Buzağı Septisemisi
Hastalığın etkeni E. Koli' dir. Mikrobun kana karışması yoluyla enfeksiyon olur. Hızlı ilerler ve ölümle son bulur.
Hastalık ; inek yetiştirilen yerlerde fazla olur ve kayıplara sebep olur.Yeni doğan hayvanların bir arada tutulduğu bölgelerde, soğuk, pis, rutubetli ve karanlık ahırlarda enfeksiyon daha yaygındır. Bulaşık süt, su ve gıdaların sindirim sistemi yoluyla vücuda alınması ile enfeksiyon oluşur. En fazla yeni doğan buzağılar duyarlıdır. Yavrular hastalık etkenini ilk olarak annelerinden emdikleri süt ile alırlar. Hayvanların dışkıları mikrop kaynağı olup bulaşmada önemli role sahiptirler. Rahim içi ve göbek kordonu ile bulaşmalara sıkça rastlanmaktadır. İyi bir bakım beslenmenin olmayışı ve suni emzirmeler bulaşmanın hazırlayıcı etkenleridir. A vitamin eksikliği hastalığa duyarlılığı artırır.
Klinik Bulguları ; İlk hafta içinde görünen bulgular başlıca üç klinik formu gösterirler.
a) Mikrobun kana karışması ile seyreden form : Ani ölümler vardır. Hayvanlarda durgunluk zayıflık görülür, ishal yoktur.
b) Zehirlenme ile seyreden form: Bağırsakta E. Koli' nin fazla üremesi sonucu zehirlenmeler görülür. Şok ve ani ölüm klinik bulgularıdır.
c) ishalle seyreden form: İlk üç hafta bu tarzda hastalanırlar. Dışkı çok sulu beyaz renkte bazen kanlı bir görünüm alır. Hayvanın arkası ve kuyruğu fazlaca kirlenmiştir. Gaita fena kokulu ve köpüklüdür. Ateş başlangıçta yükselir. Hayvan su içmediğinden su kaybına bağlı problemler başlar. Tüyler ürpermiş ve gözler içeri çökmüştür. Ölüm 3-5 günde olur.
Teşhis: Hastalığın tanımı kolay olur ve laboratuvar koşullarında teşhis edilir.
Tedavi: Antibiyotik ve Sülfonamidlerle tedaviye çalışılır. Analar gebeliğin 7. Ayından itibaren kuruya çıkarılacağı zaman E. Koli aşısı ile birer haftada bir üç defa aşılanır. Ayrıca doğumdan hemen sonra bağışıklık serumları uygulanır. Vitaminli preperatlar, ishal giderici ilaçlar, mineral maddeler verilmelidir. Hijyenik tedbirler alınmalıdır.
Korunma: Hayvanların bakım ve beslenmelerine dikkat edilmelidir. Yavrulara ağız sütü verilmelidir. Göbek enfeksiyonu önlemek için gerekli tedbirler alınır. Gebelik dönemde hayvana aşıları yapılır. Anneye A vitamini takviyesi yapılır.
13.3. Sığırlarda Önemli İç - Dış parazitler
Bir canlının içinde veya üzerinde sürekli yada geçici olarak yalayıp beslenen diğer canlılara Parazit (Asalak) adı verilir.
İç Parazitler
Sığırların iç organlarına yerleşirler.
a. Karaciğerde Yerleşen Önemli Parazitler:
aa) Kum Kelebeği: Karaciğer safra kesesinde ve safra yollarında yaşar. Yumurtaları sığırın dışkısı ile dışarı çıkar, bunları sümüklü böcek alır, burada gelişir parazit olur larva halini alır ve sümüklü böcekten ayrılır. Daha sonra karıncalara geçer ve bu karıncaları ot ile birlikte yiyen hayvanlar parazite yakalanmış olurlar
ab) Yaprak Kelebeği :Karaciğerde çok sık görülür. Sümüklü böcekte gelişirler Sümüklü böceğin bulunduğu yerlerde otlayan hayvanlar paraziti vücutlarına almış olurlar.
ac) Yılan Kelebeği: Karaciğerde bulunur ve sümüklü böcekte gelişir. Hayvanlarda kilo kaybı kansızlık görülür. Sağmal ineklerin süt verimi yarı yarıya düşer. İlaçlı tedavisi mümkündür.
Resim 13.6. Karaciğer kelebekleri.
b. Sistiserk ( Cysticercus bovis): Bu kistlerin kaynağı insanların bağırsaklarında yaşayan bir şerittir. Halk arasında abdest bozan silahsız tenya olarakta bilinir. Dışkı ile dışarı çıkar ve bulaşık otlarla beslenen hayvanlar paraziti alırlar. Kastlarda kistler oluşur. Sistiserkli etler yenilmemelidir.
Sisteriskli etler.
c. Ekinokok: Köpeklerin bağırsaklarında yaşayan küçük bir şerittir. Yumurta dışkı ile dışarı çıkar. Yumurtaları alan insan ve sığırlarda da ekinokok kistleri meydana gelir. Kistli organ imha edilmelidir.
. Kistli Karaciğer.
d. Akciğer Kıl Kurtları: Akciğerde yaşar ve iltihaba yol açar. Hastalık yağışların fazla olduğu bölgelerde ve yıllarda daha büyük zararlara yol açar.
Hayvanlar mer'aya çıkmadan önce ve sonra olmak üzere yılda iki defa mer'a ilaçlanmalıdır. Ara konakçı olan sümüklü böceklerle de mücadele yapılmalıdır.
e. Mide - Bağırsak Kıl Kurtları: Mide ve İncebağırsakta yaşarlar. Dışkı ile dışarı çıkar ve bulaşık otların tüketilmesi ile hayvana parazit geçer.
f. Askaritler: Özellikle genç danalarda daha çok görülür. Süt ile de bu parazitler bulaşmaktadır. Hayvanlarda ishal ve zayıflama görülür ve ilaçla tedavisi mümkündür.
Dış Parazitler
Hayvanların derisinin içinde veya üzerinde yaşayan parazitlerdir.
a. Hipoderma bovis (Büvelek, Nokra, Akra): Hipodermozis hastalığın etkenidir. Erkek ile çiftleşen dişi sinekler yumurtaları sığırların kıllarının diplerine bırakırlar. Bu yumurtalardan kurtçuklar çıkar ve deriyi delerler ve deri altına girerler. Deri altında şişlikler meydana getirirler ve böylece deri tahrip edilmiş olur. Deride meydana gelen delikler deri altındaki kurtçukların salgıladığı özel salgıların deriyi eritmesi sonucu meydana gelir. Derinin tahrip olmaması için etkili ilaçlarla mücadele yapılmalıdır.
Hipoderma (Büvelek).
Resim 13.10. Akralı bir hayvan.
b. Uyuz: Sığırda kaşıntıya ve tüylerin dökülmesine sebep olan bir hastalıktır. Uyuz böceği denilen çok küçük parazitler deri altına yerleşerek hastalığı meydana getirirler. Boyun, kuyruk sokumu, memelerin üst kısmı, boğaların cinsel organları etrafı yerleştikleri bölgelerdir.
Uyuz
Hayvanlarda sürekli bir kaşıntı, tüy dökülmesi, deride kalınlaşma, kıvrıntılı ve kuru kabuklarla örtülme görülür. Meydana gelen geniş lezyon hayvanı zayıflatır ve öldürebilir. Zayıf hayvanlarda daha çok görülür. İlaçlı tedavisi mümkündür.
c) Kene: Halk arasında sakırga adı da verilen keneler, insan ve özellikle hayvanlarda çok önemli zararlara yol açarlar. Kan emerek yaşamlarını sürdürürler. Soktukları yerler kızarır ve iltihaplanır. Keneler kan emmeleri sırasında ne kadar kan hastalığı varsa hayvanlara bulaştırırlar.
Kan Parazitleri
Mera kenelerinin bulaştırdığı bir hastalıktır. Halk arasında yavsı olarak da bilinirler.
a. Theileriosis: Sığırlarda öldürürcü bir hastalıktır. Kültür ırkları dayanıksızdırlar. Hastalığı oluşturan mer'a keneleri tarafından bulaştırılan bir kan parazitidir. Hayvanda 42 °C' ye kadar yüksek ateş, bitkinlik, iştahsızlık, geviş getirememe, kansızlık, kokulu ishal ve gözlerde sarılık belirtileridir.
Aşılama yapılarak ve bunun yanında kenelerle mücadeleye devam etmek suretiyle hastalıkla mücadele edilebilir.
b. Babesiosis(Kan İşeme Hastalığı):
Keneler tarafından bulaştırılan özellikle ithal sığırlarda daha şiddetli seyreden bir hastalıktır. Enfekte sığırlar, hızlı ve yavaş olmak üzere iki klinik belirti gösterirler. Hızlı formda, 40-41 °C yükselen ateş, kan işeme, kansızlık ve sarılık gibi önemli dört belirti görülür. Ayni zamanda hayvanlar iştahsız, durgun ve düşkündürler, geviş getirme durmuştur, dışkı sarımsı- kahverengidir, kalp atışı ve solunum hızlıdır. Kanlı idrar, kahverengi-siyah veya kahve telvesi rengini alır. Hayvanların süt verimi azalır, gebeler yavru düşürebilir. Yavaş formda, ateş çok yükselmez ve genellikle kan işeme yoktur. Hayvanlar verim kaybına uğrarlar, zayıf ve halsizdirler.
Teşhiste; ilkbahar ve yaz aylarında hastalık olaylarının artması, sığırlarda ateş, kan işeme, sarılık ve diğer belirtilerin görülmesi bu hastalığı çağrıştırır. Kandan hazırlanacak numunelerin incelenmesi ile teşhis kolayca konur.
Tedavide; veteriner hekimin tavsiye edeceği ilaçlar, usulüne uygun bir şekilde kullanılır. Ayrıca, kenelerle yapılacak etkili bir mücadele de hastalıktan korunmada etkilidir.
Hastalığın etkeni E. Koli' dir. Mikrobun kana karışması yoluyla enfeksiyon olur. Hızlı ilerler ve ölümle son bulur.
Hastalık ; inek yetiştirilen yerlerde fazla olur ve kayıplara sebep olur.Yeni doğan hayvanların bir arada tutulduğu bölgelerde, soğuk, pis, rutubetli ve karanlık ahırlarda enfeksiyon daha yaygındır. Bulaşık süt, su ve gıdaların sindirim sistemi yoluyla vücuda alınması ile enfeksiyon oluşur. En fazla yeni doğan buzağılar duyarlıdır. Yavrular hastalık etkenini ilk olarak annelerinden emdikleri süt ile alırlar. Hayvanların dışkıları mikrop kaynağı olup bulaşmada önemli role sahiptirler. Rahim içi ve göbek kordonu ile bulaşmalara sıkça rastlanmaktadır. İyi bir bakım beslenmenin olmayışı ve suni emzirmeler bulaşmanın hazırlayıcı etkenleridir. A vitamin eksikliği hastalığa duyarlılığı artırır.
Klinik Bulguları ; İlk hafta içinde görünen bulgular başlıca üç klinik formu gösterirler.
a) Mikrobun kana karışması ile seyreden form : Ani ölümler vardır. Hayvanlarda durgunluk zayıflık görülür, ishal yoktur.
b) Zehirlenme ile seyreden form: Bağırsakta E. Koli' nin fazla üremesi sonucu zehirlenmeler görülür. Şok ve ani ölüm klinik bulgularıdır.
c) ishalle seyreden form: İlk üç hafta bu tarzda hastalanırlar. Dışkı çok sulu beyaz renkte bazen kanlı bir görünüm alır. Hayvanın arkası ve kuyruğu fazlaca kirlenmiştir. Gaita fena kokulu ve köpüklüdür. Ateş başlangıçta yükselir. Hayvan su içmediğinden su kaybına bağlı problemler başlar. Tüyler ürpermiş ve gözler içeri çökmüştür. Ölüm 3-5 günde olur.
Teşhis: Hastalığın tanımı kolay olur ve laboratuvar koşullarında teşhis edilir.
Tedavi: Antibiyotik ve Sülfonamidlerle tedaviye çalışılır. Analar gebeliğin 7. Ayından itibaren kuruya çıkarılacağı zaman E. Koli aşısı ile birer haftada bir üç defa aşılanır. Ayrıca doğumdan hemen sonra bağışıklık serumları uygulanır. Vitaminli preperatlar, ishal giderici ilaçlar, mineral maddeler verilmelidir. Hijyenik tedbirler alınmalıdır.
Korunma: Hayvanların bakım ve beslenmelerine dikkat edilmelidir. Yavrulara ağız sütü verilmelidir. Göbek enfeksiyonu önlemek için gerekli tedbirler alınır. Gebelik dönemde hayvana aşıları yapılır. Anneye A vitamini takviyesi yapılır.
13.3. Sığırlarda Önemli İç - Dış parazitler
Bir canlının içinde veya üzerinde sürekli yada geçici olarak yalayıp beslenen diğer canlılara Parazit (Asalak) adı verilir.
İç Parazitler
Sığırların iç organlarına yerleşirler.
a. Karaciğerde Yerleşen Önemli Parazitler:
aa) Kum Kelebeği: Karaciğer safra kesesinde ve safra yollarında yaşar. Yumurtaları sığırın dışkısı ile dışarı çıkar, bunları sümüklü böcek alır, burada gelişir parazit olur larva halini alır ve sümüklü böcekten ayrılır. Daha sonra karıncalara geçer ve bu karıncaları ot ile birlikte yiyen hayvanlar parazite yakalanmış olurlar
ab) Yaprak Kelebeği :Karaciğerde çok sık görülür. Sümüklü böcekte gelişirler Sümüklü böceğin bulunduğu yerlerde otlayan hayvanlar paraziti vücutlarına almış olurlar.
ac) Yılan Kelebeği: Karaciğerde bulunur ve sümüklü böcekte gelişir. Hayvanlarda kilo kaybı kansızlık görülür. Sağmal ineklerin süt verimi yarı yarıya düşer. İlaçlı tedavisi mümkündür.
Resim 13.6. Karaciğer kelebekleri.
b. Sistiserk ( Cysticercus bovis): Bu kistlerin kaynağı insanların bağırsaklarında yaşayan bir şerittir. Halk arasında abdest bozan silahsız tenya olarakta bilinir. Dışkı ile dışarı çıkar ve bulaşık otlarla beslenen hayvanlar paraziti alırlar. Kastlarda kistler oluşur. Sistiserkli etler yenilmemelidir.
Sisteriskli etler.
c. Ekinokok: Köpeklerin bağırsaklarında yaşayan küçük bir şerittir. Yumurta dışkı ile dışarı çıkar. Yumurtaları alan insan ve sığırlarda da ekinokok kistleri meydana gelir. Kistli organ imha edilmelidir.
. Kistli Karaciğer.
d. Akciğer Kıl Kurtları: Akciğerde yaşar ve iltihaba yol açar. Hastalık yağışların fazla olduğu bölgelerde ve yıllarda daha büyük zararlara yol açar.
Hayvanlar mer'aya çıkmadan önce ve sonra olmak üzere yılda iki defa mer'a ilaçlanmalıdır. Ara konakçı olan sümüklü böceklerle de mücadele yapılmalıdır.
e. Mide - Bağırsak Kıl Kurtları: Mide ve İncebağırsakta yaşarlar. Dışkı ile dışarı çıkar ve bulaşık otların tüketilmesi ile hayvana parazit geçer.
f. Askaritler: Özellikle genç danalarda daha çok görülür. Süt ile de bu parazitler bulaşmaktadır. Hayvanlarda ishal ve zayıflama görülür ve ilaçla tedavisi mümkündür.
Dış Parazitler
Hayvanların derisinin içinde veya üzerinde yaşayan parazitlerdir.
a. Hipoderma bovis (Büvelek, Nokra, Akra): Hipodermozis hastalığın etkenidir. Erkek ile çiftleşen dişi sinekler yumurtaları sığırların kıllarının diplerine bırakırlar. Bu yumurtalardan kurtçuklar çıkar ve deriyi delerler ve deri altına girerler. Deri altında şişlikler meydana getirirler ve böylece deri tahrip edilmiş olur. Deride meydana gelen delikler deri altındaki kurtçukların salgıladığı özel salgıların deriyi eritmesi sonucu meydana gelir. Derinin tahrip olmaması için etkili ilaçlarla mücadele yapılmalıdır.
Hipoderma (Büvelek).
Resim 13.10. Akralı bir hayvan.
b. Uyuz: Sığırda kaşıntıya ve tüylerin dökülmesine sebep olan bir hastalıktır. Uyuz böceği denilen çok küçük parazitler deri altına yerleşerek hastalığı meydana getirirler. Boyun, kuyruk sokumu, memelerin üst kısmı, boğaların cinsel organları etrafı yerleştikleri bölgelerdir.
Uyuz
Hayvanlarda sürekli bir kaşıntı, tüy dökülmesi, deride kalınlaşma, kıvrıntılı ve kuru kabuklarla örtülme görülür. Meydana gelen geniş lezyon hayvanı zayıflatır ve öldürebilir. Zayıf hayvanlarda daha çok görülür. İlaçlı tedavisi mümkündür.
c) Kene: Halk arasında sakırga adı da verilen keneler, insan ve özellikle hayvanlarda çok önemli zararlara yol açarlar. Kan emerek yaşamlarını sürdürürler. Soktukları yerler kızarır ve iltihaplanır. Keneler kan emmeleri sırasında ne kadar kan hastalığı varsa hayvanlara bulaştırırlar.
Kan Parazitleri
Mera kenelerinin bulaştırdığı bir hastalıktır. Halk arasında yavsı olarak da bilinirler.
a. Theileriosis: Sığırlarda öldürürcü bir hastalıktır. Kültür ırkları dayanıksızdırlar. Hastalığı oluşturan mer'a keneleri tarafından bulaştırılan bir kan parazitidir. Hayvanda 42 °C' ye kadar yüksek ateş, bitkinlik, iştahsızlık, geviş getirememe, kansızlık, kokulu ishal ve gözlerde sarılık belirtileridir.
Aşılama yapılarak ve bunun yanında kenelerle mücadeleye devam etmek suretiyle hastalıkla mücadele edilebilir.
b. Babesiosis(Kan İşeme Hastalığı):
Keneler tarafından bulaştırılan özellikle ithal sığırlarda daha şiddetli seyreden bir hastalıktır. Enfekte sığırlar, hızlı ve yavaş olmak üzere iki klinik belirti gösterirler. Hızlı formda, 40-41 °C yükselen ateş, kan işeme, kansızlık ve sarılık gibi önemli dört belirti görülür. Ayni zamanda hayvanlar iştahsız, durgun ve düşkündürler, geviş getirme durmuştur, dışkı sarımsı- kahverengidir, kalp atışı ve solunum hızlıdır. Kanlı idrar, kahverengi-siyah veya kahve telvesi rengini alır. Hayvanların süt verimi azalır, gebeler yavru düşürebilir. Yavaş formda, ateş çok yükselmez ve genellikle kan işeme yoktur. Hayvanlar verim kaybına uğrarlar, zayıf ve halsizdirler.
Teşhiste; ilkbahar ve yaz aylarında hastalık olaylarının artması, sığırlarda ateş, kan işeme, sarılık ve diğer belirtilerin görülmesi bu hastalığı çağrıştırır. Kandan hazırlanacak numunelerin incelenmesi ile teşhis kolayca konur.
Tedavide; veteriner hekimin tavsiye edeceği ilaçlar, usulüne uygun bir şekilde kullanılır. Ayrıca, kenelerle yapılacak etkili bir mücadele de hastalıktan korunmada etkilidir.