e-PaCk
Forum Gururu
Çoğu kişi solaryumu güneşe bir alternatif gibi görüp bu cihazlarla kısa sürede bronz bir tene kavuşmayı büyük bir avantaj gibi görüyor.Peki solaryum tehlikesinin ne kadar farkındasınız?
Bundan tam 2 yüzyıl önce, Barok dönemde insanlar sırf beyaz görünebilmek uğruna ölümü bile göze alarak üstübeç, yani kurşun karbonat kullanıyordu. Aradan geçen yıllar içerisinde güzellik anlayışının da değişmesiyle güneş yanığı artık sağlıklı, zinde ve güzel görünmenin bir koşulu haline geldi. 21. yüzyılın değişen trendleri ve bronz görünme isteği, gelişen teknolojiyle birlikte solaryum cihazlarını insanoğlunun hizmetine sundu. Ancak güneşin bile bu kadar olumsuz etkilerinin kanıtlandığı bir dönemde yaz, kış demeden solaryum cihazlarına gösterilen bu ilgi pek çok riske davetiye çıkarıyor. Artık çoğu kişi solaryumu güneşe bir alternatif gibi görüp bu cihazlarla kısa sürede bronz bir tene kavuşmayı büyük bir avantaj gibi görüyor. Alman Hastanesi’nden Dermatoloji Uzmanı Dr. Vefa Gönenç, solaryum gerçeği konusunda şu bilgileri verdi:
Solaryum zararlı ışınları filtre etmiyor
Solaryum güneşin zararlı etkilerinden korunmak için asla bir seçenek değildir. Solaryumların zararlı ışınları filtre ettikleri söylemi içi boş bir sözdür. Solaryumlar genellikle Ultraviyole A lambalarına sahiptir. Bu güne kadar Ultraviyole A'nın zararlı etkilerinin olmadığı, cildi bronzlaştırdığı, dolayısıyla güneşe karşı koruma sağlandığı söylenmekteydi. Oysa bu gün biliyoruz ki Ultraviyole A ışınları Ultraviyole B ışınları ve diğer ultraviyole ışınları kadar tehlikelidirler. Üstelik bronzlaşmanın deri kanserlerini engellemede hiçbir katkısı yoktur. Üstelik normalde yavaş yavaş alacağımız ışınımı Solaryumlar hızlı ve güçlü bir şekilde vermektedirler. Birçok Solaryum cihazının içine daha iyi sonuç alabilmek amacıyla Ultraviyole B lambaları da konmaktadır. Bunlardan dolayı Solaryumları güneşe karşı bir alternatif olarak göstermek, bronzlaşmanın faydalarından dem vurmak halk sağlığına darbe vurmaktır.
Sürekli solaryuma girenleri bekleyen tehlikeler
Güneşin olumsuz etkileri olarak anlatılan her şey solaryumlar için de geçerlidir. Hatta yaz-kış aynı yüksek oranda alınan ışınlar yüzünden ve endorfin üzerinden geliştiği düşünülen bir alışkanlık yaratması nedeniyle solaryumların daha tehlikeli olduklarını söyleyebiliriz. Deri kanserleri, ölü deri hücrelerinin sürekli birikmesi nedeniyle derinin kalınlaşması, bağ dokusunun bozulmasıyla kırışıklıkların artması, ciltte lekelerin (kahverengi, beyaz ve kırmızı) ortaya çıkması, bağışıklık sisteminin bozulması nedeniyle çeşitli enfeksiyonlara (herpes gibi) yol açması, hijyenik çalışmayan yerler nedeniyle çeşitli bulaşıcı deri hastalıklarının yayılması bu tehlikelerden bazılarıdır.
Güneş mi solaryum mu daha korkutucu?
Işınımlarda toplam alınan doz önemlidir. Solaryumlarda yüksek enerjili ışınım verildiği için kısa sürede alınan doz oldukça fazladır. Solaryum ve güneşin olumsuz etkileri konusunda bir fark olduğu düşünülmemektedir.
Solaryumun kanserojen etkisi ispatlandı mı?
Geçtiğimiz günlerde Lancet dergisinde yayınlanan ve 20 ülkede birden yapılan, çok kapsamlı, büyük bir çalışmanın sonucu yayınlandı. Solaryumun kanserojen etkisinin tam olarak tespit edildiği bir çalışmaydı bu. Çalışmanın sonuçlarına göre; 30 yaştan önce düzenli olarak solaryuma girmeye başlayan insanlarda deri kanseri gelişme riski çok daha fazlaydı. Özellikle açık renkli insanlarda risk daha da artıyordu. Dünya Sağlık Örgütü de solaryumları, bu çalışmanın sonuçlarını değerlendirerek birinci dereceden kanserojen olarak ilan etti. İşte bu gerçekten önemli bir gelişmedir.
Üretene değil kullanana ceza gelebilir
Bu çalışma bütün tereddütleri ortadan kaldırmıştır. Artık bu konuyla ilgili son söz söylenmiştir. Sigaranın zararları konusunda nasıl bir tereddüt yoksa bu konu da artık aynı şekilde değerlendirilecektir. Ve büyük olasılıkla ilk adımda dünyada birçok ülkede artık solaryumlara 18 yaşından önce girme yasağı başlayacaktır. Plajlara uyarı yazıları konulacaktır. Erken yaşta güneş yanığına maruz kalan çocukların ebeveynleri sorumlu tutulacaktır; tedbirsizlikle suçlanacaklardır. Ama eminim ki makinelerin üretimine yasak getirilmeyecektir. Yani aynen sigarada olduğu gibi… Üretene değil kullanana yasaklar gelecektir.
Bronzlaşmak mı, yok olmak mı?
Belki ileriki yıllarda deri kanseri sayısının giderek artmasına rağmen, insanoğlunun ölümle raksı solaryum kabinleri içinde hız kesmeden devam edecektir... Belki bu durum insanların gözünü korkutmaya başlayacak ama tam olarak vazgeçmeyeceklerdir. Belki de farklılıklarıyla güzel görünmenin daha önemli olduğu yeni bir moda algısı gelişecek; siyah'ın siyah, beyaz'ın beyaz, sarı'nın sarı olduğu ve hiç kimsenin güzellik uğruna ölümü göze almaya gerek duymadığı, güzellikle birlikte sağlıklı bir yaşam sürülebildiği, doğaya uyum sağlanabildiği ve onun kabullenildiği bir ütopyaya ulaşılacaktır. Çok mu zor? Bilinmez! Şimdilik bilinen şu; Bronzlaşmak veya Yok Olmak!
Solaryuma girmekten vazgeçmeyenlere tavsiyeler:
1-Uzun süre güneş altında çalışan mesleklerdeki insanların özellikle enselerine baksınlar.
2-Çevrelerindeki yaşlı insanların güneş gören bölgelerindeki lekeleri incelesinler (kolların ve ellerin üstü, yüzleri ve saçsız kalan baş bölgeleri). Ki bu insanlar bizim kadar güneşe maruz kalmıyorlardı.
3-Bütün bunlardan bir pay çıkarmıyorlarsa en azından girme sıklıklarını ve ışınım süresini azaltsınlar.
4-İyi cihazları tercih etsinler.
5-Girdikleri yerin hijyenini kontrol etsinler.
6-Ailede kanser hastası var mı? Beyaz tenliler mi? Vücutlarında çok benleri var mı? Yine de solaryuma girmeye devam ediyorlar mı?... Dua etsinler...
Bundan tam 2 yüzyıl önce, Barok dönemde insanlar sırf beyaz görünebilmek uğruna ölümü bile göze alarak üstübeç, yani kurşun karbonat kullanıyordu. Aradan geçen yıllar içerisinde güzellik anlayışının da değişmesiyle güneş yanığı artık sağlıklı, zinde ve güzel görünmenin bir koşulu haline geldi. 21. yüzyılın değişen trendleri ve bronz görünme isteği, gelişen teknolojiyle birlikte solaryum cihazlarını insanoğlunun hizmetine sundu. Ancak güneşin bile bu kadar olumsuz etkilerinin kanıtlandığı bir dönemde yaz, kış demeden solaryum cihazlarına gösterilen bu ilgi pek çok riske davetiye çıkarıyor. Artık çoğu kişi solaryumu güneşe bir alternatif gibi görüp bu cihazlarla kısa sürede bronz bir tene kavuşmayı büyük bir avantaj gibi görüyor. Alman Hastanesi’nden Dermatoloji Uzmanı Dr. Vefa Gönenç, solaryum gerçeği konusunda şu bilgileri verdi:
Solaryum zararlı ışınları filtre etmiyor
Solaryum güneşin zararlı etkilerinden korunmak için asla bir seçenek değildir. Solaryumların zararlı ışınları filtre ettikleri söylemi içi boş bir sözdür. Solaryumlar genellikle Ultraviyole A lambalarına sahiptir. Bu güne kadar Ultraviyole A'nın zararlı etkilerinin olmadığı, cildi bronzlaştırdığı, dolayısıyla güneşe karşı koruma sağlandığı söylenmekteydi. Oysa bu gün biliyoruz ki Ultraviyole A ışınları Ultraviyole B ışınları ve diğer ultraviyole ışınları kadar tehlikelidirler. Üstelik bronzlaşmanın deri kanserlerini engellemede hiçbir katkısı yoktur. Üstelik normalde yavaş yavaş alacağımız ışınımı Solaryumlar hızlı ve güçlü bir şekilde vermektedirler. Birçok Solaryum cihazının içine daha iyi sonuç alabilmek amacıyla Ultraviyole B lambaları da konmaktadır. Bunlardan dolayı Solaryumları güneşe karşı bir alternatif olarak göstermek, bronzlaşmanın faydalarından dem vurmak halk sağlığına darbe vurmaktır.
Sürekli solaryuma girenleri bekleyen tehlikeler
Güneşin olumsuz etkileri olarak anlatılan her şey solaryumlar için de geçerlidir. Hatta yaz-kış aynı yüksek oranda alınan ışınlar yüzünden ve endorfin üzerinden geliştiği düşünülen bir alışkanlık yaratması nedeniyle solaryumların daha tehlikeli olduklarını söyleyebiliriz. Deri kanserleri, ölü deri hücrelerinin sürekli birikmesi nedeniyle derinin kalınlaşması, bağ dokusunun bozulmasıyla kırışıklıkların artması, ciltte lekelerin (kahverengi, beyaz ve kırmızı) ortaya çıkması, bağışıklık sisteminin bozulması nedeniyle çeşitli enfeksiyonlara (herpes gibi) yol açması, hijyenik çalışmayan yerler nedeniyle çeşitli bulaşıcı deri hastalıklarının yayılması bu tehlikelerden bazılarıdır.
Güneş mi solaryum mu daha korkutucu?
Işınımlarda toplam alınan doz önemlidir. Solaryumlarda yüksek enerjili ışınım verildiği için kısa sürede alınan doz oldukça fazladır. Solaryum ve güneşin olumsuz etkileri konusunda bir fark olduğu düşünülmemektedir.
Solaryumun kanserojen etkisi ispatlandı mı?
Geçtiğimiz günlerde Lancet dergisinde yayınlanan ve 20 ülkede birden yapılan, çok kapsamlı, büyük bir çalışmanın sonucu yayınlandı. Solaryumun kanserojen etkisinin tam olarak tespit edildiği bir çalışmaydı bu. Çalışmanın sonuçlarına göre; 30 yaştan önce düzenli olarak solaryuma girmeye başlayan insanlarda deri kanseri gelişme riski çok daha fazlaydı. Özellikle açık renkli insanlarda risk daha da artıyordu. Dünya Sağlık Örgütü de solaryumları, bu çalışmanın sonuçlarını değerlendirerek birinci dereceden kanserojen olarak ilan etti. İşte bu gerçekten önemli bir gelişmedir.
Üretene değil kullanana ceza gelebilir
Bu çalışma bütün tereddütleri ortadan kaldırmıştır. Artık bu konuyla ilgili son söz söylenmiştir. Sigaranın zararları konusunda nasıl bir tereddüt yoksa bu konu da artık aynı şekilde değerlendirilecektir. Ve büyük olasılıkla ilk adımda dünyada birçok ülkede artık solaryumlara 18 yaşından önce girme yasağı başlayacaktır. Plajlara uyarı yazıları konulacaktır. Erken yaşta güneş yanığına maruz kalan çocukların ebeveynleri sorumlu tutulacaktır; tedbirsizlikle suçlanacaklardır. Ama eminim ki makinelerin üretimine yasak getirilmeyecektir. Yani aynen sigarada olduğu gibi… Üretene değil kullanana yasaklar gelecektir.
Bronzlaşmak mı, yok olmak mı?
Belki ileriki yıllarda deri kanseri sayısının giderek artmasına rağmen, insanoğlunun ölümle raksı solaryum kabinleri içinde hız kesmeden devam edecektir... Belki bu durum insanların gözünü korkutmaya başlayacak ama tam olarak vazgeçmeyeceklerdir. Belki de farklılıklarıyla güzel görünmenin daha önemli olduğu yeni bir moda algısı gelişecek; siyah'ın siyah, beyaz'ın beyaz, sarı'nın sarı olduğu ve hiç kimsenin güzellik uğruna ölümü göze almaya gerek duymadığı, güzellikle birlikte sağlıklı bir yaşam sürülebildiği, doğaya uyum sağlanabildiği ve onun kabullenildiği bir ütopyaya ulaşılacaktır. Çok mu zor? Bilinmez! Şimdilik bilinen şu; Bronzlaşmak veya Yok Olmak!
Solaryuma girmekten vazgeçmeyenlere tavsiyeler:
1-Uzun süre güneş altında çalışan mesleklerdeki insanların özellikle enselerine baksınlar.
2-Çevrelerindeki yaşlı insanların güneş gören bölgelerindeki lekeleri incelesinler (kolların ve ellerin üstü, yüzleri ve saçsız kalan baş bölgeleri). Ki bu insanlar bizim kadar güneşe maruz kalmıyorlardı.
3-Bütün bunlardan bir pay çıkarmıyorlarsa en azından girme sıklıklarını ve ışınım süresini azaltsınlar.
4-İyi cihazları tercih etsinler.
5-Girdikleri yerin hijyenini kontrol etsinler.
6-Ailede kanser hastası var mı? Beyaz tenliler mi? Vücutlarında çok benleri var mı? Yine de solaryuma girmeye devam ediyorlar mı?... Dua etsinler...