Bir varmış, bir yokmuş, küçük bir kasabada Canisi adında altın sarısı tüyleri olan sevimli bir köpek yaşarmış 
. Canisi, her sabah güneş doğarken koşarak ormana gider, çiçeklerin arasında oynar, kelebekleri kovalarmış 
. Ama içinde hep bir eksiklik varmış gibi hissedermiş...
Bir gün, kasabanın yanındaki gölde yeni bir köpek belirmiş: Beyaz tüyleri, mavi gözleriyle Luna
. Luna, suyu çok seven, neşeli bir köpekmiş. Canisi onu ilk gördüğünde kalbi "pıt pıt" diye hızlı hızlı atmaya başlamış 
.
"Merhaba! Ben Canisi. Sen yeni misin?" diye heyecanla havlamış.
Luna gülümsemiş
: "Evet, ailemle buraya taşındık. Seninle oynamak isterim!"
O günden sonra ikisi her sabah buluşup birlikte maceralara atılmaya başlamışlar
. Bazen gölde yüzerler, bazen çiftlikteki tavukları şaşırtırlar (ama asla kovalamazlarmış! 
), bazen de güneş batarken tepede oturup kasabanın ışıklarını seyrederlermiş
.
Ama bir gün... Luna'nın ailesi taşınacakmış
. Canisi bunu duyunca yüreği burkulmuş. "Gitme!" diye iç geçirmiş, ama Luna'ya üzüldüğünü belli etmek istememiş.
Son gece, ay ışığı altında buluşmuşlar. Luna, Canisi'ye bir kemik hediye etmiş
: "Bunu sakla, ben hep seninleyim."
Canisi, Luna gittikten sonra çok üzülmüş... Ama bir sabah, kapısının önünde tanıdık bir koku almış
. Koşarak dışarı çıktığında... Luna ordaymış!
"Ailem buraya geri dönmeye karar verdi! Artık hep birlikteyiz!" diye havlarken, Canisi sevinçten havada 360 derece dönmüş
.
Luna geri döndükten sonra Canisi'nin mutluluğu gökyüzüne ulaşmıştı!
Artık her gün yeni bir macera yaşıyorlardı. Ama bu sefer işler biraz… komik bir şekilde karışacaktı! 
Bir sabah, Canisi ve Luna, çiftliğin etrafında koştururken, huysuz bir tavuk olan Gıdak Hanım'ın yeni yumurtalarını çalmaya çalışan bir tilki gördüler!

Canisi: "Dur, tilki! O yumurtalar Gıdak Hanım'ın!" diye havladı.
Luna: "Ama tilki çok hızlı! Onu durdurmamız lazım!"
İkisi de tilkinin peşine düştü, ama tilki o kadar kurnazdı ki, aniden bir saman balyasının arkasına saklandı. Canisi ve Luna frene basamayıp doğruca taze gübre yığınının içine düştüler!


Luna: "Off… Kokumuz bir hafta çıkmaz!"
Canisi: "Ama en azından tilki kaçtı…"
Tam o sırada Gıdak Hanım arkalarından belirdi ve öfkeyle:
"Siz benim yumurtalarımı çalmaya mı çalıştınız?!" diye gıdakladı.
Canisi: "Hayır! Biz tilkiyi kovalıyorduk!"
Luna: "Evet, bak samanlıkta saklanıyor!"
Ama tilki çoktan kaçmıştı. Gıdak Hanım onlara inanmadı ve… İNTİKAM PLANI YAPTI!

Ertesi sabah, Canisi ve Luna, çiftlik sahibinin kızı Elif’ten gizlice sosis çalıp kaçıyorlardı (çünkü aşk acayip acıktırıyor!
). Tam keyifle yiyeceklerken…
BAM!
Gıdak Hanım, tüm tavuk ordusuyla onlara saldırdı!

Luna: "Aman tanrım! Tavuklar isyan ediyor!"
Canisi: "Koş Luna, koş! Bu bir katliam olacak!"
Tavuklar kanat çırparak, gagalayarak onları kasabanın meydanına kadar kovaladı. Kasaba halkı kahkahalarla izliyordu!
Kasabalılar: "Aha! Canisi ve Luna yine başlarını belaya sokmuş!"
Sonunda, belediye başkanının bahçesindeki çalılıklara saklanarak kurtuldular.
Canisi: "Artık Gıdak Hanım’la aramız iyi değil…"
Luna: "Belki ona bir hediye almalıyız? Mesela… solucanlı pasta?"

Canisi ve Luna, Gıdak Hanım’ı barıştırmak için çiftlikten gizlice bir kova solucan çaldılar (iyi niyetle tabii!
).
Luna: "İşte, Gıdak Hanım! Bu senin için!"
Ama tam o sırada çiftlik köpeği Çomar onları gördü ve havlamaya başladı!

Çomar: "Hırsızlar! Solucan hırsızları!"
Gıdak Hanım korkup kaçarken, solucan kovası devrildi ve tüm çiftlikte bir solucan kaosu başladı!
Tavuklar: "Özgür solucanlar! Yakalayın!"
Koyunlar: "Bune ya, solucanlar ayaklarıma dolanıyor!"

Canisi ve Luna, çamura bulanmış halde kaçarken, Çomar onları yakaladı ve…
Çomar: "Bir daha çiftliğe gelirseniz, sizi belediye köpek toplama merkezine şikayet ederim!"
Akşam, ıslak ve perişan halde eve döndüklerinde, Canisi’nin sahibi onları görüp kahkaha attı:
"Yine ne yaptınız siz? Bütün kasaba sizin maceralarınızı konuşuyor!"
Luna: "Ama biz iyi köpekleriz! Sadece… biraz şanssızız."

Canisi, Luna’ya sarılıp yalandı: "Önemli olan birlikte olmamız. Hem… Gıdak Hanım bir gün bizi affeder!"
Ve ertesi gün…
Gıdak Hanım, gizlice onların önüne bir tabak kızarmış tavuk bıraktı!

Luna: "Bu bir barış teklifi mi yoksa… korkunç bir tehdit mi?"
Canisi: "Belki de ikisi birden… Yine de ye!"




Bir gün, kasabanın yanındaki gölde yeni bir köpek belirmiş: Beyaz tüyleri, mavi gözleriyle Luna




"Merhaba! Ben Canisi. Sen yeni misin?" diye heyecanla havlamış.
Luna gülümsemiş

O günden sonra ikisi her sabah buluşup birlikte maceralara atılmaya başlamışlar





Ama bir gün... Luna'nın ailesi taşınacakmış

Son gece, ay ışığı altında buluşmuşlar. Luna, Canisi'ye bir kemik hediye etmiş


Canisi, Luna gittikten sonra çok üzülmüş... Ama bir sabah, kapısının önünde tanıdık bir koku almış


"Ailem buraya geri dönmeye karar verdi! Artık hep birlikteyiz!" diye havlarken, Canisi sevinçten havada 360 derece dönmüş


Luna geri döndükten sonra Canisi'nin mutluluğu gökyüzüne ulaşmıştı!



Bir sabah, Canisi ve Luna, çiftliğin etrafında koştururken, huysuz bir tavuk olan Gıdak Hanım'ın yeni yumurtalarını çalmaya çalışan bir tilki gördüler!


Canisi: "Dur, tilki! O yumurtalar Gıdak Hanım'ın!" diye havladı.
Luna: "Ama tilki çok hızlı! Onu durdurmamız lazım!"
İkisi de tilkinin peşine düştü, ama tilki o kadar kurnazdı ki, aniden bir saman balyasının arkasına saklandı. Canisi ve Luna frene basamayıp doğruca taze gübre yığınının içine düştüler!



Luna: "Off… Kokumuz bir hafta çıkmaz!"
Canisi: "Ama en azından tilki kaçtı…"
Tam o sırada Gıdak Hanım arkalarından belirdi ve öfkeyle:
"Siz benim yumurtalarımı çalmaya mı çalıştınız?!" diye gıdakladı.
Canisi: "Hayır! Biz tilkiyi kovalıyorduk!"
Luna: "Evet, bak samanlıkta saklanıyor!"
Ama tilki çoktan kaçmıştı. Gıdak Hanım onlara inanmadı ve… İNTİKAM PLANI YAPTI!


Ertesi sabah, Canisi ve Luna, çiftlik sahibinin kızı Elif’ten gizlice sosis çalıp kaçıyorlardı (çünkü aşk acayip acıktırıyor!


BAM!
Gıdak Hanım, tüm tavuk ordusuyla onlara saldırdı!


Luna: "Aman tanrım! Tavuklar isyan ediyor!"
Canisi: "Koş Luna, koş! Bu bir katliam olacak!"
Tavuklar kanat çırparak, gagalayarak onları kasabanın meydanına kadar kovaladı. Kasaba halkı kahkahalarla izliyordu!

Kasabalılar: "Aha! Canisi ve Luna yine başlarını belaya sokmuş!"
Sonunda, belediye başkanının bahçesindeki çalılıklara saklanarak kurtuldular.
Canisi: "Artık Gıdak Hanım’la aramız iyi değil…"
Luna: "Belki ona bir hediye almalıyız? Mesela… solucanlı pasta?"


Canisi ve Luna, Gıdak Hanım’ı barıştırmak için çiftlikten gizlice bir kova solucan çaldılar (iyi niyetle tabii!

Luna: "İşte, Gıdak Hanım! Bu senin için!"
Ama tam o sırada çiftlik köpeği Çomar onları gördü ve havlamaya başladı!


Çomar: "Hırsızlar! Solucan hırsızları!"
Gıdak Hanım korkup kaçarken, solucan kovası devrildi ve tüm çiftlikte bir solucan kaosu başladı!
Tavuklar: "Özgür solucanlar! Yakalayın!"
Koyunlar: "Bune ya, solucanlar ayaklarıma dolanıyor!"


Canisi ve Luna, çamura bulanmış halde kaçarken, Çomar onları yakaladı ve…
Çomar: "Bir daha çiftliğe gelirseniz, sizi belediye köpek toplama merkezine şikayet ederim!"
Akşam, ıslak ve perişan halde eve döndüklerinde, Canisi’nin sahibi onları görüp kahkaha attı:
"Yine ne yaptınız siz? Bütün kasaba sizin maceralarınızı konuşuyor!"
Luna: "Ama biz iyi köpekleriz! Sadece… biraz şanssızız."


Canisi, Luna’ya sarılıp yalandı: "Önemli olan birlikte olmamız. Hem… Gıdak Hanım bir gün bizi affeder!"
Ve ertesi gün…
Gıdak Hanım, gizlice onların önüne bir tabak kızarmış tavuk bıraktı!


Luna: "Bu bir barış teklifi mi yoksa… korkunç bir tehdit mi?"
Canisi: "Belki de ikisi birden… Yine de ye!"
