• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

BENİMLE ARKADAŞ OLUR MUSUN?”

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Geç bir vakitte, Messenger’e gelen mesajı
ve mesajı gönderen kişiyi görünce,
ekranın karşısında kala kaldım..
Mesajı yazan daha on beş, on altı yaşlarında küçücük bir kızdı ve “Benimle arkadaş olur musun?” diye yazmıştı..
Tekrar şaşkınlıkla saate baktım..
Bu saatte, bu kızın yatağında olması gerekmiyor muydu?.Bu saatte, bu kızı sosyal medya da arkadaş aramaya kadar iten yalnızlık nasıl bir yalnızlıktı?.
“Merhaba kızım.” dedim.. “Öncelikle yaşını öğrenebilir miyim?”.“On beş.”
“Ben kaç yaşındayım, biliyor musun”
“Hayır bilmiyorum.”
“Ben de elli yaşındayım ve hemen hemen senin kadar bir kızım var. Kusura bakma ama böyle geç bir saatte, internette arkadaş aramana çok şaşırdım.”
Önce bir süre cevap gelmedi.
Ardından “Ben çok yalnızım.” diye yazdı..
Bilmiyorum neden ama o anda içim acıdı..
Ben kalabalığı da yalnızlığı da çok iyi bilirim.. Gel gelelim, bir çocuğun kendini bu denli yalnız hissetmesi bana çok farklı gelmişti..
“Annen baban neredeler?” “Uyuyorlar.”
“Peki, sen neden uyumuyorsun?”
“Konuşmak istiyorum.”
“Ne üzerine?”
“Fark etmez. Ne olursa artık.”
Bu sefer de ben sustum bir süre..
Ne yazayım diye kara kara düşündüm önce..
“Annenle ve babanla konuşsan daha iyi olmaz mı kızım? Bak bu saatte, sosyal medya da, karanlık sokaklara benzer. Karşına kimin çıkacağı belli olmaz. Belki sana yaşlı bir adamın abartısı gibi gelecek ama inan seni üzerler.”
“Ben de çok isterim annemle, babamla konuşmayı ama onların hiç vakitleri yok ki.
Hep çok yoğunlar. Hep gelenimiz gidenimiz var. En ufak bir şey sormaya kalksam, kızıyorlar bana. Mesela bugün okulda bir çocuk beni merdivenlerden aşağı itti. Sonra da küfür ederek yanımdan geçti gitti. Okuldan eve gelir gelmez bunu anlatayım istedim ama annem telefonda arkadaşıyla konuşuyordu, babamsa bilgisayarının başındaydı. Konuşamadım. Sustum.”
Sohbet derinleştikçe, karşımdaki zavallı kızı daha iyi anlıyordum..
Adını hatırlamıyorum bir yazardı sanırım şöyle demişti..
“Yalnızlık, yanında kimsenin olmaması değildir. Yalnızlık, yanında seni dinlemeyenlerin, anlamayanların ve sevmeyenlerin olmasıdır.”
Kız gerçekten çok yapayalnızdı..
Yoksa neden gecenin en karanlık saatlerinde, içinde bir umut kırıntısıyla, arkadaş peşine düşsün?.
İyi de, ya ona denk gelen ben değil de, başka biri, başka niyetleri olan bir herif denk gelseydi.. Ve kız da o herife inansaydı, onunla sohbet etseydi, hatta daha da ileriye gidip buluşmaya, görüşmeye kalksaydı..
Aklıma küçücük yaşlarında tecavüze uğrayan, işkence gören ve öldürülen kızlar geldi..
O kızların gözlerini hayal ettim..
Umutlarını, düşlerini, gülüşlerini düşündüm..
Sanki kalbime bıçak saplanır gibi oldu..
Ya bu kız da…
“Ah güzel kızım. Seni anlıyorum. Yalnız şunu unutma lütfen. Benim yaşımda olan erkeklerin seninle paylaşacak çok şeyi olmaz. Hele de bu kirlenmiş, kimin ne olduğu bilinmeyen, kötülüklerin fır döndüğü sosyal medyada hiç olmaz. Senden ricam, lütfen şimdi yatağına git ve güzelce uyu. Yarın sabah uyandığında annene ya da babana bu gece benimle yaptığın sohbeti anlat…”
Sözümü kesti..
“Hayatta olmaz. Çok kızarlar bana.”
“Kızsınlar” dedim. “Sen yine de anlat. Onlara de ki, Tamer amca diye biriyle tanıştım. O bana dedi ki ‘Bütün işler bekler ama çocuk kalbi beklemez.’ Ve selamlarımı ilet.”
Durdu, düşündü ve “Tamam söz söyleyeceğim.” dedi..
Birbirimize iyi geceler diledik ve ayrıldık..
Sonra bir haber alamadım..
Baktım hesabını da kapatmış..
Şimdi nerededir, kiminledir, hala yapayalnız mıdır bilmiyorum..
Bildiğim tek şey var..
Bu yüzyılın asıl bahtsızları çocuklarımızdır..
Onlar boyunlarından büyük bedeller ödeyerek büyümeye çalışıyorlar..
Sevgisiz bireyler, sevgisiz toplumlar, şiddet, ölüm, savaş, tecavüz, taciz, hastalıklar, ekonomik sıkıntılar, internet, telefon,
bilgisayar oyunları, tüketim çılgınlığı ve kalabalık yalnızlıklar..
Onlar,
O çocuklar yürekleri ağlaya ağlaya büyüyorlar..
Neresinden tutacağız, neresinden tutup da çocuklarımızı düştükleri yerden kaldıracağız kimse bilmiyor..
Ve bilmemek bizi dirhem dirhem öldürüyor..
N’olur, çocuklarımızı gece yarıları kimseye “Benimle arkadaş olur musun?” yazdıracak kadar yapayalnız bırakmayalım. Varsın paraları, işleri, güçleri, evleri, kredileri, taksitleri, dolarları, altınları onların olsun. Hepsinin canı cehenneme!..
Tamer Dursun
 
Daha çok anlat," dedim.
"Hoşuna gidiyor mu?"
"Çok. Elimden gelse, seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum."
"Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?"
"Gider gibi yaparız."
 
Ah gecelerde ki o
“Zamanında yenilgi diye nitelendirdiğim bütün savaşları, aslında kazandığımı çok sonra fark ettim. Zaman en çok da gerçekleri görmeye yarıyor .İnsanı büyüten şeylerin yıllar olmaması ne hüzünlü şeymiş. Bazen bazı şeyleri o kadar özlersin ki, o özlediğin şeylere bir kez rastlamak için en umulmadık sokaktan bile geçersin ve ben hala baştan başlamaya inanıyorum. Ve gerektiği kadar baştan başlayacağım.Bak bir kitapta diyor "İnsan, unuttuğuyla tekrar tanışabilir” bu cümle bir gün lazım olursa umudumuz olsun.”
 
Geri
Top