z
Katliamlar
Katliam, kendini savunma imkânı bulunmayan çok sayıda insanın acımasızca öldürülmesi olayıdır.
Katliamlar uygar toplumlar tarafından hoşgörüyle karşılanmasa da, katliamı yapan kişi veya kişiler genellikle yaptıkları katliamların haklı nedenlere dayandığı düşüncesindedirler.
Katliamlar çoğunlukla ırk, din veya siyasi düşünce farklılığı nedeniyle yapılır. Bazen de akli dengesi bozuk olan kişiler tarafından keyfi bir şekilde seçilmiş kişi veya kişileri hedef alır.
Katliamların devlet eliyle gerçekleştirilmiş olmaları da mümkündür. Devlete isyan eden veya isyan etmesi beklenen azınlıklar tarihin çeşitli dönemlerinde devlet organları tarafından katliama tabi tutulmuşlardır. Özellikle savaş veya siyasi kriz dönemlerinde katliamlarda artış gözlenir.
Katliamlar tekil olaylar olabileceği gibi bir etnik temizlik planının parçası olarak çoğul bir şekilde de gerçekleşebilir. Eğer katliamlar bir ırkı veya ulusu tamamen ortadan kaldırma amacı taşıyorlarsa bir soykırımın parçası olarak düşünülürler.
Tarihte katliamlar
Katliamların geçmişi insanlığın geçmişi kadar eskidir. Büyük İskender'in M.Ö. 334 yılında kendi yönetimine karşı ayaklanan 250.000 kadar kişiyi katliama tabi tuttuğu bilinmektedir. 1099 yılında Birinci Haçlı seferine çıkan Avrupalılar Kudüs'ü ele geçirdiklerinde kentin 70.000 civarındaki Müslüman ve Yahudi sakinlerini kılıçtan geçirdiler. Cengiz Han ele geçirdiğinde kentlerin sakinlerinin çoğunu katliamla öldürürdü. 1220 yılında Semerkant'ı ele geçirdiğinde 75.000, Herat kentinde ise 600.000 civarında erkek, kadın ve çocuğu öldürtmüştü. 14. Yüzyılda 3.Vlad Dracula(Kazıklı voyvoda) 10.000 çivarında erkek,kadın,çocuk kazığa geçirmiş , esirleri çok türlü acı veren şekillerle öldürmüştür.
Yakın geçmişteki katliamlar
Yakın geçmişteki birçok savaş ve askeri müdahelelerde belgelerle kanıtlanmış veya görgü tanıklarınca öne sürülmüş katliamlar mevcuttur. Katliamlar sadece üçüncü dünya ülkelerinde değil varlıklı batı ülkelerinde de görülmektedir. Irak Savaşı sırasında ABD ordusu Hadisa katliamını yapmakla suçlanmaktadır. 16 Nisan 2007 tarihinde ABD'nin Virginia Tech üniversitesinde 32 öğrencinin öldürülmesiyle sonuçlanan katliam akli dengesi bozuk bir öğrenci tarafından yapılmıştır.
Kitle imha silahları
Kitle imha silahları, (KİS: İngilizcede: Weapons of Mass Destruction (WMD)) büyük sayılarda ölümlere sebep olabilecek silahlara verilen lakaptır. Genellikle nükleer, biyolojik, ve kimyasal silahlar bu adla anılırlar. Bu ibare ilk olarak 1937'de İspanya'nın Guernica kentinin Naziler tarafından uğradığı hava saldırısı için kullanılmış, ve de 2003'de Amerika Birleşik Devletleri tarafından Irak'ın işgali için sebebi olarak gösterilmiştir; fakat bu iddia daha sonra Irak'ta hiçbir KİS bulunmamasıyla doğru olmadığı kanıtlanmıştır.
Kitle imha silahları nükleer, biyolojik ve kimyasal olarak 3 grupta değerlendirilebilir.
Nükleer Silahlar
Bu gruba giren silahlar, atom çekirdeğinin parçalanması veya birleştirilmesiyle oluşan enerjinin birden açığa çıkması etkisiyle çalışır.
Çekirdeğin parçalanması etkisiyle çalışanlara "Atom bombası", çekirdek birleşmesi metoduyla yapılan bombalara da "Hidrojen bombası" denir. Hidrojen bombasının patlatılabileceği sıcaklıklara ulaşılınabilinmesi için önce bir atom bombası patlatılmalıdır.
Sistemin çalışma prensibi, parçalanmayı başlatacak miktarda (kritik kütle) radyoaktif maddenin 2 parça halinde bir kap içerisine konulması ve bir silah, uçak, torpil, roket vb. yardımıyla bu kabın hedefe atılmasıdır. Düştüğü yerde bu iki parça bir düzenek vasıtasıyla birleştirilir ve kritik kütle oluşturularak çekirdek parçalanması başlatılır.
Etkileri ve Korunma Yöntemleri:
1. Işık: Patlama anında oluşan çok parlak ışık, çıplak gözle bakıldığında gözlerde tedavisi olanaksız hasarlar yaratır. Patlama noktasına bakmamak korunmak için yeterlidir.
2. Isı: Patlama noktasında milyonlarca dereceye çıkan ısı, hızla etrafa yayılır. Etkisini kaybedene kadar olan bölgede (bu bölge, kullanılan nükleer madde miktarına göre değişir) her şeyi yakar. Korunma için kapalı bir yerde (örneğin bodrumda) olmamız yeterlidir.
3. Darbe: Patlama anında oluşan ısı, bulunduğu yerdeki havayı da aynı derecede ısıtacak, ısınan havanın genleşmesi prensibi ile bu hava kütlesi etrafa doğru yayılacaktır. Isınan havanın, atmosfer ısısından bir anda birkaç milyon dereceye çıkması tam bir kasırga etkisi yapar ve ısınan hava yüzlerce km hızla etrafa yayılır. Kısa bir müddet sonra merkezde hava atmosfer normaline dönünce (bu süre 5-10 sn. kadardır) bu sefer de etraftaki hava aynı hızla merkeze hücum edecektir. Yani darbe etkisi 2 defadır. Korunmak için yer seviyesi altında korunmalı bir yerde olmak yeterlidir. Açık arazide bir çukurun içine yatmak bile koruyucu olacaktır.
4. Radyoaktif ışıma: Patlama anında etrafa alfa, beta ve gama ışınları yayılır. Üzerimizdeki elbiseler alfa ışınını, bir duvar beta ışınını tutmaya yeterlidir. Ancak gama ışını, ancak çok kalın toprak tabakaları veya kalın kurşun tabakalar tarafından tutulabilir. Bu ışınlar vücudu delip geçer ve hücrelerde bozulmalara sebep olur. Kısa vadede radyasyon hastalığı, uzun vadede kanser görülür. Korunmak için patlama anında kapalı ve yer seviyesinin altında bir yerde olmalı, daha sonra bölge derhal terk edilmelidir.
5. Radyoaktif serpinti: Patlama anında toz haline gelen bölgedeki taş, toprak radyoaktif ışıma sonucu kendisi de radyoaktif özellikler kazanarak mantar şeklinde yükselir. Bu mantar bulut, atmosferdeki rüzgarların etkisinde kalır ve uzaklara doğru yayılır. Daha sonra yağmurlarla veya serbest olarak yeryüzüne yağar. Bu serpinti, patlama bölgesindeki ışıma ile aynı etkileri yapar. Korunmak için serpinti bölgesinden uzaklaşmak gerekir. Radyoaktif tozların üzerimize bulaştığından şüpheleniliyorsa derhal bulaşık elbiseler çıkarılır, basınçlı soğuk suyla duş yapılır ve yeni elbiseler giyilir. Çernobil faciasından sonra Karadeniz Bölgesi bu şekilde etkilenmişti.
Günümüzde, radyolojik maddelerin yeni bir kullanım şekli geliştirilmiştir. "Seyreltilmiş uranyum" olarak adlandırılan bu metotta, nükleer patlama olmadan klasik silahlarla beraber bir miktar radyoaktif madde hedef bölgeye serpilmektedir. Bu suretle nükleer silahların en korkutucu etkisi olan "Radyoaktif serpinti" sağlanmış olmaktadır. 1991 yılındaki körfez krizinde ve Bosna'da ABD tarafından bu tür silahların kullanıldığı iddia edilmektedir. Bu silahların kalıcı etkisi ve ne zaman, nasıl pasifize olduklarına dair elimizde yeterli bilgi bulunmamaktadır.
Biyolojik Silahlar
Gen yapısı değiştirilerek insanlarda doğaldan farklı etkiler gösteren bakteri ve virüslerin kullanılmasıdır. Genelde doğada insana zararsız olan veya doğal etkileri ilaçla tedavi edilen bakteri ve virüslerin, çok daha ağır hastalıklara yol açacak şekilde değişikliğe uğratılması en çok görülen şekildir. İnsanlara bulaşmayan ama hayvanlarda hastalıklara sebep olan bazı bakterilerin kullanıldığı da olmuştur. Günümüzde, insanları öldürmeyen ama birkaç günlüğüne ayakta duramayacak kadar hasta eden biyolojik silahların geliştirildiği bilinmektedir.
Korunmak için mutlaka koruyucu elbise ve koruyucu maske takmak gerekir. Bu malzeme sivil halkın kullanabileceği şekilde piyasada bulunmamaktadır. Tedavi edici ilaçlar da, bunlar doğada görülmediği için geliştirilmemiştir.
Gen teknolojisi ile ilgilenebilen bilimsel seviyeye gelmiş ülkeler tarafından geliştirilmektedir.
Kimyasal Silahlar
İnsan üzerinde öldürücü etki yapan kimyasal maddelerdir. Gaz veya sıvı halinde bulunur. Etkilerine göre sınıflandırılır.
1. Boğucu gazlar: Solunduğu zaman akciğer yüzeylerinde yanma etkisi oluşturup oksijenin akciğer tarafından emilmesini engeller ve ölüme sebep olur. Günümüzde kullanılmamaktadır. (Klor bu tipe bir örnektir. Klor içeren çamaşır suyu kapalı yerlerde solunursa bu etkiyi yapar)
2. Kan zehirleyiciler: Kanda bulunan oksijen taşıyan maddelerle kimyasal tepkimeye girer ve kararlı yeni bileşikler meydana getirir. Kan, oksijeni taşıyamadığı için hücreler havasızlıktan ölür. Siyanür bileşikleri içerir. Günümüzde kullanılmamaktadır.
3. Yakıcı gazlar: Ciltle teması halinde ateş yanığı etkisi yaparak ciltte ödem oluşmasını sağlar ve cilt solunumunu durdurur. Cilt solunumu durunca havasızlıktan boğulma meydana gelir. Halepçe'de kullanılan gaz bu tiptendi.
4. Sinir gazı: Solunduğunda vücuttaki tüm kasların istem dışı kasılmasını sağlar. Göğüs kafesini açıp kapatan kaslar kasıldığı için soluma yapılamaz ve boğulma olur. Tokyo metrosunda teröristlerce kullanılan gaz bu türdendi.
Korunmak için koruyucu elbise ve koruyucu maske şarttır ancak yukarıda yazdığımız üzere bunlar piyasada bulunmamaktadır. Sinir gazı etkisi için atropin sülfat antidottur ancak gazın etkisinde kaldıktan sonraki 15 saniye içinde yapılması şarttır. Yani hastaneye yetiştirilme şansı yoktur.
Kimyasal gazlar ve biyolojik maddeler rüzgar, nem ve yağıştan etkilenirler, etki alanlarını değiştirebilirler. Dolayısıyla atıldığı yeri bilmek, korunmak için yeterli değildir. Kimyasal gazlar, genelde havadan ağır oldukları için çukur yerlerde toplanırlar. Etki bölgesini, yüksek yerlerden yararlanarak hızla terk etmek ilk tedbir olarak düşünülebilir.
Burada sayılan bütün maddelerin, "Cenevre Sözleşmeleri gereği kullanılması yasaktır!" ancak tüm ülkelerin bu silahlardan edinme çabası içinde olduğu, üretici ülkelerin de silahları geliştirme çabasında olduğu bilinmektedir.
Bugün tüm dünyada bu tür silahlardan, insanlığı onlarca defa yok etmeye yarayacak miktarda olduğu da bilinmektedir.
Patlamalar
Grizu patlaması
Grizu patlaması, belli oranlardaki metan gazıyla havanın karışarak oluşturduğu patlamadır. Patlamanın gerçekleşebilmesi için asgari %12 oranında oksijen gerekmektedir. Havada %5-6 oranında bulunan metan gazı ancak bir sıcaklık etkisiyle yanarken, metan oranının %5-16 olması durumunda patlayıcı özellik kazanır. En kolay patlama metan oranının %8, en şiddetli patlama ise %9,5 olduğu durumda gerçekleşir.
Mayın Patlaması
Mayın, kara taşıtlarını, gemileri veya hava araçlarını tahrip ya da hasar vermek, personeli yaralamak, öldürmek veya diğer şekillerde tesirsiz kılmak için tasarlanan, normal olarak koruyucu bir kaplama malzeme içinde bulunan patlayıcı ve onu harekete geçiren düzeneğe verilen addır. Mayın üzerinde geçilmesi halinde, zaman ayarlı olarak veya uzaktan kontrol araçları ile patlatılabilir.
Sanayi faciaları
Grizu patlaması, belli oranlardaki metan gazıyla havanın karışarak oluşturduğu patlamadır. Patlamanın gerçekleşebilmesi için asgari %12 oranında oksijen gerekmektedir. Havada %5-6 oranında bulunan metan gazı ancak bir sıcaklık etkisiyle yanarken, metan oranının %5-16 olması durumunda patlayıcı özellik kazanır. En kolay patlama metan oranının %8, en şiddetli patlama ise %9,5 olduğu durumda gerçekleşir.
Nükleer kazalar
Çernobil reaktör kazası
depremi ve tsunamisi
Radyoaktif kirlenme
Savaşlar
Savaş, ülkeler, bloklar ya da bir ülke içerisindeki büyük gruplar arasında gerçekleşen topyekün silahlı mücadele. Savaşlar genellikle dini, milli, siyasi ve ekonomik amaçlara ulaşmak için gerçekleştirilir. Kullanılan silahlara, amaçlara, taraflara ve gerçekleştiği yerlere göre farklı şekillerde adlandırılırlar. Örneğin nükleer savaş, meydan savaşı, iç savaş, dini savaş (cihad, haçlı seferi), dünya savaşı. Karşı tarafı yıldırmak, maddi ve manevi zarar vermek için gerçekleştirilen silahsız faaliyetler de genellikle savaş tanımına dahil edilirler.
Günümüzde savaşlar Birleşmiş Milletler tarafından bazı temellere ve kurallara dayandırılmıştır. Geçmişte yapılan savaşların aksine günümüzdeki savaşlarda özellikle sivillerin öldürülmesini engellemek, ülke ya da kitleleri yok etmektense onları güçsüz bırakmak güdülmektedir. Ancak buna rağmen günümüzde de trajediler yaşanmaya devam etmektedir. Örneğin, 1990'lı yıllarda Kuzey Afrika'da çıkan iç savaşlarda ve kabile savaşlarında 1 milyonun üzerinde insan ölmüştür. 2003 yılında başlayan Irak Savaşı'nda milyonlarca asker ve sivil hayatını kaybetmiştir.
Stadyum faciaları
1964 Lima stadyum faciası
1967 Kayseri stadyum faciası
1969 Kırıkkalespor-Tarsus İdman Yurdu maçı
Stade Armand Cesari faciası
Bradford City stadyum yangını
Heysel faciası
Hillsborough faciası
Port Said Stadyumu faciası
Ulaşım kazaları
Kaza (fiil), yanlışlık ile meydana gelen, olumsuz sonuçlara yol açan olay.
Trafik kazası, Karayolunda meydana gelen çarpma olayı.
Nükleer kazalar
Ulaşım kazaları
Yaralanmalar
Çevre felaketleri
Çevre felaketi, doğadaki çeşitli unsurlar ile onlarla dolaylı ya da dolaysız olarak ilgili başka unsurlara insan eliyle verilen zarara bağlı gelişen felakettir. Doğal kaynaklı felaketlere ise doğal felaketler denir.
Çevre felaketleri
Milyonlarca yıl süren biyolojik süreçlerin sonucunda oluşan doğal hayat içindeki unsurların karşılıklı dengesi ile varlığını korumuştur. Tarih boyunca bazı doğal felaketler (seller, depremler, volkanik patlamalar vs.) olmuşsa da bu felaketler doğa üzerindeki etki gücü ve oluşan durumun tersine dönüşü bakımından sanayileşme ve doğal kaynakların kullanımıyla başlayan süreçte insanoğlu tarafından yapılan suistimallerin yanında çok önemsiz kalmaktadır.
Doğa kendi içinde oluşan felaketleri bir şekilde düzenleyebilmekteyken insanoğlunun eliyle ortaya çıkan felaketler suni bir takım koşullar oluşturduğundan doğa kendi kendini yenileyememekte hatta ozon tabakasının delinmesi, küresel ısınma gibi insanlığı hiç de kolay kolay kurtulamayacağı felaketlerle yüz yüze getirmektedir. Sanayileşme, iktisadi kalkınma ve enerji gibi konularda ülkelerin birbirleriyle kıyasıya rekabet halinde olduğu ve bu rekabetten geri kalan ülkelerin ise ister istemez diğer ülkelere karşı zayıf konuma düştüğü günümüzde çevre felaketlerine de gelişmenin gözardı edilebilecek yan etkileri gözüyle bakılmakta ve bu felaketler Medya'ya da ancak büyük ölçüde ve ani ölümler olduğunda yansımaktadır. Oysa Küresel ısınma gibi çevre felaketleri yüzlerce yıl sonra değil aynı nesil içinde bile gözle görülebilecek sıcaklık, kuraklık, kıtlık vs. etkilerini beraberinde getirmektedir.
Endüstriyel ve tarımsal felaketler
Bhopal felaketi (1984)
ABD'de The Dust Bowl (1934-1939)
Japonya, Minamata'daki cıva zehirlenmesi.
Itai-itai felaketi, Japonya'da kadmiyum zehirlenmesi
Papua Yeni Gine'de mayınlama işleminden ötürü Ok Tedi nehir sisteminde hasar.
Destruction of the old growth forests
EPA Superfund sites in the Birleşik Devletler
AZF Toulouse kimyasal fabrikasında patlama (2001)
2005 Jilin kimyasal tesisinde patlama
Love Canal Toksik atık bölgesi
Alamosa Nehri'ne Summitville maden ocağından siyanür, ağır metller ve asit karışması sonucu 17 millik alandaki tüm deniz yaşamının yok olması.
California Dunsmuir yakınlarındaki Sacramento Nehrine 20.000 galon miktarında ölümcül kimyasallar (metam sodyum, tradename Vapam) karışması sonucu 38 millik alandaki deniz yaşamının yok olması.
Nükleer felaketler
Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombaları
İngiltere'de Windscale reaktör çekirdeği tutuştu. Özellikle iyodin-131’in kazanın olduğu merkezden 150 km’lik yarıçaplı
daire içinde et ve süte karıştığı görüldü. (1967)
Three Mile Island ABD-Pennsylvania-Harrisburg’da Three Miles Island kazası olarak bilinen kazada çekirdek erimesi sonucu iyot 131 kaçağı oldu. (1979)
Japonya'da Tokaimura Nükleer Santral kazası sonucu 49 işçi yüksek radyasyon aldıkları nedeniyle tedavi altına alındı. Santral civarında yaşayan 310 bin kişi evlerinden dışarı çıkarılmadı, 10 kilometrelik bölge yasak ilan edildi. (1999)
Petrol sızıntısı
Amoco Cadiz :Tarihteki 5.büyük petrol sızıntısına The Amoco Cadiz adlı süper tanker yol açmıştır. 16 Mart 1978'degeminin taşıdığı 1.619.048 varil petrol Brittany sahillerine akmış ve 76 sahil tümüyle petrole bulanmıştır.
Exxon Valdez : Exxon Valdez Şirketinin petrol tankeri Exxon Valdezden 24 Mart 1898 günü yaklaşık 11-30 milyon galon (50.000-150.000 m³) petrol denize boşalmıştır
Prestige petrol sızıntısı İspanya'nın kuzeybatısındaki Galiçya'da 13 Kasım 2002 tarihinde Yunan bandıralı Prestige gemisinden denize kimi kaynaklara göre 63,000 ton petrol akmıştır.
Diğer
Al-Hawizeh bataklığının kuruması
Amerikan Bizonlarının sayısının düşmesi
Ozon tabakasının delinmesi
Sömürgeleştirme faaliyeti sırasında yerli halkın ölümüne yol açan bulaşıcı hastalıkların bilinçli bir şekilde yayılması.
Nil levreğinin Afrika'daki Viktorya Gölüne bırakılmasıyla yerli balık türlerinin kırılması
Aral gölünü besleyen ırmaklar barajlar ile kesildikten sonra Aral gölü küçülmeye başlamıştır.
Beşeri afetler
Katliamlar
Kitle imha silahları
Patlamalar
Sanayi faciaları
Savaşlar
Stadyum faciaları
Ulaşım kazaları
Çevre felaketleri
Katliamlar
Kitle imha silahları
Patlamalar
Sanayi faciaları
Savaşlar
Stadyum faciaları
Ulaşım kazaları
Çevre felaketleri
Katliamlar
Katliam, kendini savunma imkânı bulunmayan çok sayıda insanın acımasızca öldürülmesi olayıdır.
Katliamlar uygar toplumlar tarafından hoşgörüyle karşılanmasa da, katliamı yapan kişi veya kişiler genellikle yaptıkları katliamların haklı nedenlere dayandığı düşüncesindedirler.
Katliamlar çoğunlukla ırk, din veya siyasi düşünce farklılığı nedeniyle yapılır. Bazen de akli dengesi bozuk olan kişiler tarafından keyfi bir şekilde seçilmiş kişi veya kişileri hedef alır.
Katliamların devlet eliyle gerçekleştirilmiş olmaları da mümkündür. Devlete isyan eden veya isyan etmesi beklenen azınlıklar tarihin çeşitli dönemlerinde devlet organları tarafından katliama tabi tutulmuşlardır. Özellikle savaş veya siyasi kriz dönemlerinde katliamlarda artış gözlenir.
Katliamlar tekil olaylar olabileceği gibi bir etnik temizlik planının parçası olarak çoğul bir şekilde de gerçekleşebilir. Eğer katliamlar bir ırkı veya ulusu tamamen ortadan kaldırma amacı taşıyorlarsa bir soykırımın parçası olarak düşünülürler.
Tarihte katliamlar
Katliamların geçmişi insanlığın geçmişi kadar eskidir. Büyük İskender'in M.Ö. 334 yılında kendi yönetimine karşı ayaklanan 250.000 kadar kişiyi katliama tabi tuttuğu bilinmektedir. 1099 yılında Birinci Haçlı seferine çıkan Avrupalılar Kudüs'ü ele geçirdiklerinde kentin 70.000 civarındaki Müslüman ve Yahudi sakinlerini kılıçtan geçirdiler. Cengiz Han ele geçirdiğinde kentlerin sakinlerinin çoğunu katliamla öldürürdü. 1220 yılında Semerkant'ı ele geçirdiğinde 75.000, Herat kentinde ise 600.000 civarında erkek, kadın ve çocuğu öldürtmüştü. 14. Yüzyılda 3.Vlad Dracula(Kazıklı voyvoda) 10.000 çivarında erkek,kadın,çocuk kazığa geçirmiş , esirleri çok türlü acı veren şekillerle öldürmüştür.
Yakın geçmişteki katliamlar
Yakın geçmişteki birçok savaş ve askeri müdahelelerde belgelerle kanıtlanmış veya görgü tanıklarınca öne sürülmüş katliamlar mevcuttur. Katliamlar sadece üçüncü dünya ülkelerinde değil varlıklı batı ülkelerinde de görülmektedir. Irak Savaşı sırasında ABD ordusu Hadisa katliamını yapmakla suçlanmaktadır. 16 Nisan 2007 tarihinde ABD'nin Virginia Tech üniversitesinde 32 öğrencinin öldürülmesiyle sonuçlanan katliam akli dengesi bozuk bir öğrenci tarafından yapılmıştır.
Kitle imha silahları
Kitle imha silahları, (KİS: İngilizcede: Weapons of Mass Destruction (WMD)) büyük sayılarda ölümlere sebep olabilecek silahlara verilen lakaptır. Genellikle nükleer, biyolojik, ve kimyasal silahlar bu adla anılırlar. Bu ibare ilk olarak 1937'de İspanya'nın Guernica kentinin Naziler tarafından uğradığı hava saldırısı için kullanılmış, ve de 2003'de Amerika Birleşik Devletleri tarafından Irak'ın işgali için sebebi olarak gösterilmiştir; fakat bu iddia daha sonra Irak'ta hiçbir KİS bulunmamasıyla doğru olmadığı kanıtlanmıştır.
Kitle imha silahları nükleer, biyolojik ve kimyasal olarak 3 grupta değerlendirilebilir.
Nükleer Silahlar
Bu gruba giren silahlar, atom çekirdeğinin parçalanması veya birleştirilmesiyle oluşan enerjinin birden açığa çıkması etkisiyle çalışır.
Çekirdeğin parçalanması etkisiyle çalışanlara "Atom bombası", çekirdek birleşmesi metoduyla yapılan bombalara da "Hidrojen bombası" denir. Hidrojen bombasının patlatılabileceği sıcaklıklara ulaşılınabilinmesi için önce bir atom bombası patlatılmalıdır.
Sistemin çalışma prensibi, parçalanmayı başlatacak miktarda (kritik kütle) radyoaktif maddenin 2 parça halinde bir kap içerisine konulması ve bir silah, uçak, torpil, roket vb. yardımıyla bu kabın hedefe atılmasıdır. Düştüğü yerde bu iki parça bir düzenek vasıtasıyla birleştirilir ve kritik kütle oluşturularak çekirdek parçalanması başlatılır.
Etkileri ve Korunma Yöntemleri:
1. Işık: Patlama anında oluşan çok parlak ışık, çıplak gözle bakıldığında gözlerde tedavisi olanaksız hasarlar yaratır. Patlama noktasına bakmamak korunmak için yeterlidir.
2. Isı: Patlama noktasında milyonlarca dereceye çıkan ısı, hızla etrafa yayılır. Etkisini kaybedene kadar olan bölgede (bu bölge, kullanılan nükleer madde miktarına göre değişir) her şeyi yakar. Korunma için kapalı bir yerde (örneğin bodrumda) olmamız yeterlidir.
3. Darbe: Patlama anında oluşan ısı, bulunduğu yerdeki havayı da aynı derecede ısıtacak, ısınan havanın genleşmesi prensibi ile bu hava kütlesi etrafa doğru yayılacaktır. Isınan havanın, atmosfer ısısından bir anda birkaç milyon dereceye çıkması tam bir kasırga etkisi yapar ve ısınan hava yüzlerce km hızla etrafa yayılır. Kısa bir müddet sonra merkezde hava atmosfer normaline dönünce (bu süre 5-10 sn. kadardır) bu sefer de etraftaki hava aynı hızla merkeze hücum edecektir. Yani darbe etkisi 2 defadır. Korunmak için yer seviyesi altında korunmalı bir yerde olmak yeterlidir. Açık arazide bir çukurun içine yatmak bile koruyucu olacaktır.
4. Radyoaktif ışıma: Patlama anında etrafa alfa, beta ve gama ışınları yayılır. Üzerimizdeki elbiseler alfa ışınını, bir duvar beta ışınını tutmaya yeterlidir. Ancak gama ışını, ancak çok kalın toprak tabakaları veya kalın kurşun tabakalar tarafından tutulabilir. Bu ışınlar vücudu delip geçer ve hücrelerde bozulmalara sebep olur. Kısa vadede radyasyon hastalığı, uzun vadede kanser görülür. Korunmak için patlama anında kapalı ve yer seviyesinin altında bir yerde olmalı, daha sonra bölge derhal terk edilmelidir.
5. Radyoaktif serpinti: Patlama anında toz haline gelen bölgedeki taş, toprak radyoaktif ışıma sonucu kendisi de radyoaktif özellikler kazanarak mantar şeklinde yükselir. Bu mantar bulut, atmosferdeki rüzgarların etkisinde kalır ve uzaklara doğru yayılır. Daha sonra yağmurlarla veya serbest olarak yeryüzüne yağar. Bu serpinti, patlama bölgesindeki ışıma ile aynı etkileri yapar. Korunmak için serpinti bölgesinden uzaklaşmak gerekir. Radyoaktif tozların üzerimize bulaştığından şüpheleniliyorsa derhal bulaşık elbiseler çıkarılır, basınçlı soğuk suyla duş yapılır ve yeni elbiseler giyilir. Çernobil faciasından sonra Karadeniz Bölgesi bu şekilde etkilenmişti.
Günümüzde, radyolojik maddelerin yeni bir kullanım şekli geliştirilmiştir. "Seyreltilmiş uranyum" olarak adlandırılan bu metotta, nükleer patlama olmadan klasik silahlarla beraber bir miktar radyoaktif madde hedef bölgeye serpilmektedir. Bu suretle nükleer silahların en korkutucu etkisi olan "Radyoaktif serpinti" sağlanmış olmaktadır. 1991 yılındaki körfez krizinde ve Bosna'da ABD tarafından bu tür silahların kullanıldığı iddia edilmektedir. Bu silahların kalıcı etkisi ve ne zaman, nasıl pasifize olduklarına dair elimizde yeterli bilgi bulunmamaktadır.
Biyolojik Silahlar
Gen yapısı değiştirilerek insanlarda doğaldan farklı etkiler gösteren bakteri ve virüslerin kullanılmasıdır. Genelde doğada insana zararsız olan veya doğal etkileri ilaçla tedavi edilen bakteri ve virüslerin, çok daha ağır hastalıklara yol açacak şekilde değişikliğe uğratılması en çok görülen şekildir. İnsanlara bulaşmayan ama hayvanlarda hastalıklara sebep olan bazı bakterilerin kullanıldığı da olmuştur. Günümüzde, insanları öldürmeyen ama birkaç günlüğüne ayakta duramayacak kadar hasta eden biyolojik silahların geliştirildiği bilinmektedir.
Korunmak için mutlaka koruyucu elbise ve koruyucu maske takmak gerekir. Bu malzeme sivil halkın kullanabileceği şekilde piyasada bulunmamaktadır. Tedavi edici ilaçlar da, bunlar doğada görülmediği için geliştirilmemiştir.
Gen teknolojisi ile ilgilenebilen bilimsel seviyeye gelmiş ülkeler tarafından geliştirilmektedir.
Kimyasal Silahlar
İnsan üzerinde öldürücü etki yapan kimyasal maddelerdir. Gaz veya sıvı halinde bulunur. Etkilerine göre sınıflandırılır.
1. Boğucu gazlar: Solunduğu zaman akciğer yüzeylerinde yanma etkisi oluşturup oksijenin akciğer tarafından emilmesini engeller ve ölüme sebep olur. Günümüzde kullanılmamaktadır. (Klor bu tipe bir örnektir. Klor içeren çamaşır suyu kapalı yerlerde solunursa bu etkiyi yapar)
2. Kan zehirleyiciler: Kanda bulunan oksijen taşıyan maddelerle kimyasal tepkimeye girer ve kararlı yeni bileşikler meydana getirir. Kan, oksijeni taşıyamadığı için hücreler havasızlıktan ölür. Siyanür bileşikleri içerir. Günümüzde kullanılmamaktadır.
3. Yakıcı gazlar: Ciltle teması halinde ateş yanığı etkisi yaparak ciltte ödem oluşmasını sağlar ve cilt solunumunu durdurur. Cilt solunumu durunca havasızlıktan boğulma meydana gelir. Halepçe'de kullanılan gaz bu tiptendi.
4. Sinir gazı: Solunduğunda vücuttaki tüm kasların istem dışı kasılmasını sağlar. Göğüs kafesini açıp kapatan kaslar kasıldığı için soluma yapılamaz ve boğulma olur. Tokyo metrosunda teröristlerce kullanılan gaz bu türdendi.
Korunmak için koruyucu elbise ve koruyucu maske şarttır ancak yukarıda yazdığımız üzere bunlar piyasada bulunmamaktadır. Sinir gazı etkisi için atropin sülfat antidottur ancak gazın etkisinde kaldıktan sonraki 15 saniye içinde yapılması şarttır. Yani hastaneye yetiştirilme şansı yoktur.
Kimyasal gazlar ve biyolojik maddeler rüzgar, nem ve yağıştan etkilenirler, etki alanlarını değiştirebilirler. Dolayısıyla atıldığı yeri bilmek, korunmak için yeterli değildir. Kimyasal gazlar, genelde havadan ağır oldukları için çukur yerlerde toplanırlar. Etki bölgesini, yüksek yerlerden yararlanarak hızla terk etmek ilk tedbir olarak düşünülebilir.
Burada sayılan bütün maddelerin, "Cenevre Sözleşmeleri gereği kullanılması yasaktır!" ancak tüm ülkelerin bu silahlardan edinme çabası içinde olduğu, üretici ülkelerin de silahları geliştirme çabasında olduğu bilinmektedir.
Bugün tüm dünyada bu tür silahlardan, insanlığı onlarca defa yok etmeye yarayacak miktarda olduğu da bilinmektedir.
Patlamalar
Grizu patlaması
Grizu patlaması, belli oranlardaki metan gazıyla havanın karışarak oluşturduğu patlamadır. Patlamanın gerçekleşebilmesi için asgari %12 oranında oksijen gerekmektedir. Havada %5-6 oranında bulunan metan gazı ancak bir sıcaklık etkisiyle yanarken, metan oranının %5-16 olması durumunda patlayıcı özellik kazanır. En kolay patlama metan oranının %8, en şiddetli patlama ise %9,5 olduğu durumda gerçekleşir.
Mayın Patlaması
Mayın, kara taşıtlarını, gemileri veya hava araçlarını tahrip ya da hasar vermek, personeli yaralamak, öldürmek veya diğer şekillerde tesirsiz kılmak için tasarlanan, normal olarak koruyucu bir kaplama malzeme içinde bulunan patlayıcı ve onu harekete geçiren düzeneğe verilen addır. Mayın üzerinde geçilmesi halinde, zaman ayarlı olarak veya uzaktan kontrol araçları ile patlatılabilir.
Sanayi faciaları
Grizu patlaması, belli oranlardaki metan gazıyla havanın karışarak oluşturduğu patlamadır. Patlamanın gerçekleşebilmesi için asgari %12 oranında oksijen gerekmektedir. Havada %5-6 oranında bulunan metan gazı ancak bir sıcaklık etkisiyle yanarken, metan oranının %5-16 olması durumunda patlayıcı özellik kazanır. En kolay patlama metan oranının %8, en şiddetli patlama ise %9,5 olduğu durumda gerçekleşir.
Nükleer kazalar
Çernobil reaktör kazası
depremi ve tsunamisi
Radyoaktif kirlenme
Savaşlar
Savaş, ülkeler, bloklar ya da bir ülke içerisindeki büyük gruplar arasında gerçekleşen topyekün silahlı mücadele. Savaşlar genellikle dini, milli, siyasi ve ekonomik amaçlara ulaşmak için gerçekleştirilir. Kullanılan silahlara, amaçlara, taraflara ve gerçekleştiği yerlere göre farklı şekillerde adlandırılırlar. Örneğin nükleer savaş, meydan savaşı, iç savaş, dini savaş (cihad, haçlı seferi), dünya savaşı. Karşı tarafı yıldırmak, maddi ve manevi zarar vermek için gerçekleştirilen silahsız faaliyetler de genellikle savaş tanımına dahil edilirler.
Günümüzde savaşlar Birleşmiş Milletler tarafından bazı temellere ve kurallara dayandırılmıştır. Geçmişte yapılan savaşların aksine günümüzdeki savaşlarda özellikle sivillerin öldürülmesini engellemek, ülke ya da kitleleri yok etmektense onları güçsüz bırakmak güdülmektedir. Ancak buna rağmen günümüzde de trajediler yaşanmaya devam etmektedir. Örneğin, 1990'lı yıllarda Kuzey Afrika'da çıkan iç savaşlarda ve kabile savaşlarında 1 milyonun üzerinde insan ölmüştür. 2003 yılında başlayan Irak Savaşı'nda milyonlarca asker ve sivil hayatını kaybetmiştir.
Stadyum faciaları
1964 Lima stadyum faciası
1967 Kayseri stadyum faciası
1969 Kırıkkalespor-Tarsus İdman Yurdu maçı
Stade Armand Cesari faciası
Bradford City stadyum yangını
Heysel faciası
Hillsborough faciası
Port Said Stadyumu faciası
Ulaşım kazaları
Kaza (fiil), yanlışlık ile meydana gelen, olumsuz sonuçlara yol açan olay.
Trafik kazası, Karayolunda meydana gelen çarpma olayı.
Nükleer kazalar
Ulaşım kazaları
Yaralanmalar
Çevre felaketleri
Çevre felaketi, doğadaki çeşitli unsurlar ile onlarla dolaylı ya da dolaysız olarak ilgili başka unsurlara insan eliyle verilen zarara bağlı gelişen felakettir. Doğal kaynaklı felaketlere ise doğal felaketler denir.
Çevre felaketleri
Milyonlarca yıl süren biyolojik süreçlerin sonucunda oluşan doğal hayat içindeki unsurların karşılıklı dengesi ile varlığını korumuştur. Tarih boyunca bazı doğal felaketler (seller, depremler, volkanik patlamalar vs.) olmuşsa da bu felaketler doğa üzerindeki etki gücü ve oluşan durumun tersine dönüşü bakımından sanayileşme ve doğal kaynakların kullanımıyla başlayan süreçte insanoğlu tarafından yapılan suistimallerin yanında çok önemsiz kalmaktadır.
Doğa kendi içinde oluşan felaketleri bir şekilde düzenleyebilmekteyken insanoğlunun eliyle ortaya çıkan felaketler suni bir takım koşullar oluşturduğundan doğa kendi kendini yenileyememekte hatta ozon tabakasının delinmesi, küresel ısınma gibi insanlığı hiç de kolay kolay kurtulamayacağı felaketlerle yüz yüze getirmektedir. Sanayileşme, iktisadi kalkınma ve enerji gibi konularda ülkelerin birbirleriyle kıyasıya rekabet halinde olduğu ve bu rekabetten geri kalan ülkelerin ise ister istemez diğer ülkelere karşı zayıf konuma düştüğü günümüzde çevre felaketlerine de gelişmenin gözardı edilebilecek yan etkileri gözüyle bakılmakta ve bu felaketler Medya'ya da ancak büyük ölçüde ve ani ölümler olduğunda yansımaktadır. Oysa Küresel ısınma gibi çevre felaketleri yüzlerce yıl sonra değil aynı nesil içinde bile gözle görülebilecek sıcaklık, kuraklık, kıtlık vs. etkilerini beraberinde getirmektedir.
Endüstriyel ve tarımsal felaketler
Bhopal felaketi (1984)
ABD'de The Dust Bowl (1934-1939)
Japonya, Minamata'daki cıva zehirlenmesi.
Itai-itai felaketi, Japonya'da kadmiyum zehirlenmesi
Papua Yeni Gine'de mayınlama işleminden ötürü Ok Tedi nehir sisteminde hasar.
Destruction of the old growth forests
EPA Superfund sites in the Birleşik Devletler
AZF Toulouse kimyasal fabrikasında patlama (2001)
2005 Jilin kimyasal tesisinde patlama
Love Canal Toksik atık bölgesi
Alamosa Nehri'ne Summitville maden ocağından siyanür, ağır metller ve asit karışması sonucu 17 millik alandaki tüm deniz yaşamının yok olması.
California Dunsmuir yakınlarındaki Sacramento Nehrine 20.000 galon miktarında ölümcül kimyasallar (metam sodyum, tradename Vapam) karışması sonucu 38 millik alandaki deniz yaşamının yok olması.
Nükleer felaketler
Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombaları
İngiltere'de Windscale reaktör çekirdeği tutuştu. Özellikle iyodin-131’in kazanın olduğu merkezden 150 km’lik yarıçaplı
daire içinde et ve süte karıştığı görüldü. (1967)
Three Mile Island ABD-Pennsylvania-Harrisburg’da Three Miles Island kazası olarak bilinen kazada çekirdek erimesi sonucu iyot 131 kaçağı oldu. (1979)
Japonya'da Tokaimura Nükleer Santral kazası sonucu 49 işçi yüksek radyasyon aldıkları nedeniyle tedavi altına alındı. Santral civarında yaşayan 310 bin kişi evlerinden dışarı çıkarılmadı, 10 kilometrelik bölge yasak ilan edildi. (1999)
Petrol sızıntısı
Amoco Cadiz :Tarihteki 5.büyük petrol sızıntısına The Amoco Cadiz adlı süper tanker yol açmıştır. 16 Mart 1978'degeminin taşıdığı 1.619.048 varil petrol Brittany sahillerine akmış ve 76 sahil tümüyle petrole bulanmıştır.
Exxon Valdez : Exxon Valdez Şirketinin petrol tankeri Exxon Valdezden 24 Mart 1898 günü yaklaşık 11-30 milyon galon (50.000-150.000 m³) petrol denize boşalmıştır
Prestige petrol sızıntısı İspanya'nın kuzeybatısındaki Galiçya'da 13 Kasım 2002 tarihinde Yunan bandıralı Prestige gemisinden denize kimi kaynaklara göre 63,000 ton petrol akmıştır.
Diğer
Al-Hawizeh bataklığının kuruması
Amerikan Bizonlarının sayısının düşmesi
Ozon tabakasının delinmesi
Sömürgeleştirme faaliyeti sırasında yerli halkın ölümüne yol açan bulaşıcı hastalıkların bilinçli bir şekilde yayılması.
Nil levreğinin Afrika'daki Viktorya Gölüne bırakılmasıyla yerli balık türlerinin kırılması
Aral gölünü besleyen ırmaklar barajlar ile kesildikten sonra Aral gölü küçülmeye başlamıştır.