İbrâhim Gülşenî "rahmetullahi aleyh" hazretleri, bir gün talebeleriyle sohbet ediyordu. Talebelerinden biri şöyle sordu:
Efendim! Allahü teâlânın ihsânı ile kabirdeki ölülerin azapta veya nîmet içinde oldukları bilinebilir mi? Duâ ederek bunların azâbı kaldırılır mı?
İbrâhim Gülşenî hazretleri, şöyle cevap verdi:
Allahü teâlânın sevdiklerinden biri bir kabre uğradığında, kabirdekinin azap içinde olduğunu gördü. Aradan bir müddet geçtikten sonra, tekrar o kabrin yanına uğradı. Kabre teveccüh ettiğinde, azâbın kaldırılmış olduğunu gördü. Hayret ederek düşünceye daldı. O sırada kendisine bir hitâb geldi. Hitâbda denildi ki: "Bu kabirde yatan kimsenin küçük bir çocuğu vardı. Annesi o çocuğu ilim öğrenmeye gönderdi. Çocuk Besmele'yi öğrenince, Besmele'nin hürmetine babasının azâbı kaldırıldı."
Efendim! Allahü teâlânın ihsânı ile kabirdeki ölülerin azapta veya nîmet içinde oldukları bilinebilir mi? Duâ ederek bunların azâbı kaldırılır mı?
İbrâhim Gülşenî hazretleri, şöyle cevap verdi:
Allahü teâlânın sevdiklerinden biri bir kabre uğradığında, kabirdekinin azap içinde olduğunu gördü. Aradan bir müddet geçtikten sonra, tekrar o kabrin yanına uğradı. Kabre teveccüh ettiğinde, azâbın kaldırılmış olduğunu gördü. Hayret ederek düşünceye daldı. O sırada kendisine bir hitâb geldi. Hitâbda denildi ki: "Bu kabirde yatan kimsenin küçük bir çocuğu vardı. Annesi o çocuğu ilim öğrenmeye gönderdi. Çocuk Besmele'yi öğrenince, Besmele'nin hürmetine babasının azâbı kaldırıldı."