Konuya cevap yaz

İsviçreli matematikçi Daniel  Bernoulli, akışkanlarda (yani sıvılar ve gazlarda) basınçla hız  arasındaki bağlantıyı ifade eden formülü 1738 yılında yayımlamış. Bu  bağıntı, çoğunlukla "bir akışkanın hızı artarsa basıncı düşer" şeklinde  ifade ediliyor. Bu ifade şeklinde bir hata yok; fakat bütün bağlantıları  bir neden-sonuç ilişkisi çerçevesine oturtmaya çalıştığımız için,  sanki hızlanma, basınçtaki düşmenin doğrudan nedeniymiş gibi bir  izlenime kapılıyoruz. Bu da etkiyi çok gizemli bir hale sokuyor. Halbuki  neden-sonuç ilişkisini ters yönde algılarsak, yani basınç farklarının  hız farklılıklarına neden olduğunu düşünürsek, olay oldukça  basitleşiyor. Bunun için, bir akışkanın bazı bölgelerinin farklı  basınçları olduğunu düşünelim. Bir yüksek basınç (YB) bölgesiyle  yanındaki bir alçak basınç (AB) bölgesi arasındaki moleküller üzerine  YB'den AB'ye doğru net bir kuvvet uygulanır. Bunun nedeni AB'nin orta  bölgeyi daha az, YB'ninse daha fazla itmesi.

 

 Eğer  orta bölgede YB'den AB'ye doğru bir akım varsa, bir süre geçtikten  sonra akımı oluşturan moleküller AB'ye daha yakın olacaklar ve  kuvvetin etkisiyle daha hızlı hareket edecekler. Kısacası, akım AB'ye  yaklaştıkça daha hızlı hareket edecek.


Buna  karşın eğer akım AB'den YB'ye doğruysa, bu defa akım üzerine etkiyen  kuvvet hıza ters yönde olduğu için hızı azaltmaya çalışacak.  Dolayısıyla, bir süre geçtikten sonra akımı oluşturan moleküller YB'ye daha yakın olacaklar ve kuvvetin etkisiyle daha yavaş  hareket edecekler. Yani, her iki durumda da akımın hızlı olduğu yer  AB'ye yakın; yavaş olduğu yer de YB'ye yakın. 


Bernoulli,  formülünü türetirken bu mantığı esas almıştı. Sonra da enerjinin  korunumu ilkesini kullanarak basınçla hız arasındaki bağlantıyı  oluşturdu. Fakat bu yasayı kullanırken bazı noktalarda dikkatli olmak  gerekiyor. Öncelikle, basınç farklarının ve akımın yeteri kadar uzun  süre aynı şekilde devam etmesi gerekiyor. Yani, belli bir bölgedeki  akım hızını ya da yönünü sürekli değiştiriyorsa, ya da basınç hızla  değişiyorsa Bernoulli yasası geçerli olmayabilir. Uzunca bir süre aynı  koşulların sağlanması önemli bir şart.


 İkinci  olarak, Bernoulli yasasını kullanabilmek için akım doğrultusu boyunca  iki farklı noktayı karşılaştırmak gerekiyor. Türetmede kullandığımız  mantık, bir molekülün basınçları farklı bölgelerden geçerken hızlanıp  yavaşlamasıyla ilgili. Bu nedenle, sadece bu molekülün izlediği yol  üzerinde iki nokta düşünüp, ancak bunlar arasındaki basınç-hız  bağlantısından söz edebiliriz (Gerçi, bu son şart bazı özel akım  tiplerinde gevşetilebiliyor.).


Bernoulli  etkisi birçok değişik yerde gözlemlenebiliyor. Şüphesiz, uçak  kanatları etkinin en önemli teknolojik uygulaması. Fakat burada örnek  olarak beni en çok şaşırtan deneyi aktarmak istiyorum. Ortasındaki bir  delikten hava üflenen düz bir tavan düşünün. Bu deliğe doğru düz bir  tahta parçası yaklaştırılıyor. Tahta tavana iyice yaklaştırılıp arada  çok küçük bir boşluk bırakılıyor. Tahtayı bıraktığınızda havada sabit  durduğunu görüyorsunuz. (Bu deneyi iki kağıt ve bir pipetle ya da biraz  daha genişçe bir boruyla (tükenmez kalemler bu işi görüyor) siz de  yapabilirsiniz. Kağıtların düz durmasını sağlamak için kenarlarından  katlamak gerekebilir.)


Delikten  gelen hava, tahta ile tavan arasındaki küçük açıklıktan geçmek zorunda  kaldığı için, bu ara bölgede daha da hızlanıyor. Bu hızlanmanın delik  civarında artan basınç nedeniyle olduğunu düşünebilirsiniz. Sonuçta,  tahtanın üzerinde hızla akan bir hava tabakası (dolayısıyla alçak  basınç) ve altında da durağan hava (yüksek basınç) var. Bu da tahtayı  yukarı doğ*ru iten bir kuvvet oluşturuyor ve tahta havada asılı kalıyor.  Olayı ilginç yapan şey, delikten çıkan havanın tahtayı aşağıya doğru  itmesi. Bu nedenle, basınç farkından oluşan kaldırma kuv*vetinin, hem bu  itme kuvvetini hem de tahtanın ağırlığını dengelemesi gerekiyor.


Bu  deneyi yukarıda verdiğimiz mantık ışığında nasıl açıklayabiliriz? İlk  olarak söyleyebileceğimiz şey, kompresördeki (ya da ciğerlerimizdeki) C  noktasının basıncının, aralık bölge*deki D noktasınınkinden yüksek  olması. Hava C'den D'ye giderken hızlandığı için bu oldukça doğal bir  şey. Peki, D noktasındaki basıncın F'dekinden düşük olduğunu nasıl  söyleyebiliriz? Bunun da bir yolu var. Hava akımı E noktasında dışarı  çıktığında diğer hava moleküllerine çarparak yavaşlar. Bu nedenle D'nin  basıncı da E'dekinden düşük olmalı. Son olarak, E ve F dışarıda  olduğundan basınçları aynı olmalı. Öyleyse, D'nin basıncı F'ninkinden  düşük olacaktır.


 Rüzgarlı havalarda bacadan dumanın çekilmesi  olayı da aynı şekilde irdelenebilir. Rüzgarın eve çarpan ve bu nedenle  yavaşlayan kısmını düşünün. Bu, ev civarındaki (ve içindeki) basıncın  normal rüzgarınkinden fazla olduğu anlamına geliyor. Buna karşın baca,  boyutları evinkinden küçük olduğu için rüzgarı fazla yavaşlatmıyor.  Yani, baca civarındaki basınç rüzgarınkine daha yakın. Bu nedenle evin  içindeki duman daha düşük basınçtaki bacaya doğru çekiliyor.


Turizmin başkenti olarak bilinen güneydeki ilimiz?
Geri
Top