Genellikle kilo vermek isteyen herkesin baş belası olan yağ yakmak, tarihsel olarak insanlığa aykırı bir durumdur. Bir bilim insanı, insanların neden kolay kilo veremediğini açıkladı.
Yazın gelmesiyle beraber kilo problemleri olan insanlar, farklı diyetler ve egzersizler ile çözüm bulmaya çalışmaktadır. Yağ yakmak tarihsel olarak insan vücudunun istediği bir durum değildir ve bu da kilo vermeyi zorlaştırmaktadır. Ancak dengeli beslenme ve egzersiz ile vücudunuz belli bir süre sonra yağ yakmasını sağlayabilirsiniz.
Atalarımızı düşündüğümüzde, yiyecek bulunmadıklarında ya da bir avcı onları kovalarken kaslar ve diğer organlar tarafından yakıt olarak kullanılmak üzere kan dolaşımına karışan yağ asitleri adı verilen küçük moleküller halinde depolama yapılmaktaydı. Bu olay günümüzde de devam etmekte ancak yaşam tarzımız fazlası ile değişmiş durumda.
Yağ depolama, atalarımız için hayatta kalma avantajı sağlamıştır. Yağ depolama eğilimi olanlar, uzun süreler boyunca yiyeceksiz yaşayabildiler ve gelebilecek tehlikeler için fazladan enerjiye sahip oldular. Fakat biz en son ne zaman bir avcıdan kaçtık veya yiyecek bulmak için avlandık? Modern zamanlarda, bol miktarda gıda ve güvenli yaşam koşulları ile birçok insan aşırı yağ depolarını biriktirmiştir.
Şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde yetişkin nüfusun üçte birinden fazlası obezdir. Bu aşırı yağ ile ilgili temel problem, adiposit adı verilen yağ hücrelerinin normal olarak işlev görmemesidir. Enerjiyi anormal derecede yüksek bir oranda depolarlar ve anormal derecede yavaş bir hızda enerji açığa çıkarırlar. Dahası bu ekstra genişlemiş yağ hücreleri anormal miktarlarda farklı hormonlar üretmektedir.
Bu hormonlar inflamasyonu artırır, metabolizmayı yavaşlatır ve hastalığa katkıda bulunur. Aşırı yağ ve disfonksiyonun bu karmaşık patolojik süreci adiposopati olarak adlandırılır ve obezitenin tedavisini çok zorlaştırır. Bir kişi yeni bir egzersiz programını başlatıp sürdürdüğünde ve kaloriyi sınırlarsa, vücut “yağ yakmak” için iki şey yapar. İlk olarak, yeni aktivitelere yakıt vermek için yağ hücrelerinde depolanan enerjiyi kullanır. Daha sonra ise depolama için çok fazla yağ biriktirmez.
Beyin, enerji paketlerini veya yağ asidi moleküllerini kan dolaşımına bırakmak için yağ hücrelerini işaret eder. Kaslar, akciğerler ve kalp bu yağ asitlerini toplar, parçalara ayırır ve faaliyetlerini yürütmek için bağlarda depolanan enerjiyi kullanır. Kalan sıyrıklar solunumun bir parçası olarak karbon dioksitte veya idrarda atılır. Bu yağ hücresini boş bırakır ve işe yaramaz hale getirir. Hücreler aslında kısa bir ömre sahiptir, bu yüzden vücuttan öldüklerinde boş kalıbı emer ve yerini almaz. Zamanla, vücut, enerjiyi (yani, kalorileri) yiyeceklerden, önce saklamak yerine onlara ihtiyaç duyan organlara doğrudan özler.
Sonuç olarak vücut, daha sonra bazal metabolizmayı geliştiren, inflamasyonu azaltan, hastalığı tedavi eden ve yaşamları uzatan yağ hücrelerinin sayısını ve boyutunu azaltarak yeniden düzenler. Bu durumu zamanla korursak vücut, fazladan boş yağ hücrelerini geri emer ve onları atık olarak atar, bizi daha fazla düzeyde daha yalın ve daha sağlıklı bırakır.
Yazın gelmesiyle beraber kilo problemleri olan insanlar, farklı diyetler ve egzersizler ile çözüm bulmaya çalışmaktadır. Yağ yakmak tarihsel olarak insan vücudunun istediği bir durum değildir ve bu da kilo vermeyi zorlaştırmaktadır. Ancak dengeli beslenme ve egzersiz ile vücudunuz belli bir süre sonra yağ yakmasını sağlayabilirsiniz.
Atalarımızı düşündüğümüzde, yiyecek bulunmadıklarında ya da bir avcı onları kovalarken kaslar ve diğer organlar tarafından yakıt olarak kullanılmak üzere kan dolaşımına karışan yağ asitleri adı verilen küçük moleküller halinde depolama yapılmaktaydı. Bu olay günümüzde de devam etmekte ancak yaşam tarzımız fazlası ile değişmiş durumda.
Yağ depolama, atalarımız için hayatta kalma avantajı sağlamıştır. Yağ depolama eğilimi olanlar, uzun süreler boyunca yiyeceksiz yaşayabildiler ve gelebilecek tehlikeler için fazladan enerjiye sahip oldular. Fakat biz en son ne zaman bir avcıdan kaçtık veya yiyecek bulmak için avlandık? Modern zamanlarda, bol miktarda gıda ve güvenli yaşam koşulları ile birçok insan aşırı yağ depolarını biriktirmiştir.
Şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde yetişkin nüfusun üçte birinden fazlası obezdir. Bu aşırı yağ ile ilgili temel problem, adiposit adı verilen yağ hücrelerinin normal olarak işlev görmemesidir. Enerjiyi anormal derecede yüksek bir oranda depolarlar ve anormal derecede yavaş bir hızda enerji açığa çıkarırlar. Dahası bu ekstra genişlemiş yağ hücreleri anormal miktarlarda farklı hormonlar üretmektedir.
Bu hormonlar inflamasyonu artırır, metabolizmayı yavaşlatır ve hastalığa katkıda bulunur. Aşırı yağ ve disfonksiyonun bu karmaşık patolojik süreci adiposopati olarak adlandırılır ve obezitenin tedavisini çok zorlaştırır. Bir kişi yeni bir egzersiz programını başlatıp sürdürdüğünde ve kaloriyi sınırlarsa, vücut “yağ yakmak” için iki şey yapar. İlk olarak, yeni aktivitelere yakıt vermek için yağ hücrelerinde depolanan enerjiyi kullanır. Daha sonra ise depolama için çok fazla yağ biriktirmez.
Beyin, enerji paketlerini veya yağ asidi moleküllerini kan dolaşımına bırakmak için yağ hücrelerini işaret eder. Kaslar, akciğerler ve kalp bu yağ asitlerini toplar, parçalara ayırır ve faaliyetlerini yürütmek için bağlarda depolanan enerjiyi kullanır. Kalan sıyrıklar solunumun bir parçası olarak karbon dioksitte veya idrarda atılır. Bu yağ hücresini boş bırakır ve işe yaramaz hale getirir. Hücreler aslında kısa bir ömre sahiptir, bu yüzden vücuttan öldüklerinde boş kalıbı emer ve yerini almaz. Zamanla, vücut, enerjiyi (yani, kalorileri) yiyeceklerden, önce saklamak yerine onlara ihtiyaç duyan organlara doğrudan özler.
Sonuç olarak vücut, daha sonra bazal metabolizmayı geliştiren, inflamasyonu azaltan, hastalığı tedavi eden ve yaşamları uzatan yağ hücrelerinin sayısını ve boyutunu azaltarak yeniden düzenler. Bu durumu zamanla korursak vücut, fazladan boş yağ hücrelerini geri emer ve onları atık olarak atar, bizi daha fazla düzeyde daha yalın ve daha sağlıklı bırakır.
