Caesar Divi Filius Augustus
Augustus
23 Eylül MÖ 63 – 19 Ağustos M.S. 14 Gaius Octavius Thurinus olarak doğmuş ve MÖ 44 yılında evlatlık edinilmesinin ardından Gaius Julius Caesar Octavianus
Latince: GAIVS•IVLIVS•CAESAR•OCTAVIANVS, adını almış olan, MÖ 27 - M.S. 14 yılları arasında hüküm sürmüş Roma İmparatorluğu'nun ilk İmparatoru.
Genç Octavius, büyük amcası Jül Sezar tarafından evlat edinilmiş ve Sezar'ın MÖ 44 yılında öldürülmesinin ardından onun varisi olmuştur. Ertesi yıl Octavius, Marcus Antonius ve Marcus Aemilius Lepidus'la birlikte güç birliğine giderek "İkinci üçlü hükümdarlık" olarak bilinen askeri diktatörlüğü oluşturdu. Bir Triumvir olarak, Octavianus konsüller Hirtius ve Pansa'nın ölümlerinin ardından konsül güçlerini elinde topladı ve kendini sürekli olarak seçtirerek Roma ve eyaletlerinin büyük bölümünü bir otokrat şeklinde oldukça etkili bir biçimde yönetti. Üçlü yönetim, hükümdarlarının arasındaki kişisel ihtiraslar sonucunda çöktü. Lepidus sürgüne gönderilirken, Antonius MÖ 31 yılında Octavianus'un ordusuna karşı kaybettiği Actium Savaşı'nın ardından bir suikast sonucu öldürüldü.
İkinci üçlü hükümdarlığın sona ermesinden sonra, Octavianus Roma Senatosunun yetkisinde olan ancak pratikte kendi üzerinde topladığı idari güçler yardımıyla Roma Cumhuriyeti'nin dış görünüşünü düzeltti. Bir Cumhuriyet olarak tasarlanmış devletin tek bir kişi tarafından yönetilebilmesi için uygun hale getirilmesi birkaç yıl sürdü ve sonuçta Roma İmparatorluğu olarak bilinen yapı ortaya çıktı. İmparatorluk makamı, hiçbir zaman Octavianus'dan evvel Sezar ve Sulla'nın sahip olduğu Roma diktatörlüğü gibi bir mevki değildi; hatta, Octavianus, Roma halkı "diktatörlük görevini üstlenmesini istediğinde" bu talebi geri çevirdi. Yasal yoldan, Augustus Senato tarafından kendisine ömür boyu verilen tribün, censor, konsül gibi aslında seçimle elde edilen (birbirine uymayan) farklı güçleri üzerinde topladı. Bağımsız gücünü, ekonomik başarılarına, yeni fethedilen yerlerden elde edilen kaynaklara, imparatorluğun her tarafında kurulan patronaj ilişkilerine, emekli ya da halen görevde olan askerlerin sadakatine, senato tarafından verilen şeref payelerinin yetkilerine, ve insanların saygısına boçluydu. Augustus'un Roma lejyonlarının çoğunluğu üzerinde sahip olduğu hâkimiyet, Senato'ya karşı silahlı bir tehdit oluşturmasını sağlamış, senato kararlarına baskı yapabilmesinin önünü açmıştır. Senato muhalefetini silah yoluyla devre dışı bırakabilecek durumda olması karşısında, Senato Augustus'un mutlak liderliğine karşı ses çıkaramaz hale gelmiştir.
Augustus'un saltanatı, görece bir barış dönemi olan ve Pax Augusta ya da Augustus Barışı olarak adlandırılacak dönemin başlangıcı olmuştur. Sınırlarda sürekli devam eden savaşlar ve taht kavgasından çıkan ve Dört İmparator Yılı olarak bilinen iç savaş dışında, Akdeniz dünyası iki yüzyıldan uzun bir süre barış içerisinde yaşamıştır. Augustus, Roma İmparatorluğu'nun sınırlarını genişletmiş, sınırları "bağımlı tampon devletler" yardımıyla güvenlik altına almış ve Partlarla diplomasi yoluyla barışı sağlamıştır. Roma vergilendirme sistemi düzeltilmiş, resmî bir kurye sistemi ile birlikte yeni yollar yapılmış, sabit bir ordu (ve küçük bir donanma) oluşturulmuş, Praetorian muhafızlığı kurulmuş ve resmî bir polis gücü ve Roma yangınlarıyla mücadele etmek için bir itfaiye gücü tesis edilmiştir. Roma şehri onun döneminde yeniden inşa edilmiştir. Başarılarını günümüze kadar ulaşmış olan Res Gestae Divi Augusti adıyla kayda almıştır. 14 yılında ölümü üzerine, Augustus senato tarafından Romalıların ibadet etmeleri gereken bir tanrı ilan edilmiştir. Adları olan Augustus ve Caesar, sonradan gelen tüm imparatorlarca kullanılmış ve Sextilis ayının adı onun anısına Augustus olarak değiştirilmiştir. Halefi, üvey oğlu Tiberius olmuştur.
Augustus, MÖ 63 yılının 23 Eylül günü Gaius Octavius adıyla Roma'da (ya da Velletri) doğmuştur. Aynı adı taşıyan babası, equestrian sınıfından saygıdeğer ancak sıradan bir ailedendi ve Makedonya valiliği yapmıştıDoğumundan kısa bir süre sonra babası, muhtemelen Thurii'deki bir köle ayaklanması karşısında elde ettiği zaferin anısına Octavius'a, Thurinus cognomen'ini vermiştir. Annesi Atia, kısa bir süre sonra Roma'nın en başarılı generali ve diktatörü olacak olan Jül Sezar'ın yeğeniydi. Octavius, ergenlik çağının ilk yıllarını büyük babasının Veletrae (bugünkü Velletri) yakınlarındaki evinde geçirmiştir.
Babası MÖ 59 yılında, Octavianus henüz dört yaşındayken öldü. Annesi ve üvey babası Lucius Marcius Philippus'un tarafından büyütüldü. MÖ 52 ya da 51 yılında, Octavius büyükannesi (Sezar'ın ablası Julia) cenazesinde bir konuşma yaptı. Dört yıl sonra toga virilis giydi ve MÖ 47'de Pontifler koleji'ne seçildi.Ardından MÖ 46 yılında, Jül Sezar tarafından yaptırılan Venüs Genetrix Tapınağı için düzenlenen Yunan oyunlarında görevlebdirildi.Şamlı Nikolaos'a göre , Octavius Sezar'ın maiyetinde Afrika seferine katılmayı istemiş ancak annesi Atia karşı çıkınca vazgeçmiştir. MÖ 46 yılında, annesi Sezar'ın Pompey'in güçleriyle savaşmayı planladığı Hispania'ya gitmesine izin verdiyse de, Octavius hastalandığı için bu yolculuğa katılamadı.
İyileştiğinde, cepheye gitmek üzere denize açıldı ancak bir gemi kazası geçirdi; bir avuç arkadaşıyla karaya çıktı ve büyük dayısının da hayranlığını uyandıracak biçimde düşman topraklarının ortasından geçerek Sezar'ın kampına geldi. Velleius Paterculus, bu olaydan sonra Sezar'ın genç Octavianus'un, arabasında kendisine eşlik etmesine izin verdiğini aktarır. Roma'ya döndükten sonra, Sezar Vesta Rahibelerine, Octavius'un birinci mirasçısı olduğuna dair bir vasiyet bıraktı.
Jean-Léon Gérôme, Sezar'ın ölümü, (1867). 15 Mart MÖ 44'de Octavius'un üvey babası Jül Sezar, elebaşlığını Marcus Junius Brutus ve Gaius Cassius Longinus'un yaptığı bir suikast sonucu öldürülmüştür.
Jül Sezar MÖ 15 Mart 44'de öldürüldüğünde, Octavius askerî eğitim almak için İllirya'daki Apollonia kentinde bulunuyordu. Bazı ordu komutanlarının Makedonya'ya sığınma önerisini reddederek, siyasi açıdan herhangi bir şansı ya da güvencesi olup olmadığını araştırmak için gemiyle İtalya'ya geçti. Brundisium yakınlarındaki Lupiae'de karaya çıktıktan sonra, Sezar'ın vasiyetinin içeriğini öğrendi ve ondan sonra Sezar'ın siyasi vârisi, mülklerinin de üçte ikisinin mirasçısı olmaya karar verdi. Hiçbir meşru çocuğu bulunmayan (tek kızı Julia MÖ 54 yılında ölmüştü) Sezar, yeğeni Octavius'u oğlu ve mirasçısı olarak evlat edinmişti. Bu nedenle Octavius Gaius Julius Caesar adını almıştı. Roma geleneklerine göre biyolojik ailesini belirtmek için Octavianus soyadını da kullanması gerekiyordu ancak elde soyadını kullandığına dair bir kanıt yoktur. Bunun nedeni muhtemelen soyadının mütevazı köklerini fazla göz önüne çıkartacak olmasıdır.Daha sonraları Marcus Antonius, Octavianus'u Sezar'ın cinsel arzularını tatmin ederek evlatlığı olmakla suçlamış, ancak Suetonius Antonius'un bu suçlamasının politik bir iftira olarak tanımlamıştır.
Octavianus Roma'nın siyasi hiyerarşisine başarılı bir giriş yapabilmek için sınırlı malî imkânlarına güvenemezdi. Sezar'ın Brundisium'daki askerleri tarafından sıcak bir biçimde karşılandıktan sonra Octavianus, Sezar'ın Partlara karşı düzenlenecek sefer için tahsis ettiği paranın bir bölümünü talep etti.Doğuya yönelik askerî harekâtların başlangıç noktası olan Brundisium'da tutulan para yaklaşık 700 milyon sestertiusdu.Bu paranın kaybolmasıyla ilgili olarak sonradan yapılan bir Senato soruşturmasında Octavianus'a karşı herhangi bir eylemde bulunulmadı; zira Octavianus parayı senatonun baş düşmanı Marcus Antonius'a karşı asker toplamak için kullanmıştı. Octavianus, MÖ 44 yılında bir cesur hareket de daha bulunmuş ve Roma'nın yakın doğu eyaletlerinden İtalya'ya gönderilen yıllık vergileri herhangi resmi bir izin olmaksızın zimmetine geçirdi. Octavianus, kendine ait birlikleri Sezar'ın deneyimli lejyonerleri ve Partlar ile yapılacak savaş için görevlendirilmiş askerlerle güçlendirerek Sezar'ın vârisi olduğu gerçeğini vurgulayarak destek topladı. Roma'ya doğru ilerleyişi sırasında duruşu ve yeni elde ettiği paralar, Sezar'ın Campania'da konuşlanmış eski deneyimli askerlerini kendi yanına çekti. Haziran ayına gelindiğinde, her birine 500 denarius maaş ödediği 3.000 sadık kıdemli askerden oluşan bir orduya sahipti.
Augustus'u tasvir eden bir 20. yüzyıl resmi.
Octavianus 6 Mayıs MÖ 44 tarihinde Roma'ya ulaştığında, Sezar'ın eski arkadaşı Marcus Antonius, Sezar'ın suikastçileriyle her an bozulabilecek bir ateşkes yapmıştı. 17 Mart tarihinde suikastçiler için af çıkarılmış ancak Antonius çoğunu Roma'nın dışına göndermeyi başarmıştı. Bunu Sezar'ın cenazesinde yaptığı, halkı suikastçilerin aleyhine çeken "tahrik edici" konuşmayla başarmıştı. Marcus Antonius'un siyasi desteğe sahip olmasına karşın, Octavianus'un hâlâ Sezar'ı destekleyen hizibin lideri olarak Antonius'a karşı mücadele verme şansı vardı. Marcus Antonius, birçok Romalının ve Sezar taraftarının desteğini Sezar'a ilahî statü verilmesine yönelik talebe başlangıçta karşı çıkarak kaybetti. Octavianus, Antonius'u Sezar'ın bıraktığı paradan feragat etmeye iknada başarısız olduysa da yaz boyunca Sezar'ın sempatizanlarının desteğini kazanmayı başardı.Eylül ayında, ünlü hatip Marcus Tullius Cicero, Antonius'un senatonun karşısındaki en büyük tehdit olarak gösteren bir dizi konuşmayla Antonius'a karşı saldırıya geçti. Roma'daki atmosferin aleyhine dönmesi ve konsüllük görevi yakında sona erecek olması nedeniyle, Antonius Senato'dan Sezar'ın suikastçilerinden birisi olan Decimus Junius Brutus Albinus tarafından yönetimi kendisine devredilen Cisalpina Galya eyaletinin kontrolünün kendisine verilmesini içeren bir kanun geçirmeyi denedi. Bu arada Octavian, İtalya'da Sezar'ın eski askerlerinden oluşan özel bir ordu oluşturdu ve 28 Kasım'da Antonius'un iki lejyonunu ikna edici bir para teklifiyle kendi tarafına çekti. Octavianus'un büyük ve etkili gücü karşısında Antonius, Roma'da kalmasının kendisi için tehlikeli olacağını anlayarak 1 Ocak'ta kendisine devredilen Cisalpine Galya'ya kaçtı ve senatoya rahat bir nefes aldırmış oldu.
Decimus Brutus'un Antony'ye karşı elde edilen zafer sırasında Octavianus'dan daha fazla ödül alması üzerine, Senato Konsular lejyonların komutasını Decimus Brutus'a vermeye teşebbüs edince, Octavianus işbirliği yapmamaya karar verdi. Bunun yerine, Octavianus Po Ovası'nda kaldı ve Antonius'a karşı yardım taleplerini geri çevirdi. Temmuz'da, Octavianus tarafından gönderilen bir centurion heyeti Roma'ya girdi ve Octavianus'a Hirtius ve Pansa'dan boşalan konsüllük görevlerinin verilemsini talep etti. Octavianus aynı zamanda Antonius'un bir halk düşmanı olduğu hakkındaki kararnamenin iptalini talep etti. Bu talebinin reddedilmesi üzerine sekiz lejyonla birlikte Roma'ya yürüdü. Roma'ya kadar herhangi bir askeri güçle karşılaşmadı ve 19 Ağustos M.Ö. 43'te Roma'ya girdi ve ardından akrabası Quintus Pedius eş konsülü olmak üzere konsül seçildi. Bu arada Antonius, başka bir Sezar taraftarı lider olan Marcus Aemilius Lepidus ile ittifak kurdu.
Marcus Antonius (solda) ve Octavianus'un (sağda) portrelerini gösteren Roma aureus'u . MÖ 41 yılına ait bu sikke, Octavianus, Antonius ve Marcus Lepidus tarafından MÖ 43'de oluşturulan İkinci üçlü hükümdarlık kutlamaları anısına bastırılmıştır. Her iki yüzünde de "III VIR R P C", "Cumhuriyetin düzenlenmesi için üç adamdan birisi" anlamına gelen işaretler bulunur.
MÖ 43 yılı Kasım'ında Bolonya yakınlarında yapılan buluşmada Octavianus, Antonius ve Lepidus, "İkinci üçlü hükümdarlık" olarak adlandırılan askeri bir cunta oluşturdular. Bu, daha önce Gnaeus Pompey Magnus, Jül Sezar ve Marcus Licinius Crassus tarafından oluşturulan gayri resmi Birinci üçlü hükümdarlık'tan farklı olarak beş yıllığına özel yetkilerin söz konusu üçlüye açıkça devredildiği ve plebler tarafından geçirilen kanunla desteklenen bir durumdu. Daha sonra bu üçlü, kanun kaçağı ilan edilen 300 senatör ve 2.000 equites'i mallarından eden kaçamayanların hayatlarına mal olan yasaklar getirdiler. Bu kararname, kısmen Sezar'ın suikastçıları Marcus Junius Brutus ve Gaius Cassius Longinus ile yapılacak savaşta askerlerin maaşlarını ödeyecek parayı toplamak için alınmıştı. Romalılar yasaklılar listesinde adı bulunanları yakalamaları için ödül verilerek teşvik edildi, öte yandan yakalananların mal ve mülklerine üçlü tarafından kâr olarak el konuyordu. Üçlünün bu girişimi suikastçılar ile ittifak halinde olanların basit bir temizliğinden ileri gitti. Octavianus, başta yasakları yürülüğe koyulmasına karşı çıktı çünkü yeni müttefiki Marcus Tullius Cicero'nun (yasaklılar listesinde adı vardı) hayatını kurtarmak istiyordu. Ne var ki, Antonius'un Cicero'ya karşı olan kini azalmamıştı ve Cicero da kurban edildi. Bu kadar çok cumhuriyetçi senatörün ölmesi, üçlüye yönetim kademelerine kendi yandaşlarını doldurma fırsatı verdi. 20. Yüzyıl tarihçileri tarafından Roma Devrimi olarak adlandırılan bu olayın çok uzun vadeli sonuçları olmuş, eski düzen ortadan kalkmış ve Augustus tarzı liderlik için uygun sağlam politik kurumlar oluşturulmuştur.
1 Ocak MÖ 42'de Roma Senatosu, Sezar'ı Roma devletinin ilâhi vasfı "Divus Iulius" olarak tanıdı. Octavianus böylece Divi filius yani "Tanrı'nın oğlu" olduğuna vurgu yaparak davasını daha da ileri götürebilirdi. Antonius ve Octavianus 28 Roma lejyonunu, o sırada Yunanistan'da üslenmiş olan Brutus ve Cassius'la mücadele etmek için deniz yoluyla Yunanistan'a gönderdiler. MÖ 42 Ekiminde Makedonya'daki Filippi'de yapılan iki savaş sonunda Sezar taraftarlarının ordusu zafer kazanan taraf oldu ve Brutus ve Cassius intihar ettiler. Marcus Antonius, daha sonraları Octavianus'u küçük düşürmek için her iki savaşında kendine bağlı kuvvetler tarafından kazanıldığı gerekçesiyle bu savaşları örnek olarak kullanacaktı. Her iki zaferi sahiplenmesine ilaveten Antonius ayrıca Octavianus'u doğrudan askerî kumandayı Marcus Vipsanius Agrippa'ya bırakmış olmasından ötürü korkaklıkla suçlamıştır.
Savaşın ardından İkinci üçlü hükümdarlık mensupları arasında yeni bir toprak paylaşımı yapıldı. Antonius Galya, Hispania ve İtalya eyaletlerini Octavianus'un kontrolüne bırakırken, Antonius Mısır'a gitti ve Jül Sezar'ın eski sevgilisi ve çocuk yaştaki oğlu Caesarion'un annesi Kraliçe Kleopatra VII ile ittifak kurdu. Hispania eyaletinin kendisine verilmesi Antonius tarafından engellenen Lepidus'a Afrika bırakıldı. Octavianus, üçlü yönetim tarafından Makedonya seferinin ardından terhis edilme sözü verilen on binlerce eski askeri İtalya'da nereye yerleştireceğine karar vermek zorunda kalmıştı. Memnun edilmedikleri takdirde kolaylıkla Octavianus'un muhalifleriyle ittifaka girebilecek olan Brutus ve Cassius'la birlikte cumhuriyetçilerin yanında savaşmış on binlerce askere de toprak verilmesi gerekiyordu. Devletin elinde skerlere tahsis edilebilecek toprak kalmadığında Octavianus'un önünde iki seçenek vardı: Roma yurttaşlarını kaybetmek uğruna mallarını haczetmek ya da ülkenin kalbinde kendisine karşı kayda değer bir muhalefet yapabilecek olan askerlerden vazgeçmek; Octavianus birincisini seçti. Nüfusun tamamının çıkartıldığı ya da kısmen tasfiye edildiği 18 kadar Roma şehri yeni yerleşimlerden etkilendi.
MÖ 30'lu yıllardan bir Octavianus heykeli.
Octavianus'un askerlerini yerleştirmesi sırasında ortaya çıkan rahatsızlıkların yayılması, birçoklarını Marcus Antonius'un kardeşi olan ve Senato'nun çoğunluğu tarafından desteklenen Lucius Antonius etrafında toplanmaya cesaretlendirdi. Bu arada Octavianus, Fulvia ve ilk kocası Publius Clodius Pulcher'in kızı Clodia Pulchra'dan ayrılmaya karar verdi. Clodia ile olan evliliği mükemmel değildi ve onu annesine geri gönderdi. Marcus Antonius'un karısı Fulvia harekete geçmeye karar verdi. Lucius Antonius ile birlikte Octavianus'a karşı Antonius'un haklarını korumak için İtalya'da bir ordu topladılar. Ancak Roma ordusu hâlen maaşları için üçlü yönetime bağımlı olduklarından Lucius ve Fulvia Octavianus'a karşı çıkarak politik ve ölümcül bir kumar oynamış oldular. Lucius ve müttefikleri, MÖ 40 yılı başlarında Octavianus'un birlikleri tarafından teslim olmak zorunda bırakılacakları Perusia'da (modern Perugia) kuşatıldılar. Lucius ve ordusu, Doğunun güçlü adamı Antonius ile olan hısımlığı nedeniyle affedildi, Fulvia ise Sikyon'a sürgüne gönderildi. Ancak Octavianus Lucius'a müttefiklerine merhamet göstermedi ve Jül Sezar'ın ölüm yıl dönümü olan 15 Mart'ta Lucius'un müttefiki 300 Romalı senatör ve equestrianı idam ettirdi. Ayrıca Perusia başkalaroına ibret olması için yağmalandı ve ateşe verildi. Bu kanlı olaylar, Octavianus'un kariyerini lekeledi ve Augustus dönemi şairlerinden Sextus Propertius tarafından da eleştirildi.
İlk üçlü hükümdarlığın üyelerinden ve Sezar tarafından bozguna uğratılan Pompey'in oğlu Sextus Pompeius, MÖ 39'da İkinci üçlü yönetimle yapmış olduğu bir anlaşma sonucu Sicilya ve Sardunya'da yönetime gelmişti.Hem Antonius hem de Octavianus, ironik bir biçimde cumhuriyetçi olan Pompeius ile ittifak kurmak için rekabet halindeydiler. Octavianus, MÖ 40 yılında, Pompeius yandaşı ve aynı zamanda onun kayınbabası olan Lucius Scribonius Libo'nun kızı Scribonia ile evlenerek geçici bir ittifak kurdu. Scribonia, Octavianus'un tek doğal çocuğu olan ve Octavianus'un Livia Drusilla ile evlenmek için Scribonia'dan boşandığı gün doğan Yaşlı Julia'nın annesidir.
Bu arada Mısır'da ise Antonius Kleopatra VII ile bir ilişkiye girmiş, Alexander Helios, Cleopatra Selene II ve Ptolemy Philadelphus adında üç çocuğu olmuştu. Octavianus ile bozulan ilişkilerinin bir işareti olarak Antonius Kleopatra'dan ayrıldı ve MÖ 40 yılında büyük bir güçle İtalya'ya yelken açtı ve Brundisium'u kuşattı. Ancak bu her ikisi için de makul bir çatışma değildi. Politik olarak önemli bir hale gelen centurion'lar her iki tarafında Sezar taraftarı olması nedeniyle savaşmayı reddettiler. Bu sırada Sikyon'da, Antonius'un karısı Fulvia aniden hastalanarak öldü. Fulvia'nın ölümü ve centurion'larının isyanı her iki hükümdarı barışa zorladı.MÖ 40 yılı sonbaharında, Octavianus ve Antonius Brundisium antlaşmasını imzaladılar. Lepidus Afrika'da, Antonius Doğu'da, Octavianus Batı'da kalacak ve İtalyan yarımadası asker toplamak için herkese açık olacaktı. Aslında bu anlaşma Doğu'daki Antonius için işe yaramazdı. İttifak ilişkilerini sağlamlaştırmak için Octavianus kız kardeşi Küçük Octavia'yı MÖ 40 yılında evlenmesi için Antonius'a verdi. Evlilikleri sırasında Octavia, Yaşlı Antonia ve Küçük Antonia olarak bilinen iki kız çocuğu doğurdu.
Sextus Pompeius'a ait, Octavianus'un donanmasına karşı kazanmış olduğu zaferin anısına basılmış denarius. Ön yüzde Messina deniz feneri, arka yüzde ise Octavianus'u yenen Scylla adlı canavar.
Sextus Pompeius Octavianus'u Akdeniz'deki hububat sevkiyatından İtalya'yı mahrum bırakmakla tehdit etti. İtalya'da büyük çaplı bir kıtlık yaratma girişimi için donanma komutanı olarak Pompeius'un kendi oğlu görevlendirilmişti. Pompeius'un denizler üzerindeki kontrolü, onun bekleneceği üzere Neptuni filius, "Neptün'ün oğlu adını almasını teşvik etti."Misenum anlaşmasıyla MÖ 39 yılında geçici bir barış yapıldı ve İtalya üzerindeki abluka, Octavianus'un Pompeius'a Sardunya, Korsika, Sicilya, Peleponez'in kontrolünü ve MÖ 35 yılı için Konsül olma garantisi vermesiyle kaldırıldı. Triumvir'ler ve Sextus Pompeius arasında yapılan toprak anlaşması Octavianus'un Scribonia'dan boşanarak 17 Ocak MÖ 38'de Livia ile evlenmesiyle bozuldu. Pompeius'un donanma komutanlarından birisi ona ihanet ederek Korsika ve Sardunya'yı Octavianus'a teslim etti. Ancak Octavianus'un Pompeius'a saldırabilmesi için Antonius'un desteğine ihtiyacı vardı ve bu durum üçlü hükümdarlığın ömrünün MÖ 37'den başlamak üzere bir beş yıl daha uzatılması anlamına geliyordu.Antonius'un Octavianus'u desteklemesinin ana nedeni, Ortadoğu'da Partlara karşı yürüttüğü seferde Roma'nın MÖ 53 yılında uğradığı Carrhae Bozgunu'nun intikamını almak için desteğe ihtiyaç duymasıydı. Tarentum anlaşmasına göre Antonius, Octavianus'a Pompeius'a karşı kullanılmak üzere 120 gemi tahsis edecek, buna karşılık Octavianus da Antonius'a Partlara karşı kullanması için 20.000 lejyoner verecekti. Ne var ki, Octavianus kasıtlı bir provakasyon olarak söz verdiğinin onda birini gönderdi. Antonius bunu altı yıl sonra karşılaşacakları savaşa kadar hiç unutmadı.
Octavianus ve Lepidus, Sextus'a karşı MÖ 36 yılında Sicilya'da birlikte bir operasyon yaptılar.Octavianus'un yaşadığı tersliklere rağmen, Sextus Pompeius'un donanmasının neredeyse tamamı 3 Eylül MÖ 36 tarihinde General Agrippa tarafından Naulochus deniz savaşı'nda yok edildi. Sextus, kalan birlikleriyle beraber doğuya kaçtıysa da MÖ 35 yılında Antonius'un bir generali tarafından ele geçirildi ve Milet'te idam edildi. Hem Lepidus hem de Octavianus Pompeius'un hayatta kalan birliklerini bölüşürlerken, Lepidus Sicilya'nın kendisine ait olduğunu iddia edecek kadar güçlü hissederek Octavianus'a ayrılmasını emretti. Ancak Lepidus'un birlikleri savaşmaktan bitkin düştükleri ve Octavianus'un vaat ettiği paranın cazip gelmesi nedeniyle Lepidus'u yüz üstü bırakıp, Octavianus'un tarafına geçtiler. Lepidus, Octavianus'a teslim oldu ve pontifex maximus olarak kalmasına izin verildi, ancak üçlü hükümdarlıktan çıkartıldı, kamu kariyeri sona erdi ve İtalya'da Cape Circei'deki Villa'sında idam edildi.Roma sömürgeleri artık batıda Octavianus, doğuda ise Antonius arasında bölünmüştü. Kendi bölgesindeki barış ve istikrarı sürdürmek için Octavianus Roma yurttaşlarının mülkiyet haklarını garanti altına aldı. Terhis olan askerleri bu defa İtalya dışına yerleştirdi, evvelce Pompeius'un ordusuna ve donanmasına katılmak için kaçan 30.000 köleyi sahiplerine iade etti. Livia, Octavia ve kendi emniyetini sağlayabilmek için Roma'ya döner dönmez Senato tarafından kendisine, karısına ve kızına sacrosanctitas, yani yargı dokunulmazlığı verilmesini sağladı.
Augustus
23 Eylül MÖ 63 – 19 Ağustos M.S. 14 Gaius Octavius Thurinus olarak doğmuş ve MÖ 44 yılında evlatlık edinilmesinin ardından Gaius Julius Caesar Octavianus
Latince: GAIVS•IVLIVS•CAESAR•OCTAVIANVS, adını almış olan, MÖ 27 - M.S. 14 yılları arasında hüküm sürmüş Roma İmparatorluğu'nun ilk İmparatoru.
Genç Octavius, büyük amcası Jül Sezar tarafından evlat edinilmiş ve Sezar'ın MÖ 44 yılında öldürülmesinin ardından onun varisi olmuştur. Ertesi yıl Octavius, Marcus Antonius ve Marcus Aemilius Lepidus'la birlikte güç birliğine giderek "İkinci üçlü hükümdarlık" olarak bilinen askeri diktatörlüğü oluşturdu. Bir Triumvir olarak, Octavianus konsüller Hirtius ve Pansa'nın ölümlerinin ardından konsül güçlerini elinde topladı ve kendini sürekli olarak seçtirerek Roma ve eyaletlerinin büyük bölümünü bir otokrat şeklinde oldukça etkili bir biçimde yönetti. Üçlü yönetim, hükümdarlarının arasındaki kişisel ihtiraslar sonucunda çöktü. Lepidus sürgüne gönderilirken, Antonius MÖ 31 yılında Octavianus'un ordusuna karşı kaybettiği Actium Savaşı'nın ardından bir suikast sonucu öldürüldü.
İkinci üçlü hükümdarlığın sona ermesinden sonra, Octavianus Roma Senatosunun yetkisinde olan ancak pratikte kendi üzerinde topladığı idari güçler yardımıyla Roma Cumhuriyeti'nin dış görünüşünü düzeltti. Bir Cumhuriyet olarak tasarlanmış devletin tek bir kişi tarafından yönetilebilmesi için uygun hale getirilmesi birkaç yıl sürdü ve sonuçta Roma İmparatorluğu olarak bilinen yapı ortaya çıktı. İmparatorluk makamı, hiçbir zaman Octavianus'dan evvel Sezar ve Sulla'nın sahip olduğu Roma diktatörlüğü gibi bir mevki değildi; hatta, Octavianus, Roma halkı "diktatörlük görevini üstlenmesini istediğinde" bu talebi geri çevirdi. Yasal yoldan, Augustus Senato tarafından kendisine ömür boyu verilen tribün, censor, konsül gibi aslında seçimle elde edilen (birbirine uymayan) farklı güçleri üzerinde topladı. Bağımsız gücünü, ekonomik başarılarına, yeni fethedilen yerlerden elde edilen kaynaklara, imparatorluğun her tarafında kurulan patronaj ilişkilerine, emekli ya da halen görevde olan askerlerin sadakatine, senato tarafından verilen şeref payelerinin yetkilerine, ve insanların saygısına boçluydu. Augustus'un Roma lejyonlarının çoğunluğu üzerinde sahip olduğu hâkimiyet, Senato'ya karşı silahlı bir tehdit oluşturmasını sağlamış, senato kararlarına baskı yapabilmesinin önünü açmıştır. Senato muhalefetini silah yoluyla devre dışı bırakabilecek durumda olması karşısında, Senato Augustus'un mutlak liderliğine karşı ses çıkaramaz hale gelmiştir.
Augustus'un saltanatı, görece bir barış dönemi olan ve Pax Augusta ya da Augustus Barışı olarak adlandırılacak dönemin başlangıcı olmuştur. Sınırlarda sürekli devam eden savaşlar ve taht kavgasından çıkan ve Dört İmparator Yılı olarak bilinen iç savaş dışında, Akdeniz dünyası iki yüzyıldan uzun bir süre barış içerisinde yaşamıştır. Augustus, Roma İmparatorluğu'nun sınırlarını genişletmiş, sınırları "bağımlı tampon devletler" yardımıyla güvenlik altına almış ve Partlarla diplomasi yoluyla barışı sağlamıştır. Roma vergilendirme sistemi düzeltilmiş, resmî bir kurye sistemi ile birlikte yeni yollar yapılmış, sabit bir ordu (ve küçük bir donanma) oluşturulmuş, Praetorian muhafızlığı kurulmuş ve resmî bir polis gücü ve Roma yangınlarıyla mücadele etmek için bir itfaiye gücü tesis edilmiştir. Roma şehri onun döneminde yeniden inşa edilmiştir. Başarılarını günümüze kadar ulaşmış olan Res Gestae Divi Augusti adıyla kayda almıştır. 14 yılında ölümü üzerine, Augustus senato tarafından Romalıların ibadet etmeleri gereken bir tanrı ilan edilmiştir. Adları olan Augustus ve Caesar, sonradan gelen tüm imparatorlarca kullanılmış ve Sextilis ayının adı onun anısına Augustus olarak değiştirilmiştir. Halefi, üvey oğlu Tiberius olmuştur.
Augustus, MÖ 63 yılının 23 Eylül günü Gaius Octavius adıyla Roma'da (ya da Velletri) doğmuştur. Aynı adı taşıyan babası, equestrian sınıfından saygıdeğer ancak sıradan bir ailedendi ve Makedonya valiliği yapmıştıDoğumundan kısa bir süre sonra babası, muhtemelen Thurii'deki bir köle ayaklanması karşısında elde ettiği zaferin anısına Octavius'a, Thurinus cognomen'ini vermiştir. Annesi Atia, kısa bir süre sonra Roma'nın en başarılı generali ve diktatörü olacak olan Jül Sezar'ın yeğeniydi. Octavius, ergenlik çağının ilk yıllarını büyük babasının Veletrae (bugünkü Velletri) yakınlarındaki evinde geçirmiştir.
Babası MÖ 59 yılında, Octavianus henüz dört yaşındayken öldü. Annesi ve üvey babası Lucius Marcius Philippus'un tarafından büyütüldü. MÖ 52 ya da 51 yılında, Octavius büyükannesi (Sezar'ın ablası Julia) cenazesinde bir konuşma yaptı. Dört yıl sonra toga virilis giydi ve MÖ 47'de Pontifler koleji'ne seçildi.Ardından MÖ 46 yılında, Jül Sezar tarafından yaptırılan Venüs Genetrix Tapınağı için düzenlenen Yunan oyunlarında görevlebdirildi.Şamlı Nikolaos'a göre , Octavius Sezar'ın maiyetinde Afrika seferine katılmayı istemiş ancak annesi Atia karşı çıkınca vazgeçmiştir. MÖ 46 yılında, annesi Sezar'ın Pompey'in güçleriyle savaşmayı planladığı Hispania'ya gitmesine izin verdiyse de, Octavius hastalandığı için bu yolculuğa katılamadı.
İyileştiğinde, cepheye gitmek üzere denize açıldı ancak bir gemi kazası geçirdi; bir avuç arkadaşıyla karaya çıktı ve büyük dayısının da hayranlığını uyandıracak biçimde düşman topraklarının ortasından geçerek Sezar'ın kampına geldi. Velleius Paterculus, bu olaydan sonra Sezar'ın genç Octavianus'un, arabasında kendisine eşlik etmesine izin verdiğini aktarır. Roma'ya döndükten sonra, Sezar Vesta Rahibelerine, Octavius'un birinci mirasçısı olduğuna dair bir vasiyet bıraktı.
İktidara gelişi
Sezar'ın mirasçısıJean-Léon Gérôme, Sezar'ın ölümü, (1867). 15 Mart MÖ 44'de Octavius'un üvey babası Jül Sezar, elebaşlığını Marcus Junius Brutus ve Gaius Cassius Longinus'un yaptığı bir suikast sonucu öldürülmüştür.
Jül Sezar MÖ 15 Mart 44'de öldürüldüğünde, Octavius askerî eğitim almak için İllirya'daki Apollonia kentinde bulunuyordu. Bazı ordu komutanlarının Makedonya'ya sığınma önerisini reddederek, siyasi açıdan herhangi bir şansı ya da güvencesi olup olmadığını araştırmak için gemiyle İtalya'ya geçti. Brundisium yakınlarındaki Lupiae'de karaya çıktıktan sonra, Sezar'ın vasiyetinin içeriğini öğrendi ve ondan sonra Sezar'ın siyasi vârisi, mülklerinin de üçte ikisinin mirasçısı olmaya karar verdi. Hiçbir meşru çocuğu bulunmayan (tek kızı Julia MÖ 54 yılında ölmüştü) Sezar, yeğeni Octavius'u oğlu ve mirasçısı olarak evlat edinmişti. Bu nedenle Octavius Gaius Julius Caesar adını almıştı. Roma geleneklerine göre biyolojik ailesini belirtmek için Octavianus soyadını da kullanması gerekiyordu ancak elde soyadını kullandığına dair bir kanıt yoktur. Bunun nedeni muhtemelen soyadının mütevazı köklerini fazla göz önüne çıkartacak olmasıdır.Daha sonraları Marcus Antonius, Octavianus'u Sezar'ın cinsel arzularını tatmin ederek evlatlığı olmakla suçlamış, ancak Suetonius Antonius'un bu suçlamasının politik bir iftira olarak tanımlamıştır.
Octavianus Roma'nın siyasi hiyerarşisine başarılı bir giriş yapabilmek için sınırlı malî imkânlarına güvenemezdi. Sezar'ın Brundisium'daki askerleri tarafından sıcak bir biçimde karşılandıktan sonra Octavianus, Sezar'ın Partlara karşı düzenlenecek sefer için tahsis ettiği paranın bir bölümünü talep etti.Doğuya yönelik askerî harekâtların başlangıç noktası olan Brundisium'da tutulan para yaklaşık 700 milyon sestertiusdu.Bu paranın kaybolmasıyla ilgili olarak sonradan yapılan bir Senato soruşturmasında Octavianus'a karşı herhangi bir eylemde bulunulmadı; zira Octavianus parayı senatonun baş düşmanı Marcus Antonius'a karşı asker toplamak için kullanmıştı. Octavianus, MÖ 44 yılında bir cesur hareket de daha bulunmuş ve Roma'nın yakın doğu eyaletlerinden İtalya'ya gönderilen yıllık vergileri herhangi resmi bir izin olmaksızın zimmetine geçirdi. Octavianus, kendine ait birlikleri Sezar'ın deneyimli lejyonerleri ve Partlar ile yapılacak savaş için görevlendirilmiş askerlerle güçlendirerek Sezar'ın vârisi olduğu gerçeğini vurgulayarak destek topladı. Roma'ya doğru ilerleyişi sırasında duruşu ve yeni elde ettiği paralar, Sezar'ın Campania'da konuşlanmış eski deneyimli askerlerini kendi yanına çekti. Haziran ayına gelindiğinde, her birine 500 denarius maaş ödediği 3.000 sadık kıdemli askerden oluşan bir orduya sahipti.
Augustus'u tasvir eden bir 20. yüzyıl resmi.
Octavianus 6 Mayıs MÖ 44 tarihinde Roma'ya ulaştığında, Sezar'ın eski arkadaşı Marcus Antonius, Sezar'ın suikastçileriyle her an bozulabilecek bir ateşkes yapmıştı. 17 Mart tarihinde suikastçiler için af çıkarılmış ancak Antonius çoğunu Roma'nın dışına göndermeyi başarmıştı. Bunu Sezar'ın cenazesinde yaptığı, halkı suikastçilerin aleyhine çeken "tahrik edici" konuşmayla başarmıştı. Marcus Antonius'un siyasi desteğe sahip olmasına karşın, Octavianus'un hâlâ Sezar'ı destekleyen hizibin lideri olarak Antonius'a karşı mücadele verme şansı vardı. Marcus Antonius, birçok Romalının ve Sezar taraftarının desteğini Sezar'a ilahî statü verilmesine yönelik talebe başlangıçta karşı çıkarak kaybetti. Octavianus, Antonius'u Sezar'ın bıraktığı paradan feragat etmeye iknada başarısız olduysa da yaz boyunca Sezar'ın sempatizanlarının desteğini kazanmayı başardı.Eylül ayında, ünlü hatip Marcus Tullius Cicero, Antonius'un senatonun karşısındaki en büyük tehdit olarak gösteren bir dizi konuşmayla Antonius'a karşı saldırıya geçti. Roma'daki atmosferin aleyhine dönmesi ve konsüllük görevi yakında sona erecek olması nedeniyle, Antonius Senato'dan Sezar'ın suikastçilerinden birisi olan Decimus Junius Brutus Albinus tarafından yönetimi kendisine devredilen Cisalpina Galya eyaletinin kontrolünün kendisine verilmesini içeren bir kanun geçirmeyi denedi. Bu arada Octavian, İtalya'da Sezar'ın eski askerlerinden oluşan özel bir ordu oluşturdu ve 28 Kasım'da Antonius'un iki lejyonunu ikna edici bir para teklifiyle kendi tarafına çekti. Octavianus'un büyük ve etkili gücü karşısında Antonius, Roma'da kalmasının kendisi için tehlikeli olacağını anlayarak 1 Ocak'ta kendisine devredilen Cisalpine Galya'ya kaçtı ve senatoya rahat bir nefes aldırmış oldu.
Antonius ile ilk çatışması
Decimus Brutus'un Cisalpine Galya'yı devretmeyi reddetmesi üzerine, Antonius onu Mutina'da kuşattı.Şiddetin durdurulması için Roma Senatosu'nın aldığı kararları Antonius kabul etmedi. Senatonun Antonius'a karşı duracak bir ordusu olmaması halihazırda elinde bir ordusu olduğu bilinen Octavianus'a bir fırsat sağladı.[38] Aynı zamanda Cicero da, Antonius'un Octavianus'un soylu bir aileden gelmemesiyle dalga geçmesi karşısında, "maalesef gençler arasında geleneksel dindarlığımızın örneği olabilecek pırlanta gibi başka bir örnek yok" diyerek Octavianus'u savundu. Bu Cicero'nun aktardığına göre Antonius'un Octavianus'a söylediği "Sen, çocuk, her şeyini adına borçlusun" sözlerini çürütme girişiminin bir parçasıydı.Sezar karşıtı senatörlerin başında gelen Cicero tarafından ayarlanan bu zayıf ittifak sonucu, Senato Octavianus'u MÖ 43 yılının 1 Ocak günü fahri senato üyesi yaptı ve ayrıca eski konsüllerin yanında oy kullanma hakkı verdi. İlave olarak, Octavianus'a birliklerine yasal olarak komuta etme gücü veren imperium unvanı (komuta etme gücü) verildi. Octavianus o sırada konsül olan Hirtius ve Pansa'yla birlikte Mutina'ya gitti. MÖ 43 yılı Nisan'ında, Antonius'un güçleri Forum Gallorum ve Mutina savaşlarında yenildi ve Antonius Galya Transalpine'ye geri çekilmek zorunda kaldı. Ancak, her iki konsül de savaşta öldü ve Octavianus orduların yegane komutanı oldu.Decimus Brutus'un Antony'ye karşı elde edilen zafer sırasında Octavianus'dan daha fazla ödül alması üzerine, Senato Konsular lejyonların komutasını Decimus Brutus'a vermeye teşebbüs edince, Octavianus işbirliği yapmamaya karar verdi. Bunun yerine, Octavianus Po Ovası'nda kaldı ve Antonius'a karşı yardım taleplerini geri çevirdi. Temmuz'da, Octavianus tarafından gönderilen bir centurion heyeti Roma'ya girdi ve Octavianus'a Hirtius ve Pansa'dan boşalan konsüllük görevlerinin verilemsini talep etti. Octavianus aynı zamanda Antonius'un bir halk düşmanı olduğu hakkındaki kararnamenin iptalini talep etti. Bu talebinin reddedilmesi üzerine sekiz lejyonla birlikte Roma'ya yürüdü. Roma'ya kadar herhangi bir askeri güçle karşılaşmadı ve 19 Ağustos M.Ö. 43'te Roma'ya girdi ve ardından akrabası Quintus Pedius eş konsülü olmak üzere konsül seçildi. Bu arada Antonius, başka bir Sezar taraftarı lider olan Marcus Aemilius Lepidus ile ittifak kurdu.
İkinci üçlü hükümdarlık
Roma DevrimiMarcus Antonius (solda) ve Octavianus'un (sağda) portrelerini gösteren Roma aureus'u . MÖ 41 yılına ait bu sikke, Octavianus, Antonius ve Marcus Lepidus tarafından MÖ 43'de oluşturulan İkinci üçlü hükümdarlık kutlamaları anısına bastırılmıştır. Her iki yüzünde de "III VIR R P C", "Cumhuriyetin düzenlenmesi için üç adamdan birisi" anlamına gelen işaretler bulunur.
MÖ 43 yılı Kasım'ında Bolonya yakınlarında yapılan buluşmada Octavianus, Antonius ve Lepidus, "İkinci üçlü hükümdarlık" olarak adlandırılan askeri bir cunta oluşturdular. Bu, daha önce Gnaeus Pompey Magnus, Jül Sezar ve Marcus Licinius Crassus tarafından oluşturulan gayri resmi Birinci üçlü hükümdarlık'tan farklı olarak beş yıllığına özel yetkilerin söz konusu üçlüye açıkça devredildiği ve plebler tarafından geçirilen kanunla desteklenen bir durumdu. Daha sonra bu üçlü, kanun kaçağı ilan edilen 300 senatör ve 2.000 equites'i mallarından eden kaçamayanların hayatlarına mal olan yasaklar getirdiler. Bu kararname, kısmen Sezar'ın suikastçıları Marcus Junius Brutus ve Gaius Cassius Longinus ile yapılacak savaşta askerlerin maaşlarını ödeyecek parayı toplamak için alınmıştı. Romalılar yasaklılar listesinde adı bulunanları yakalamaları için ödül verilerek teşvik edildi, öte yandan yakalananların mal ve mülklerine üçlü tarafından kâr olarak el konuyordu. Üçlünün bu girişimi suikastçılar ile ittifak halinde olanların basit bir temizliğinden ileri gitti. Octavianus, başta yasakları yürülüğe koyulmasına karşı çıktı çünkü yeni müttefiki Marcus Tullius Cicero'nun (yasaklılar listesinde adı vardı) hayatını kurtarmak istiyordu. Ne var ki, Antonius'un Cicero'ya karşı olan kini azalmamıştı ve Cicero da kurban edildi. Bu kadar çok cumhuriyetçi senatörün ölmesi, üçlüye yönetim kademelerine kendi yandaşlarını doldurma fırsatı verdi. 20. Yüzyıl tarihçileri tarafından Roma Devrimi olarak adlandırılan bu olayın çok uzun vadeli sonuçları olmuş, eski düzen ortadan kalkmış ve Augustus tarzı liderlik için uygun sağlam politik kurumlar oluşturulmuştur.
1 Ocak MÖ 42'de Roma Senatosu, Sezar'ı Roma devletinin ilâhi vasfı "Divus Iulius" olarak tanıdı. Octavianus böylece Divi filius yani "Tanrı'nın oğlu" olduğuna vurgu yaparak davasını daha da ileri götürebilirdi. Antonius ve Octavianus 28 Roma lejyonunu, o sırada Yunanistan'da üslenmiş olan Brutus ve Cassius'la mücadele etmek için deniz yoluyla Yunanistan'a gönderdiler. MÖ 42 Ekiminde Makedonya'daki Filippi'de yapılan iki savaş sonunda Sezar taraftarlarının ordusu zafer kazanan taraf oldu ve Brutus ve Cassius intihar ettiler. Marcus Antonius, daha sonraları Octavianus'u küçük düşürmek için her iki savaşında kendine bağlı kuvvetler tarafından kazanıldığı gerekçesiyle bu savaşları örnek olarak kullanacaktı. Her iki zaferi sahiplenmesine ilaveten Antonius ayrıca Octavianus'u doğrudan askerî kumandayı Marcus Vipsanius Agrippa'ya bırakmış olmasından ötürü korkaklıkla suçlamıştır.
Savaşın ardından İkinci üçlü hükümdarlık mensupları arasında yeni bir toprak paylaşımı yapıldı. Antonius Galya, Hispania ve İtalya eyaletlerini Octavianus'un kontrolüne bırakırken, Antonius Mısır'a gitti ve Jül Sezar'ın eski sevgilisi ve çocuk yaştaki oğlu Caesarion'un annesi Kraliçe Kleopatra VII ile ittifak kurdu. Hispania eyaletinin kendisine verilmesi Antonius tarafından engellenen Lepidus'a Afrika bırakıldı. Octavianus, üçlü yönetim tarafından Makedonya seferinin ardından terhis edilme sözü verilen on binlerce eski askeri İtalya'da nereye yerleştireceğine karar vermek zorunda kalmıştı. Memnun edilmedikleri takdirde kolaylıkla Octavianus'un muhalifleriyle ittifaka girebilecek olan Brutus ve Cassius'la birlikte cumhuriyetçilerin yanında savaşmış on binlerce askere de toprak verilmesi gerekiyordu. Devletin elinde skerlere tahsis edilebilecek toprak kalmadığında Octavianus'un önünde iki seçenek vardı: Roma yurttaşlarını kaybetmek uğruna mallarını haczetmek ya da ülkenin kalbinde kendisine karşı kayda değer bir muhalefet yapabilecek olan askerlerden vazgeçmek; Octavianus birincisini seçti. Nüfusun tamamının çıkartıldığı ya da kısmen tasfiye edildiği 18 kadar Roma şehri yeni yerleşimlerden etkilendi.
Ayaklanmalar ve evlilik ittifakları
MÖ 30'lu yıllardan bir Octavianus heykeli.
Octavianus'un askerlerini yerleştirmesi sırasında ortaya çıkan rahatsızlıkların yayılması, birçoklarını Marcus Antonius'un kardeşi olan ve Senato'nun çoğunluğu tarafından desteklenen Lucius Antonius etrafında toplanmaya cesaretlendirdi. Bu arada Octavianus, Fulvia ve ilk kocası Publius Clodius Pulcher'in kızı Clodia Pulchra'dan ayrılmaya karar verdi. Clodia ile olan evliliği mükemmel değildi ve onu annesine geri gönderdi. Marcus Antonius'un karısı Fulvia harekete geçmeye karar verdi. Lucius Antonius ile birlikte Octavianus'a karşı Antonius'un haklarını korumak için İtalya'da bir ordu topladılar. Ancak Roma ordusu hâlen maaşları için üçlü yönetime bağımlı olduklarından Lucius ve Fulvia Octavianus'a karşı çıkarak politik ve ölümcül bir kumar oynamış oldular. Lucius ve müttefikleri, MÖ 40 yılı başlarında Octavianus'un birlikleri tarafından teslim olmak zorunda bırakılacakları Perusia'da (modern Perugia) kuşatıldılar. Lucius ve ordusu, Doğunun güçlü adamı Antonius ile olan hısımlığı nedeniyle affedildi, Fulvia ise Sikyon'a sürgüne gönderildi. Ancak Octavianus Lucius'a müttefiklerine merhamet göstermedi ve Jül Sezar'ın ölüm yıl dönümü olan 15 Mart'ta Lucius'un müttefiki 300 Romalı senatör ve equestrianı idam ettirdi. Ayrıca Perusia başkalaroına ibret olması için yağmalandı ve ateşe verildi. Bu kanlı olaylar, Octavianus'un kariyerini lekeledi ve Augustus dönemi şairlerinden Sextus Propertius tarafından da eleştirildi.
İlk üçlü hükümdarlığın üyelerinden ve Sezar tarafından bozguna uğratılan Pompey'in oğlu Sextus Pompeius, MÖ 39'da İkinci üçlü yönetimle yapmış olduğu bir anlaşma sonucu Sicilya ve Sardunya'da yönetime gelmişti.Hem Antonius hem de Octavianus, ironik bir biçimde cumhuriyetçi olan Pompeius ile ittifak kurmak için rekabet halindeydiler. Octavianus, MÖ 40 yılında, Pompeius yandaşı ve aynı zamanda onun kayınbabası olan Lucius Scribonius Libo'nun kızı Scribonia ile evlenerek geçici bir ittifak kurdu. Scribonia, Octavianus'un tek doğal çocuğu olan ve Octavianus'un Livia Drusilla ile evlenmek için Scribonia'dan boşandığı gün doğan Yaşlı Julia'nın annesidir.
Bu arada Mısır'da ise Antonius Kleopatra VII ile bir ilişkiye girmiş, Alexander Helios, Cleopatra Selene II ve Ptolemy Philadelphus adında üç çocuğu olmuştu. Octavianus ile bozulan ilişkilerinin bir işareti olarak Antonius Kleopatra'dan ayrıldı ve MÖ 40 yılında büyük bir güçle İtalya'ya yelken açtı ve Brundisium'u kuşattı. Ancak bu her ikisi için de makul bir çatışma değildi. Politik olarak önemli bir hale gelen centurion'lar her iki tarafında Sezar taraftarı olması nedeniyle savaşmayı reddettiler. Bu sırada Sikyon'da, Antonius'un karısı Fulvia aniden hastalanarak öldü. Fulvia'nın ölümü ve centurion'larının isyanı her iki hükümdarı barışa zorladı.MÖ 40 yılı sonbaharında, Octavianus ve Antonius Brundisium antlaşmasını imzaladılar. Lepidus Afrika'da, Antonius Doğu'da, Octavianus Batı'da kalacak ve İtalyan yarımadası asker toplamak için herkese açık olacaktı. Aslında bu anlaşma Doğu'daki Antonius için işe yaramazdı. İttifak ilişkilerini sağlamlaştırmak için Octavianus kız kardeşi Küçük Octavia'yı MÖ 40 yılında evlenmesi için Antonius'a verdi. Evlilikleri sırasında Octavia, Yaşlı Antonia ve Küçük Antonia olarak bilinen iki kız çocuğu doğurdu.
Pompeius ile savaşı
Sextus Pompeius'a ait, Octavianus'un donanmasına karşı kazanmış olduğu zaferin anısına basılmış denarius. Ön yüzde Messina deniz feneri, arka yüzde ise Octavianus'u yenen Scylla adlı canavar.
Sextus Pompeius Octavianus'u Akdeniz'deki hububat sevkiyatından İtalya'yı mahrum bırakmakla tehdit etti. İtalya'da büyük çaplı bir kıtlık yaratma girişimi için donanma komutanı olarak Pompeius'un kendi oğlu görevlendirilmişti. Pompeius'un denizler üzerindeki kontrolü, onun bekleneceği üzere Neptuni filius, "Neptün'ün oğlu adını almasını teşvik etti."Misenum anlaşmasıyla MÖ 39 yılında geçici bir barış yapıldı ve İtalya üzerindeki abluka, Octavianus'un Pompeius'a Sardunya, Korsika, Sicilya, Peleponez'in kontrolünü ve MÖ 35 yılı için Konsül olma garantisi vermesiyle kaldırıldı. Triumvir'ler ve Sextus Pompeius arasında yapılan toprak anlaşması Octavianus'un Scribonia'dan boşanarak 17 Ocak MÖ 38'de Livia ile evlenmesiyle bozuldu. Pompeius'un donanma komutanlarından birisi ona ihanet ederek Korsika ve Sardunya'yı Octavianus'a teslim etti. Ancak Octavianus'un Pompeius'a saldırabilmesi için Antonius'un desteğine ihtiyacı vardı ve bu durum üçlü hükümdarlığın ömrünün MÖ 37'den başlamak üzere bir beş yıl daha uzatılması anlamına geliyordu.Antonius'un Octavianus'u desteklemesinin ana nedeni, Ortadoğu'da Partlara karşı yürüttüğü seferde Roma'nın MÖ 53 yılında uğradığı Carrhae Bozgunu'nun intikamını almak için desteğe ihtiyaç duymasıydı. Tarentum anlaşmasına göre Antonius, Octavianus'a Pompeius'a karşı kullanılmak üzere 120 gemi tahsis edecek, buna karşılık Octavianus da Antonius'a Partlara karşı kullanması için 20.000 lejyoner verecekti. Ne var ki, Octavianus kasıtlı bir provakasyon olarak söz verdiğinin onda birini gönderdi. Antonius bunu altı yıl sonra karşılaşacakları savaşa kadar hiç unutmadı.
Octavianus ve Lepidus, Sextus'a karşı MÖ 36 yılında Sicilya'da birlikte bir operasyon yaptılar.Octavianus'un yaşadığı tersliklere rağmen, Sextus Pompeius'un donanmasının neredeyse tamamı 3 Eylül MÖ 36 tarihinde General Agrippa tarafından Naulochus deniz savaşı'nda yok edildi. Sextus, kalan birlikleriyle beraber doğuya kaçtıysa da MÖ 35 yılında Antonius'un bir generali tarafından ele geçirildi ve Milet'te idam edildi. Hem Lepidus hem de Octavianus Pompeius'un hayatta kalan birliklerini bölüşürlerken, Lepidus Sicilya'nın kendisine ait olduğunu iddia edecek kadar güçlü hissederek Octavianus'a ayrılmasını emretti. Ancak Lepidus'un birlikleri savaşmaktan bitkin düştükleri ve Octavianus'un vaat ettiği paranın cazip gelmesi nedeniyle Lepidus'u yüz üstü bırakıp, Octavianus'un tarafına geçtiler. Lepidus, Octavianus'a teslim oldu ve pontifex maximus olarak kalmasına izin verildi, ancak üçlü hükümdarlıktan çıkartıldı, kamu kariyeri sona erdi ve İtalya'da Cape Circei'deki Villa'sında idam edildi.Roma sömürgeleri artık batıda Octavianus, doğuda ise Antonius arasında bölünmüştü. Kendi bölgesindeki barış ve istikrarı sürdürmek için Octavianus Roma yurttaşlarının mülkiyet haklarını garanti altına aldı. Terhis olan askerleri bu defa İtalya dışına yerleştirdi, evvelce Pompeius'un ordusuna ve donanmasına katılmak için kaçan 30.000 köleyi sahiplerine iade etti. Livia, Octavia ve kendi emniyetini sağlayabilmek için Roma'ya döner dönmez Senato tarafından kendisine, karısına ve kızına sacrosanctitas, yani yargı dokunulmazlığı verilmesini sağladı.