~meLek~
GalataSaray'ım
Gülümsemesi diş çıkartması destekli ve daha sonra desteksiz oturması pürtüklü yiyecekleri yutmayı benzer şekilde çiğnemeyi öğrenmesi emeklemesi yürümesi gibi daha önceden yapamadığı...
Büyüme ve gelişme sıklıkla aynı anlamda kullanılan sözcükler olsa da ifade edilen biyolojik özellikler farklıdır.
Büyüme vücut kütlesinin artışıdır. Çocuğun vücut ölçülerinde zaman içinde ortaya çıkan değişikliklerle ifade edilir. Bu nedenle büyümenin izlenmesi amacıyla sıklıkla vücut ağırlığı ve boy uzunluğu kullanılır. Gelişme ise bebeğin daha önce sahip olmadığı pek çok biyolojik fonksiyonu kazanmasıdır. Gülümsemesi diş çıkartması destekli ve daha sonra desteksiz oturması pürtüklü yiyecekleri yutmayı benzer şekilde çiğnemeyi öğrenmesi emeklemesi yürümesi gibi daha önceden yapamadığı pek çok şeyi yapabilir hale gelmesi geliştiğini gösterir. Büyüme geriliği ise çocuğun vücut ağırlığı ve/veya boy uzunluğunun çocuğun yaş ve cinsine göre normal değerlerin altında olmasıdır.
Büyüme üzerinde etkili olduğu bilinen faktörlerin olumsuz koşullarda gelişmesi büyüme geriliğine neden olur. Büyüme üzerinde etkili olduğu bilinen etkenleri genetik ve çevre faktörleri olmak üzere başlıca iki grupta toplamak mümkündür. Genetik faktörler hem anne karnında hem de bebek doğduktan sonra büyüme üzerinde etkilidirler. Genetik faktörler sabittir ve değiştirilemezler. Bireyin büyüme kapasitesini (potansiyelini) belirlerler. Bebek anne karnında gelişmeye başladığı andan itibaren erişkin yaş grubuna kadar etkileri devam eder. Her bebek sahip olduğu bu genetik potansiyel ile büyümeye çalışır. Ancak organizmanın sahip olduğu bu genetik potansiyele ulaşıp ulaşamayacağı çevre faktörleri tarafından belirlenir.
Büyüme üzerinde etkili olan çevre faktörleri de çok çeşitlidir. Çevre faktörlerinin bir kısmı büyümeyi anne karnında bir kısmı ise hem anne karnında hem de doğduktan sonra etkiler. Gebeliğinde sigara içen annelerin bebekleri daha düşük kilolu olarak dünyaya gelirler. Bu örnekte annenin sigara içmesi bir çevre faktörü olup bebeğin büyümesini anne karnında etkilemiştir. Beslenme de çok önemli bir çevre faktörüdür. Bebek anne karnında annesi tarafından beslenir. Bu nedenle bebeğin anne karnında beslenmesini olumsuz etkileyen çok özel durumlar dışında her bebek üç kiloya yakın olarak dünyaya gelir. Örneğin annede ağır bir kalp hastalığı varsa bebeğin anne karnındaki beslenmesi olumsuz etkilenir ve büyümesi geri kalır. Anne karnında etkili olan bu çevre faktörü bebek doğduktan sonra ortadan kalkacağı için bebeğin doğumdan sonra normal koşullarda büyümesi beklenir.
Çevre faktörlerinin en önemlilerini
1.)Beslenme ve emilim bozuklukları
2.)Ateşli hastalıklar (enfeksiyonlar)
3.)Karaciğer böbrek ve kalp hastalıkları gibi uzun süreli hastalıklar (kronik hastalıklar)
4.)Hormon hastalıkları olmak üzere basitleştirerek gruplandırmak mümkündür. Bu nedenle bu gruplarda yer alan hastalıklar büyüme geriliği nedenleri olarak sıklıkla karşılaştıklarımızdır.
Büyüme Geriliği Nedenleri
1.Beslenme: Hayatın ilk beş yılı içinde büyümeyi sağlayan en önemli etken beslenmedir. Büyüme geriliği varlığında çocuğun günlük enerji ve protein başta olmak üzere ihtiyacı olan bütün besinleri karşılanıp karşılanmadığı önemlidir. Eğer çocuk değişik nedenlerle günlük besin ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa büyüyemez. Bunun nedenleri araştırılmalıdır. En önemli neden de iştahsızlıktır. Diğer taraftan beslenme becerileri yeteri kadar gelişememiş çocuklarda da yetersiz ağızdan beslenme ve buna bağlı büyüme geriliği ortaya çıkar.
2.Sık tekrarlayan akut hastalıklar / kronik hastalıklar: Eğer çocuk günlük besin ihtiyaçlarını karşılıyorsa bunu karşılamaya yetecek kadar besin tüketiyor ama büyüyemiyorsa başta emilim bozuklukları olmak üzere besin ihtiyacını arttıran kronik hastalıkların veya sık tekrarlayan akut hastalıkların varlığı söz konusu olur. Bebek sık sık ateşli hastalık geçirirse sık sık ishal olursa veya bebekte ağır kalp böbrek veya karaciğer hastalığı varsa bebek iyi beslense bile sağlıklı büyüyemez; normal büyümesini gerçekleştiremez. Çünkü geçirilen hastalıklar sırasında çocuğun besin ihtiyaçları artar. Bu artan ihtiyaç hastalığın cinsi ağırlığı ve süresi ile ilgili olarak farklılık ve değişkenlik gösterir. Ancak burada önemli olan hastalık dönemlerinde çocuğun hastalığı nedeniyle artmış ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığıdır. Eğer hasta olduğu dönemlerde çocuğun artan besin ihtiyaçları karşılanmışsa çocuk normal olarak büyür. Ancak bunu başarmak her zaman kolay değildir. Ayrıca çocuklar hasta olduklarında iştahları azalır. Bu durum ateşli hastalıklarda daha belirgindir. Çocuk geçici bir süre ağızdan beslenmeye karşı isteksizlik yaşar. Doğal olarak çocuğun aldığı besin miktarı azalır. Bazı hastalıklarda ise hastalığa bağlı olarak ortaya çıkan bir nedenle bebekler isteseler bile fazla yiyemezler. Örneğin bebek nezle olduğunda hem ateşi yükseldiği için iştahsızdır hem de burun tıkanıklığı rahat yemek yemesine engel olur. Bebek daha kolay yorulur ve beslenmeyi bırakır. Daha ağır hastalıkların seyrinde ise çocuk hastalığına bağlı olarak kısa veya uzun bir süre ağızdan hiç beslenemeyebilir. Doğal olarak bebek artan ihtiyaçlarını karşılayamadığı gibi normal beslenmesini de sürdüremez.
3.Emilim bozuklukları: Ancak bağırsaklarda emilim bozukluğuna yol açan bazı hastalıklar vardır. Bu hastalıklarda çocuklar günde üçten fazla sayıda bol miktarda yumuşak şekilsiz ve pis kokulu kaka yaparlar. Bu durumda bebek büyümesi için gerekli besinleri yeteri kadar sindirip bağırsaklardan ememez. Yiyeceklerle alınan yağ şeker ve daha az sıklıkla da proteinler dışkıyla dışarı atılır. Emilim bozukluğuna bağlı olarak dışkıda yağ artarsa dışkı bebeğin bezinden kolayca temizlenmez. Oysaki emilim bozukluğu olmadığı durumda dışkı bezden kolay temizlenir. Mektupta belirtilen genelleme bu nedenle doğrudur. Eğer dışkıyla şeker atılımı artmış ise bu durumda da dışkı genellikle asit özellikte olur ve bebeğin poposun da kısa zaman içinde pişikler oluşturur. Emilim bozukluğu olduğu durumda bebek yeteri kadar beslense de bağırsaklardan yeterli besin ememediği için büyümesi olumsuz etkilenir. Önemli bir durumdur. Emilim bozukluğuna yol açan hastalığın belirlenmesi ve tedavi edilmesi gerekir... Bazı hastalıklarda ise kusma çok belirgindir. Kusan bebek aldığı besin maddelerini kullanamadan dışarı atar. İshalde de benzer durum olur. Burada açıklanmaya çalışılan bütün bu olaylar hastalıkların seyrinde değişik derecelerde birlikte etkili olurlar. Neticede çocuğun besin alım ve besin ihtiyaç dengesi ileri derecede bozulur. Büyüme geri kalır.
4.Hormon eksiklikleri: Yapılan araştırmalar sonucunda çocuğun yeterli beslendiği ortaya konmuşsa ve kronik hastalığı da yoksa büyüme üzerine etkili olduğu bilinen hormon hastalıkları araştırılmalıdır. Büyüme üzerinde etkili olduğu bilinen bir hormon hastalığı olduğu durumda da bebek çok iyi beslense bile bebeğin büyümesi geri kalabilir...
Prof. Dr. Benal Avcı Büyükgebiz
Büyüme ve gelişme sıklıkla aynı anlamda kullanılan sözcükler olsa da ifade edilen biyolojik özellikler farklıdır.
Büyüme vücut kütlesinin artışıdır. Çocuğun vücut ölçülerinde zaman içinde ortaya çıkan değişikliklerle ifade edilir. Bu nedenle büyümenin izlenmesi amacıyla sıklıkla vücut ağırlığı ve boy uzunluğu kullanılır. Gelişme ise bebeğin daha önce sahip olmadığı pek çok biyolojik fonksiyonu kazanmasıdır. Gülümsemesi diş çıkartması destekli ve daha sonra desteksiz oturması pürtüklü yiyecekleri yutmayı benzer şekilde çiğnemeyi öğrenmesi emeklemesi yürümesi gibi daha önceden yapamadığı pek çok şeyi yapabilir hale gelmesi geliştiğini gösterir. Büyüme geriliği ise çocuğun vücut ağırlığı ve/veya boy uzunluğunun çocuğun yaş ve cinsine göre normal değerlerin altında olmasıdır.
Büyüme üzerinde etkili olduğu bilinen faktörlerin olumsuz koşullarda gelişmesi büyüme geriliğine neden olur. Büyüme üzerinde etkili olduğu bilinen etkenleri genetik ve çevre faktörleri olmak üzere başlıca iki grupta toplamak mümkündür. Genetik faktörler hem anne karnında hem de bebek doğduktan sonra büyüme üzerinde etkilidirler. Genetik faktörler sabittir ve değiştirilemezler. Bireyin büyüme kapasitesini (potansiyelini) belirlerler. Bebek anne karnında gelişmeye başladığı andan itibaren erişkin yaş grubuna kadar etkileri devam eder. Her bebek sahip olduğu bu genetik potansiyel ile büyümeye çalışır. Ancak organizmanın sahip olduğu bu genetik potansiyele ulaşıp ulaşamayacağı çevre faktörleri tarafından belirlenir.
Büyüme üzerinde etkili olan çevre faktörleri de çok çeşitlidir. Çevre faktörlerinin bir kısmı büyümeyi anne karnında bir kısmı ise hem anne karnında hem de doğduktan sonra etkiler. Gebeliğinde sigara içen annelerin bebekleri daha düşük kilolu olarak dünyaya gelirler. Bu örnekte annenin sigara içmesi bir çevre faktörü olup bebeğin büyümesini anne karnında etkilemiştir. Beslenme de çok önemli bir çevre faktörüdür. Bebek anne karnında annesi tarafından beslenir. Bu nedenle bebeğin anne karnında beslenmesini olumsuz etkileyen çok özel durumlar dışında her bebek üç kiloya yakın olarak dünyaya gelir. Örneğin annede ağır bir kalp hastalığı varsa bebeğin anne karnındaki beslenmesi olumsuz etkilenir ve büyümesi geri kalır. Anne karnında etkili olan bu çevre faktörü bebek doğduktan sonra ortadan kalkacağı için bebeğin doğumdan sonra normal koşullarda büyümesi beklenir.
Çevre faktörlerinin en önemlilerini
1.)Beslenme ve emilim bozuklukları
2.)Ateşli hastalıklar (enfeksiyonlar)
3.)Karaciğer böbrek ve kalp hastalıkları gibi uzun süreli hastalıklar (kronik hastalıklar)
4.)Hormon hastalıkları olmak üzere basitleştirerek gruplandırmak mümkündür. Bu nedenle bu gruplarda yer alan hastalıklar büyüme geriliği nedenleri olarak sıklıkla karşılaştıklarımızdır.
Büyüme Geriliği Nedenleri
1.Beslenme: Hayatın ilk beş yılı içinde büyümeyi sağlayan en önemli etken beslenmedir. Büyüme geriliği varlığında çocuğun günlük enerji ve protein başta olmak üzere ihtiyacı olan bütün besinleri karşılanıp karşılanmadığı önemlidir. Eğer çocuk değişik nedenlerle günlük besin ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa büyüyemez. Bunun nedenleri araştırılmalıdır. En önemli neden de iştahsızlıktır. Diğer taraftan beslenme becerileri yeteri kadar gelişememiş çocuklarda da yetersiz ağızdan beslenme ve buna bağlı büyüme geriliği ortaya çıkar.
2.Sık tekrarlayan akut hastalıklar / kronik hastalıklar: Eğer çocuk günlük besin ihtiyaçlarını karşılıyorsa bunu karşılamaya yetecek kadar besin tüketiyor ama büyüyemiyorsa başta emilim bozuklukları olmak üzere besin ihtiyacını arttıran kronik hastalıkların veya sık tekrarlayan akut hastalıkların varlığı söz konusu olur. Bebek sık sık ateşli hastalık geçirirse sık sık ishal olursa veya bebekte ağır kalp böbrek veya karaciğer hastalığı varsa bebek iyi beslense bile sağlıklı büyüyemez; normal büyümesini gerçekleştiremez. Çünkü geçirilen hastalıklar sırasında çocuğun besin ihtiyaçları artar. Bu artan ihtiyaç hastalığın cinsi ağırlığı ve süresi ile ilgili olarak farklılık ve değişkenlik gösterir. Ancak burada önemli olan hastalık dönemlerinde çocuğun hastalığı nedeniyle artmış ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığıdır. Eğer hasta olduğu dönemlerde çocuğun artan besin ihtiyaçları karşılanmışsa çocuk normal olarak büyür. Ancak bunu başarmak her zaman kolay değildir. Ayrıca çocuklar hasta olduklarında iştahları azalır. Bu durum ateşli hastalıklarda daha belirgindir. Çocuk geçici bir süre ağızdan beslenmeye karşı isteksizlik yaşar. Doğal olarak çocuğun aldığı besin miktarı azalır. Bazı hastalıklarda ise hastalığa bağlı olarak ortaya çıkan bir nedenle bebekler isteseler bile fazla yiyemezler. Örneğin bebek nezle olduğunda hem ateşi yükseldiği için iştahsızdır hem de burun tıkanıklığı rahat yemek yemesine engel olur. Bebek daha kolay yorulur ve beslenmeyi bırakır. Daha ağır hastalıkların seyrinde ise çocuk hastalığına bağlı olarak kısa veya uzun bir süre ağızdan hiç beslenemeyebilir. Doğal olarak bebek artan ihtiyaçlarını karşılayamadığı gibi normal beslenmesini de sürdüremez.
3.Emilim bozuklukları: Ancak bağırsaklarda emilim bozukluğuna yol açan bazı hastalıklar vardır. Bu hastalıklarda çocuklar günde üçten fazla sayıda bol miktarda yumuşak şekilsiz ve pis kokulu kaka yaparlar. Bu durumda bebek büyümesi için gerekli besinleri yeteri kadar sindirip bağırsaklardan ememez. Yiyeceklerle alınan yağ şeker ve daha az sıklıkla da proteinler dışkıyla dışarı atılır. Emilim bozukluğuna bağlı olarak dışkıda yağ artarsa dışkı bebeğin bezinden kolayca temizlenmez. Oysaki emilim bozukluğu olmadığı durumda dışkı bezden kolay temizlenir. Mektupta belirtilen genelleme bu nedenle doğrudur. Eğer dışkıyla şeker atılımı artmış ise bu durumda da dışkı genellikle asit özellikte olur ve bebeğin poposun da kısa zaman içinde pişikler oluşturur. Emilim bozukluğu olduğu durumda bebek yeteri kadar beslense de bağırsaklardan yeterli besin ememediği için büyümesi olumsuz etkilenir. Önemli bir durumdur. Emilim bozukluğuna yol açan hastalığın belirlenmesi ve tedavi edilmesi gerekir... Bazı hastalıklarda ise kusma çok belirgindir. Kusan bebek aldığı besin maddelerini kullanamadan dışarı atar. İshalde de benzer durum olur. Burada açıklanmaya çalışılan bütün bu olaylar hastalıkların seyrinde değişik derecelerde birlikte etkili olurlar. Neticede çocuğun besin alım ve besin ihtiyaç dengesi ileri derecede bozulur. Büyüme geri kalır.
4.Hormon eksiklikleri: Yapılan araştırmalar sonucunda çocuğun yeterli beslendiği ortaya konmuşsa ve kronik hastalığı da yoksa büyüme üzerine etkili olduğu bilinen hormon hastalıkları araştırılmalıdır. Büyüme üzerinde etkili olduğu bilinen bir hormon hastalığı olduğu durumda da bebek çok iyi beslense bile bebeğin büyümesi geri kalabilir...
Prof. Dr. Benal Avcı Büyükgebiz