C. KORKUT ÇOLAK - Sevdazen..

...SAKLI CeNNeT__

♥ Pєяναηє Döηєя Aşk ♥





SEVDAZEN

Seni bana çeken ne varsa gözlerinde.
O çocuksu, o sade, o sakin ifadede.
Baktığımda büyüyen irisin derinleşen çukurundan içine çekiyor beni bilinmezliğin.
Uyuyup uyanmak arasına sıkışmış bir düş oluyorsun.
Dokunuyorum sana ruhumda papatyalar açıyor.
Aşk dilin sessiz alfabesi, kalbin avucuma konmuş ürkek bir güvercin.
Yasladığında başını omzuma sığındığın sevdamdan şefkatim.
Ruhumda gezinen mistik aryan beni sevdazene dönüştürürken, etrafında dönüp duran bir pervane gibi kalbimdeki ateşten ırmağın meyiyle sarhoş oluyorum sevgilim.
Döne döne yangına koşan bilir ki; aşka dönmek huzura ermektir.
Dünya gözün gördüğü yalandır, gönlün gördüğü sevdazendir.

Sözcüklerle besledik umutlarımızı, fikirlerimizi, korkularımızı
Uzun suskunluklar boyu süzdün dilimdeki üryan bilmeceyi.
Ben aşktan asla korkmadım sevgili, sevmekten asla kaçmadım.
Saklanmadım yağmurun içine, güneşin daralttığı takvimlere sığınmadım.
Alışveriş yaparken, kaldırıma atılmış bir masa da yemek yerken, sıcak bir yaz günü bardağımdaki soğuk suyu yudumlarken hayattan aldığım keyif gibiydi varlığını hissetmek.
İnsan içinde birilerini beslemeli, birilerini büyütmeli.
Penceresine konan bir güvercini besler gibi, sevgi ve şefkatle bakmalı yüreğini yufkalaştıran kişiye.
Ki yüreği yumuşatan her insan kutsalımızdır bizim.
Bir insanın içimizde olduğunu, bizimle büyüdüğünü ve bizim sevgimize dokunduğunu hissetmek istiyorsak, ona konsantre olduğumuzda içimizi yumuşatıp yumuşatmadığına bakmalıyız.
Eğer o kişiyi düşündüğümüzde göğsümüzün sol yanında sıcak bir akıntı geziniyorsa o bizim ve bize ait bir değer yargısıdır.
Gönülden gönüle giden bağ denilen olay da bu zaten sevgili.
O bir ırmak gibi, içimizde birbirimize doğru sürekli akan, o samimi, o sıcak, o güvenli akıntı.
Aşkı yaratan her ne ise o ırmağın suyundan beslenir.
O ırmak kuruyup yüreklerimiz çölleştiğinde aşkı sorgulayıp ondan uzaklaşmaya başlarız.
Oysa şimdi yolun başında durmuş, içinde anlam veremediğin o sıcaklığın sende yarattığı korkuyla bakıyorsun bana.
Korku seni güzelleştiriyor.
Buruşan yüzündeki o bilinmezlik hissi çekiciliğini arttırırken kıvamında bir geri çekiliş manevrasıyla uzaklaşıyorsun benden.
Yadırgamıyorum seni…!
İçimdeki esintiye teslim olmuş sevda yüklü bir gemi olarak aşkının okyanusunda bilinmezime doğru zevkle yolculuk ediyorum.
Sorgulamıyorum sevmeleri, dokunuşların pürüzsüzlüğüne çıkarımsal hesaplamalar yapmıyorum.
Market reyonlarında kendimi unutabilirim, listemde olmayan pek çok yiyecek ve malzemeyi sepetime atıp çıkabilirim.
Yolda arabamı sağa çekip kaldırım kenarında ıslık öttürerek adına şarkılar söyleyebilirim.
Rüzgarla sevişebilirim mesela..
Rüzgarla sevişmek !
Nasıldır biliyor musun_?

Bunaltıcı sıcak bir yaz günü ansızın içini ferahlatan bir esinti çıktığında gözlerini kapatıp kollarını iki yana açarsın.
İçindeki rahatlama hissi dalga dalga bütün vücudunu sararken, hayatını kuşatıp, yüreğini sevgi ile mühürleyen duygulardan başka hiçbir şeyi umursamazsın.
Sevdiklerinde başka her şey teferruattır.
Sadece canını paylaştıklarını hissedersin o rüzgarın kuru öpücüğünde.
Rüzgar teninin dehlizlerini öptükçe seni sevgiyle büyütüp aşkla emzirenler için şükürlerini sunarsın tanrı’ya.
Alnına çarpan toz taneleri anlayacaktır seni.
Artık döviz fiyatlarının, hükümet kararlarının yada sıcak bölgelerde sürüp giden savaşların bir anlamı yoktur.
Zaten sevgi uğruna olmadıkça hiçbir savaşın anlamı yoktur.
Vatan sevgisi, kadın sevgisi, erkek sevgisi, ana baba, ata sevgisi…!
İnsanın gözünü karartan ve yüreğini cesaretle dolduran ne varsa işte o sevgidedir.
Ve sadece onun uğruna, onu korumak için savaşırsın.
Gözünde bir ışık parlaması, dilinde kutsal bir türkü gibidir yarin ismi.
Ninni gibi salındırır ruhu içinde akan o sıcacık ırmağın eşsin suyunda.

Bunları sana büyüsün diye koynumuza alıp birlikte uyuduğumuz düşsel sevdalarımızın birinden yazıyorum.
Kalbine iliştirilmiş bir not gibi suskunca gözlerimden gözlerine aktarıyorum.
Gördüklerim, bildiklerim, yaşadıklarım…!
Her şey anlamsız şimdi.
Hayat beni senin aşkında yeniden temize çekerken, yürekten olan, özden sevişilen, üryan tapınağında adanışa yazılan dualardan sana öz sunumu yapıyorum.
Ben sende çoğalıyorum, ben sende birikiyorum.
Ben sende ansızlaşıyorum, arsızlaşıyorum, aptallaşıyorum.
Ben sende kendimi unutup sonra yeni bir isimle muhteşem sevinçler yaratabiliyorum.
Adımı soranlara ‘mucize’ , kalbimi soranlara ‘kasırga’ diyebilirim.
Coşkuyla ayaklarının altına serdiğim sevdamı hergün lağvedip tekrar tekrar her sabah aynı aşkla diriltebilirim.
Sevmek birlikte çocuk olmaktır !
Birlikte yürümek, birlikte büyümek, kıldan ince bir ipin üzerinde birlikte denge kurabilmektir.
Sevmenin yaşı yoktur sevgilim, sevgi her zaman aynı yaştadır.
Sevginin yaşı daima ‘çocuktur’.
Ve bütün çocuksu hikayeler yüreklerimizdeki kutsal ırmakların sıcak akıntılarında, evrenin dilsiz alfabesiyle anlaşan sevdalarımızın umududur.
Sevgiye tarif gerekmez…
Her sevda kendi dengesini ve şartlarını değer yargılarında bulur.
Biz döneriz aşk şarkı olur.
Biz döneriz dünya pervanemiz olur.
Sevdazenlerin kolları sonsuzluğa kucak açar,semazen kanatları aşkın saflığını yüreklere nakşettiğinde.
Korkma sevmelerden, o saf ürküntü gönül ırmağında sevdazenlerin teslimiyetine dönüştüğünde.
Aşk meydir, gönül meyden ırmak;
Sevdazen döne döne kanar aşka , farzdır sevdaya tapmak.


C. KORKUT ÇOLAK
 
Geri
Top