boşuna geçirdim demek.....
Erkek ve kadınlar için et ve kemik cinsiyet üzerinde değerlendirildiklerinde, erkek te kadında, çirkiniyle, yakışıklısı ile değişmeyen ve farklı olmayan şeyler yaşarlar, ancak gerçek seven insanların paylaştıklarının çok farklı, anlamlı, dolu dolu yaşandığı da bir gerçektir. Gençliklerin gidip, güzelliklerin solduğunda, insanlarda ortak kalan en önemli ve değerli şeylerinin insanlıkları, sevgileri, anlayış ve hoşgörüleri, işte bu karaktere sahip insanlarla bir hayatı paylaşırken, insanlar karşısındaki ister kadın olsun ister erkek olsun bir daha, bir daha aşık olduğunun farkına varıyor....
Ya karşısındaki ile yaşamın belirli bölümleri paylaşılmış, bazı zorluklarında ayrılığa anlaşmazlığa düşmüş olanlar için geride yalnız bin bir pişmanlıklar kalmış, kısa bir ömrünü bir hiç uğruna harcadığını anlamazlar mı.
Sevgisiz, saygısız, güvensiz yaşanmış olan bir hayatın sonrasında, geri kalan hayatı böyle bir insan ile hayat arkadaşı ile paylaşmak, insanlara ne kadar mutluluk, yaşam sevinci verir ki.....
İçinde açmak üzere olan çiçeklerin iltifatsız sevgisizlikten solduğunu gördükçe ölmez mi? Kol kola, yan yana can cana sohbet etmek varken kavgalar, itilaflar ve anlaşmazlıklarda içindeki sevgi duvarları yıkılmaz mı? Yıllar geçtikten, gençlik çekip gittikten sonra başlayan hır gürlü bir hayat ile yüreğin toz dumanlara bürünmez mi?
Hayat arkadaşlığı şu değil midir?
Gençliğinde birlikte gülüp, birlikte ağlamak, yokluk ve sefalete birlikte göğüs gerip, varlık kadar yoklukta da yanındakinin varlığı ile karlı dağları aşabilme azmi değil midir. Yanındakine hiç şüphe etmeden güvenmek, bir üçüncü kişi ile itilaflarda haksız da olsa sevdiğin birlikte yaşadığın insanın yanında yer almak değil midir.
Birlikteliği varlık kadar darlıkta da, hayat mücadelesinde omuz omuza, sırt sırta verip mücadele edebilmek değil midir. Hayatın her döneminde yalnızca onu yanı da istemek değil midir. Ağlarken bile birlikte olmanın mutluluğunu tadabilmek değil midir. Yaşlılıkta dert arkadaşı, yol arkadaşı, hastalıkta bir bardak su verecek bir insanın başınızda beklemesini istemek değil midir.
Karşılıklı saygının, sevginin, güvenin, hissedilen duyguların mezara kadar devam etmesi değil midir.
İşte burada ister sevgi deyin, ister aşk deyin isterse nefret deyin, tüm insanların arayıpta zor bulduğu bu hayat arkadaşlığını yaşayanlara mutluluklar, böyle bir birlikteliği bulamamış, yaşayamamış insanlara ise yalnızca sabırlar dilenir.