• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Bir Kadının Askerlik Anıları

kelebek

-ütopik-
V.I.P
Askerlik Anılarım

Askelik anılarının sadece askerlik yapanlara ait anılar olduğunu düşünür herkes ama bunlar da benim askerlik anılarım. Evet ben bir kadınım, ama o askerdeyken sudan çıkmış balığa döndüm ve benim de askerlik anılarım oldu işte. Yaşamımızı bir başkasıyla birleştirince ve üstüne üstlük, uzunca bir süre birlikte yaşadıktan sonra o askere giderse neler olabiliyor, iyi okumalar...

Sen Askerdeyken:

Bugün seni Asker Ocağına bırakırken bir tuhaf oldum. Kısacık saçların, hatta kel kafan diyeyim (çünkü öyleydi) keldi, ama çok şirindi, elinde bavulunla uzaklaşırken arkandan baktım. Seni çok sevdiğimi hissettim. Dua ettim, herşeyin yolunda gitmesi için, bir an önce gelmen için... Sensiz hayatın zor olacağını hissediyorum.

Sonra elimde anahtarlarla arabaya yaklaşırken oğlan, �O arabaya babam yakışıyor, sen yakışmıyorsun.� dedi. Gülümsedim ve bir süre yakışmasamda katlanması gerektiğini söyledim. Somurttu. Arabaya bindik ve hiç sorunsuz bir şekilde eve geldik. Evde sen yoktun. Sensiz ilk gecemizde beni nelerin beklediğini henüz tahmin edemiyordum.

Sen yokken bana destek olmak üzere gelen annem, babam, dedem ve Kadriye (yardımcımız) beni buruk bir yüz ifadesiyle karşıladılar. Gülümsemeye çalışarak hatta gülümseyrek �Allah kavuştursun� dileklerini dinledim, teşekkür ettim. Derken daha o gece bizimkiler süpermarkete gitmek istediler. Eeee iş başa düşüyor, aldım götürdüm. Süpermarkette Aman Allah�ım! herkes bir yere dağıldı.. toparlayamıyorum. Dedem için tekerlekli sandalye aldık, onu sandalye ile, bebeği arabası ile ve bir de market çantasını taşıyoruz. Bebek huysuzlanıyor, annem sebze meyve seçiyor, babam oto yedek parçaları bölümünde 1984 model arabasına birsürü bir şeyler beğeniyor, Kadriye incik boncuklara dalmış, dedem sandalyenin tekerleklerini çevirerek ekmek ve hamur işleri bölümünde kalite kontrol yapmakla meşgul, oğlan oyuncak bölümünde bilmem hangi model patenleri getirmiş, öbür elinde de tenis raketleri herkes bir alem.. Ben de durmadan �Hadi çabuk olun� demekte olduğumu farkettim. Bir anda sana nasıl da benzediğimi düşündüm. Sen bizlere �çabuk olun� derken ne kadar da haklıymışsın be Aşkım. Hani hep kızardım sana markette acele ettiriyorsun diye ama acele ettirmesen Bonus ailesi gibi �Alsak Alsak ne alsak!� diye çil yavrusu gibi dağılıyorlar ortalığa, kredi kartı da bende olunca durum vahimleşiyor tabii.. Demek sende bu nedenle bizi topralıyordun. Zar zor 2 saatlik market macerasından sonra herkesi toparlayıp eve götürdüm. Ama arabaya eşyaları yüklemek bana kaldı ve gene kulaklarını çınlattım. Eve gelince gene eşya taşırken sevgili kocacım, gene seni düşündüm. Ne kadar da çok iş yapıyormuşsun meğer sen... Bu market macerası bana bunu öğretti ilk geceden. Eve geldik, torbaları boşalttım, taşıdım ve bitkin bir halde odamıza girdim.

Sonra evde yatak odasına girdim, umutsuzca monte etmediğin bilgisayarı monte etmeye başladım. Bilgisayar monte etmek de pek zor geldi bana. Oysa sen ne kadar kolaycacık monte edersin.

O sırada telefon çaldı. Sen aradın. Birtanem çok sevindim. Sonra yastığını kokladım. Biraz ağladım.

Bebeği yıkamam gerekiyordu, sen olsaydın nasılda kolay yıkardık değil mi... Kolunu tutsam bacağı oynuyor, ikisini de tutsam bu sefer başını şampuanlayacak elim kalmıyor. Çaresiz bir durum. Bir de ağlıyor. Uzunca süren debelenmeden sonra yıkayıp çıkarttım ve biberonla uyuttum. Benimde uykum geldi. Bu gece askerde ilk gecen.. İyi geceler Aşkım.

***

İşte günler böylece birbiri ardına geçmeye başladı. Sen olmayınca hayatın ne kadar zorlu olabileceğinin örneğini daha ilk direksiyon başına geçtiğimde görmüştüm.

Meğer sen ne kadar çok iş yapıyormuşsun, bir de seni suçlar dururdum, bazen bana destek olmadığın için. Sen yokken anladığım bazı gerçekleri sıralayacak olursam;

Araba kullanmak sandığım gibi çok zevkli bir şey değilmiş, trafik karışık, uzun yol çok yorucuymuş.

Sıkışık trafikte insanın son dizi ve bileği ağrıyormuş.

Market torbaları çok ağırmış.

Bebek sanırım 50 kilo olmuş her ne kadar doktor 10 kilo olduğunu söylese de bence ilk 15 dakikadan sonra mucizevi bir şekilde 50 kiloya çıkıyor, oysa sen dakikalarca nasıl da taşırdın hiç şikayet etmeden.

Amma çok yatırılacak fatura varmış. Meğer bunlara benim param yetmezmiş.

Seninle mucizevi şekilde internete bağlanılıverilinirmiş.

Suları hep sen dolduruyormuşsun, damacanalar çok ağırmış.

Bulaşık makinesini boşaltmak sensiz uzun işmiş.

Otomobil servisleri amma karışık yerlermiş. Sanayi sitesinde kaportacılar çok pahalıymış, boya ise daha da pahalıymış.

Balkondan eve kedi girerse çok korkunç şeyler olabilirmiş. Kedili oda kapatılarak kedinin kendiliğinden geldiği yoldan dışarı çıkması için dua edilirmiş.

Cumartesi ve Pazar günleri seninle eğlenceliymiş.

Evdeki eşyaların yerlerini değiştirmek çok zormuş.

Evde birsürü teknik aksaklık olabiliyormuş.

Çocuklar TV karşısında uyuduklarında yataklarına taşımak mümkün değilmiş.

Elektrik kesilmesi korkunç bir şeymiş.

Sen horlamasan bile uyuyamıyabiliyormuşum.

İyi ki kısa dönem askerlik çıktı sevgili kocacım, iyi ki 28 günde geri geldin. Bu 28 günde benim aldığım eğitim senin askerde aldığından kat kat fazla oldu.

Sevgili hanımlar onlardan şikayet etmek çok kolay, bir kaç hafta bir yerlere gönderin eşlerinizi, gönderin de ne kadar önemli olduklarını anlayın. Herkese tavsiye ederim.

Sevgilerimle,





Berna Tamer
 
Geri
Top