Evinde ayağını uzatıp, evladının başını okşayınca derdi tasayı unutanlar, gönül eğlencesinde saatleri susturup zamana meydan okuyanlar, işe güce gömülüp dünyanın tasasına gözünü yumanlar… herkesin huzura erdiği, mutluluğu yakaladığı yer başka! Burçlar dünyasında kim hamağını nereye asar, günün hangi anında uçurtmanın ipini salar?
Gün boyu; rahatını bozan anlar, istenmedik gürültülere maruz kaldığın kalabalıklar, işlerine burnunu sokanlar, özel alanına dingonun ahırı misali dalan destursuzlar olmadı mı? Olmaz mı! Nihayet evine geldin, yorgunum şimdi aperatif bir şeylerle açlığımı geçiştireyim demedin, son bir gayret çilingir sofranı kurdun! En sevdiğin yemekleri, özenle tabağına doldurdun. Karnını bir güzel afiyetle doyurdun! Üzerine rahat bir şeyler aldın! Gözüne kestirdiğin kanepeye şöyle bir uzandın, ayaklarını da yükseklere uzattın! Abur cuburun elinin altında, keyifli de bir film açtın! Huzurun ötesine berisine değil, tam göbeğine oturdun! Üstüne bir de şekerleme yaptın mı, oohhh!
Tüm gün iletişim araçlarını, şarjı alarm verene, pili bitene, mavi ekran yeter diyene dek kullandın! Konuşulacak konu, öğrenilecek dedikodu bırakmadın! Çenen koptu, ağzın yoruldu, zihnin bitap düştü! İş çıkışında birkaç sohbeti tatlının yanına uğradın, kimisiyle yemek yedin, kimisiyle çayını demledin, kahvenin hatırına ne harfler öğrettin. Karanlık çöktü, evine döndün! Soğuk bir şeyler hazırladın, kütüphanene şöyle bir göz attın, ruhuna en uygununu seçtin! Köşe koltuğuna oturdun, abajurunu açtın, ayaklarını uzattın, okuma gözlüklerini taktın, başladın okumaya! İçine tatlı bir huzur, zihninin bulanıklığına hafif bir rüzgâr esti! Huzur parmaklarının arasında, kitabına misafir geldi!
Sabahın köründe evinin kapısını kilitleyip, yuvandan uzaklarda, ekmek parası uğruna, katı gerçeklikler, gaddar zihinler içinde ruhunu kararttın, dirseklerini çürüttün. Elin telefonda, bulduğun her fırsatta sevdiceğini aradın! O yoğun oldu, sen müsait olamadın, buluşamadınız, denk gelemediniz derken, iş güç peşinde koca bir günü tamamladın! Ayaklarında derman, ellerinde aman kalmadı! Servisine bindin evinin yolunu tuttun! Onca trafiği yara yara, gecikmeli de olsa, evinin sokağına nihayet ulaştın. Çantandan anahtarını çıkardın, kilidin yuvasına soktun, anahtarı çevirip kapını araladın! Sadece evine değil, huzuruna da hoş geldin!
Kendi hayatını finanse etmek, bilet paranı çıkarmak, sponsor bulamadığın seyahatlerine çıkmak için kentin kuytularında, sokakların sıkışıklıklarında, betonun grisi, işin sıkıcısında çalışmaya boyun eğdin, yarı zamanlı hapis hayatına sabah alarmıyla başladın, mesai bitiminde kısa süreli beraat kararını eline aldın! Koca bir hafta boyunca, gönlün çekmese, canın istemese de görevini üstlendin, sorumluluğunu yerine getirdin! İşte geldi hafta sonu! Dersin son zilini iple çekmiş, kravatlarını çoktan gevşetmiş, çantaları toplanıp masaları temizlenmiş, inanılmaz bir hızla kapıya davranıp, kendini sokağa atacak çocuklar gibi, son mesainin son saniyelerinde heyecanın tırmanır, kapıdan çıkıp hafta sonu tatiline attığın ilk adımda, huzur adrenalinin yanında vücutta salınır!
Sabahın bir körü saatine of demedin, anne beş dakika daha dramına hiç girmedin, tek hamlede yatağından çıktın, duşunu aldın, gün boyunca onlarcasını içeceğin kahvenin ilk yudumunu aldın, çarçabuk hazırlandın, soluğu işte aldın! Yapılacak onca iş, günün her saatine atanmış onlarca toplantı, başarıyla nihayetlenmesi zorunlu bir gün daha senin için başladı! Tüm gününü gözünün ondan başkasını görmediği mesleğine adadın, ince eledin sık dokudun, akşam saatleri yaklaşınca ekibinde bir gevşeme bir rahatlık sezsen de sen gayretini ikiye katladın! Nihayet işini bitirdin, paketlemeni yaptın, huzurla bugünü de tamamladın!
Mitinglerde bağırmaktan boğazın yırtıldı, sesin kısıldı, derneklerde üstlendiğin sorumluluklar bitmek bilmedi! Keyfin yerinde olsa da beden alarm durumuna geçti, ayakların ağrı sinyallerini çoktan verdi! İşin gücün boyunu aştı, teknoloji seni girdabına kattı, savurdu attı! Yeteneklerinden faydalanmak için sıraya dizilenlerin işlerinin hepsi üstüne kaldı! Her şeyi bilmek bugün de başına dert açtı! Telefonundaki cevapsız çağrılar onu aştı, mesaj kutun doldu taştı, hasretin dağları aştı ama neyse ki günün sonu geldi, nihayet kendine ayıracağın zaman kapını çaldı! Hemen sarıldın telefonuna, uzandın boylu boyunca, huzuru mu arıyorsun, parmaklarının ucunda!
Toplumsal insan olmanın, kalabalıklar içinde yaşamanın yük olduğu, iş arkadaşının, hayat ortağının, komşunun oğlunun, mahalleden arkadaşının bitmediği bir gün daha başladı! Tüm gününü insanlarla konuşarak, gürültülere maruz kalarak, sorumluluklar içinde savrularak, üstelim tebessümü yüzüne yapıştırarak geçirmek zorundasın! Yine mecburiyetlerle ve ağzına kadar mantıkla dolu bir imtihan günü fitilini senin için ateşledi ve maraton başladı! Ne mutlu ki her şeyin bir sonu var tıpkı her gün gibi! Nihayet evine döndün, kapını camını sıkıca kapadın, yastığın başının hemen altında, gökyüzüne bakarak uzandın! Kendi dünyana daldığın o an, içindeki huzur denizine girdin demektir!
Koç
Eforu bol, yorgunluğu tabanlarından çıkan gününün ardından eşe dosta sohbete geldin, konuşmak kesmedi, iddianın körüğünü ateşe verdin! Yakanı rahatlattın, kollarını sıvadın, destur dedin yarışa hızlı bir başlangıç yaptın! Durlar, yavaşlar, sakinler kulağına uğramadan rüzgarında kayboldu, mücadelenin hakkını verdin! Maçın sonu geldi, skor levhası açık ara farkla kazanan seni gösterdi! Kupa elinde, özgüvenin bir çırpıda tırmandığı Everest Tepesi’nde! Galibiyet dansını da yaptın! Huzur mu dedi biri! Kaldır ayağını, tam da o andasın!Boğa
Gün boyu; rahatını bozan anlar, istenmedik gürültülere maruz kaldığın kalabalıklar, işlerine burnunu sokanlar, özel alanına dingonun ahırı misali dalan destursuzlar olmadı mı? Olmaz mı! Nihayet evine geldin, yorgunum şimdi aperatif bir şeylerle açlığımı geçiştireyim demedin, son bir gayret çilingir sofranı kurdun! En sevdiğin yemekleri, özenle tabağına doldurdun. Karnını bir güzel afiyetle doyurdun! Üzerine rahat bir şeyler aldın! Gözüne kestirdiğin kanepeye şöyle bir uzandın, ayaklarını da yükseklere uzattın! Abur cuburun elinin altında, keyifli de bir film açtın! Huzurun ötesine berisine değil, tam göbeğine oturdun! Üstüne bir de şekerleme yaptın mı, oohhh!
İkizler
Tüm gün iletişim araçlarını, şarjı alarm verene, pili bitene, mavi ekran yeter diyene dek kullandın! Konuşulacak konu, öğrenilecek dedikodu bırakmadın! Çenen koptu, ağzın yoruldu, zihnin bitap düştü! İş çıkışında birkaç sohbeti tatlının yanına uğradın, kimisiyle yemek yedin, kimisiyle çayını demledin, kahvenin hatırına ne harfler öğrettin. Karanlık çöktü, evine döndün! Soğuk bir şeyler hazırladın, kütüphanene şöyle bir göz attın, ruhuna en uygununu seçtin! Köşe koltuğuna oturdun, abajurunu açtın, ayaklarını uzattın, okuma gözlüklerini taktın, başladın okumaya! İçine tatlı bir huzur, zihninin bulanıklığına hafif bir rüzgâr esti! Huzur parmaklarının arasında, kitabına misafir geldi!
Yengeç
Sabahın köründe evinin kapısını kilitleyip, yuvandan uzaklarda, ekmek parası uğruna, katı gerçeklikler, gaddar zihinler içinde ruhunu kararttın, dirseklerini çürüttün. Elin telefonda, bulduğun her fırsatta sevdiceğini aradın! O yoğun oldu, sen müsait olamadın, buluşamadınız, denk gelemediniz derken, iş güç peşinde koca bir günü tamamladın! Ayaklarında derman, ellerinde aman kalmadı! Servisine bindin evinin yolunu tuttun! Onca trafiği yara yara, gecikmeli de olsa, evinin sokağına nihayet ulaştın. Çantandan anahtarını çıkardın, kilidin yuvasına soktun, anahtarı çevirip kapını araladın! Sadece evine değil, huzuruna da hoş geldin!
Aslan
Sabah alarmını en az bir saat erkene kurdun, özenle uzun uzun hazırlandın! En güzel kokularını sürdün, en havalı kostümlerini giydin! Pazartesi, cuma, pazar fark etmez, her gün mükemmel görünmek senin vazgeçilmezin! İşim bensiz neyler dedin, atladın aracına, trafiğin en akıcı anında, saçın başın dağılmadan, alımın çalımın azalmadan vardın işine! Toplantı saati geldi, elinde harika sunum dosyan çıktın kürsüye! Projeni sular gibi anlattın, dinleyenleri kendine hayran bırakın! Sıra geldi alkışları duyacağın, tebrikleri toplayacağın, övgülere mütevazi bakışlar atacağın huzur anına!Başak
İnşaatın tozu, yağmurun çamuru, insanların hapşırığı, tıksırığı, öksürüğü bitmedi! Yabancılarla omuz omuza toplu taşımalarda yolculuk etmekten bunaldın, elinin değmediği yemeklerle açlığını geçiştirdin! Onca sorumluluğun üstesinden geleceğim diye amma da çalıştın! Zihnin yorgunluktan kesildi, terin sırtında soğudu! Toplantılar bitmek, işlerin sonu gelmek bilmedi, yeni yeni projeler masana yığıldı da göz atmaya fırsat mı kaldı? Nihayet mesainin sonu geldi, güneş dünyayı terk etse de kaygıların içinin rahatlamasına izin vermese de bu saat oldu, güneş sana daha yeni doğdu! Evine girip, küvete uzandığın an var ya o musluklardan akan hep huzur!Terazi
Hayat keşke hep bayram olsa, kuşlar şarkı söylese, kelebekler kanat çırpsa! Ama ütopyalar dünyamıza pek uğramaz, başların dertsiz kaldığı pek görülmez! Elinde beyaz bayrağınla gitsen de işine, bela geliyorum demez, uyumlu insanların hepsi saklanmış gibi arasan bulunmaz! Yan masandaki ötekine gıcık, beriki diğerine, patron mutlu son istedi, kimseler davranıp bir yudum su vermedi! Kavgalar gürültüler kol gezdi, uzlaşım niyetlerin ceplerinden bir bir eksildi! Ne takatin kaldı ne huzura davetin! Gürültünün, patırtının içinden çıktın, doğru sevgilinle buluşmaya gittin! Senin yaşamında huzurun müziklisi, danslısı makbul!Akrep
Günlerdir kafanda deli sorular, aklında olmadık kuşkular! Gün doğumuyla perdelerini kapadın, gecenin karanlığında izini belli etmeden ipucu peşinde sabahladın! Geceler boyu uykusuz kaldın, aman neyse ne önemi var deyip, vurup kafanı yatmadın! Dayanma gücünü ayyuka, sabrını doruklara çıkardın! Sonunda ipin ucunu yakaladın, yolun sonuna yaklaştığın her adımda hazzın körüklerini alev alev harladın! Yolun sonu göründü, günlerdin çözmek için seferberlik ilan ettiğin gizemin sırrına vardın! Şimdi vakit derin bir nefes, uzun bir uyku için uygun, huzura yolculuk gözlerini kapattığın an başlar!Yay
Kendi hayatını finanse etmek, bilet paranı çıkarmak, sponsor bulamadığın seyahatlerine çıkmak için kentin kuytularında, sokakların sıkışıklıklarında, betonun grisi, işin sıkıcısında çalışmaya boyun eğdin, yarı zamanlı hapis hayatına sabah alarmıyla başladın, mesai bitiminde kısa süreli beraat kararını eline aldın! Koca bir hafta boyunca, gönlün çekmese, canın istemese de görevini üstlendin, sorumluluğunu yerine getirdin! İşte geldi hafta sonu! Dersin son zilini iple çekmiş, kravatlarını çoktan gevşetmiş, çantaları toplanıp masaları temizlenmiş, inanılmaz bir hızla kapıya davranıp, kendini sokağa atacak çocuklar gibi, son mesainin son saniyelerinde heyecanın tırmanır, kapıdan çıkıp hafta sonu tatiline attığın ilk adımda, huzur adrenalinin yanında vücutta salınır!
Oğlak
Sabahın bir körü saatine of demedin, anne beş dakika daha dramına hiç girmedin, tek hamlede yatağından çıktın, duşunu aldın, gün boyunca onlarcasını içeceğin kahvenin ilk yudumunu aldın, çarçabuk hazırlandın, soluğu işte aldın! Yapılacak onca iş, günün her saatine atanmış onlarca toplantı, başarıyla nihayetlenmesi zorunlu bir gün daha senin için başladı! Tüm gününü gözünün ondan başkasını görmediği mesleğine adadın, ince eledin sık dokudun, akşam saatleri yaklaşınca ekibinde bir gevşeme bir rahatlık sezsen de sen gayretini ikiye katladın! Nihayet işini bitirdin, paketlemeni yaptın, huzurla bugünü de tamamladın!
Kova
Mitinglerde bağırmaktan boğazın yırtıldı, sesin kısıldı, derneklerde üstlendiğin sorumluluklar bitmek bilmedi! Keyfin yerinde olsa da beden alarm durumuna geçti, ayakların ağrı sinyallerini çoktan verdi! İşin gücün boyunu aştı, teknoloji seni girdabına kattı, savurdu attı! Yeteneklerinden faydalanmak için sıraya dizilenlerin işlerinin hepsi üstüne kaldı! Her şeyi bilmek bugün de başına dert açtı! Telefonundaki cevapsız çağrılar onu aştı, mesaj kutun doldu taştı, hasretin dağları aştı ama neyse ki günün sonu geldi, nihayet kendine ayıracağın zaman kapını çaldı! Hemen sarıldın telefonuna, uzandın boylu boyunca, huzuru mu arıyorsun, parmaklarının ucunda!
Balık
Toplumsal insan olmanın, kalabalıklar içinde yaşamanın yük olduğu, iş arkadaşının, hayat ortağının, komşunun oğlunun, mahalleden arkadaşının bitmediği bir gün daha başladı! Tüm gününü insanlarla konuşarak, gürültülere maruz kalarak, sorumluluklar içinde savrularak, üstelim tebessümü yüzüne yapıştırarak geçirmek zorundasın! Yine mecburiyetlerle ve ağzına kadar mantıkla dolu bir imtihan günü fitilini senin için ateşledi ve maraton başladı! Ne mutlu ki her şeyin bir sonu var tıpkı her gün gibi! Nihayet evine döndün, kapını camını sıkıca kapadın, yastığın başının hemen altında, gökyüzüne bakarak uzandın! Kendi dünyana daldığın o an, içindeki huzur denizine girdin demektir!