__nUrAy__
Usta
Bir Porsiyon Aşk Alabilir miyim!!?
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, ülkeler arasındaki sınırlar da kalktı. Değer verdiğimiz bir çok şey gibi aşk ta dejenere oldu. Mevsimlik aşklarımız revaçta şimdi. Hazirandayız. Yaz aşkları başladı. Bu yaz kimi sevelim. Onda, bunda, şundadır mı oynasak.? Nedir bu aşk bir oyun mu, ne oynuyoruz.? Çelik çomak gibi bir şey mi?
Aşkın o derin anlamını yitirdik. Ferhatları, Şirinlerin yaşadığı aşkı, aşktaki o varılmaz yüceliği kaybettik. Aşkı; o kadar basite indirgedik ki, sadece güzellik ve sadece cinsellik olarak kabullenmeye başladık ve sonuçta basitçe, kabaca, hoyratça bir kelime olan sıvı aktarımı olarak algıladık ya… Ekstra olarak gördük ya…. Aşk sonunda bir porsiyonluk bir yiyecek halini aldı.
Ama öyle mi? Aşk bir porsiyonluk, bir gecelik, tadımlık bir şey mi? Aşk; var olmamızın sebebi. Aşk; dünyanın oluşumunun nedeni, aşk; yaşamamızın sebebi değil mi?
En ulvi, en kutsal, en kavuşulmaz ve aynı zamanda yanı başımızdadır da aşk. Aşk her an, her zaman, her yerde karşımıza çıkabilir. Önemli olan aşkı kalbimizle, beynimizle birleştirerek, ona içten, samimi bir hoş geldin diyebilmektedir.
Aşkı cinsellikten, cinsi duygulardan arındırmamız lazım. Aşkı layık olduğu yere oturtmamız lazım. Aşkı öldürmeye, süründürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Aşkı dejenere etmeye neden kalkışıyorsunuz. Aradaki gerçek aşkları nasıl arayıp, bulacağız. Aşkı gösterin bana. Ben aşkı arıyorum.
Yaz aşkları, ah yaz aşkları diye inlemektense “ah ölümsüz aşkım” demeyi özlüyorum. Aşkları mecnunlaştırmalı, Leylalaştırmalı, Ferhatlaştırmalı, şirinleştirmeliyiz artık. Aşkı yaşamalıyız. Aşkı yaşatmalıyız. Geleceğimiz buna bağlı çünkü. Her güzel şeyin arkasında sevgi vardır. Her kötülüğün arkasında şeytan olduğu gibi.
Hiç sevgilinizle el ele tutuşurken, kırlarda dans ederken, kelebeklerin kıpırtısı gibi heyecan yaşadınız mı? Yada kalbiniz yerinden fırlayacak hal aldı mı, ya o tatlı o anlatılmaz duygularla yoğunlaştınız mı? Alt tarafı bir el tutuşmak değil mi sonuçta. Ama basit değil o kadar. Aşkın elini tutmak, sevginin elini tutmak, yaşamın elini tutmak, dünyanın elini tutmak gibi bir şey, kavurucu bir kor gibi.
Yeni Mecnunlar, Leylalar mı arayalım, yoksa onlar yanı başımızda da bizler mi görmüyoruz. Bakmayı bilmiyoruz aslında. Herkesin bir mecnunu ve bir Leyla’sı vardır. Kalbimize sormasını, kalbimizle konuşmasını öğrendiğimiz zaman Mecnunu ve Leyla’yı bulacağız. O zaman aşkın o anlatılmaz anlamına biz de bir anlam katacağız.
Hiç aşkınızla göz göze geldiniz mi? Bakmaktan korktuğunuz an oldu mu?, Peki o tatlı mahcubiyeti yaşadınız mı? Aşk ile göz, göz ile kalp, kalp ile beyin, beyin ile tüm vücudun bir ilişkisi vardır. Tümünün uyumuyla o aradığımız aşk doğmaktadır.
Ama bir porsiyonluk aşkların yaşandığı, sonucunun bir sıvı aktarımı olarak algılandığı bir dünyada aşk mı arıyoruz. Boşuna bir çabamı benimki? Ne dersiniz? gerçek Mecnunları, Leylaları bulabilecek miyiz. Neredesiniz Mecnunlar, neredesiniz Leylalar, elma dersem çıkın diye mi bağırsak yoksa.
Aşkı; çıkarsız, sebepsiz, nedensiz, amaçsız yaşamaya başladığımızda, kimliğini onunla özdeşleştirdiğinde, tamamen onu yaşamaya başladığında, her anında, her yanında, her nefesinde o olduğunda aradığım Mecnun ve Leyla sensin... Yanıma kadar gelebilir misin?... Aşkı, gerçek aşkı görmek istiyorum. Bıktım artık bir porsiyonluk aşklardan.! Verin bana aşkları!. Ben aşklarımı arıyorum..! Bir porsiyonluk aşkları alın benden, alın bizden, çıkarın dünyamızdan…
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, ülkeler arasındaki sınırlar da kalktı. Değer verdiğimiz bir çok şey gibi aşk ta dejenere oldu. Mevsimlik aşklarımız revaçta şimdi. Hazirandayız. Yaz aşkları başladı. Bu yaz kimi sevelim. Onda, bunda, şundadır mı oynasak.? Nedir bu aşk bir oyun mu, ne oynuyoruz.? Çelik çomak gibi bir şey mi?
Aşkın o derin anlamını yitirdik. Ferhatları, Şirinlerin yaşadığı aşkı, aşktaki o varılmaz yüceliği kaybettik. Aşkı; o kadar basite indirgedik ki, sadece güzellik ve sadece cinsellik olarak kabullenmeye başladık ve sonuçta basitçe, kabaca, hoyratça bir kelime olan sıvı aktarımı olarak algıladık ya… Ekstra olarak gördük ya…. Aşk sonunda bir porsiyonluk bir yiyecek halini aldı.
Ama öyle mi? Aşk bir porsiyonluk, bir gecelik, tadımlık bir şey mi? Aşk; var olmamızın sebebi. Aşk; dünyanın oluşumunun nedeni, aşk; yaşamamızın sebebi değil mi?
En ulvi, en kutsal, en kavuşulmaz ve aynı zamanda yanı başımızdadır da aşk. Aşk her an, her zaman, her yerde karşımıza çıkabilir. Önemli olan aşkı kalbimizle, beynimizle birleştirerek, ona içten, samimi bir hoş geldin diyebilmektedir.
Aşkı cinsellikten, cinsi duygulardan arındırmamız lazım. Aşkı layık olduğu yere oturtmamız lazım. Aşkı öldürmeye, süründürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Aşkı dejenere etmeye neden kalkışıyorsunuz. Aradaki gerçek aşkları nasıl arayıp, bulacağız. Aşkı gösterin bana. Ben aşkı arıyorum.
Yaz aşkları, ah yaz aşkları diye inlemektense “ah ölümsüz aşkım” demeyi özlüyorum. Aşkları mecnunlaştırmalı, Leylalaştırmalı, Ferhatlaştırmalı, şirinleştirmeliyiz artık. Aşkı yaşamalıyız. Aşkı yaşatmalıyız. Geleceğimiz buna bağlı çünkü. Her güzel şeyin arkasında sevgi vardır. Her kötülüğün arkasında şeytan olduğu gibi.
Hiç sevgilinizle el ele tutuşurken, kırlarda dans ederken, kelebeklerin kıpırtısı gibi heyecan yaşadınız mı? Yada kalbiniz yerinden fırlayacak hal aldı mı, ya o tatlı o anlatılmaz duygularla yoğunlaştınız mı? Alt tarafı bir el tutuşmak değil mi sonuçta. Ama basit değil o kadar. Aşkın elini tutmak, sevginin elini tutmak, yaşamın elini tutmak, dünyanın elini tutmak gibi bir şey, kavurucu bir kor gibi.
Yeni Mecnunlar, Leylalar mı arayalım, yoksa onlar yanı başımızda da bizler mi görmüyoruz. Bakmayı bilmiyoruz aslında. Herkesin bir mecnunu ve bir Leyla’sı vardır. Kalbimize sormasını, kalbimizle konuşmasını öğrendiğimiz zaman Mecnunu ve Leyla’yı bulacağız. O zaman aşkın o anlatılmaz anlamına biz de bir anlam katacağız.
Hiç aşkınızla göz göze geldiniz mi? Bakmaktan korktuğunuz an oldu mu?, Peki o tatlı mahcubiyeti yaşadınız mı? Aşk ile göz, göz ile kalp, kalp ile beyin, beyin ile tüm vücudun bir ilişkisi vardır. Tümünün uyumuyla o aradığımız aşk doğmaktadır.
Ama bir porsiyonluk aşkların yaşandığı, sonucunun bir sıvı aktarımı olarak algılandığı bir dünyada aşk mı arıyoruz. Boşuna bir çabamı benimki? Ne dersiniz? gerçek Mecnunları, Leylaları bulabilecek miyiz. Neredesiniz Mecnunlar, neredesiniz Leylalar, elma dersem çıkın diye mi bağırsak yoksa.
Aşkı; çıkarsız, sebepsiz, nedensiz, amaçsız yaşamaya başladığımızda, kimliğini onunla özdeşleştirdiğinde, tamamen onu yaşamaya başladığında, her anında, her yanında, her nefesinde o olduğunda aradığım Mecnun ve Leyla sensin... Yanıma kadar gelebilir misin?... Aşkı, gerçek aşkı görmek istiyorum. Bıktım artık bir porsiyonluk aşklardan.! Verin bana aşkları!. Ben aşklarımı arıyorum..! Bir porsiyonluk aşkları alın benden, alın bizden, çıkarın dünyamızdan…