• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Birey-toplum çatışması

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Özcan Köknel'in Ruh Sağlığı kitabından...

BİREY - TOPLUM ÇATIŞMASI
Genel olarak gelişmiş bir toplumda birey, toplum yapısı, kül* türün maddi ve manevi öğeleri arasında sıkı bir bağlantı ve denge vardır. Gelişmekte olan toplumlarda ekonomik bunalım, sanayileşme, kötü kentleşme, hızlı nüfus artışı, dengesiz gelir dağılımı, işsizlik vb. gibi çok yönlü sorunlar bu bağlantıyı gevşetir ya da kopanr, dengeyi bozar, uyumsuzluk yaratır. Buna kültür bunalımı ya da boşluğu denilir. Başka bir deyişle, teknoloji, ideoloji dengesizliği biçiminde belirlenen boşluk, bireysel ve toplumsal alanda ağır sorunlann kaynağını oluşturur.

İnsanlar, yaşadıktan kültür ve altkültür ortamında, yaşlarına cinsiyetlerine göre, ahlak, gelenek, görenek, töre, alışılagelen davranış, eğitim, mezhep, tarikat, etnik köken, milliyet, hukuk düzeni, parti, ulusal ve uluslararası değerlerden oluşan toplumsal kurumlar, kuruluşlar, sistemler içinde kimliklerini kazanırlar.

Bu kimliğin toplumsal kurumlardan, kuruluşlardan, sistemlerden biri ya da birkaçı ile sınıdı kalması farklı kimliklere anlayış, hoşgörü içinde yaklaşımı engeller. Birey kendi kimliğini doğru, iyi güzel, olumlu, başkalannın kimliğini, hatalı kötü, çirkin, olumsuz görür. Kendisini üstün, başkalarını değersiz olarak algılar, örnek olarak, kimliğini etnik köken sınırdan içinde oluşturmuş bir insan, üstün ırk savunucusu olur. Başka insanları, değersiz, küçük bulur. Belidi mezhep ya da tarikat içinde kimliğini bulan insan başka din, mezhep, tarikat içinde olanlara saygı göstermez.

Çocuk ve genç, toplumsallaşma sürecinde içinde yaşadığı kültürün gelenek, görenek, din eğitim, hukuk düzeni gibi temel toplumsal kurumlarından gelen davranış kalıplarını benimser. Bu kalıplar insanın yaşamında bireysel ilkeleri, kuralları, idealleri inançtan oluşturur.

Özellikle gençler, benimsedikleri ilkelere kurallara ve ideallere sıkı sıkıya bağlanırlar. Bunlardan ödün vermek istemezler. Esneklik göstermez, uyum sağlamak için çaba harcamazlar. Ancak, ideallerle içinde yaşanılan toplumun gerçeği arasında uyumsuzluk oldukça çatışma ortaya çıkar, öte yandan, insan, benimsediği kimi ilke ve kuralın geçersizliğini, peşinden koştu- $u idealin değersizliğini gördükçe çatışmaya düşer.

Dürüst olmayı, yalan söylememeyi ilke olarak kabul eden birinin çalışma ve iş yaşamında başarılı görünmek için zaman zaman yalana başvurması çatışma yaratır. Yalan söylemese kendisini yöneticilere, alıcılara karşı başarılı gösteremeyecek, yalan söylerse benimsediği ilkelerden birine ters davranmış olacaktır.

'insanın benimsediği ilkelerin, kuralların, inançların, ideallerin hemen hemen tümüyle, toplumda geçerli olanlar arasında tutarsızlık varsa insan kullandığı davranış kalıplarını terk eder. Tüm değerlerini yitirir. Bunların yerine yenilerini koyamaz Bu duruma değersizlik, normsuzluk (anomie) denir. Bu da bir çatışma etkenidir.

Dürüst olmayı, yalan söylememeyi ilke olarak kabul eden birinin çalışma ve iş yaşamında başarılı görünmek için zaman zaman yalana başvurması çatışma yaratır. Yalan söylemese kendisini yöneticilere, alıcılara karşı başarılı gösteremeyecek, yalan söylerse benimsediği ilkelerden birine ters davranmış olacaktır.

İnsanın benimsediği ilkelerin, kurallann, inançlann, ideallerin hemen hemen tümüyle, toplumda geçerli olanlar arasında ‘ tutarsızlık varsa insan kullandığı davranış kalıplarını terk eder. Tüm değerlerini yitirir. Bunlann yerine yenilerini koyamaz Bu duruma değersizlik, normsuzluk (anomie) denir. Bu da önemli bir çatışma emenidir.

Araştırmalar, insanların yavaş olan kültürel ve toplumsal derişmelere uyum sağladığını, ancak hızlı gelişme ve değişmelerde çatışma olduğunu göstermiştir. Hızlı değişmede, insan içinde bulunduğu toplum kesiminde, ekonomik ve toplumsal durumunu, rolünü yerini, ilkelerini, inançlannı, ideallerini, amaç ve beklentilerini yitirir. Başka bir deyişle, benimsediği, kazandığı, öğrendiği yapageidigi davranış kalıplanyla, içinde yaşadığı toplumun gereksinimlerine cevap veremez. Topluma uyum sağlayamaz. Her davranışı yeni bir çatışmaya yol açar. Çoğunlukla, devrimler, reformlar sonucu yeniden kurulan toplumsal düzende birçok insan için böyle bir durum söz konusudur. Devrim ve reform gibi büyük, derin ve geniş boyutlu kültürel ve toplumsal değişmede bunlara ek olarşk kültüre yabancılaşmanın neden olduğu çatışmalar ortaya çıkar. İnsan kendini köklerinden aynini iş, toplumsal bağlantılarından kopmuş, deneyimleri zayıflamış, değerlerini yitirmiş olarak görür.

Kentleşme, sanayileşme biçiminde olan toplumsal değişmelerde bireyin toplumsal durumu, buna bağlı olarak ekono- îfliik durumu değişir. Daha önce kurulmuş olan aile ve akraba- p bağlan ortadan kalkar. Çalışma ve iş yaşamında değişik ve İşni sorunlar ortaya çıkar.

özetle bireyle toplum arasında şu nedenlere bağlı olarak çatışma olur.

Toplumda geçerli olan değer yargılarından.

Toplumsal durum, ekonomik durum ve sınıftan.

Toplumsal kurumların düzeninden,

Toplumsal kuruluşların düzeninden.

Toplumda hızlı değişme olmasından.
 
Geri
Top